Bize Ali b. Abdullah, ona İbn Mehdî, ona Süfyan, ona Seleme, ona Küreyb, ona da İbn Abbas (ra) şöyle rivayet etti:
"Ben bir gece (teyzem) Meymûne'nin yanında kalmıştım. Geceleyin Rasûlullah (sav) kalktı, ihtiyacını giderdi, yüzünü ve ellerini yıkadı, sonra uyudu. Bir müddet sonra tekrar kalktı, su tulumunu aldı, tulumun ağzındaki bağı çözdü. Sonra orta yollu bir abdest ortası, yani suyu çok kullanmadan ve onu organlara da tam ulaştırarak bir abdest aldı. Sonra namaza durdu. Ben de kalktım ve Hz. Peygamber'in (sav) benim kendisini takip ettiğimi görmesini istemediğim için uykudan yeni uyanıyormuş gibi gerindim. Abdest aldım. Rasûlullah (sav) namaza durdu, ben de onun sol tarafında namaza durdum. Efendimiz (sav) benim kulağımdan tuttu ve sağ tarafına geçirdi. Tam on üç rekât namaz kıldı. Sonra yatıp uyudu, hatta horladı. Kendisi uyuduğu zaman horlardı. Sonra Bilâl gelip namaz vaktini haber verdi. Hz. Peygamber (sav) bu sefer abdest almadan namaz kıldı. Duasında şunları söylüyordu: "Allah’ım! Kalbimde bir nur kıl, gözümde de bir nur, kulağımda da bir nur, sağımda bir nur, solumda bir nur, üstümde bir nur, altımda bir nur, önümde bir nur, arkamda bir nur kıl. Ve benim için nur yarat!"
Ravi Küreyb şöyle demiştir: Bu kelimelerden (veya nurlardan) yedisi tâbuttadır (yani kalbin tabutu gibi olan bedendedir). Sonra ben İbn Abbâs'ın oğullarından bir adamla karşılaştım. O bana bu duâ kelimelerini rivayet etti, ayrıca, "Sinirlerimde, etimde, kanımda, saçımda ve cildimde" kelimelerini de zikretti, bunun dışında iki haslet daha (kemik ve ilik) söyledi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23022, B006316
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا ابْنُ مَهْدِىٍّ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ سَلَمَةَ عَنْ كُرَيْبٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ بِتُّ عِنْدَ مَيْمُونَةَ فَقَامَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَأَتَى حَاجَتَهُ ، غَسَلَ وَجْهَهُ وَيَدَيْهِ ، ثُمَّ نَامَ ، ثُمَّ قَامَ فَأَتَى الْقِرْبَةَ فَأَطْلَقَ شِنَاقَهَا ، ثُمَّ تَوَضَّأَ وُضُوءًا بَيْنَ وُضُوءَيْنِ لَمْ يُكْثِرْ ، وَقَدْ أَبْلَغَ ، فَصَلَّى ، فَقُمْتُ فَتَمَطَّيْتُ كَرَاهِيَةَ أَنْ يَرَى أَنِّى كُنْتُ أَتَّقِيهِ ، فَتَوَضَّأْتُ ، فَقَامَ يُصَلِّى ، فَقُمْتُ عَنْ يَسَارِهِ ، فَأَخَذَ بِأُذُنِى فَأَدَارَنِى عَنْ يَمِينِهِ ، فَتَتَامَّتْ صَلاَتُهُ ثَلاَثَ عَشْرَةَ رَكْعَةً ثُمَّ اضْطَجَعَ فَنَامَ حَتَّى نَفَخَ - وَكَانَ إِذَا نَامَ نَفَخَ - فَآذَنَهُ بِلاَلٌ بِالصَّلاَةِ ، فَصَلَّى وَلَمْ يَتَوَضَّأْ ، وَكَانَ يَقُولُ فِى دُعَائِهِ « اللَّهُمَّ اجْعَلْ فِى قَلْبِى نُورًا ، وَفِى بَصَرِى نُورًا ، وَفِى سَمْعِى نُورًا ، وَعَنْ يَمِينِى نُورًا ، وَعَنْ يَسَارِى نُورًا ، وَفَوْقِى نُورًا ، وَتَحْتِى نُورًا ، وَأَمَامِى نُورًا ، وَخَلْفِى نُورًا ، وَاجْعَلْ لِى نُورًا » . قَالَ كُرَيْبٌ وَسَبْعٌ فِى التَّابُوتِ . فَلَقِيتُ رَجُلاً مِنْ وَلَدِ الْعَبَّاسِ فَحَدَّثَنِى بِهِنَّ ، فَذَكَرَ عَصَبِى وَلَحْمِى وَدَمِى وَشَعَرِى وَبَشَرِى ، وَذَكَرَ خَصْلَتَيْنِ .
