Giriş

Bize Kuteybe, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Alâ b. Abdurrahman, ona babası (Abdurrahman b. Yakub9, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah yüz rahmet yarattı, bir rahmeti kulları arasına koydu, onunla birbirlerine merhamet ederler, Allah’ın katında da doksan dokuz rahmet vardır." [Ebu İsa (Tirmizi) der ki: Bu hususta Selman ile Cündeb b. Abdullah b. Süfyan el-Becelî’den gelmiş rivayetler de vardır. Bu hadis hasen sahih bir hadistir.]


    Öneri Formu
21140 T003541 Tirmizi, Daavât, 99

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Sumey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir adam yolda yürürken iyice susadı. Hemen bir kuyuya inip su içti sonra da kuyudan çıktı. Çıktığında, susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve yaş toprağı yalayan bir köpek gördü. Adam kendi kendine 'benim susuz kalmam gibi bu köpekte susuz kalmış' dedi, sonra da kuyuya inip ayakkabısına su doldurdu ve ayakkabısını ağzında taşıyarak kuyudan çıktı. Onunla da köpeği suladı. Bundan dolayı Allah o kulunu mükafatlandırdı ve ona mağfiret etti." Orada bulunanlar “ya Rasulallah (sav), hayvanları sulamada, bize sevap var mıdır?” diye sordular. Rasulullah da (sav): "Evet, soluk alan her canlıyı sulamada size sevap vardır" buyurdu. Hammad b. Seleme ve Rabî b. Müslim, bu hadisi Muhammed b. Ziyad'dan rivayet ederek, raviye mutabaat etmişlerdir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Hammâd b. Seleme arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280108 B002363-2 Buhari, Musakât, 9

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Sumey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir adam yolda yürürken iyice susadı. Hemen bir kuyuya inip su içti sonra da kuyudan çıktı. Çıktığında, susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve yaş toprağı yalayan bir köpek gördü. Adam kendi kendine 'benim susuz kalmam gibi bu köpekte susuz kalmış' dedi, sonra da kuyuya inip ayakkabısına su doldurdu ve ayakkabısını ağzında taşıyarak kuyudan çıktı. Onunla da köpeği suladı. Bundan dolayı Allah o kulunu mükafatlandırdı ve ona mağfiret etti." Orada bulunanlar “ya Rasulallah (sav), hayvanları sulamada, bize sevap var mıdır?” diye sordular. Rasulullah da (sav): "Evet, soluk alan her canlıyı sulamada size sevap vardır" buyurdu. Hammad b. Seleme ve Rabî b. Müslim, bu hadisi Muhammed b. Ziyad'dan rivayet ederek, raviye mutabaat etmişlerdir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Rabî' b. Müslim arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280109 B002363-3 Buhari, Musakât, 9

Bize Abdullah b. Muhammed en-Nüfeyl, ona Miskin b. Bükeyr, ona Muhammed b. Muhacir, ona Rabîa b. Yezid, ona Ebu Kebşe es-Selülî, ona da Sehl b. Hanzaliyye şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), (açlıktan dolayı) sırtı karnına yapışmış bir devenin yanında geçti ve şöyle buyurdu: "Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah'a karşı takva sahibi olun! Onlara (binmeye) elverişli (olduğunda) binin, (onları yemeye elverişli olduğunda da) yiyin."


    Öneri Formu
15562 D002548 Ebu Davud, Cihad, 44

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Sumey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir adam yolda yürürken iyice susadı. Hemen bir kuyuya inip su içti sonra da kuyudan çıktı. Çıktığında, susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve yaş toprağı yalayan bir köpek gördü. Adam kendi kendine 'benim susuz kalmam gibi bu köpekte susuz kalmış' dedi, sonra da kuyuya inip ayakkabısına su doldurdu ve ayakkabısını ağzında taşıyarak kuyudan çıktı. Onunla da köpeği suladı. Bundan dolayı Allah o kulunu mükafatlandırdı ve ona mağfiret etti." Orada bulunanlar “ya Rasulallah (sav), hayvanları sulamada, bize sevap var mıdır?” diye sordular. Rasulullah da (sav): "Evet, soluk alan her canlıyı sulamada size sevap vardır" buyurdu. Hammad b. Seleme ve Rabî b. Müslim, bu hadisi Muhammed b. Ziyad'dan rivayet ederek, raviye mutabaat etmişlerdir.


    Öneri Formu
17049 B002363 Buhari, Musakât, 9

Bize Nasr b. Ali, ona Abdüla'lâ, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Nafi', ona da İbn Ömer (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kadın, bağlayıp hapsettiği ve yemek vermediği, diğer yandan, yerin haşerelerinden yiyerek karnını doyurmasına fırsat vermediği bir kedi sebebiyle ateşe girmiştir." [Râvi Abdüla'lâ der ki: Bize Ubeydullah, ona Saîd el-Makburî, ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.]


    Öneri Formu
32791 B003318 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 16

Bize Zeyd b. Eslem, ona babası (Eslem el-Adevî), ona da Ömer b. Hattâb şöyle rivayet etmiştir: İyi cins bir atı Allah yolunda bağışladım, ama bağışladığım kişi onun kıymetini bilemedi. Onu ucuza satacağını düşünerek, kendisinden atı satın almak istedim ve bunu Rasulullah'a (sav) sordum, Hz. Peygamber (sav) "Ne onu satın al, ne de bağışını dön. Çünkü bağışından dönen, kusmuğunu tekrar yutan köpek gibidir" buyurdu.


