253 Kayıt Bulundu.
Bize Abdussamed, ona babası, ona Kesir b. Şınzîr, ona da Ata b. Ebû Rabâh, Cabir b. Abdullah'ın (r.a.) şöyle dediğini rivayet etti: “Rasûlullah (s.a.v.) beni bir işi için dışarı göndermişti. Gittim, sonra o işi yerine getirdim ve döndüm. Rasûlullah'ın (s.a.v.) yanına geldim, selam verdim. Hz. Peygamber (s.a.v.) selamımı almadı. Gönlüme Allah’ın bildiği endişeler düştü, 'Belki de Rasûlullah (s.a.v.) geciktiğim için bana kızdı' diye düşündüm. Tekrar selam verdim, yine selamımı almadı. Gönlüme ilkinden daha kötü, Allah’ın bildiği birtakım korkular düştü. Sonra tekrar selam verdim, bu sefer selamımı aldı ve bana; 'Senin selamını almama engel olan şey, sadece namaz kılıyor olmamdı' dedi. Bu sırada Hz. Peygamber (s.a.v.) bineğinin üzerinde ve kıbleden başka tarafa dönmüş halde idi."
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Bize Nasr b. Ali ve Muhammed b. Beşşar, onlara Ebu Ahmed Muhammed b. Abdullah ez-Zübeyri, ona Süfyan, ona Dahhak b. Osman, ona Nafi, İbn Ömer’in şöyle dediğini rivayet etti: “Hz. Peygamber küçük abdest bozarken birisi ona selam verdi. Rasulullah adamın selamını almadı.” Ebu İsa et-Tirmizi “Bu hadis hasen-sahihtir. Bize göre selam almanın mekruh olması ancak kişi küçük ve büyük abdestini bozduğu esnada söz konusudur. Bazı alimler hadisi böyle tefsir etmişlerdir. Bu hadis, bu konudaki rivayetlerin en güzelidir" demiştir. Yine Ebu İsa et-Tirmizi "bu konuda Muhacir b. Kunfuz, Abdullah b. Hanzale, Alkame b. Fağva, Cabir b. Abdullah ve Bera b. Âzib'den de hadis rivayet edilmiştir" demiştir.
Bize İmran b. Musa b. Müşâci, ona Osman b. Ebû Şeybe, ona Cerîr, ona Süheyl b. Ebû Salih, ona Neccaroğulları’nın azatlısı Said b. Yesar Ebu’l-Hubâb, ona Zeyd b. Hâlid el-Cühenî, ona Ebu Talha el-Ensârî şöyle nakletmiştir: Hz. Peygamber’den (sav) şöyle işittim: “İçerisinde köpek ve heykel olan eve melekler girmez.” Gidip bu hadisi Âişe’ye (r.anha) sorayım dedim. Yanına geldim ve “Ey annemiz! Bu adamın naklettiğine göre Peygamberimiz (sav) “İçerisinde köpek ve heykel olan eve melekler girmez” buyurmuş. Sen Peygamber’den (sav) böyle bir söz işittin mi?” diye sordum. “Hayır. Ancak ne yaptığını size anlatayım: Savaşlarından birine çıkmıştı. Ben de bu sırada bir döşeme alıp döşeğin üzerine örtmüştüm. Dönüşünü gözlüyordum. Geldiğinde onu kapıda karşıladım. “Selam ve Allah’ın rahmeti üzerine olsun! Sana izzet, Nusret ve ikramını bahşeden Allah’a hamdolsun” dedim. Evin içine baktı ve örtüyü gördü. Bir şey demedi ama yüzünden hoşlanmadığını anlamıştım. Döşemeyi aldı ve onu yırttı veya kesti ve şöyle buyurdu: “Allah bize rızık olarak verdiklerinde toprağı ve taşı giydirmemizi emretmiyor.” Hz. Aişe (r. anha) şöyle buyurdu: Sonra ben o kumaşın içini lifle doldurdum. Hz. Peygamber buna bir şey demedi.
Açıklama: şevahidle hasendir.
Bize Ebu Ma'mer, ona Abdülvâris, ona Kesîr b. Şinzîr, ona Atâ b. Ebu Rabâh, ona Câbir b. Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) beni bir ihtiyacı için göndermişti. Ben de gidip o işi yaptım ve geri geldim. Hz. Peygamber'e (sav) selam verdim ama selamımı almadı. Kalbime bir hüzün çöktü ki onu Allah bilir. Kendi kendime "Belki de Rasulullah benim geç kaldığımı düşünüyor" dedim. Ardından tekrar selam verdim. Yine selamımı almadı. Bu sefer daha çok üzüldüm. Sonra tekrar selam verdim. Bu sefer selamımı aldı ve "Namaz kıldığım için selamını alamadım" buyurdu. Bineği üzerinde kıble dışındaki bir tarafa yönelmişti.