وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ضَافَهُ ضَيْفٌ كَافِرٌ فَأَمَرَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِشَاةٍ فَحُلِبَتْ فَشَرِبَ حِلاَبَهَا ثُمَّ أُخْرَى فَشَرِبَهُ ثُمَّ أُخْرَى فَشَرِبَهُ حَتَّى شَرِبَ حِلاَبَ سَبْعِ شِيَاهٍ ثُمَّ إِنَّهُ أَصْبَحَ فَأَسْلَمَ فَأَمَرَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِشَاةٍ فَحُلِبَتْ فَشَرِبَ حِلاَبَهَا ثُمَّ أَمَرَ لَهُ بِأُخْرَى فَلَمْ يَسْتَتِمَّهَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمُؤْمِنُ يَشْرَبُ فِى مِعًى وَاحِدٍ وَالْكَافِرُ يَشْرَبُ فِى سَبْعَةِ أَمْعَاءٍ.
Bize Mâlik, ona Süheyl b. Ebu Sâlih, ona babası Ebû Salih es-Semmân, ona da Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah'a (sav) bir kafir misafir olmuştu. Rasulullah (sav), onun için koyun sağılmasını emretti. Koyun sağıldı, misafir sütü içti. Sonra başka bir koyun daha sağıldı. Misafir onu da içti. Sonra bir tane daha derken tam yedi tane koyunun sütünü içti. Sabah vakti bu misafir müslüman oldu. Rasulullah (sav) yine onun için koyun sağılmasını emretti. Bir kere sağıldı, sütü içti. Bir koyun daha sağıldı. Ancak bu koyunun sütünü bitiremedi. Rasulullah (sav), şöyle buyurdu: "Mümin bir mideyi, kafir ise yedi mideyi doyurmak için içer."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38607, MU001683
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ضَافَهُ ضَيْفٌ كَافِرٌ فَأَمَرَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِشَاةٍ فَحُلِبَتْ فَشَرِبَ حِلاَبَهَا ثُمَّ أُخْرَى فَشَرِبَهُ ثُمَّ أُخْرَى فَشَرِبَهُ حَتَّى شَرِبَ حِلاَبَ سَبْعِ شِيَاهٍ ثُمَّ إِنَّهُ أَصْبَحَ فَأَسْلَمَ فَأَمَرَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِشَاةٍ فَحُلِبَتْ فَشَرِبَ حِلاَبَهَا ثُمَّ أَمَرَ لَهُ بِأُخْرَى فَلَمْ يَسْتَتِمَّهَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمُؤْمِنُ يَشْرَبُ فِى مِعًى وَاحِدٍ وَالْكَافِرُ يَشْرَبُ فِى سَبْعَةِ أَمْعَاءٍ.
Tercemesi:
Bize Mâlik, ona Süheyl b. Ebu Sâlih, ona babası Ebû Salih es-Semmân, ona da Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah'a (sav) bir kafir misafir olmuştu. Rasulullah (sav), onun için koyun sağılmasını emretti. Koyun sağıldı, misafir sütü içti. Sonra başka bir koyun daha sağıldı. Misafir onu da içti. Sonra bir tane daha derken tam yedi tane koyunun sütünü içti. Sabah vakti bu misafir müslüman oldu. Rasulullah (sav) yine onun için koyun sağılmasını emretti. Bir kere sağıldı, sütü içti. Bir koyun daha sağıldı. Ancak bu koyunun sütünü bitiremedi. Rasulullah (sav), şöyle buyurdu: "Mümin bir mideyi, kafir ise yedi mideyi doyurmak için içer."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Sıfatü'n-Nebî 1683, 1/362
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Yezid Süheyl b. Ebu Salih es-Semmân (Süheyl b. Zekvan)
Konular:
Adab, misafirlik adabı
İkram, ikram etmek, paylaşmak
KTB, ADAB
Müslüman, vasıfları
Müşrik, vasıfları
Bize Yahya, ona Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesâr, Büsr b. Saîd ve el-A‘rec, hepsine de Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Güneş doğmadan önce sabah namazından tek bir rekâta yetişen kimse, sabah namazına yetişmiş olur. Güneş batmadan önce ikindi namazından bir rekâta yetişen kimse, ikindi namazına yetişmiş olur.”
