43 Kayıt Bulundu.
Bana İshak b. İsa, ona Abdurrahman b. Zeyd, ona babası (Zeyd b. Eslem), ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: Biz oturup Hz. Peygamber'den (sav) işittiklerimizi yazıyorduk. Hz. Peygamber (sav) çıkageldi ve "bu yazdıklarınız nedir?" diye sordu. Biz de “Senden işittiklerimiz” dedik. Hz. Peygamber (sav) "Allah'ın kitabının yanında başka bir kitap mı (yazıyorsunuz)!" Biz “Senden işittiklerimiz sadece” dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Allah'ın Kitabını yazın, sadece Allah'ın kitabını yazın. Allah'ın Kitabı ile birlikte başka bir kitap mı (yazıyorsunuz). Sadece ve sadece Allah'ın Kitabını yazın" buyurdu. Ebu Hureyre der ki: Bunun üzerine biz de onları bir tepede topladık ve hepsini yaktık. Sonra Rasulullah'a (sav) “ey Allah'ın Rasulü, Senden hadis rivayet edebilir miyiz?” dedik. "Evet benden hadis rivayet edebilirsiniz, bunda bir sakınca yoktur. Kim bile bile benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın" buyurdu. Biz “Ey Allah'ın Rasulü, İsrail oğullarından rivayette bulunabilir miyiz?” diye sorduk. "Evet, İsrail oğullarından da rivayette bulunabilirsiniz, bunda da bir sakınca yoktur. Onlardan yanında, sizin onlardan naklettiklerinizden daha acayip olanları vardır" buyurdu.
Açıklama: Bu isnad Abdurrahman b. Zeyd'in zaafından dolayı zayıftır. Ricalin gerisi "es-Sahih"in sikalarıdır.
Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb, ona Halid, ona Muhammed, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "İsrail oğullarından bir ümmet yok oldu. O ümmetin ne günah işlediği bilinmez. Zannederim, o ümmet fareye dönüşmüştür. Çünkü fare, kendisi için bir yere deve sütü konulduğunda onu içmez, koyun sütü konulduğunda içer." Ebu Hureyre der ki: Ben bu hadisi Ka'bu'l-Ahbâr'a aktardım. O da bana “sen Hz. Peygamber'i (sav) bunu söylerken işittin mi?” diye sordu. Ben de “evet” dedim. Ka'b tekrar tekrar bana “sen Hz. Peygamber'i (sav) bunu söylerken işittin mi?” diye sordu. Bunun üzerine ben “sana Tevrat mı okuyorum” diye tepki gösterdim.
Bana Abd b. Humeyd, ona Ravh b. Ubâde, ona Avf, ona Hasan, Muhammed ve Hilâs, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Mûsâ çok hayâlı, sıkı örtünen bir kimse idi. Kendisi hayâlı olmak istediği için derisinden hiçbir şey görülmezdi. Bu hâlinden dolayı İsrailoğullarından bir kısım kimseler, sözleriyle ona eziyet edip 'Mûsâ cildindeki bir kusurdan dolayı bu kadar sıkı örtünmektedir. Onda ya baras denilen deri hastalığı, yahut (erkeklik organında) yumurtalarının şişmesi, ya da başka bir hastalık var' dediler. Allah da onların Mûsâ için söyledikleri kusurların olmadığını ortaya çıkarmak istedi. Mûsâ bir gün yalnız başına yıkanmak için soyundu, elbiselerini bir taş üzerine koydu, sonra yıkandı. Yıkanması bitince elbiselerini almaya yöneldi. Bu sırada taş, elbiselerle yuvarlanıp gitti. Mûsâ da asasını alıp 'ey taş, elbisem, ey taş, elbisem' diyerek taşın peşinden koşmaya başladı ve İsrâîloğullarından bir topluluğun yanına kadar vardı. Onlar da Mûsâ'yı çıplak olarak ve Allah'ın yarattığı en güzel surette gördüler. Böylece Allah Musa'yı onların ithamlarından korumuş oldu." Ebu Hureyre der ki:Taş orada durdu, Mûsâ elbisesini alıp giydi, ardından asasıyla taşı dövmeye başladı. Vallahi o taşta Musa'nın vurma izinden üç yahut dört ya da beş darp izi kalmıştır. İşte bu olay, Yüce Allah'ın şu buyruğunda ifade edilmiştir: "Ey iman edenler, siz de Musa'yı incitenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah nazarında itibarlı bir kimse idi." (Ahzâb, 69). Tirmizî der ki: Bu hadis hasen sahihtir. Bir çok tarikle Ebu Hüreyre’den rivayet edilmiştir. Bu konuda Enes'in de Hz. Peygamber'den (sav) rivâyeti vardır.
Bize Ebu Asım Dahhak b. Mahled, ona el-Evzâî, ona Hassân b. Atiyye, ona Ebu Kebşe, ona da Abdullah b. Amr'ın rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir ayet dahi olsa benden alıp başkalarına aktarınız. İsrailoğulları'ndan rivayette bulunmanızda ise bir sıkıntı yoktur. Kim bile bile benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın."