Giriş

Bize Ebu Hasan Muhammed b. Mukatil, ona Abdullah, ona Şu‘be, ona da Hişâm b. Zeyd b. Enes b. Mâlik, Enes b. Mâlik'in (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Bir gün bir Yahudi Resûlullah'ın (sav) yanından geçerken 'es-Sâmü aleyke' (Ölüm üzerine olsun) dedi. Rasulullah (sav) da: 'Ve aleyke' (Senin üzerine de olsun)' diye karşılık verdi. Sonra Rasûlullah (sav) yanındakilere; 'Adamın ne söylediğini anladınız mı? 'es-Sâmü aleyke (Ölüm üzerine olsun)' dedi' buyurdu. Bunun üzerine sahâbiler; 'Ey Allah'ın Rasulü, onu öldürmeyelim mi?' diye sordular. Rasulullah (sav), "Hayır. Ehl-i Kitâb size selâm verdiği zaman onlara: 'Ve aleyküm' (Sizin üzerinize olsun) deyin" buyurdu.


    Öneri Formu
27375 B006926 Buhari, İstitâbetü'l-Mürteddîn, 4

Bize Abdan, ona babası (Osman b. Cebele), ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûne, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Peygamber (sav) secde ettiği sırada; (T) Buhârî der ki: Yine bana Ahmed b. Osman, ona Şurayh b. Mesleme, ona İbrahim b. Yu­suf, ona babası (Yusuf b. İshak), ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûn, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Peygamber (sav), Kâbe'nin yanında namaz kılıyordu. Ebu Cehil ile bazı arkadaşları da oturuyorlardı. Derken onların biri diğerine “Falan oğullarının (yeni kesilen) devesinin bağırsaklarını hanginiz getirir ve secdeye vardığında onu Muhammed'in sırtına koyar?” dedi. O toplu­luğun en kötü olanı gidip onu getirdi. Bekledi, Peygamber sec­deye varınca sırtının üzerine iki omuzu arasına koydu. Ben ise hiçbir işe yapamıyor sadece bakıyordum. Keşke benim engelleyecek gücüm olsaydı! İbn Mesud der ki: Onlar gülmeye ve birbirine (suçu birbirlerine) isnad etmeye başladılar. Rasulullah ise secdeden başını kaldırmıyordu. Nihayet Fâtıma yanına geldi ve onu sırtından attı. Rasulullah başını kaldırdı. (Namazı bitirdikten) sonra üç defa: "Allah'ım! Kureyş'i sana havale ediyorum" dedi. Rasulullah onlara beddua edince, bu onlara ağır gel­di. İbn Mesud der ki: Çünkü onlar bu şehirde duanın kabul edileceğini biliyorlardı. Ondan sonra Rasulullah isim isim sayarak "Allah'ım Ebu Cehil'i sana havale ediyorum, Utbe b. Rabîa'yı, Şeybe b. Rabîa'yı, Velid b. Utbe'yi, Ümeyye b. Halef'i, Ukbe b. Ebu Muayt'ı sana havale ediyorum" dedi. Yedinciyi de saydı, fakat biz onu aklımızda tutamadık. İbn Mesud der ki: Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, Rasulullah'ın saydığı isimlerin sahiplerini Kalîb'de, yani Bedir çukurunda yere serilmiş gördüm.


    Öneri Formu
278070 B000240-2 Buhari, Vudu, 69

Bize Kabîsa, ona Süfyân, ona A'meş, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah şöyle demiştir: Peygamber (sav) Huneyn ganimetlerini taksim ettiği zaman Ensâr'dan biri “Peygamber (sav) bu taksimde Allah'ın rızasını gözetmemiştir” de­di. Ben de bu sözü işitince gidip Peygamber'e (sav) haber verdim. Peygamber'in yüzü değişti. Sonra "Allah'ın rahmeti Mûsâ üzerine olsun. Mûsâ bundan daha fazla eziyet görmüştü de yine sabretmişti" buyurdu


