607 Kayıt Bulundu.
Bize İbn Ebî Ömer, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Muhammed b. Amr, ona Ebû Seleme, ona da Ebû Hureyre Rasûl-i Ekrem’in şöyle söylediğini rivâyet etti: "Peynir parçaları dahi olsa, ateşte pişen şeyleri (yemekten) dolayı abdest almak gerekir." Bu rivâyet üzerine İbn Abbas, Ebû Hureyre’ye; "- Yağ yemekten dolayı da abdest alalım mı, ya Ebû Hureyre? Sıcak su içmekten dolayı da abdest alalım mı?" diye itiraz etti. Ebû Hureyre; "- Ey kardeşimin oğlu! Rasûlullah’ın (sav) bir hadîsini duyduğunda, hemen ona misal getirmeye kalkışma!" dedi. Tirmizî şöyle dedi: Bu konuda Ümmü Habîbe, Ümmü Seleme, Zeyd b. Sabit, Ebû Talha, Ebû Eyyub ve Ebû Musa’dan gelen rivayetler de vardır. Yine Ebû İsa şöyle dedi: Bazı ilim adamları ateşin (pişirme ve kızartma şeklinde) değiştirdiği şeylerden dolayı abdest almak gerektiği görüşündedirler. Hz. Peygamber’in (sav) ashabından tabiûn ve tebe-i tabiîn devrindeki pek çok ilim adamı ise ateşin (pişirme ve kızartma şeklinde) değiştirdiği şeylerden dolayı abdest almak gerekmediği görüşünü benimsemişlerdir.
Açıklama: Bu konu ile ilgili olarak hem abdest almanın gerekli olduğunu, hem de abdeste gerek olmadığını ifade eden rivâyetler vardır. Bu iki farklı rivâyet gurubu arasında bir nesih olayından söz edilmiştir. Buna göre abdest almak gerektiğini ifâde eden rivâyetler, abdeste gerek olmadığını belirten rivâyetlerle neshedilmiştir. Bazı âlimler ise neshe kail olmayıp, ilk gurup rivâyetteki "abdest" kelimesini, elleri ve ağzı yıkamak manasına hamletmişlerdir. Nitekim abdest kelimesinin böyle bir anlamı da vardır. Sahâbe ve tâbiîlerden, ateşte pişen yemeği yemekten dolayı abdest almak gerektiği kanâatinde olanların bulunduğunu belirten Tirmizî, buna karşılık ulemanın büyük ekseriyetini abdeste gerek olmadığı görüşünde birleştiklerini söylemektedir. Dört merzhep imamı da bundan dolayı abdeste gerek olmadığı kanâatindedir.
Bize Harun b. Abdullah, ona Ma'n, ona Malik rivâyet etti. (T) Yine bize el-Hâris b. Miskîn -ona okunuyor, ben de dinliyordum-, ona İbnu'l-Kasım, ona Malik, ona Abdullah b. Ebî Bekir (b. Muhammed) b. Amr b. Hazm, ona da Urve b. Zübeyr şöyle rivâyet etmiştir: "Mervan b. el-Hakem’in yanına gitmiştim. Abdest konularından konuşuyorduk. Mervan, "- Tenasül organına dokunmaktan dolayı abdest almak gerekir" dedi. Ben de, "- Bu konuyu bilmiyorum" dedim. Bunun üzerine Mervan bana şöyle dedi: "- Büsre bint Safvân bana, Rasûlullah'tan (sav), 'Biriniz tenasül organına dokunduğunda abdest alsın' sözünü duyduğunu haber verdi."
Bize Ahmed b. Muhammed b. el-Muğîre, ona Osman b. Saîd, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Abdullah b. Ebî Bekir b. Amr b. Hazm, ona da Urve b. Zübeyr şunu rivayet etmiştir: "Mervan, Medine valisi iken, eliyle cinsel organına dokunan kimsenin abdest alması gerektiğini söylemişti. Ben de bunu kabul etmeyip, 'Cinsel organına dokunan kimsenin abdest alması gerekmez' dedim. Bunun üzerine Mervân şöyle dedi: "Büsre bint Safvân, Rasûlullah'tan (sav) abdest almayı gerektiren şeyleri zikrettiğini, bu arada da 'Cinsel organına dokunmakla abdest almak gerekir' sözünü duyduğunu bana haber verdi. Urve şöyle dedi: "Mervan, muhafızlarından birini çağırarak kendisini Büsre’ye gönderip Mervan'a naklettiği bu hadisi sormasını sağlayıncaya kadar onunla tartışmaya devam ettim. Büsre de, Mervan'ın bana rivâyet etmiş olduğu hadîsin aynısını gönderdi."
