Giriş

Bize Ubeydullah b. Saîd ve Muhammed b. Hâtim -hadisin metni İbn Hâtim’e aittir-, onlara Yahya b. Saîd el-Kattân, ona Kurre b. Halid, ona Humeyd b. Hilâl, ona da Ebû Burde, Ebû Musa’nın (ra) şöyle dediğini rivayet etti: “Bir sağımda, diğeri solumda bulunan Eş’arîlerden iki kişi ile birlikte Hz. Peygamber'e (sav) gittim. Bu kişilerin ikisi de Rasûlullah’dan (sav) görev istediler. O sırada Hz. Peygamber (sav) misvakla dişlerini temizliyordu. Bana, “- Sen ne diyorsun ey Ebû Musa –yahut ey Abdullah b. Kays-?” diye sordu. Ben de, “- Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, bunlar niyetlerini bana söylemediler. Ben de bunların senden görev isteyeceklerini anlayamadım” dedim. Rasûlullah’ın (sav), yukarı kalkmış dudağının altındaki misvağı hala görür gibiyim. Bana, “- Biz işlerimizin başına ona talip olanları getirmeyiz! Ama sen git ey Ebû Musa -yahut ey Abdullah b. Kays!” dedi ve onu Yemen'e gönderdi. Sonra ardından Muâz b. Cebel'i de Yemen’e yolladı. Muâz yanına varınca, Ebû Musa onu buyur etti ve altına bir minder koydu. Muâz, Ebû Musa'nın yanında bağlı bir adam gördü. “- Bu kimdir?” diye sordu. Ebu Musa, “- Bu Yahudi idi, Müslüman oldu. Sonra tekrar kendi dinine, kötülük dinine döndü ve Yahudi oldu” dedi. Bunun üzerine Muâz, “- Allah ve Rasûlünün hükmü gereği olarak bu adam öldürülmeden oturmam” dedi. Ebû Musa, “- Tamam otur” dedi ise de, Muâz yine, “- Allah ve Rasûlünün hükmü gereği olarak bu adam öldürülmeden oturmam” dedi ve bu sözü üç kez tekrar etti. Ardından Ebû Musa’nın emriyle adam öldürüldü. Sonra aralarında gece ibadeti konusunu müzakere ettiler. İkiliden biri olan Muâz, “- Ben hem uyurum hem de ibadete kalkarım. İbadetle geçirdiğim zaman diliminde umduğum sevabı uyku halinde iken de alacağımı umuyorum” dedi.


    Öneri Formu
281749 M004718-2 Müslim, İmare, 15


    Öneri Formu
22746 D003578 Ebu Davud, Kada' (Akdiye), 3


    Öneri Formu
29824 B003493 Buhari, Menâkıb, 1

Bize Ebû Ali er-Rûzebârî, ona Muhammed b. Bekr, ona Ebû Dâvûd, ona Müsedded, ona Bişr b. el-Mufaddal, ona Gâlib el-Kattân, ona bir adam, ona babası, ona da dedesinin rivayet ettiğine göre mensubu bulunduğu aile su kaynaklarından biri üzerinde yetkili ve sorumlu bir mevkide bulunuyorlarmış. İslam'ın mesajı onlara kadar ulaşınca, su kaynağının sahibi, müslüman olmaları durumunda kavmine yüz deve vereceğini vaadetti. Bunun üzerine onlar müslüman oldu. Suyun sahibi de develeri onlar arasında paylaştırdı. Ancak (bir süre sonra içinde) onlardan develeri geri alma isteği belirdi. Bunun için, şu şekilde tenbih ederek oğlunu Peygamber’e (s.a.v.) gönderdi: – Peygamber’e (s.a.v.) git ve ona: "Babamın size selamı var, kendisi müslüman olmaları şartıyla kavmine yüz deve vereceğini vaad etti. Onlar da müslüman oldular. Bunun üzerine develeri aralarında paylaştırdı. Ancak (bir süre sonra) onlardan develeri geri alma gereği hasıl oldu. Bu durumda develeri almakta babam mı daha haklı, yoksa onlar mı?" diye sor. Şayet o (sana) “Evet (baban daha haklı)” derse (tamam). Şayet “Hayır (onlar daha haklı) derse (o vakit) kendisine şöyle de: "Benim babam epeyce yaşlanmış bulunmakta olup hali hazırda o suyun sorumluluğunu deruhte etmektedir. Sizden, kendisinden sonra anılan suyun idare sorumluluğunu bana vermenizi istiyor" de. Bunun üzerine adamın oğlu Peygamber’e gelip: – Babam size selam söyledi, dedi. O da: – “Aleyke ve alâ ebîke’s-selâm (selam senin ve babanın üzerine de olsun)” diye karşılık verdi. Oğul: – Babam kavminin müslüman olmaları durumunda onlara yüz deve vereceğini vaad etmişti. Onlar da müslüman oldular. Müslümanlıkları da iyi oldu. Ancak (bir süre sonra) onlardan develeri geri alma lüzumu ortaya çıktı. Develeri almakta o mu daha haklı, yoksa onlar mı? dedi. Allah Rasûlu: – “Baban develeri onlara vermeyi uygun görüyorsa versin. Yok, geri almayı uygun görüyorsa develeri almakta baban onlardan daha haklıdır. Müslüman olduysalar, bu onlara yeter. Olmadıysalar, müslüman oluncaya kadar kendileriyle savaşılır” buyurdu. Oğlu devamla: – Benim babam epeyce yaşlanmış bir kimsedir. Aynı zamanda, o suyun idari sorumluluğu da üstündedir. Sizden, kendisinden sonra su idareciliği görevini bana vermenizi istiyor, deyince Rasûlullah: – Suyun idari sorumluluğu bir haktır. Çare yok birileri bu görevi yapacak. Fakat bu görevi üstlenenler, ateşin içindedirler.


    Öneri Formu
150065 BS013180 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 593


    Öneri Formu
17512 D002868 Ebu Davud, Vesaya, 4


    Öneri Formu
17755 D002933 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 5


    Öneri Formu
22750 D003579 Ebu Davud, Kada' (Akdiye), 3


    Öneri Formu
23467 N000784 Nesai, İmâmet, 6


    Öneri Formu
29880 B003496 Buhari, Menâkıb, 1


    Öneri Formu
273625 D002929-2 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 2