461 Kayıt Bulundu.
Bize Mahmud b. Ğaylan el-Mervezî, ona Ebu Üsame, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Aişe (r.anhüma) şöyle demiştir: Peygamber (sav) Fetih yılında Mekke'ye Kedâ Tepesi üzerinden girdi. Çıkarken de Mekke'nin yukarısındaki Kudâ'dan çıktı.
Bize Ahmed, ona İbn Vehb, ona Amr, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sav) fetih yılında Mekke'ye, Mekke'nin yüksek tarafındaki Kedâ yolundan girdi. Hişam der ki: Urve, Mekke'ye hem Kedâ, hem de Kudâ yolundan girerdi. En çok da Kedâ yolundan girerdi. Çünkü Kedâ yolu, O'nun evine daha yakındı.
Bize Abdullah b. Abdülvehhab, ona Hatim, ona Hişam, ona da Urve şöyle demiştir: Peygamber (sav) Mekke'ye Fetih yılında Mekke'nin yüksek tarafından Kedâ'dan girdi. Hişam der ki: Urve de genelde Kedâ'dan girerdi. Aslında bu yol, kendi evine en yakın yoldu.
Bize Musa, ona Vüheyb, ona Hişam, ona da babası (Urve) şöyle demiştir: Peygamber (sav) Fetih yılında (Mekke'ye) Kedâ yolundan girdi. Hişâm der ki: Urve, bu iki yoldan da Mekke'ye girerdi. En çok kullandığı yol ise kendi evine en yakın olan Kedâ yoluydu. Ebu Abdullah (Buhârî) der ki: Kedâ ve Kudâ, Mekke'de iki ayrı yer ismidir.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona İbn Şihab, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav), fetih senesi Mekke'ye, başında demir bir miğfer ile girmişti. Peygamber bu miğferi başından çıkardığı zaman birisi geldi ve “İbnu Hatal Kabe'nin örtüsüne sarılmış (aman bekliyor)” dedi. Peygamber de ashabına: "Onu öldürün" buyurdu.
Bize İsmail, ona Mâlik, ona İbn Şihâb, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), Fetih yılında, başında miğfer olduğu halde Mekke'ye girdi. Miğferi çıkarttığında biri gelip “İbn Hatal Kabe'nin örtüsüne yapışmış” dedi. Hz. Peygamber (sav) de "Onu öldürün" buyurdu.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona da Said b. Ebu Said, Ebu Şureyh'ten (ra) şöyle rivayet etmiştir: Amr b. Said Mekke'ye asker gönderirken, Ebu Şureyh ona şöyle demiştir: Ey komutan izin verirsen Mekke fethinin ertesi günü Peygamber'in (sav) söylediği, iki kulağımla duyduğum, kalbimle ezberlediğim, gözlerimle gördüğüm bir konuşmasını sana anlatayım. Rasulullah (sav), Allah'a hamd-ü senâdan sonra şöyle buyurdu: "Mekke'yi insanlar değil, Allah dokunulmaz kılmıştır. Allah'a ve ahirete inanan bir kimsenin orada kan dökmesi, ağaçları kesmesi helal değildir. Eğer biri çıkar, Rasulullah'ın (sav) orada savaştığını örnek getirirse ona “Allah, Rasulüne izin verdi size izin vermedi” deyin. Bana da günün bir miktarında izin verildi. Dünkü dokunulmazlığı tekrar geri gelmiştir. Bunu burada duyanlar, duymayanlara duyursun."
Bize Übeyd b. İsmail, ona Ebu Usame, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav) fetih yılında Mekke'ye üst tarafından, Kedâ'dan girdi.
Bana Malik, ona İbn Şihâb, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) Mekke'ye fetih senesinde, başında miğfer olduğu halde Mekke'ye girdi. Başından miğferi çıkardığında, bir adam yanına gelip “ya Rasulullah, İbn Hatal, Kabe'nin örtülerine tutunmuş duruyor” dedi. Rasulullah (sav) da "onu öldürün" buyurdu. Malik der ki: O gün Rasulullah (sav) da -Allah bilir- ihramlı değildi.
Bize Abdullah b. Halid, ona Malik b. Enes, ona İbn Şihâb, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Mekke'nin fetih senesinde, başında miğfer olduğu halde Mekke'ye girdi. Miğferi başından çıkardığında bir adam gelip; “ya Rasulullah, şu Kabe'nin örtülerine tutunmuş olan İbn Hatal'dır” dedi. Rasulullah (sav) da "onu öldürün" buyurdu. Abdullah b. Halid der ki: Malik'ten rivayet edildiğine göre İbn Şihâb “Rasulullah (sav) o gün ihramlı değildi” demiştir.