Tercemesi:
Bize Ali b. Abdullah, ona İbn Mehdî, ona Süfyan, ona Seleme, ona Küreyb, ona da İbn Abbas (ra) şöyle rivayet etti:
"Ben bir gece (teyzem) Meymûne'nin yanında kalmıştım. Geceleyin Rasûlullah (sav) kalktı, ihtiyacını giderdi, yüzünü ve ellerini yıkadı, sonra uyudu. Bir müddet sonra tekrar kalktı, su tulumunu aldı, tulumun ağzındaki bağı çözdü. Sonra orta yollu bir abdest ortası, yani suyu çok kullanmadan ve onu organlara da tam ulaştırarak bir abdest aldı. Sonra namaza durdu. Ben de kalktım ve Hz. Peygamber'in (sav) benim kendisini takip ettiğimi görmesini istemediğim için uykudan yeni uyanıyormuş gibi gerindim. Abdest aldım. Rasûlullah (sav) namaza durdu, ben de onun sol tarafında namaza durdum. Efendimiz (sav) benim kulağımdan tuttu ve sağ tarafına geçirdi. Tam on üç rekât namaz kıldı. Sonra yatıp uyudu, hatta horladı. Kendisi uyuduğu zaman horlardı. Sonra Bilâl gelip namaz vaktini haber verdi. Hz. Peygamber (sav) bu sefer abdest almadan namaz kıldı. Duasında şunları söylüyordu: "Allah’ım! Kalbimde bir nur kıl, gözümde de bir nur, kulağımda da bir nur, sağımda bir nur, solumda bir nur, üstümde bir nur, altımda bir nur, önümde bir nur, arkamda bir nur kıl. Ve benim için nur yarat!"
Ravi Küreyb şöyle demiştir: Bu kelimelerden (veya nurlardan) yedisi tâbuttadır (yani kalbin tabutu gibi olan bedendedir). Sonra ben İbn Abbâs'ın oğullarından bir adamla karşılaştım. O bana bu duâ kelimelerini rivayet etti, ayrıca, "Sinirlerimde, etimde, kanımda, saçımda ve cildimde" kelimelerini de zikretti, bunun dışında iki haslet daha (kemik ve ilik) söyledi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Da'vât 10, 2/546
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Rişdîn Küreyb b. Ebu Müslim el-Kuraşî (Küreyb b. Ebu Müslim)
3. Seleme b. Küheyl el-Hadramî (Seleme b. Küheyl b. Husayn)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Said Abdurrahman b. Mehdî el-Anberî (Abdurrahman b. Mehdi b. Hassân b. Abdurrahman)
6. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Abdest, uykudan dolayı
Ezan, Müezzinlik
Hz. Peygamber, duaları
İbadet, Hz. Peygamber'in gece ibadeti
Namaz, Teheccüt namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22995, N002724
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ أَخْبَرَنَا أَبُو عَامِرٍ قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنِ الْحَكَمِ قَالَ سَمِعْتُ عَلِىَّ بْنَ حُسَيْنٍ يُحَدِّثُ عَنْ مَرْوَانَ أَنَّ عُثْمَانَ نَهَى عَنِ الْمُتْعَةِ وَأَنْ يَجْمَعَ الرَّجُلُ بَيْنَ الْحَجِّ وَالْعُمْرَةِ فَقَالَ عَلِىٌّ لَبَّيْكَ بِحَجَّةٍ وَعُمْرَةٍ مَعًا . فَقَالَ عُثْمَانُ أَتَفْعَلُهَا وَأَنَا أَنْهَى عَنْهَا فَقَالَ عَلِىٌّ لَمْ أَكُنْ لأَدَعَ سُنَّةَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لأَحَدٍ مِنَ النَّاسِ .
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim, ona Ebu Âmir, ona Şu‘be, ona el-Hakem’in şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Huseyn’i Mervan’dan şunu rivayet ederken dinledim: Osman hem temettu’ haccı yapılmamasını hem de bir kimsenin (bir niyet ve bir ihram ile) hac ve umreyi birlikte yapmamasını emrederdi. Ali ise: Bir arada hac ve umre niyeti ile ihrama girip: Lebbeyk… dedi. Bu sefer Osman: Ben böyle yapmamayı söylerken sen niye yapıyorsun? deyince, Ali: Ben Rasulullah’ın (sav) sünnetini hiçbir kimse için bırakacak değilim, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Menâsiku'l-hacc 49, /2264
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdulmelik Mervan b. Hakem el-Kuraşi (Mervan b. Hakem b. Ebu As b. Ümeyye)
3. Ali b. Hüseyin Zeynelabidin (Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
4. Ebu Abdullah Hakem b. Uteybe el-Kindî (Hakem b. Uteybe)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr el-Kaysî (Abdülmelik b. Amr)
7. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Hac, Hacc-ı kıran
Hac, Hacc-ı temettu
Hac, İfrad haccı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22644, D003511