    Öneri Formu
35505 MU000626 Muvatta, Zekat, 26

Bize İbn Fudayl, ona Atâ b. Sâib, ona babası (Sâib b. Malik), ona da Abdullah b. Amr şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) zamanında bir gün güneş tutulması oldu. Bunun üzerine Peygamber (sav) ayağa kalktı, biz de onunla birlikte kalktık (ve namaza durduk). Hz. Peygamber (sav) Namazda o kadar uzun süre ayakta durdu ki, biz artık rükûa varmayacak sandık. Sonra rükûa vardı, bu defa da rükûdan neredeyse kalkmayacak kadar uzun durdu. Ardından kalktı, secdeye varmayacak zannettik. Sonra secdeye gitti, bu sefer de secdeden neredeyse başını kaldırmayacak kadar uzun secdede kaldı. Sonra oturdu, yine secdeye varmayacak gibi uzun oturdu. Sonra tekrar secdeye vardı ve uzun uzun secde etti. İkinci rekâtta da birincisinde yaptığı gibi yaptı. İkinci rekâtta secde hâlindeyken, yere doğru nefes nefese üflüyor, ağlıyor ve 'ey Rabbim! Ben onlar arasındayken neden azap ediyorsun? Ey Rabbim! Biz senden af dilemek isterken Sen bizi niçin azaba uğratıyorsun' diyordu. Sonra başını kaldırdı, o sırada güneş açılmış, tutulma sona ermişti. Namazı tamamladıktan sonra, Allah’a hamd etti ve O’nu övdü, sonra da şöyle buyurdu:" "Ey insanlar! Güneş ve Ay, Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Bu ikisi hiçbir kimsenin ölümü veya doğumu sebebiyle tutulmaz. Bu nedenle güneş veya ay tutulduğunda hemen mescitlere koşun. Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Cennet bana öyle bir şekilde gösterildi ki, istersem onun bazı dallarına dokunabilecektim. Cehennem de bana gösterildi. O kadar dehşetliydi ki, onun alevleri size ulaşmasın diye söndürmeye çalışıyordum. Orada (cehennemde) Himyer kabilesinden zenci, uzun boylu bir kadın gördüm, bir kediden dolayı azap çekiyordu. Kediyi bağlamıştı, Ne ona yemek vermişti, ne su, ne de bırakmıştı ki yerden böcekleri yesin. Ne zaman kedi ona yönelse, kadını tırmalıyordu. Ne zaman kadın uzaklaşsa, kedi onu yine tırmalıyordu. Orada Dâ'd‘a oğulları kabilesinden birini gördüm. Ayrıca elindeki kıvrık bir çubukla (mihcen) hacıların eşyasını çalan bir adam da gördüm. O kişi, ateşin içinde bastonuna yaslanmış duruyordu. Hacıların eşyasını bastonuyla çalardı. Hacıların eşyası onun bastonuna takıldığında ve fark ettiklerinde 'ben sizden çalmadım, eşyalarınız bastonuma takılmış’ derdi."


    Öneri Formu
57493 HM006483 İbn Hanbel, II, 159

Bize Yahya, ona Malik, ona Atâ, ona da Cabir şöyle demiştir: Rasulullah’ın (sav) döneminde, oğlu İbrahim’in vefat ettiği gün güneş tutulması oldu. İnsanlar “güneş, İbrahim’in ölümü sebebiyle tutuldu” dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sav) kalktı ve insanlara altı rüku ve dört secdeden oluşan bir namaz kıldırdı. Tekbir aldı, oldukça uzun okudu, ardından neredeyse kıyamı kadar uzun bir rükû yaptı, Rükudan kalktı, yine uzun bir kıraat yaptı ama bu, ilkinden daha kısaydı, sonra tekrar kıyamı kadar uzun rükûa yaptı, sonra rükudan kalkıp, bir kez daha kıraat yaptı, bu da öncekinden daha kısaydı, Sonra tekrar rükû yaptı, ardından secdeye vardı ve İki secde yaptı. Sonra tekrar kalktı ve yine üç rüku yaptı Bu üç rükuun her biri, kendisinden önceki rükudan daha kısa idi. Ancak rükûları neredeyse kıyamları kadar uzundu. Namaz sırasında, Rasulullah (sav) geri çekildi, cemaat de onunla birlikte geri çekildi. Sonra tekrar öne geçti, saflar da onunla birlikte öne geçti. Namazı tamamladığında güneş yeniden açılmıştı. Sonra şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Güneş ve ay, Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Bunlar, hiçbir insanın ölümü veya doğumundan dolayı tutulmaz. Böyle bir şey gördüğünüzde hemen namaza yönelin ve bu hal gidinceye kadar dua edin ve namaz kılın. Bu namazda bana, size vaat edilen her şey gösterildi. Cehennem getirildi, işte o sırada geri çekildiğimi gördünüz, çünkü onun sıcaklığının bana dokunmasından korktum ve ‘Ey Rabbim! Ben onların arasında olduğum halde mi azap edersin?’ dedim. Cehennemde, çengelli çubuk (mihcen) sahibini de gördüm. Bu adam, hacca gelenlerin eşyasını çengelli çubuğu çalardı. Eğer fark edilir ve yakalanırsa 'ben çalmadım, bastonuma takıldı' derdi. Fark edilmezse eşyayı alır götürürdü. Orada, kedisini bağlayan bir kadın gördüm. Ne besledi ne de saldı. O kedi ne yerden bir şey yiyebildi ne de yaşadı, açlıktan öldü. Sonra Cennet getirildi. İşte o sırada beni öne geçtiğimi gördünüz. Cennet meyvelerinden bir dal koparıp size göstermek istedim. Elimi uzattım ama sonra vazgeçtim. Vallahi, size vaat edilen ne varsa, bu namazda bana gösterildi."


    Öneri Formu
69862 HM014470 İbn Hanbel, III, 318


    Öneri Formu
7268 M006183 Müslim, Fadâilu's Sahabe, 13