Öneri Formu
Hadis Id, No:
282950, MU000005-3
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ وَعَنْ بُسْرِ بْنِ سَعِيدٍ وَعَنِ الأَعْرَجِ كُلُّهُمْ يُحَدِّثُونَهُ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ مَنْ أَدْرَكَ رَكْعَةً مِنَ الصُّبْحِ قَبْلَ أَنْ تَطْلُعَ الشَّمْسُ فَقَدْ أَدْرَكَ الصُّبْحَ وَمَنْ أَدْرَكَ رَكْعَةً مِنَ الْعَصْرِ قَبْلَ أَنْ تَغْرُبَ الشَّمْسُ فَقَدْ أَدْرَكَ الْعَصْرَ
Tercemesi:
Bize Yahya, ona Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesâr, Büsr b. Saîd ve el-A‘rec, hepsine de Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Güneş doğmadan önce sabah namazından tek bir rekâta yetişen kimse, sabah namazına yetişmiş olur. Güneş batmadan önce ikindi namazından bir rekâta yetişen kimse, ikindi namazına yetişmiş olur.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Vukûtu's-salât 5, 1/3
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, namaz vakitleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38710, DM000635
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ فُضَيْلٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : كَانَ الْحَارِثُ بْنُ يَزِيدَ الْعُكْلِىُّ وَابْنُ شُبْرُمَةَ وَالْقَعْقَاعُ بْنُ يَزِيدَ وَمُغِيرَةُ إِذَا صَلَّوُا الْعِشَاءَ الآخِرَةَ جَلَسُوا فِى الْفِقْهِ ، فَلَمْ يُفَرِّقْ بَيْنَهُمْ إِلاَّ أَذَانُ الصُّبْحِ.
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Sa'îd haber verip (dedi ki), bize Mu-hammed b. Fudayl, babasından, O'nun şöyle dediğini rivayet etti: El-Hâris b. Yezîd el-Uklî, İbn Şübrüme el-Ka'kâ' b. Yezîd ve Mu-ğire, yatsı namazını kıldıkları zaman fıkıh (müzâkeresi-ne) otururlardı da aralarını, başkası değil, sadece sabah ezanı ayırırdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 51, 1/483
Senetler:
1. Ebu Fadl Fudayl b. Ğazvan ed-Dabbi (Fudayl b. Ğazvan b. Cerir)
2. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Fudayl ed-Dabbî (Muhammed b. Fudayl b. Ğazvan b. Cerîr)
3. Ebu Said Abdullah b. Saîd el-Kindî (Abdullah b. Saîd b. Husayn b. Adî)
Konular:
Bilgi, fıkıh öğrenmek
Bize Ebu Nuh Kurâd, ona İkrime b. Ammâr, ona Simâk el-Hanefî Ebu Zumeyl, ona İbn Abbâs, ona da Ömer b. Hattâb (ra) şöyle demiştir:
"Bedir Günü, Peygamber (sav) ashabına baktı, sayıları üç yüz küsurdu. Müşriklere baktığında ise onların sayısı binden fazlaydı. Bunun üzerine Peygamber (sav), üzerinde ridası (omuz örtüsü) ve izarı (bel örtüsü) olduğu halde kıble’ye yöneldi, ellerini açtı ve 'Allah’ım! Senin bana vaat ettiğini nerede? Allah’ım! Lütfettiğin vaadini yerine getir. Allah’ım! Eğer bu İslâm topluluğunu helâk edersen, yeryüzünde artık Sana ibadet edilmez' diyerek dua etti. Ravi der ki: Allah Rasulü (sav) dua etmeye ve Rabbine yalvarmaya devam etti, nihayet ridâsı omzundan düştü. Ebu Bekir (ra) yanına geldi, ridâsını aldı ve tekrar omzuna koydu. Ardından ona arkasından sarılarak 'Ey Allah’ın Peygamberi! Rabbinle bu kadar niyazda bulunman sana yeter. Şüphesiz O, sana vaat ettiğini gerçekleştirecektir' dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ 'Hatırlayın ki, Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da size 'Ben size art arda meleklerle yardım edeceğim' diye icabet etmişti.' Enfâl, 8/9 ayetini indirdi."
