109 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî; (T) Bana Leys, ona Abdurrahman b. Halid, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud, ona Ebu Hüreyre'nin (ra) naklettiğine göre Hz. Ebu Bekir (ra) şöyle söylemiştir: 'Vallahi, Rasulullah'a (sav) ödedikleri bir dişi oğlağı bana ödemeseler bunun için muhakkak onlarla savaşırım.'
Açıklama: Anlaşılabildiği kadarıyla rivayet muallaktır; Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkita vardır.
Bize Ömer b. Hafs b. Ğıyâs, ona babası, ona A'meş, ona Marur b. Süveyd, ona da Ebu Zer (ra) şöyle söylemiştir: Bir gün Hz. Peygamber'in yanına gittim. O şöyle buyurdu: "Canım elinde olan Allah'a yemin olsun yahut kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin olsun ya da -nasıl yemin ettiyse öyle- bir adamın, develeri, sığırları, koyunları olup da onların zekatını ödemeyecek olursa bunlar kıyamet gününde mutlaka olabilecekleri en iri ve en semiz cüsseleriyle getirilirler. Sahibini ayaklarıyla çiğner, boynuzlarıyla boynuzlarlar. O hayvanların sonuncuları geçtikten sonra, ilkleri tekrar onun üzerinden geçsin diye geri getirilirler. Bu durum Allah, insanlar arasında hükmünü verinceye kadar devam eder." Bu hadisi Bükeyr, ona Ebu Salih, ona Ebu Hüreyre (ra), ona Nebi (sav) tarikiyle de nakledilmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Bükeyr b. Abdullah arasında inkita vardır.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî; (T) Bana Leys, ona Abdurrahman b. Halid, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud, ona Ebu Hüreyre'nin (ra) naklettiğine göre Hz. Ebu Bekir (ra) şöyle söylemiştir: 'Vallahi, Rasulullah'a (sav) ödedikleri bir dişi oğlağı bana ödemeseler bunun için muhakkak onlarla savaşırım.'
Bize Ömer b. Hafs b. Ğıyâs, ona babası, ona A'meş, ona Marur b. Süveyd, ona da Ebu Zer (ra) şöyle söylemiştir: Bir gün Hz. Peygamber'in yanına gittim. O şöyle buyurdu: "Canım elinde olan Allah'a yemin olsun yahut kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin olsun ya da -nasıl yemin ettiyse öyle- bir adamın, develeri, sığırları, koyunları olup da onların zekatını ödemeyecek olursa bunlar kıyamet gününde mutlaka olabilecekleri en iri ve en semiz cüsseleriyle getirilirler. Sahibini ayaklarıyla çiğner, boynuzlarıyla boynuzlarlar. O hayvanların sonuncuları geçtikten sonra, ilkleri tekrar onun üzerinden geçsin diye geri getirilirler. Bu durum Allah, insanlar arasında hükmünü verinceye kadar devam eder." Bu hadisi Bükeyr, ona Ebu Salih, ona Ebu Hüreyre (ra), ona Nebi (sav) tarikiyle de nakledilmiştir.
Bize Ayyâş, ona Abdüla'lâ, ona el-Cüreyrî, ona Ebü'la'lâ, ona Ahnef b. Kays oturdum, dedi; (T) Bana İshak b. Mansur, ona Abdüssamed, ona babası, ona el-Cüreyrî, ona Ebu'l-Alâ b. eş-Şihhîr, ona Ahnef b. Kays şöyle söylemiştir: Kureyşli bir topluluğun yanına oturdum. Saçları, elbiseleri ve kılığı haşin bir adam geldi ve onların başına dikilerek selam verdikten sonra; mallarını yığıp biriktirenlere, cehennem ateşinde kızdırılacak taşları haber ver. Sonra bu taş onlardan birisinin memesinin ucuna konulacak ve onun sıcağı iki kürek kemiğinin arasından çıkacak. Bu taş kürek kemiğinin arasına konulacak ve onun sıcağı memesinin ucundan çıkacak. Sonra o adam arkasını dönüp, bir direğin yanına oturdu. Ben de onun arkasından gittim ve yanına oturdum. O adamın kim olduğunu bilmiyordum. Ona 'gördüğüm kadarıyla onlar senin söylediklerinden pek hoşlanmadılar' dedim. O da, 'onların aklı hiç bir şeye ermez' dedi.
Bize Ayyâş, ona Abdüla'lâ, ona el-Cüreyrî, ona Ebü'la'lâ, ona Ahnef b. Kays oturdum, dedi; (T) Bana İshak b. Mansur, ona Abdüssamed, ona babası, ona el-Cüreyrî, ona Ebu'l-Alâ b. eş-Şihhîr, ona Ahnef b. Kays şöyle söylemiştir: Kureyşli bir topluluğun yanına oturdum. Saçları, elbiseleri ve kılığı haşin bir adam geldi ve onların başına dikilerek selam verdikten sonra; mallarını yığıp biriktirenlere, cehennem ateşinde kızdırılacak taşları haber ver. Sonra bu taş onlardan birisinin memesinin ucuna konulacak ve onun sıcağı iki kürek kemiğinin arasından çıkacak. Bu taş kürek kemiğinin arasına konulacak ve onun sıcağı memesinin ucundan çıkacak. Sonra o adam arkasını dönüp, bir direğin yanına oturdu. Ben de onun arkasından gittim ve yanına oturdum. O adamın kim olduğunu bilmiyordum. Ona 'gördüğüm kadarıyla onlar senin söylediklerinden pek hoşlanmadılar' dedim. O da, 'onların aklı hiç bir şeye ermez' dedi.