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ فَارِسٍ حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ حَدَّثَنَا أَبِى عَنْ أَبِى عُمَيْسٍ أَخْبَرَنِى عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ قَيْسِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ الأَشْعَثِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ اشْتَرَى الأَشْعَثُ رَقِيقًا مِنْ رَقِيقِ الْخُمُسِ مِنْ عَبْدِ اللَّهِ بِعِشْرِينَ أَلْفًا فَأَرْسَلَ عَبْدُ اللَّهِ إِلَيْهِ فِى ثَمَنِهِمْ فَقَالَ إِنَّمَا أَخَذْتُهُمْ بِعَشْرَةِ آلاَفٍ. فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ فَاخْتَرْ رَجُلاً يَكُونُ بَيْنِى وَبَيْنَكَ. قَالَ الأَشْعَثُ أَنْتَ بَيْنِى وَبَيْنَ نَفْسِكَ. قَالَ عَبْدُ اللَّهِ فَإِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ "إِذَا اخْتَلَفَ الْبَيِّعَانِ وَلَيْسَ بَيْنَهُمَا بَيِّنَةٌ فَهُوَ مَا يَقُولُ رَبُّ السِّلْعَةِ أَوْ يَتَتَارَكَانِ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yahya b. Faris, ona Ömer b. Hafs b. Gıyas, ona babası, ona Ebu Umeys, ona Abdurrahman b. Kays b. Muhammed b. el-Eşas, ona babası, ona da dedesinin şöyle dediğini rivayet etti: El-Eşas, Abdullah'tan yirmi bin (dirhem)e ganimetin beşte biri arasından birkaç köle satın almıştı. Abdullah ona (Eş’as’a) kölelerin bedelini almak üzere birisini gönderdi. Bu sefer Eşas: Ben onları on bine aldım, dedi. Bunun üzerine Abdullah: Benimle senin aranda hakemlik yapacak bir adam seç, dedi. El-Eşas dedi ki: Benimle senin aranda sen hakem ol, dedi. Abdullah dedi ki: Ben Rasulullah’ı (sav) şöyle buyururken dinledim: "Alışveriş yapan taraflar anlaşmazlığa düşüp, aralarında bir beyyine (herhangi birisinin haklı olduğunu kanıtlayacak bir delil) yoksa o zaman kabul edilen söz mal sahibinin sözüdür yahut da alışverişi bozarlar."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, İcâre 74, /814
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Muhammed b. Eşas el-Kindi (Muhammed b. Eş'as b. Kays b. Ma'dikerib b. Muaviye)
3. Kays b. Muhammed el-Kindi (Kays b. Muhammed b. Eş'as b. Kays)
4. Abdurrahman b. Kays el-Kindi (Abdurrahman b. Kays b. Muhammed b. Eş'as b. Kays)
5. Ebu Umeys Utbe b. Abdullah el-Mesudi el-Hüzelî (Utbe b. Abdullah b. Utbe b. Abdullah b. Mesud)
6. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
7. Muhammed b. Yahya ez-Zühli (Muhammed b. Yahya b. Abdullah b. Halid)
Konular:
Ahlak, ticaret ahlakı
Antlaşma, anlaşmalara dayalı ilişkiler
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Islah, Arabuluculuk, insanların arasını düzeltmek
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Ticaret, ticaret
Ticaret, ticari ilişkiler
Yargı, hakemlik, bir olayı çözmek için
Yargı, Ticari ihtilaflarda yemine başvurmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22848, N002649
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ قَالَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ عُقْبَةَ ح وَحَدَّثَنَا الْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ - وَاللَّفْظُ لَهُ - عَنْ سُفْيَانَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ عُقْبَةَ عَنْ كُرَيْبٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ صَدَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا كَانَ بِالرَّوْحَاءِ لَقِىَ قَوْمًا فَقَالَ « مَنْ أَنْتُمْ » . قَالُوا الْمُسْلِمُونَ . قَالُوا مَنْ أَنْتُمْ قَالُوا رَسُولُ اللَّهِ . قَالَ فَأَخْرَجَتِ امْرَأَةٌ صَبِيًّا مِنَ الْمِحَفَّةِ فَقَالَتْ أَلِهَذَا حَجٌّ قَالَ « نَعَمْ وَلَكِ أَجْرٌ » .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed b. Abdurrahman, ona Süfyan, ona İbrahim b. Ukbe rivayet etti; (T) Yine Bize el-Hâris b. Miskin, birisinin elindeki metinde kendisine okuması suretiyle –ben de dinlemekte iken ve lafız ona ait olmak üzere- rivayet etti, ona Süfyan, ona İbrahim b. Ukbe, ona Kureyb, ona da İbn Abbas’ın şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) hac için (Mekke’ye gitmek üzere Medine’den) ayrıldı. Er-Ravhâ denilen yere gelince bir topluluk ile karşılaştı. “Siz kimsiniz?” buyurdu. Onlar: Müslümanlar, dediler. Bu sefer onlar: Ya siz kimsiniz, dediler. Onlar da: (Bu) Rasulullah’tır dediler. (İbn Abbas) dedi ki: Bunun üzerine bir kadın mahfeden küçük bir çocuğu çıkartıp göstererek: Bunun haccı olur mu? diye sordu. Allah Rasulü: “Evet, senin için de bir ecir vardır” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Menâsiku'l-hacc 15, /2259
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Rişdîn Küreyb b. Ebu Müslim el-Kuraşî (Küreyb b. Ebu Müslim)
3. İbrahim b. Ukbe el-Esedi (İbrahim b. Ukbe b. Ebu Ayyaş)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Haris b. Miskin el-Ümevî (Haris b. Miskin b. Muhammed)
Konular:
Hac, çocuğun
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22990, N002720