"O gün müşriklerle karşı karşıya geldiklerinde Allah Teâlâ onları mağlup etti. Müşriklerden yetmiş kişi öldürüldü ve yetmiş kişi de esir alındı. Rasulullah (sav), Ebu Bekir, Ali ve Ömer'e (r.anhum) danıştı. Ebu Bekir 'Ey Allah’ın Rasulü! Bunlar bizim akrabalarımız, amcaoğullarımız ve kardeşlerimizdir. Ben fidye almanı uygun görüyorum. Alacağımız fidyeler, kâfirlere karşı bize güç olur. Üstelik Allah onları hidâyete erdirebilir, böylece bize destek olurlar' dedi. Rasulullah (sav) Hz. Ömer’e 'Sen ne dersin ey Hattâb oğlu?' diye sordu. Hz. Ömer 'Allah’a yemin ederim ki ben, Ebu Bekir’in görüşünü doğru bulmuyorum. Benim görüşüm şudur: Bana fırsat ve imkan ver, akrabam falanın boynunu vurayım. Ali’yi, kardeşi Akîl’e gönder, boynunu vursun. Hamza’yı, kardeşi olan falana yönlendir, boynunu vursun. Böylece Allah, müşriklere karşı kalplerimizde hiçbir yumuşaklık olmadığını görsün. Çünkü bunlar müşriklerin ileri gelenleri, önderleri ve liderleridir' dedi. Rasulullah (sav), Ebu Bekir’in görüşünü benimsedi, benim görüşümü uygun bulmadı ve esirlerden fidye aldı."
"Ertesi sabah Hz. Ömer şöyle dedi: Sabah Rasulullah’a gittim. Yanında Ebu Bekir vardı. İkisi de ağlıyordu. 'Ey Allah’ın Rasulü! Sizi ve arkadaşınızı ağlatan nedir? Eğer ağlama sebebini anlayabilirsem ben de ağlarım; anlayamazsam da sizin ağlamanıza eşlik etmek için kendimi zorlar, yine de ağlarım' dedim. Rasulullah (sav) 'Ashâbının fidye teklifini bana sunmalarından sonra, azap bana şu ağaca kadar yaklaştırıldı, neredeyse isabet edecekti' buyurdu. Allah Teâlâ 'Hiçbir peygambere, düşmanın belini kırıp yeryüzünde hâkimiyetini iyice perçinleyinceye ve dînini insanlar arasında yerleştirinceye kadar esirleri olması uygun değildir. Siz, dünyanın geçici menfaatini istiyorsunuz, halbuki Allah âhireti kazanmanızı diliyor. Allah, kudreti dâimâ üstün gelen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır. Eğer affedileceğinize dair önceden Allah tarafından verilmiş bir hüküm olmasaydı, esirlere bedel olarak aldığınız fidyeden dolayı elbette size büyük bir azap dokunacaktı.' Enfâl, 8/67-68 ayetlerini indirdi. Sonra ganimetlerin helal kılınması emredildi."
"Ertesi yıl Uhud Günü geldiğinde, Bedir’de alınan fidyeye karşılık olarak cezalandırıldılar. O gün Müslümanlardan yetmiş kişi öldü. Sahabe, Peygamber’in (sav) yanından dağıldı. Hz. Peygamber’in (sav) ön dişi kırıldı, başındaki miğfer parçalandı, yüzü kan içinde kaldı. Allah Teâlâ 'Bedir’de düşmanlarınıza verdiğiniz iki misli zarar, Uhud’da kendi başınıza gelince: “Bu musîbet de nereden?” diye soruyorsunuz, öyle mi? Rasûlüm de ki: “Elbette kendi yaptıklarınız yüzünden!” Şüphesiz Allah’ın her şeye gücü yeter.' Âl-i İmrân, 3/165 ayetini indirdi. Bu musibet, Bedir’de aldığınız fidyeye karşılık geldi."