    Öneri Formu
34462 B004335 Buhari, Megâzî, 56

Bize Abdan, ona babası (Osman b. Cebele), ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûne, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Peygamber (sav) secde ettiği sırada; (T) Buhârî der ki: Yine bana Ahmed b. Osman, ona Şurayh b. Mesleme, ona İbrahim b. Yu­suf, ona babası (Yusuf b. İshak), ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûn, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Peygamber (sav), Kâbe'nin yanında namaz kılıyordu. Ebu Cehil ile bazı arkadaşları da oturuyorlardı. Derken onların biri diğerine “Falan oğullarının (yeni kesilen) devesinin bağırsaklarını hanginiz getirir ve secdeye vardığında onu Muhammed'in sırtına koyar?” dedi. O toplu­luğun en kötü olanı gidip onu getirdi. Bekledi, Peygamber sec­deye varınca sırtının üzerine iki omuzu arasına koydu. Ben ise hiçbir işe yapamıyor sadece bakıyordum. Keşke benim engelleyecek gücüm olsaydı! İbn Mesud der ki: Onlar gülmeye ve birbirine (suçu birbirlerine) isnad etmeye başladılar. Rasulullah ise secdeden başını kaldırmıyordu. Nihayet Fâtıma yanına geldi ve onu sırtından attı. Rasulullah başını kaldırdı. (Namazı bitirdikten) sonra üç defa: "Allah'ım! Kureyş'i sana havale ediyorum" dedi. Rasulullah onlara beddua edince, bu onlara ağır gel­di. İbn Mesud der ki: Çünkü onlar bu şehirde duanın kabul edileceğini biliyorlardı. Ondan sonra Rasulullah isim isim sayarak "Allah'ım Ebu Cehil'i sana havale ediyorum, Utbe b. Rabîa'yı, Şeybe b. Rabîa'yı, Velid b. Utbe'yi, Ümeyye b. Halef'i, Ukbe b. Ebu Muayt'ı sana havale ediyorum" dedi. Yedinciyi de saydı, fakat biz onu aklımızda tutamadık. İbn Mesud der ki: Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, Rasulullah'ın saydığı isimlerin sahiplerini Kalîb'de, yani Bedir çukurunda yere serilmiş gördüm.


    Öneri Formu
1782 B000240 Buhari, Vudu, 69

Bize Ahmed b. İshak es-Sermârî, ona Ubeydullah b. Musa, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûn, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Kâbe’nin yakınında namaz kılıyor, Kureyş topluluğu da kendi meclislerinde oturuyorken aralarından birisi “Şu riyakârı görmüyor musunuz? Hanginiz falanca ailenin develerini kestikleri yere gider, onların pisliklerini, kanını, içlerindeki sakatatını alıp getirir, sonra da secde edeceği vakte kadar ona süre tanıdıktan sonra bu aldıklarını onun omuzları arasına koyar?” dedi. Aralarından en bedbaht olan kişi kim ise bu iş için harekete geçti. Rasulullah (sav) secdeye varınca o pislikleri arkadan omuzları arasına yerleştirdi. Nebi (sav) ise secdesinde sebat göstererek devam etti. O kadar çok gülüştüler ki bu gülmeden ötürü biri diğerinin üzerine yıkılmaya başladı. Birisi Fâtıma’ya (as) koşup gitti. Fâtıma henüz küçük bir kızdı, hızlıca gelmeye başladı. Nebi (sav) da secdesini sebatla sürdürdü. Nihayet o, o pislikleri üzerinden atınca Fâtıma onlara dönerek hakaret edip sövmeye başladı. Rasulullah (sav) namazını bitirince şöyle buyurdu: "Allah’ım Kureyş’i sana havale ediyorum, Allah’ım Kureyş’i sana havale ediyorum, Allah’ım Kureyş’i sana havale ediyorum" –Sonra birtakım isimler zikrederek- "Allah’ım, Amr b. Hişam’ı, Utbe b. Rabia’yı Şeybe b. Rabia’yı, el-Velid b. Utbe’yi, Umeyye b. Halef’i, Ukbe b. Ebu Muayt’ı, ve Umâre b. el-Velid’i sana havale ediyorum" buyurdu. Abdullah der ki: Vallahi, Bedir gününde bunları ölüp yere yıkılmış olarak gördüm, sonra bunlar o kör kuyuya, Bedir’deki kör kuyuya sürüklendiler. Ardından Rasulullah (sav) "ve o kör kuyuya atılanların peşine lânet takıldı" buyurdu.


    Öneri Formu
2875 B000520 Buhari, Salat, 109

Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah (ra) şöyle demiştir: Huneyn günü harp olup bitince, Peygamber (sav) ganimet taksiminde, bazı kimseleri, ganimetten fazla pay vererek önceledi. Akra b. Hâbis'e yüz deve, Uyeyne'ye de bu kadar verdi. Arap eşrafından bazı insanlara da bu şekilde pay verdi. O gün ganimet taksiminde onları başkalarına tercih etmişti. Adamın biri “vallahi bu taksim, adaletsiz yahut Allah rızası gözetilmeyen bir taksimdir” dedi. Ben de “vallahi bu sözü ben Peygamber'e (sav) muhakkak haber veririm” dedim ve Peygamber'e (sav) varıp bunu kendisine haber verdim. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Allah ve Rasulü adaletli değilse kim adaletlidir? Allah Mûsâ'ya rahmet etsin, o bundan daha çok sözlerle eziyet ettiler ama o sabretti" buyurdu.


    Öneri Formu
30601 B003150 Buhari, Farzu'l-Humus, 19


    Öneri Formu
2482 M004569 Müslim, Cihad ve Siyer, 42


    Öneri Formu
2785 M004678 Müslim, Cihad ve Siyer, 132


    Öneri Formu
2694 M004650 Müslim, Cihad ve Siyer, 108


    Öneri Formu
281413 M001001-2 Müslim, Salât, 145