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ أَخْبَرَنَا جَرِيرٌ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ أَبِى وَائِلٍ قَالَ قَالَ الصُّبَىُّ بْنُ مَعْبَدٍ كُنْتُ أَعْرَابِيًّا نَصْرَانِيًّا فَأَسْلَمْتُ فَكُنْتُ حَرِيصًا عَلَى الْجِهَادِ فَوَجَدْتُ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ مَكْتُوبَيْنِ عَلَىَّ فَأَتَيْتُ رَجُلاً مِنْ عَشِيرَتِى يُقَالُ لَهُ هُذَيْمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ فَسَأَلْتُهُ فَقَالَ اجْمَعْهُمَا ثُمَّ اذْبَحْ مَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْىِ فَأَهْلَلْتُ بِهِمَا فَلَمَّا أَتَيْتُ الْعُذَيْبَ لَقِيَنِى سَلْمَانُ بْنُ رَبِيعَةَ وَزَيْدُ بْنُ صُوحَانَ وَأَنَا أُهِلُّ بِهِمَا فَقَالَ أَحَدُهُمَا لِلآخَرِ مَا هَذَا بِأَفْقَهَ مِنْ بَعِيرِهِ . فَأَتَيْتُ عُمَرَ فَقُلْتُ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ إِنِّى أَسْلَمْتُ وَأَنَا حَرِيصٌ عَلَى الْجِهَادِ وَإِنِّى وَجَدْتُ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ مَكْتُوبَيْنِ عَلَىَّ فَأَتَيْتُ هُذَيْمَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ فَقُلْتُ يَا هَنَّاهُ إِنِّى وَجَدْتُ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ مَكْتُوبَيْنِ عَلَىَّ . فَقَالَ اجْمَعْهُمَا ثُمَّ اذْبَحْ مَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْىِ فَأَهْلَلْتُ بِهِمَا فَلَمَّا أَتَيْنَا الْعُذَيْبَ لَقِيَنِى سَلْمَانُ بْنُ رَبِيعَةَ وَزَيْدُ بْنُ صُوحَانَ فَقَالَ أَحَدُهُمَا لِلآخَرِ مَا هَذَا بِأَفْقَهَ مِنْ بَعِيرِهِ . فَقَالَ عُمَرُ هُدِيتَ لِسُنَّةِ نَبِيِّكَ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim, ona Cerir, ona Mansur, ona Ebu Vâil’in şöyle dediğini rivayet etti: ed-Dabbî b. Ma‘bed dedi ki: Ben Hıristiyan bir bedevi idim, sonra Müslüman oldum, cihad etmeyi çokça arzu ediyordum. Hac ve umre yapmamın bana farz olduğunu gördüğüm için aşiretimden Huzeym b. Abdullah denilen bir adama gittim. Ona: Her ikisini beraber yap, sonra kolayına gelen bir kurbanlık kes, dedi. Bundan dolayı ben de bir hac ve bir umre yapmak üzere ihrama girdim. El-Uzeyb denilen yere varınca Süleyman b. Rabia ve Zeyd b. Sûhân, her ikisini yapmak niyetiyle telbiye getirmekte iken benimle karşılaştılar. Onların biri diğerine: Bu kişi kendi devesinden daha bilgili değildir, dedi. Bunun üzerine Ömer’in yanına gittim ve: Ey müminlerin emiri, ben Müslüman oldum, cihad yapmayı da çokça arzu ediyordum. Ama hac ve umrenin de bana farz olduğunu gördüm. Bunun üzerine Huzeym b. Abdullah’ın yanına gittim ve: Ey kişi, bana hac ve umre yapmamın farz olduğunu görüyorum, dedim. O: Her ikisi için niyet ederek ihrama gir, sonra kolayına gelen bir kurban kes, dedi. Ben de her ikisine niyet ederek ihrama girdim ama el-Uzeyb’e vardığımızda Selman b. Rabia ile Zeyd b. Sûhân, benimle karşılaştı, biri diğerine: Bu kişi devesinden daha bilgili değildir, dedi. (Sen ne dersin?) dedim. Bu sefer Ömer: (Böyle yaparak) peygamberinin sünnetine hidayet edilmiş oldun, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Menâsiku'l-hacc 49, /2263
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Subey b. Mabed et-Tağlibî (Subey b. Mabed)
3. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
4. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
5. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
6. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Hac, Hacc-ı kıran
Bize (Ebu Amr) Ubeydullah b. Muaz (el-Anberî), ona babası (Ebu Müsenna Muaz b. Muaz el-Anberî), ona Şube (b. Haccac el-Atekî), ona Abdullah b. Ebu Sefer (el-Hemdanî), ona (Ebu Amr Amir) eş-Şa'bî, ona da Harice b. Salt (el-Bürcümî), amcasının (İlaka b. Suhar et-Temimi) şöyle dediğini rivayet etmiştir: O (Harice'nin amcası) bir kavme uğradı. Kavimdekiler onun, yanına gelip şüphesiz sen o zatın (Peygamber'in (sav) yanından hayırlı bir şey getirmişsindir, bizim için şu adama rukye yap dediler ve kendisine iplerle bağlı deli bir adam getirdiler. Harice'nin amcası sabahlı akşamlı üç gün adama Fatiha suresini okudu (Fatiha süresiyle rukye yaptı). Sureyi her bitirişinde tükrüğünü biriktiriyor sonra da tükürüyordu. Adam sanki kösteğinden kurtulmuş gibi oldu, (iyileşti). (Delinin arkadaşları) rukye yapan zata (ücret olarak) bir şey verdiler. Adam, Nebi'ye (sav) gelip durumu haber verdi. Nebi (sav); "ye, ömrüme yemin ederim ki, kimileri bâtıl bir rukye ile yerler, sen ise hak bir rukye ile yersin" buyurdu.