"Bedir Günü, Peygamber (sav) ashabına baktı, sayıları üç yüz küsurdu. Müşriklere baktığında ise onların sayısı binden fazlaydı. Bunun üzerine Peygamber (sav), üzerinde ridası (omuz örtüsü) ve izarı (bel örtüsü) olduğu halde kıble’ye yöneldi, ellerini açtı ve 'Allah’ım! Senin bana vaat ettiğini nerede? Allah’ım! Lütfettiğin vaadini yerine getir. Allah’ım! Eğer bu İslâm topluluğunu helâk edersen, yeryüzünde artık Sana ibadet edilmez' diyerek dua etti. Ravi der ki: Allah Rasulü (sav) dua etmeye ve Rabbine yalvarmaya devam etti, nihayet ridâsı omzundan düştü. Ebu Bekir (ra) yanına geldi, ridâsını aldı ve tekrar omzuna koydu. Ardından ona arkasından sarılarak 'Ey Allah’ın Peygamberi! Rabbinle bu kadar niyazda bulunman sana yeter. Şüphesiz O, sana vaat ettiğini gerçekleştirecektir' dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ 'Hatırlayın ki, Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da size 'Ben size art arda meleklerle yardım edeceğim' diye icabet etmişti.' Enfâl, 8/9 ayetini indirdi."
"O gün müşriklerle karşı karşıya geldiklerinde Allah Teâlâ onları mağlup etti. Müşriklerden yetmiş kişi öldürüldü ve yetmiş kişi de esir alındı. Rasulullah (sav), Ebu Bekir, Ali ve Ömer'e (r.anhum) danıştı. Ebu Bekir 'Ey Allah’ın Rasulü! Bunlar bizim akrabalarımız, amcaoğullarımız ve kardeşlerimizdir. Ben fidye almanı uygun görüyorum. Alacağımız fidyeler, kâfirlere karşı bize güç olur. Üstelik Allah onları hidâyete erdirebilir, böylece bize destek olurlar' dedi. Rasulullah (sav) Hz. Ömer’e 'Sen ne dersin ey Hattâb oğlu?' diye sordu. Hz. Ömer 'Allah’a yemin ederim ki ben, Ebu Bekir’in görüşünü doğru bulmuyorum. Benim görüşüm şudur: Bana fırsat ve imkan ver, akrabam falanın boynunu vurayım. Ali’yi, kardeşi Akîl’e gönder, boynunu vursun. Hamza’yı, kardeşi olan falana yönlendir, boynunu vursun. Böylece Allah, müşriklere karşı kalplerimizde hiçbir yumuşaklık olmadığını görsün. Çünkü bunlar müşriklerin ileri gelenleri, önderleri ve liderleridir' dedi. Rasulullah (sav), Ebu Bekir’in görüşünü benimsedi, benim görüşümü uygun bulmadı ve esirlerden fidye aldı."
"Ertesi sabah Hz. Ömer şöyle dedi: Sabah Rasulullah’a gittim. Yanında Ebu Bekir vardı. İkisi de ağlıyordu. 'Ey Allah’ın Rasulü! Sizi ve arkadaşınızı ağlatan nedir? Eğer ağlama sebebini anlayabilirsem ben de ağlarım; anlayamazsam da sizin ağlamanıza eşlik etmek için kendimi zorlar, yine de ağlarım' dedim. Rasulullah (sav) 'Ashâbının fidye teklifini bana sunmalarından sonra, azap bana şu ağaca kadar yaklaştırıldı, neredeyse isabet edecekti' buyurdu. Allah Teâlâ 'Hiçbir peygambere, düşmanın belini kırıp yeryüzünde hâkimiyetini iyice perçinleyinceye ve dînini insanlar arasında yerleştirinceye kadar esirleri olması uygun değildir. Siz, dünyanın geçici menfaatini istiyorsunuz, halbuki Allah âhireti kazanmanızı diliyor. Allah, kudreti dâimâ üstün gelen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır. Eğer affedileceğinize dair önceden Allah tarafından verilmiş bir hüküm olmasaydı, esirlere bedel olarak aldığınız fidyeden dolayı elbette size büyük bir azap dokunacaktı.' Enfâl, 8/67-68 ayetlerini indirdi. Sonra ganimetlerin helal kılınması emredildi."