Aynı isnadla bize el-Velîd, ona Ebû Amr, ona İbn Cüreyc, ona da Ata ve Mücahid şöyle dediler: "Rukûda veya secdede uyuklayan insanın abdest alması gerekir."
Bize Ebû Ali er-Rûzbârî, ona Muhammed b. Bekir, ona Ebû Davud, ona Şâz b. Feyyâd, ona Hişâm ed-Destüvâî, ona Katâde, ona da Enes (ra) şöyle haber vermiştir: "Rasûlullah'ın (sav) ashabı başları omzlarına düşene kadar yatsının son vaktini bekler, sonra abdest almadan namaz kılarlardı." Ebû Davud dedi ki: Bu rivâyete Şu'be, Katâde'den naklen "Rasûlullah (sav) döneminde" cümlesini de ekledi.
Bize İshak b. İbrahim (b. Mahled), ona İsmail (b. İbrahim b. Miksem) ve Abdürrezzak, onlara Ma'mer (b. Raşid), ona (İbn Şihab) ez-Zührî, ona Ömer b. Abdülaziz, ona Abdullah b. Kârız (İbrahim b. Abdullah b. Kârız b. Halid), ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken işittiğini söylemiştir: "Ateşte pişirilmiş olan bir şey yediğinizde abdest alınız."
Bize Amr b. Ali (b. Bahr b. Keniz) ve Muhammed b. Berşşar, onlara İbn Ebu Adiy, ona Şu'be (b. Haccac el-Atekî), ona Amr b. Dinar, ona Yahya b. Ca'de (b. Hübeyra b. Ebu Vehb b. Amr), ona Muhammed el-Karî, ona Ebu Eyyüb (el-Ensarî)'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ateşte pişirilmiş olan bir şey yediğinizde abdest alınız."
Bize Ebû'l-Hasan Ali b. Ahmed b. Abdân, ona Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed b. Mahmeveyh el-Askerî, ona Süleyman b. Abdülhamîd el-Behrânî, ona Yezîd b. Abdirabbih, ona Bakıyye, ona Ebû Bekir b. Ebî Meryem, ona Atıyye b. Kays, ona da Muâviye (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Göz (uyanık olmak) makadın bağıdır, dolayısıyla göz uyuduğu zaman bağ çözülür."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Abdulhakem, ona Şuayb, ona el-Leys, ona Halid, ona İbn Ebî Hilal, ona Mahreme b. Süleyman, ona da İbn Abbas'ın âzatlısı Küreyb şöyle anlatıyor: Abdullah b. Abbas’a (ra) Rasûlullah'ın (sav) gece namazını sormuştum. O da, Rasûlullah'ın (sav) geceleyin vitirle birlikte on bir rekât namaz kıldığını sonra yatıp derin bir uykuya daldığını, hatta horladığını, Bilal'in (ra) gelip, "Ey Allah’ın Rasûlü namaz vakti geldi" dediğinde yeniden abdest almaksızın kalkıp iki rekât namaz kıldığını, sonra insanlara namaz kıldırdığını haber verdi.
Bize Ebû ali el-Hüseyin b. Muhammed er-Rûzbârî, ona Ebû Bekir Muhammed b. Bekir, ona Ebû Davud, ona Hayve b. Şureyh, ona Bakıyye, ona Bahîr b. Sa'd, ona Halid b. Ma'dân, ona da Hz. Peygamber'in (sav) ashabından biri rivâyet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) namaz kılan bir adam gördü, adamın ayağının üstünde dirhem büyüklüğünde bir yere suyun değmemiş olduğunu gördü. Rasûlullah (sav) ona abdestini ve namazını tekrar etmesini emretti." Aynı manada mürsel bir hadis de vardır. Mevsûl bir hadiste de aynı şey rivâyet edilmiştir.