Açıklama: Bâtıl rukye; yıldızları anmak, yıldızlardan ve cinlerden yardım dilemek şeklinde anlaşılmıştır. (Azimabadî, Avnü'l-ma'bud, III, 278)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22395, D003420
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى السَّفَرِ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ خَارِجَةَ بْنِ الصَّلْتِ عَنْ عَمِّهِ أَنَّهُ مَرَّ بِقَوْمٍ فَأَتَوْهُ فَقَالُوا إِنَّكَ جِئْتَ مِنْ عِنْدِ هَذَا الرَّجُلِ بِخَيْرٍ فَارْقِ لَنَا هَذَا الرَّجُلَ. فَأَتَوْهُ بِرَجُلٍ مَعْتُوهٍ فِى الْقُيُودِ فَرَقَاهُ بِأُمِّ الْقُرْآنِ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ غُدْوَةً وَعَشِيَّةً كُلَّمَا خَتَمَهَا جَمَعَ بُزَاقَهُ ثُمَّ تَفَلَ فَكَأَنَّمَا أُنْشِطَ مِنْ عِقَالٍ فَأَعْطُوهُ شَيْئًا فَأَتَى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرَهُ لَهُ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "كُلْ فَلَعَمْرِى لَمَنْ أَكَلَ بِرُقْيَةٍ بَاطِلٍ لَقَدْ أَكَلْتَ بِرُقْيَةٍ حَقٍّ."
Tercemesi:
Bize (Ebu Amr) Ubeydullah b. Muaz (el-Anberî), ona babası (Ebu Müsenna Muaz b. Muaz el-Anberî), ona Şube (b. Haccac el-Atekî), ona Abdullah b. Ebu Sefer (el-Hemdanî), ona (Ebu Amr Amir) eş-Şa'bî, ona da Harice b. Salt (el-Bürcümî), amcasının (İlaka b. Suhar et-Temimi) şöyle dediğini rivayet etmiştir: O (Harice'nin amcası) bir kavme uğradı. Kavimdekiler onun, yanına gelip şüphesiz sen o zatın (Peygamber'in (sav) yanından hayırlı bir şey getirmişsindir, bizim için şu adama rukye yap dediler ve kendisine iplerle bağlı deli bir adam getirdiler. Harice'nin amcası sabahlı akşamlı üç gün adama Fatiha suresini okudu (Fatiha süresiyle rukye yaptı). Sureyi her bitirişinde tükrüğünü biriktiriyor sonra da tükürüyordu. Adam sanki kösteğinden kurtulmuş gibi oldu, (iyileşti). (Delinin arkadaşları) rukye yapan zata (ücret olarak) bir şey verdiler. Adam, Nebi'ye (sav) gelip durumu haber verdi. Nebi (sav); "ye, ömrüme yemin ederim ki, kimileri bâtıl bir rukye ile yerler, sen ise hak bir rukye ile yersin" buyurdu.