"Ertesi yıl Uhud Günü geldiğinde, Bedir’de alınan fidyeye karşılık olarak cezalandırıldılar. O gün Müslümanlardan yetmiş kişi öldü. Sahabe, Peygamber’in (sav) yanından dağıldı. Hz. Peygamber’in (sav) ön dişi kırıldı, başındaki miğfer parçalandı, yüzü kan içinde kaldı. Allah Teâlâ 'Bedir’de düşmanlarınıza verdiğiniz iki misli zarar, Uhud’da kendi başınıza gelince: “Bu musîbet de nereden?” diye soruyorsunuz, öyle mi? Rasûlüm de ki: “Elbette kendi yaptıklarınız yüzünden!” Şüphesiz Allah’ın her şeye gücü yeter.' Âl-i İmrân, 3/165 ayetini indirdi. Bu musibet, Bedir’de aldığınız fidyeye karşılık geldi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ömer b. Hattab 208, 1/139
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
3. Ebu Zümeyl Simak b. Velid el-Hanefî (Simak b. Velid)
4. İkrime b. Ammar el-Îclî (İkrime b. Ammar b. Ukbe)
5. Abdurrahman b. Ğazvan ed-Dabbi (Abdurrahman b. Ğazvan)
Konular:
Dua, dua ederken kıbleye yönelmek
Hz. Peygamber, Allah ile ilişkisi
Hz. Peygamber, duaları
KTB, DUA
KTB, KIBLE
Kur'an, Nüzul sebebleri
Savaş, Fidye, esiri kurtarmak için
Siyer, Bedir esirleri
Siyer, Bedir Savaşı
Yönetim, İstişare / Danışma
Bize İsmail ve İbn Ebu Zâide, onlara Davud, ona Şa'bî, ona da Alkame şöyle demiştir:
"İbn Mes'ûd’a (ra) 'Cin (olayı) gecesinde, içinizden hiç kimse Nebî'ye (sav) arkadaşlık etti mi?' diye sordum, şöyle dedi: Bizden hiç kimse ona arkadaşlık etmedi. Ancak, bir gece kendisini kaybettik. (Kendi kendimize) 'Acaba suikasta mı uğradı, yoksa (cinler tarafından) uçuruldu mu? Ona ne oldu?' dedik ve bir topluluğun geçirdiği en kötü geceyi geçirerek sabahladık. Sabah olduğunda –yahut sabaha karşı– bir de baktık ki Hz. Peygamber (sav), Hirâ tarafından geliyor. 'Ey Allah'ın Rasulü!' diyerek kendisine içinde bulunduğumuz hâli anlattık. Hz. Peygamber (sav) 'Bana cinlerin davetçisi geldi, ben de onlara gittim ve onlara Kur’ân okudum' buyurdu. Sonra kalktı, bize onların izlerini ve ateşlerinin izlerini gösterdi. Şa‘bî der ki: Cinler Rasulullah’tan (sav) azık talebinde bulundu. İbn Ebu Zâide de Âmir'den rivayetle der ki: O gece ondan azık istediler. Onlar, Cezîre cinlerindendi. Rasulullah (sav) da 'Üzerinde Allah’ın ismi anılmamış her kemik, sizin elinize geçtiğinde, eskisinden daha çok etli olarak (size yiyecek olur); her dışkı ve tezek de binek hayvanlarınız için yemdir' buyurdu. (Sonra da bize) 'Sizler bunlarla (yani kemik ve tezek ile) taharetlenmeyin. Zira bunlar, cinlerden kardeşlerinizin azığıdır' buyurdu."
