166 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Abdullah, ona Leys b. Sa'd, ona Ebû'z-Zübeyr, ona da Âsım b. Süleyman şöyle anlatmış: Onlar Selâsil gazvesine katılıp Muâviye'nin yanına dönmüşlerdi. Muâviye'nin yanında Ebu Eyyûb ile Ukbe b. Âmir de bulunuyordu. Ebu Eyyûb, ben Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim, dedi: "Kim emredildiği şekilde abdestini alır ve yine emredildiği şekilde namazını kılarsa daha önce işlemiş olduğu günahları bağışlanır." Ebû Eyyûb, Ukbe'ye, "Öyle değil mi, ya Ukbe!" diye sordu. Ukbe de, "Evet gerçekten öyle" diye cevap verdi.
Açıklama: Burada bağışlanacağı ifade edilen günahlar, insanın işlemiş olduğu küçük hatalardır.
Bize Osman b. Ebî Şeybe, ona Ali b. Müshir, ona Ebû Malik Sa'd b. Tarık, ona Rib'î, ona da Huzeyfe (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Benim havuzumun boyu Eyle ile Aden arasındaki mesafeden daha uzundur. Hayatım elinde olan Allah'a yemin olsun ki o havuzun kâseleri yıldızlardan daha çoktur, suyu sütten daha beyaz, baldan daha tatlıdır. Hayatım elinde olan Allah adına yemin ederim ki, yabancı develeri kendi havuzundan uzaklaştıran bir adam gibi ben de bazı insanları havuzumdan uzaklaştıracağım." Kendisine; "- Ey Allah'ın Rasûlü! O gün bizi tanıyacak mısın?" diye soruldu. Bunun üzerine Rasûlullah (sav); "- Evet. Siz, başka hiç bir ümmette bulunmayan, abdest izlerinden dolayı yüzlerinizde ve ayaklarınızda var olan bir parlaklıkla benim yanıma geleceksiniz" buyurdu.
Bize Abdüssamed b. Abdülvâris, ona Şu‘be, ona Mes'ûd b. Ali, ona da İkrime'nin rivayet ettiğine göre; Sa‘d (b. Ebî Vakkas) bütün namazları tek bir abdestle kılardı. Hz. Ali ise her namaz için abdest alır ve "Namaz kılacağınız zaman yüzünüzü ve ellerinizi... yıkayın." (el-Mâide 5/6) meâlindeki ayetini okurdu.
Bize Yunus b. Muhammed ile Hucey, onlara Leys b. Sa'd, ona Ebû'z-Zübeyr, ona Süleyman b. Abdurrahman, ona da Asım b. Süfyan es-Sekafî şöyle anlatmış: Ashâb-ı kirâm Zatü's-Selâsil gazvesine çıkmışlardı, fakat savaş yapılmamıştı. Sahabîler bir müddet ribatta beklemişler, sonra da Muâviye'nin yanına dönmüşlerdi. O sırada Ebû Eyyûb ile Ukbe b. Amir (ra) de Muâviye'nin (ra) yanında idiler. Asım dedi ki: "- Ey Ebû Eyyub, bu yılki savaşı kaçırdık. Bize, 'Kim mescitte -Huceyn'in rivayetinde, dört mescitte- namaz kılarsa günahı affolur' şeklinde bir rivâyet ulaştı. Ebû Eyyub şu karşılığı verdi: "- Ey kardeşimin oğlu! Ben sana bundan daha kolay bir şeyi göstereyim mi? ına rehberlik edeyim mi? Ben, Rasûlullah'ın (sav) şöyle dediğini işittim: "Kim emrolunduğu gibi abdest alır ve emrolunduğu gibi namaz kılarsa, geçmiş günahları bağışlamır." Ebû Eyyub, "Öyle değil mi ya Ukbe?" diye sorar. Ukbe de, "Evet" der.
Açıklama: Hadis mütabileriyle birlikte sahih li ğayrihidir. Buradaki dört mescitten maksat, muhtemelen Mescid-i Haram, Mescid- Nebî, Mescid-i Aksâ ve Kubâ mescididir.
Bize Muhammed b. Yahyâ, ona İbn Ebî Meryem, ona Yahyâ b. Eyyûb, ona İshak b. Esîd, ona Ebû Hafs ed-Dımaşkî, ona da Umâme (ra) Hz. Peygamber'e (sav) ref ederek şu hadîsi rivâyet etti: "Dosdoğru olunuz. Dosdoğru olmanız ne güzeldir! Amellerinizin en hayırlısı namazdır. Abdesti de ancak (kâmil) mü'min koruyabilir."