Açıklama:
Bâtıl rukye; yıldızları anmak, yıldızlardan ve cinlerden yardım dilemek şeklinde anlaşılmıştır. (Azimabadî, Avnü'l-ma'bud, III, 278)
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, İcâre 38, /798
Senetler:
1. İlaka b. Suhar et-Temimi (İlaka b. Suhar)
2. Harice b. Salt el-Bürcümî (Harice b. Salt b. Suhar)
3. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
4. Ebu Bekir Abdullah b. Ebu Sefer el-Hemdânî (Abdullah b. Said b. Yahmed)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Ebu Müsenna Muaz b. Muaz el-Anberî (Muaz b. Muaz b. Nasr b. Hassan b. Hur b. Malik)
7. Ebu Amr Ubeydullah b. Muaz el-Anberî (Ubeydullah b. Muaz b. Muaz b. Nasr)
Konular:
Dua, dua etme adabı
Dua, hastalar için dua etmek
Dua, kabul olma şartları
Kur'an, Fatiha isimleri ve önemi
Rukye, rukye karşılığında ücret almak
Sahabe, ictihadı
Sahabe, sünneti sorarak öğrenmeleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22341, N002550
Hadis:
أَخْبَرَنِى مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الْحَكَمِ عَنْ شُعَيْبٍ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ عَنِ ابْنِ أَبِى هِلاَلٍ عَنْ أُمَيَّةَ بْنِ هِنْدٍ عَنْ أَبِى أُمَامَةَ بْنِ سَهْلِ بْنِ حُنَيْفٍ قَالَ كُنَّا يَوْمًا فِى الْمَسْجِدِ جُلُوسًا وَنَفَرٌ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ وَالأَنْصَارِ فَأَرْسَلْنَا رَجُلاً إِلَى عَائِشَةَ لِيَسْتَأْذِنَ فَدَخَلْنَا عَلَيْهَا قَالَتْ دَخَلَ عَلَىَّ سَائِلٌ مَرَّةً وَعِنْدِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَمَرْتُ لَهُ بِشَىْءٍ ثُمَّ دَعَوْتُ بِهِ فَنَظَرْتُ إِلَيْهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَمَا تُرِيدِينَ أَنْ لاَ يَدْخُلَ بَيْتَكِ شَىْءٌ وَلاَ يَخْرُجَ إِلاَّ بِعِلْمِكِ » . قُلْتُ نَعَمْ . قَالَ « مَهْلاً يَا عَائِشَةُ لاَ تُحْصِى فَيُحْصِىَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَيْكِ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah b. Abdülhakim, ona Şuayb (b. Leys), ona Leys (Sa'd), ona Halid (b. Yezid), ona İbn Ebu Hilal, ona Ümeyye b. Hind, ona da Ebu Ümâme b. Sehl b. Huneyf şöyle demiştir: Bir gün mescitte Ensar ve Muhacirlerle birlikte otururken Hz. Aişe ile görüşmek üzere izin alması için bir adamı gönderdik. Bizler yanına girince şöyle dedi: Bir defasında bana bir dilenci geldi. Yanımda da Rasulullah (sav) vardı. Bir şey verilmesini emrettim ve verilecek şeyi getirttim ve ona baktım. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Evine senin haberin olmadan hiçbir şeyin girip çıkmasını istemiyor musun?" Ben de: "Evet" dedim. Bu sefer şöyle buyurdu: "Ey Aişe dur! Sayarak verme! Allah'ta sana sayarak verir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 62, /2252
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Ümame Es'ad b. Sehl el-Ensarî (Es'ad b. Sehl b. Huneyf b. Vahib)
3. Ümeyye b. Hind el-Müzenî (Ümeyye b. Hind b. Es'ad b. Sehl)
4. Said b. Ebu Hilal el-Leysi (Said b. Ebu Hilal)
5. Halid b. Yezid el-Cümehî (Halid b. Yezid)
6. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
7. Ebu Abdülmelik Şuayb b. Leys el-Fehmî (Şuayb b. Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
8. Muhammed b. Abdullah el-Balisi (Muhammed b. Abdullah b. Abdülhakem)
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
İnfak, kadının kocasının malından harcaması
Sadaka, fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22528, N002608
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ مَنْصُورٍ وَإِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ عَنِ الْحَكَمِ بْنِ نَافِعٍ قَالَ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ أَخْبَرَنِى السَّائِبُ بْنُ يَزِيدَ أَنَّ حُوَيْطِبَ بْنَ عَبْدِ الْعُزَّى أَخْبَرَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ السَّعْدِىِّ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ قَدِمَ عَلَى عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ فِى خِلاَفَتِهِ فَقَالَ عُمَرُ أَلَمْ أُخْبَرْ أَنَّكَ تَلِى مِنْ أَعْمَالِ النَّاسِ أَعْمَالاً فَإِذَا أُعْطِيتَ الْعُمَالَةَ كَرِهْتَهَا قَالَ فَقُلْتُ بَلَى . قَالَ فَمَا تُرِيدُ إِلَى ذَلِكَ فَقُلْتُ إِنَّ لِى أَفْرَاسًا وَأَعْبُدًا وَأَنَا بِخَيْرٍ وَأُرِيدُ أَنْ يَكُونَ عَمَلِى صَدَقَةً عَلَى الْمُسْلِمِينَ فَقَالَ عُمَرُ فَلاَ تَفْعَلْ فَإِنِّى كُنْتُ أَرَدْتُ الَّذِى أَرَدْتَ فَكَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يُعْطِينِى الْعَطَاءَ فَأَقُولُ أَعْطِهِ أَفْقَرَ إِلَيْهِ مِنِّى حَتَّى أَعْطَانِى مَرَّةً مَالاً فَقُلْتُ أَعْطِهِ أَفْقَرَ إِلَيْهِ مِنِّى . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « خُذْهُ فَتَمَوَّلْهُ وَتَصَدَّقْ بِهِ فَمَا جَاءَكَ مِنْ هَذَا الْمَالِ وَأَنْتَ غَيْرُ مُشْرِفٍ وَلاَ سَائِلٍ فَخُذْهُ وَمَا لاَ فَلاَ تُتْبِعْهُ نَفْسَكَ » .