"İbn Mes'ûd’a (ra) 'Cin (olayı) gecesinde, içinizden hiç kimse Nebî'ye (sav) arkadaşlık etti mi?' diye sordum, şöyle dedi: Bizden hiç kimse ona arkadaşlık etmedi. Ancak, bir gece kendisini kaybettik. (Kendi kendimize) 'Acaba suikasta mı uğradı, yoksa (cinler tarafından) uçuruldu mu? Ona ne oldu?' dedik ve bir topluluğun geçirdiği en kötü geceyi geçirerek sabahladık. Sabah olduğunda –yahut sabaha karşı– bir de baktık ki Hz. Peygamber (sav), Hirâ tarafından geliyor. 'Ey Allah'ın Rasulü!' diyerek kendisine içinde bulunduğumuz hâli anlattık. Hz. Peygamber (sav) 'Bana cinlerin davetçisi geldi, ben de onlara gittim ve onlara Kur’ân okudum' buyurdu. Sonra kalktı, bize onların izlerini ve ateşlerinin izlerini gösterdi. Şa‘bî der ki: Cinler Rasulullah’tan (sav) azık talebinde bulundu. İbn Ebu Zâide de Âmir'den rivayetle der ki: O gece ondan azık istediler. Onlar, Cezîre cinlerindendi. Rasulullah (sav) da 'Üzerinde Allah’ın ismi anılmamış her kemik, sizin elinize geçtiğinde, eskisinden daha çok etli olarak (size yiyecek olur); her dışkı ve tezek de binek hayvanlarınız için yemdir' buyurdu. (Sonra da bize) 'Sizler bunlarla (yani kemik ve tezek ile) taharetlenmeyin. Zira bunlar, cinlerden kardeşlerinizin azığıdır' buyurdu."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Mes'ud 4149, 2/146
Senetler:
()
Konular:
Cin, Cinler
Cinler, azığı
Hz. Peygamber, cinlerle ilişkisi
KTB, CİNLER
Temizlik, kemikle temizlik
Temizlik, tezekle temizlik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
282949, MU000005-2
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ وَعَنْ بُسْرِ بْنِ سَعِيدٍ وَعَنِ الأَعْرَجِ كُلُّهُمْ يُحَدِّثُونَهُ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ مَنْ أَدْرَكَ رَكْعَةً مِنَ الصُّبْحِ قَبْلَ أَنْ تَطْلُعَ الشَّمْسُ فَقَدْ أَدْرَكَ الصُّبْحَ وَمَنْ أَدْرَكَ رَكْعَةً مِنَ الْعَصْرِ قَبْلَ أَنْ تَغْرُبَ الشَّمْسُ فَقَدْ أَدْرَكَ الْعَصْرَ
Tercemesi:
O bana, ona Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesâr, Busr b. Said ve el-A‘rec, hepsine de Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Güneş doğmadan önce sabah namazından tek bir rekât yetiştiren bir kimse sabah namazına yetişmiş olur. Güneş batmadan önce ikindi namazından bir rekât yetiştiren bir kimse ikindi namazına yetişmiş olur.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Vukûtu's-salât 5, 1/3
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Büsr b. Saîd el-Hadramî (Büsr b. Saîd)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
37846, HM001251
Hadis:
حَدَّثَنَا حُسَيْنُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ قَالَ
دَخَلْتُ عَلَى أَبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ السُّلَمِيِّ وَقَدْ صَلَّى الْفَجْرَ وَهُوَ جَالِسٌ فِي الْمَجْلِسِ فَقُلْتُ لَوْ قُمْتَ إِلَى فِرَاشِكَ كَانَ أَوْطَأَ لَكَ فَقَالَ سَمِعْتُ عَلِيًّا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ مَنْ صَلَّى الْفَجْرَ ثُمَّ جَلَسَ فِي مُصَلَّاهُ صَلَّتْ عَلَيْهِ الْمَلَائِكَةُ وَصَلَاتُهُمْ عَلَيْهِ اللَّهُمَّ اغْفِرْ لَهُ اللَّهُمَّ ارْحَمْهُ وَمَنْ يَنْتَظِرُ الصَّلَاةَ صَلَّتْ عَلَيْهِ الْمَلَائِكَةُ وَصَلَاتُهُمْ عَلَيْهِ اللَّهُمَّ اغْفِرْ لَهُ اللَّهُمَّ ارْحَمْهُ
Tercemesi:
Atâ b. Sâıb nakletti:Ebû Abdurrahnıan es-Sülemî'nin yanına girdim. O, sabah namazını kılmış, bir yerde oturuyordu. Ona:
'Yatağına dönseydin senin için daha faydalı olurdu deyince şöyle dedi: 'Hz. Ali'yi (Ra) şöyle derken işitmiştim: 'Ben Rasûlullah'in (Sav) şöyle dediğini duydum: "Kim sabah namazını kılar, sonra namaz kıldığı yerde oturursa melekler ona salât (dua) eder. Salâtları (duaları) şu şekildedir: 'Allahümmağfir lehü, Allahümmerhamhü.' Diğer namazı beklemek için oturursa melekler ona salât (dua) eder. Salâtları (duaları) şu şekildedir:'Allahümmağfir lehü, Allahümmerhamhü.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ali b. Ebu Talib 1251, 1/408
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Habib es-Sülemî (Abdullah b. Habib b. Rabî'a)
3. Ebu Muhammed Atâ b. es- Sâib es-Sekafî (Atâ b. es- Sâib b. Mâlik b. Zeyd)
4. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
5. Ebu Ahmed Hüseyin b. Muhammed et-Temimî (Hüseyin b. Muhammed b. Behram)
Konular:
Namaz, beklemenin fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38398, DM000516
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ حَكِيمٍ قَالَ سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ جُبَيْرٍ يَقُولُ : كُنْتُ أَسِيرُ مَعَ ابْنِ عَبَّاسٍ فِى طَرِيقِ مَكَّةَ لَيْلاً ، وَكَانَ يُحَدِّثُنِى بِالْحَدِيثِ فَأَكْتُبُهُ فِى وَاسِطَةِ الرَّحْلِ حَتَّى أُصْبِحَ فَأَكْتُبَهُ.
