Giriş

Bize Abdullah b. Muhammed, ona Abdülmelik b. Amr, ona Ömer b. Ebu Zâide, ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûn şöyle demiştir: "Kim günde on defa (Kelime-i tevhidi) söylerse İsmailoğullarından bir köleyi azat etmiş gibi sevap kazanır."
Ömer b. Zâide bu hadisin benzerini ona Abdullah b. Ebu Sefer, ona Şa'bî, ona Rebi' b. Huseym'in naklettiğini söylemiştir. Ben (Şa'bî), Rebi'e bu hadisi kimden işittiğini sordum. O Amr b. Meymûn'dan işittiğini söyledi. Amr b. Meymun'a gittim ve kimden işittiğini sordum. O İbn Ebu Leyla'dan işittiğini söyledi. Daha sonra İbn Ebu Leyla'ya gittim ve kimden işittiğini sordum. O da Ebu Eyyub el-Ensârî'den işittiğini onun da Hz. Peygamber'den (sav) işittiğini söyledi.
İbrahim b. Yusuf, babasından, o Ebu İshak'tan, o Amr b. Meymun'dan, o Abdurrahman b. Ebu Leyla'dan o da Ebu Eyyüb el-Ensârî'den Hz. Peygamber'in (sav) sözünü nakletmiştir.
Bize Musa, ona Vüheyb, ona Davud, ona Âmir, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona Ebu Eyyüb el-Ensârî, Hz. Peygamber'den (yukarıda zikredilen hadisi) nakletmiştir. İsmail Şa'bî'den, o da Rebi'den bu sözü nakletmiştir.
Bize Adem, ona Şu'be, ona Abdülmelik b. Meysere, ona Hilal b. Yesaf, ona Rebi' b. Huseym ve Amr b. Meymun, o ikisine İbn Mesud, Hz. Peygamber'in (sav) zikredilen sözünü nakletmiştir.
A'meş ve Husayn, onlara Hilal, ona Rebi', ona Abdullah Hz. Peygamber'in (sav) zikredilen sözünü nakletmiştir.
Ebu Muhammed el-Hadramî, ona da Ebu Eyyub el-Ensârî, Hz. Peygamber'den (sav) nakletmiştir.


    Öneri Formu
23133 B006404 Buhari, Daavât, 64

Bize Kuteybe, ona Mâlik, ona Ebu’n-Nadr, ona da Ebu Katâde’nin azatlısı Nâfi şöyle rivayet etmiştir:

"Ebu Katâde Rasulullah (sav) ile beraber idi. Mekke yolunun bir bölümünde iken ihramlı bir grup arkadaşı ile birlikte geri kaldı. Kendisi ise ihramlı değildi. Bir yaban eşeği görünce atına bindi, sonra da arkadaşlarına kamçısını kendisine uzatmalarını istedi. Onlar bunu yapmadılar. Bu sefer onlardan mızrağını vermelerini istedi, yine kabul etmediler. Kendisi mızrağını aldıktan sonra eşeğe bir hamle yapıp, onu öldürdü. Nebi’nin (sav) ashabından kimisi ondan yediği halde, bazıları yemek istemedi. Daha sonra Rasulullah’a (sav) yetiştiler ve ona bunun hükmünü sorduklarında, O: “Şüphesiz ki bu aziz ve celil Allah’ın önünüze getirdiği bir yemektir” buyurdu."


    Öneri Formu
23536 N002818 Nesai, Menâsikü'l-Hac, 78


    Öneri Formu
23612 N002829 Nesai, Menâsikü'l-Hac, 81

Bize İbrahim b. Münzir, ona Enes b. Iyâd, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Hz. Âişe (r.anha) Âişe şöyle demiştir:

Peygamber'e (sav) sihir yapılmıştı. Hatta Peygamber (sav) bazı yapmadığı şeyleri sanki yapmış gibi sanıyordu. Sonra O Rabbine dua etti, ardından bana "bildin mi? Allah bana talep ettiğim konu hakkında bana bilgi verdi" buyurdu. Âişe “O bilgi nedir ey Allah'ın Rasulü” diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "Bana iki kişi geldi, biri başucumda, diğeri ayak ucumda oturdu ve biri diğerine 'bu kişinin hastalığı nedir?' diye sordu. O da 'sihir yapılmıştır' diye cevap verdi. Bu sefer 'kim sihir yapmıştır?' diye sordu. Diğeri 'Lebîd b. A'sam' diye cevap verdi. O kişi 'bu sihir ne ile yapılmıştır?' diye sordu. Diğeri de 'bir tarak, saç ve sakal tarantısı, erkek hurmanın kurumuş çiçek kapçığı ile' diye cevap verdi. Adam 'nerede yapılmıştır?' diye sordu. Diğeri 'Zervân'da, Züreyk oğulları yurdunda Zervân Kuyusunda' diye cevap verdi."