Bize Abdullah b. Ebî Ziyâd, ona Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihab'ın kardeşinin oğlu, ona amcası, ona Salih b. Abdullah b. Ebî Ferve, ona Âmir b. Sa'd, ona Ebân b. Osman, ona da Osman b. Affân (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu işittim dedi: "Ne dersiniz? Sizden birisinin evinin yanında akan bir nehir olsa ve o kişi günde beş defa o nehirden yıkansa üzerinde kirden bir şey kalır mı?" Yanındakiler; "- Hiçbir kir kalmaz" dediklerinde, "- İşte su kiri giderdiği gibi namaz da günahları giderir" buyurdu.
Bize Abdurrahman b. İbrahim, ona el-Velid b. Müslim, ona Abdurrahman b. Amr Ebu Amr el-Evzaî, ona el-Velid b. Hişâm el-Muaytî, ona da Ma’dan b. Ebî Talha el-Ya’merî şöyle anlatmış: "Sevbân’a rastladım. Ona, 'Bana bir hadis rivayet et! Umarım Allah beni ondan yararlandırır' dedim. Sevbân sustu, sonra kendisine aynı sözü bir kez daha söyledim. Yine sustu. Aynı sözü üç kez tekrarlayınca bana şöyle dedi: "Allah için çok secde etmelisin. Çünkü ben Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim: “Allah'a secde eden hiç bir kul yoktur ki, Allah onu secdesi vesilesiyle bir derece yükseltmesin ve ondan bir günahı düşürmesin.” Ma'dân demiştir ki: "Sonra Ebû'd-Derdâ’ya rastladım. Ona da aynı dilekte bulundum. O da Sevbân’ın dediğinin aynısını söyledi.”
Bize Abbas b. Osman ed-Dımaşkî, ona el-Velid b. Müslim, ona Halid b. Yezid el-Murrî, ona Yunus b. Meysere b. Halbes, ona es-Sunâbehî, onda Ubâde b. es-Sâmit, Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu bizzat işittiğini rivayet etti: “Allah için secde eden hiç bir kul yoktur ki, Allah o secde nedeni ile kendisine bir sevap yazmasın, onun bir günahını silmesin ve onu bir derece yükseltmesin! Öyleyse çok secde ediniz.”
Bize Hasan b. Musa, ona Şeybân, ona Yahya, ona Muhammed b. İbrahim b. el-Hâris et-Teymî, ona Muâz b. Abdurrahman, ona da Humran b. Ebân şunu rivâyet etti: Osman b. Affan’ın (ra) yanına gitmiştim. Kendisi oturuyordu. Sonra güzelce abdest aldı ve şöyle dedi: "Ben Rasûlullah’ı (sav) burada otururken görmüştüm. Güzelce abdest almış ve ardından şöyle buyurmuştu: “Her kim şu benim abdest aldığım gibi abdest alır, camiye gider ve iki rekât namaz kılarsa Allah onun geçmiş günahlarını bağışlar.” Sonra Hz. Peygamber (sav), “Ancak siz bununla aldanarak (günah işlemeyin)” dedi.
Bize Muhammed b. Kesîr, ona el-Evzâî, ona da Harun b. Riâb, Ahnef b. Kays'ın şöyle anlattığını rivayet etti: "Bir gün Dımaşk camisine gitmiştim. Orada bir adamın çokça rükû ve secde ettiğini gördüm. Dışarı çıkmadan şu adamın namazını çift rekâtta mı, yoksa tek rekâtta mı bitireceğini acaba bilecek mi diye düşünüp bekledim. Adam namazını bitirince kendisine, 'Ey Allah'ın kulu! Namazdan çift rekâtta mı yoksa tek rekâtta mı ayrıldın, biliyor musun?' dedim. Adam,: 'Ben bilmiyorsam, şüphe yok ki, Allah biliyor!' dedi ve sonra da ' Ben, dostum Ebû'l-Kasım'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim' dedi "Hiçbir kul yoktur ki Allah için bir secde etsin de, Allah bu secde sebebiyle onu bir derece yükseltmiş ve yine bu secde sebebiyle ondan bir günahını indirmiş olmasın!” Bunun üzerine ben, adama; “Allah sana merhamet buyursun! Sen kimsin?” dedim. O da. “Ben Ebû Zerr'im” dedi. el-Ahnef dedi ki: “O zaman o adamın karşısında kendi şahsiyetim bana çok küçük ve önemsiz göründü.”