Tercemesi:
Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki) bize Abdulvâhıd rivayet edip (dedi ki) bize Osman b. Hakim rivayet edip dedi ki, Saîd b. Cübeyr'i, şöyle derken işittim: Ueceleyin İbn Abbâs'la beraber Mekke yolunda yürürdük. O bana hadis rivayet ederdi de ben onu, sabah olup da (defterlerime) yazmam için (bineğimin) palanının kaşına yazardım.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 43, 1/438
Senetler:
0. Maktu' (Maktu')
1. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
2. Osman b. Hakim el-Evsî (Osman b. Hakim b. Abbad b. Huneyf)
3. Ebu Bişr Abdülvahid b. Ziyad el-Abdî (Abdülvahid b. Ziyad)
4. Ebu Numan Muhammed b. Fadl es-Sedûsî (Muhammed b. Fadl)
Konular:
Hadis Rivayeti
Hadis, hadislerin yazılması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38407, DM000525
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ شُجَاعٍ حَدَّثَنَا الْمُبَارَكُ بْنُ سَعِيدٍ قَالَ : كَانَ سُفْيَانُ يَكْتُبُ الْحَدِيثَ بِاللَّيْلِ فِى الْحَائِطِ ، فَإِذَا أَصْبَحَ نَسَخَهُ ثُمَّ حَكَّهُ.
Tercemesi:
Bize el-Velîd b. Şucâ1 haber verip (dedi ki) bize el-Mübârek b. Sa'îd rivayet edip dedi ki, Sufyân geceleyin hadisi duvara yazar, sabah olunca onu istinsah eder, (defterine geçirir), sonra da (duvarda yazdıklarını) kazırdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 43, 1/441
Senetler:
1. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
2. Mübarek b. Said b. Mesruk (Mübarek b. Said b. Mesruk)
3. Ebu Hümam Velid b. Şucâ' es-Sekûnî (Velid b. Şucâ' b. Velid b. Kays)
Konular:
Hadis, hadislerin yazılması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38715, DM000640
Hadis:
أَخْبَرَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ سَمِعْتُ اللَّيْثَ بْنَ سَعْدٍ يَقُولُ : تَذَاكَرَ ابْنُ شِهَابٍ لَيْلَةً بَعْدَ الْعِشَاءِ حَدِيثاً وَهُوَ جَالِسٌ فَتَوَضَّأَ - قَالَ - فَمَا زَالَ ذَلِكَ مَجْلِسَهُ حَتَّى أَصْبَحَ. قَالَ مَرْوَانُ : جَعَلَ يَتَذَاكَرُ الْحَدِيثَ.
Tercemesi:
Bize Mervân b. Muhammed haber verip dedi ki, el-Leys b. Sa'd'i, şöyle derken işittim: İbn Şihâb, bir gece yatsıdan sonra, abdestli olarak oturmuş, bir hadis müzâkere etmişti. (El-Leys) dedi ki; O, sabah oluncaya kadar bu şekilde oturmaya devam etti. Mervân dedi ki, (sabah olunca da tekrar) hadis müzâkere etmeye başlamış.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 51, 1/485
Senetler:
1. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
2. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
3. Mervan b. Muhammed et-Tatarî (Mervan b. Muhammed b. Hassan)
Konular:
Hadis, eğitim ve ezberlemek amacıyla hadisleri müzakere etmek