Tercemesi:
Bize Amr b. Mansur ve İshak b. Mansur, onlara Hakem b. Nâfi', ona ez-Zührî (Muhammed b. Şihab), ona Sâib b. Yezid, ona Huveytıb b. Abüluzza, ona Abdullah b. es-Sa'dî şöyle demiştir: Kendisi, halifeli sırasında Ömer b. Hattab'a gelmişti de Ömer ona şöyle demişti: "Bana haber verildiğine göre, sen diğer insanlar gibi bazı işlerde çalıştırılıyorsun ve bir ücret verildiğinde de onu hoş görmüyormuşsun?" Ben de: "Evet" dedim. Bunun üzerine Ömer şöyle buyurdu: "Bu verileni niçin almıyorsun?" Ben de: "Atlarım ve kölelerim var bu yüzden o ücretin Müslümanlara sadaka olmasını istiyorum" dedim. Bunun üzerine Ömer: "Böyle yapma! Ben de aynen senin yaptığın gibi yapmıştım da Rasulullah (sav) bana ücret vermişti. Ben de, "benden daha fakir olan birine veriniz" dedim. Bir başka sefer yine bana bir miktar mal vermek istemişti de ben yine benden fakir olan birine veriniz demiştim. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Onu al, kendine mal et dilersen sadaka olarak dağıt buyurdu ve şöyle devam etti. İstemeden ve açgözlülük yapmadan verileni al onun dışında verilmeyen de gözün kalmasın" buyurdular.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 94, /2257
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Abdullah b. Kudame es-Sa'dî (Abdullah b. Vekdan b. Abdüşems)
3. Ebu Muhammed Huveytıb b. Abdülaziz el-Amirî (Huveytıb b. Abdüluzza)
4. Saib b. Yezid el-Kindi (Saib b. Yezid b. Said b. Sümame b. Esved)
5. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
6. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
7. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
8. İshak b. Mansur el-Kevsec (İshak b. Mansur b. Behram)
Konular:
Dünya, Zenginlik
KTB, SADAKA
Sahabe, İlk Müslüman Nesiller
Sahabe, Kur'an'a ve sünnete bağlılık
Sahâbe, sahabilerin sünnete uyma hassasiyetleri
Yönetici, itaat ve sınırları
Zekat, memuruna ücret tahsis etmek
حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ أَبِى عَوْنٍ عَنِ الْحَارِثِ بْنِ عَمْرِو بْنِ أَخِى الْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ عَنْ أُنَاسٍ مِنْ أَهْلِ حِمْصَ مِنْ أَصْحَابِ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَمَّا أَرَادَ أَنْ يَبْعَثَ مُعَاذًا إِلَى الْيَمَنِ قَالَ "كَيْفَ تَقْضِى إِذَا عَرَضَ لَكَ قَضَاءٌ." قَالَ أَقْضِى بِكِتَابِ اللَّهِ. قَالَ "فَإِنْ لَمْ تَجِدْ فِى كِتَابِ اللَّهِ." قَالَ فَبِسُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم. قَالَ "فَإِنْ لَمْ تَجِدْ فِى سُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَلاَ فِى كِتَابِ اللَّهِ." قَالَ أَجْتَهِدُ رَأْيِى وَلاَ آلُو. فَضَرَبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَدْرَهُ وَقَالَ "الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى وَفَّقَ رَسُولَ رَسُولِ اللَّهِ لِمَا يُرْضِى رَسُولَ اللَّهِ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22786, D003592
Hadis:
حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ أَبِى عَوْنٍ عَنِ الْحَارِثِ بْنِ عَمْرِو بْنِ أَخِى الْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ عَنْ أُنَاسٍ مِنْ أَهْلِ حِمْصَ مِنْ أَصْحَابِ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَمَّا أَرَادَ أَنْ يَبْعَثَ مُعَاذًا إِلَى الْيَمَنِ قَالَ "كَيْفَ تَقْضِى إِذَا عَرَضَ لَكَ قَضَاءٌ." قَالَ أَقْضِى بِكِتَابِ اللَّهِ. قَالَ "فَإِنْ لَمْ تَجِدْ فِى كِتَابِ اللَّهِ." قَالَ فَبِسُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم. قَالَ "فَإِنْ لَمْ تَجِدْ فِى سُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَلاَ فِى كِتَابِ اللَّهِ." قَالَ أَجْتَهِدُ رَأْيِى وَلاَ آلُو. فَضَرَبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَدْرَهُ وَقَالَ "الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى وَفَّقَ رَسُولَ رَسُولِ اللَّهِ لِمَا يُرْضِى رَسُولَ اللَّهِ."
