239 Kayıt Bulundu.
Bize İbn Nümeyr, ona İshak b. Mansur es-Selûlî, ona Hüreym b. Süfyan, ona el-A'meş bu isnatla söz konusu hadisin benzerini rivayet etmiştir.
Açıklama: Hadisin tamamı için bk. M001201.
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyan, ona Ebu Malik el-Eşca'i, ona Ebu Hazim, ona Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Namazda noksanlık ve selam vermek olmaz". [Ahmed şöyle demiştir: Bana göre bunun manası şudur: Namazda selam vermemen, sana da selam verilmemesidir. Kişi namazını eksik kılar ve şüphe içinde namazından ayrılır.]
Açıklama: Metindeki mana Ahmed b. Hanbel'in açıklaması dikkate alarak verilmiştir. Teslim kelimesi kesra okunduğunda mana Namazda (erkanı, kılınışında) noksanlığın yapılmayacağı, selamı alırken de eksik ifadelerin kullanılamayacağı şeklindedir. Yani selam veren kişiye "ve aleyküm selam/sana da selam olsun" yerine sadece "ve aleyke/sana da" denmeyeceği anlatılmak istemiştir. Ancak 'teslim' kelimesi üstün okunursa namazda noksanlık ve selam verme yoktur şeklinde anlaşılır. İlgili kelimenin harekesi her iki şekilde de okunmuştur (İbnü'l-Esîr, Nihâye, III, 661). لاَ غِرَارَ فِى تَسْلِيمٍ وَلاَ صَلاَةٍ "Selam vermede ve namazda noksanlık olmaz" hadisi de ilk mananın daha doğru olduğuna işaret eder (Azimabadi, Avnu'l-ma'bûd, III, 196).
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona İbn Fudayl, ona A'meş, ona İbrahim, ona da Alkame, Abdullah b. Mesud'un (ra) şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah (sav) namaz kılarken kendisine selam verirdik, o da selamımızı alırdı. Necâşî'nin yanından döndüğümüzde selam verdik ama selâmı almadı ve 'şüphesiz namazda birçok meşguliyet vardır' buyurdu."
Bize Muhammed b. el-Alâ, ona Muaviye b. Hişâm, ona Süfyan, ona Ebu Malik, ona Ebu Hazim, ona Ebu Hureyre (hadisi merfu olarak naklettiğini sanıyorum) şöyle rivayet etmiştir: "Selam vermede ve namazda eksiklik olmaz." [Ebû Davud şöyle demiştir: Bu hadisi İbn Fudayl, İbn Mehdî'nin lafzıyla rivayet etmiştir. Ancak rivayet zincirini Rasulullah'a ulaştırmamıştır.]
Bize Muhammed b. Abdullah b. Ammâr, ona İbn Ebû Ganiyye -Yahya b. Abdülmelik- ve Kasım b. Yezîd el-Cermî, onlara Süfyân, ona Zübeyr b. Adî, ona Külsûm, ona Abdullah b. Mesud (ra) şöyle rivayet etmiştir. -Bu Kâsım'ın hadisidir-: Ben Hz. Peygamber namaz kılarken onun yanına uğrar selam verirdim. O da selamımı alırdı. Bir gün yine namaz kılarken ona gelip selam verdim ama selamımı almadı. Namazını bitirip selam verince orada bulunan topluluğa şöyle dedi: "Şüphesiz Allah (cc) namazda yeni bir hüküm koydu. Namazda Allah'ın zikrinden başka konuşma yapılmamasını ve Allah'a huşu ile ibadet etmenizi emretti."
Bize Musa b. İsmail, ona Ebân, ona Asım, ona da Ebu Vail, Abdullah'ın (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Bizler namazda selam verir ve ihtiyaçlarımızı (n yerine getirilmesini) emrederdik. Sonra namaz kılarken Rasulullah'ın (sav) yanına gittim ve selam verdim, selamımı almadı. Buna üzüldüm. Rasulullah (sav) namazı bitirince şöyle buyurdu: "Allah, dilediği hükmünü yeniler. Aziz ve Celil olan Allah emrini; 'namazda konuşmayınız' diye yenilemiştir dedi ve selamımı aldı."
Açıklama: Namaz ile ilgili sürece ve zamanla yapılan değişiklere örnektir.
Bize Ahmed b. Saîd ed-Dârimî, ona Nadr b. Şümeyl, ona Yunus b. Ebû İshâk, ona Ebû İshâk, ona Ebu'l-Ahvas, ona Abdullah (b. Mesûd) şöye rivayet etmiştir: "Biz (önceleri) namazda iken selam verirdik. Sonra bize şöyle denildi: "Şüphesiz namaz içinde birçok meşguliyet vardır."
Açıklama: Namaz içinde birçok meşguliyet vardır, sözünden, bir mü'minin namaz boyunca kıraat, tekbir, dua gibi okumalarla meşgul olduğu anlatılıyor. Şuğl, kelimesinin nekre gelmesi meşguliyetin yukarıda sayılan birçok çeşidini barındırdığı içindir (Azîmâbâdî, Avnu'l-ma'bûd, III, 135).
Bize Hüseyin b. Hureys, ona Süfyân, ona Âsım, ona Ebû Vâil, ona İbn Mesud şöyle rivayet etmiştir: Biz Hz. Peygamber namaz kılarken ona selam verirdik, o da selamımızı alırdı. Habeşistan'dan geldiğimizde bir gün yine o namazdayken selam verdim. Ama selamımı almadı. Neden selamımı almadı diye uzak yakın bütün ihtimalleri düşündüm ve namazını bitirene kadar orada oturdum. Hz. Peygamber (sav) namazını bitirince şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki Allah (cc) dilediğini emredebilir. İşte artık namazda konuşulmamasını emretti."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Ammâr, ona İbn Ebû Ganiyye -Yahya b. Abdülmelik- ve Kasım b. Yezîd el-Cermî, onlara Süfyân, ona Zübeyr b. Adî, ona Külsûm, ona Abdullah b. Mesud (ra) şöyle rivayet etmiştir. -Bu Kâsım'ın hadisidir-: Ben Hz. Peygamber namaz kılarken onun yanına uğrar selam verirdim. O da selamımı alırdı. Bir gün yine namaz kılarken ona gelip selam verdim ama selamımı almadı. Namazını bitirip selam verince orada bulunan topluluğa şöyle dedi: "Şüphesiz Allah (cc) namazda yeni bir hüküm koydu. Namazda Allah'ın zikrinden başka konuşma yapılmamasını ve Allah'a huşu ile ibadet etmenizi emretti."