Hz. Âişe der ki: Sonra Peygamber (sav) çıkıp bu kuyuya gitti. Sonra dönüp Âişe'ye geldi ve "Vallahi kuyunun suyu, içinde kına bekletilmiş gibi kıpkırmızı, kuyunun etrafındaki hurma ağacının uçları şeytanların başları gibidir" buyurdu. Âişe der ki: Hz. Peygamber (sav) geldi ve kuyunun durumunu bana anlattı.Bunun üzerine ben “Sen o sihri kuyudan çıkarsaydın ya?” dedim. Rasulullah (sav) "Allah bana şifa vermiştir. Bir de o sihri çıkarıp çözmekle halk arasında sihir şerrinin yayılmasından endişe ettim" buyurdu.

İsa b. Yunus ve Leys, Hişâm'dan, o babasından, o da Aişe'den bu hadisi aktarmış ve “Âişe der ki: Peygamber'e sihir yapılmıştı. O da tekrar tekrar dua etti” ifadesini hadise eklemiştir.


    Öneri Formu
23108 B006391 Buhari, Daavât, 57

Bize Kuteybe, ona Leys, ona da Nafi şöyle rivayet etmiştir:

Haccac'ın Mekke'de İbn'üz-Zübeyr'i kuşattığı zaman İbn Ömer hac yapmak istedi. Bunun üzerine kendisine “Onlar orada savaş yapıyorlar senin hac yapmana engel olmalarından korkarım” dedim. Bunun üzerine İbn Ömer "Allah'ın Rasulünde sizin için güzel örneklik vardır." (Ahzâb, 21) okudu ve “Allah'ın Rasulü ne yapmışsa bizde onu yaparız, umre yapacağıma sizi şahit tutuyorum” dedi. Daha sonra da yola çıktı. Beyda sırtlarına gelince “Hac'da umrede aynı şeydir dolayısıyla hacla umreyi birlikte yapacağım” dedi ve Kudeyd'den satın aldığı kurbanı Mekke'ye gönderdi. Kendisi de umre ve hac yapmak için ihrama girerek yola çıktı. Mekke'ye gelince, Kâbe'yi tavaf etti. Safa ile Merve arasında da sa'y ettikten sonra başka bir şey yapmadı. Ne kurban kesti ne de tıraş oldu ne de saçlarını kısalttı. Bayram gününe kadar ihramlıya haram olan hiçbir şeyi yapmadı. Bayram günü kurbanını kesti, tıraş oldu haccın ve umrenin tavafını bir sefer de yaptı. İbn Ömer “Rasulullah (sav) da (sav) böyle yapmıştı” dedi.


    Öneri Formu
23217 N002747 Nesai, Menâsikü'l-Hac, 53

Bize Kuteybe, ona Fudayl b. Iyaz, ona el-A'meş, ona İsmail b. Raca, ona Evs b. Dam'ac, ona da Ebu Mesud'un rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Bir topluluğa aralarında Allah'ın Kitabını en iyi bilen kişi imam olur. Eğer (cemaat) Kur'an'ı aynı ölçüde biliyorsa, daha önce hicret etmiş olan imamlığa layık olur. Eğer hicret zamanı açısından da eşitseler, aralarında sünneti en iyi bilen imam olur. Sünnet bilgileri aynı düzeydeyse, bu sefer yaşı en büyük olan imam olur. Birinin evinde ona imamlık yapma. Onun evinde, kendisi için ayrılmış özel yere de onun izni olmadan oturma."


    Öneri Formu
23459 N000781 Nesai, İmâmet, 3


    Öneri Formu
23506 N000795 Nesai, İmâmet, 16


    Öneri Formu
23567 N000818 Nesai, İmâmet, 29


    Öneri Formu
23392 T003745 Tirmizi, Menâkıb, 24


    Öneri Formu
23449 T001949 Tirmizi, Birr ve Sıla, 31