Tercemesi:
Bize Hafs b. Ömer, ona Şube (b. Haccâc), ona Ebu Avn (Muhammed b. Ubeydullah), ona Muğira b. Şube'nin kardeşinin oğlu Haris b. Amr, ona Muaz b. Cebel'in öğrencilerinden olan Hıms halkından insanlar, Hz. Peygamber'in (sav) Muaz b. Cebel'i Yemen'e göndermek istediğinde ona şöyle dediğini haber vermiştir: "Sana bir dava arz edildiğinde nasıl hüküm vereceksin?" Muaz da Allah'ın kitabıyla dedi. Hz. Peygamber (sav), "Allah'ın kitabında bulamazsan?" deyince, Allah Rasulü'nün sünnetiyle, dedi. Hz. Peygamber (sav) de bu sefer, "Allah Rasulü'nün sünnetinde ve Allah'ın kitabında bulamazsan" diye sorunca, kendi görüşümle hüküm veririm, hüküm verme konusunda geri durmam dedi. Hz. Peygamber (sav) Muaz'ın göğsüne vurup "Allah Rasulü'nün elçisini Allah Rasulü'nün rızasına muvaffak kılan Allah'a hamdolsun" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Akdiye 11, /830
Senetler:
1. Ünas min Ehli Hıms (Ünas min Ehli Hıms)
2. Haris b. Amr es-Sekafi (Haris b. Amr)
3. Ebu Avn Muhammed b. Ubeydullah es-Sekafi (Muhammed b. Ubeydullah b. Said)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Ömer Hafs b. Ömer el-Ezdî (Hafs b. Ömer b. Hâris b. Sehbera)
Konular:
İctihad, takip edilecek sıra
İctihad, teşvik edilmesi
Sünnet, dindeki yeri
أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ قَالَ حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ الطَّوِيلُ قَالَ حَدَّثَنَا بَكْرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْمُزَنِىُّ قَالَ سَمِعْتُ أَنَسًا يُحَدِّثُ قَالَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يُلَبِّى بِالْعُمْرَةِ وَالْحَجِّ جَمِيعًا فَحَدَّثْتُ بِذَلِكَ ابْنَ عُمَرَ فَقَالَ لَبَّى بِالْحَجِّ وَحْدَهُ . فَلَقِيتُ أَنَسًا فَحَدَّثْتُهُ بِقَوْلِ ابْنِ عُمَرَ فَقَالَ أَنَسٌ مَا تَعُدُّونَا إِلاَّ صِبْيَانًا سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « لَبَّيْكَ عُمْرَةً وَحَجًّا مَعًا » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23008, N002732
Hadis:
أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ قَالَ حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ الطَّوِيلُ قَالَ حَدَّثَنَا بَكْرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْمُزَنِىُّ قَالَ سَمِعْتُ أَنَسًا يُحَدِّثُ قَالَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يُلَبِّى بِالْعُمْرَةِ وَالْحَجِّ جَمِيعًا فَحَدَّثْتُ بِذَلِكَ ابْنَ عُمَرَ فَقَالَ لَبَّى بِالْحَجِّ وَحْدَهُ . فَلَقِيتُ أَنَسًا فَحَدَّثْتُهُ بِقَوْلِ ابْنِ عُمَرَ فَقَالَ أَنَسٌ مَا تَعُدُّونَا إِلاَّ صِبْيَانًا سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « لَبَّيْكَ عُمْرَةً وَحَجًّا مَعًا » .
Tercemesi:
Bize Yakub b. İbrahim, ona Huşeym, ona Humeyd et-Tavîl, ona Bekr b. Abdullah el-Müzenî’nin şöyle dediğini rivayet etti: Enes’i şöyle derken dinledim: Nebi’nin (sav) bir arada umre ve hac niyetiyle telbiye getirdiğini işittim. (el-Müzenî) dedi ki: Ben bunu İbn Ömer’e rivayet edince, O, yalnızca hac için telbiye getirdi, dedi. Daha sonra Enes’le karşılaştığımda ona İbn Ömer’in söylediğini naklettim. Bu sefer Enes: Siz bizi bir çocuk mu belliyorsunuz? Ben Rasulullah’ı (sav): “Bir arada bir umre ve bir hac yapmak üzere Lebbeyk” buyururken dinledim, dedi.
Bize Muhammed b. el-Müsennâ, ona Yahyâ b. Saîd, ona Cafer b. Muhammed, ona babasının şöyle dediğini rivayet etti: Câbir b. Abdullah’ın yanına gittik. Ona Nebi’nin (sav) hac edişini sorduk. O da bize şunu rivayet etti: Ali Yemen’den kurbanlıklarla gelmişti. Rasulullah da (sav) beraberinde kurbanlık götürmüştü. Ali’ye: “İhrama girerken neye niyet ettin” dedi. Ali: Ben: Allah’ım, şüphesiz ben, Rasulullah (sav) ihrama hangi niyetle girdiyse, ben de o niyetle ihrama giriyorum, dedim. Ayrıca beraberimde kurbanlık da var, dedi. Nebi de (sav): “O halde ihramdan çıkma” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Menâsiku'l-hacc 49, /2264
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Bekir b. Abdullah el-Müzenî (Bekir b. Abdullah b. Amr b. Hilal)
3. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
4. Ebu Muaviye Hüşeym b. Beşir es-Sülemî (Hüşeym b. Beşir b. el-Kasım b. Dinar)
5. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Abdî (Yakub b. İbrahim b. Kesir b. Zeyd b. Eflah)
Konular:
Hac, Hacc-ı temettu
Sahâbe, sahabiler ve hadîs
Umre