11700 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Kazaa, ona İbrahim b. Sa'd, ona babası (Sa'd b. İbrahim), ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:
"Sizden önce geçen ümmetlerin içerisinde kendilerine ilham olunan bazı kimseler bulunurdu. Eğer ümmetimin içinde de böyle biri varsa, hiç şüphesiz o da Ömer'dir."
Zekeriyya b. Ebu Zâide'ye, Sa'd, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber'in (sav) şunu da söylediği ilave edilmiştir:
"Sizden önce geçen ümmetler içerisinde İsrâil oğullarından öyle kimseler vardı ki, onlar peygamber olmadıkları halde kendilerine (ilham yoluyla) konuşulurdu. Eğer ümmetim içinde de öyle biri varsa, hiç şüphesiz o Ömer'dir."
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Zekeriyya b. Ebu Zâide arasında inkıta vardır.
Bize Âdem b. Ebu İyâs, ona Şu'be, ona el-A'meş, ona Zekvân, ona da Ebu Saîd el-Hudrî'nin (ra) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:
"Ashâbıma sövmeyiniz. Şayet sizden biriniz Uhud Dağı kadar altın tasadduk etse dahi, ashâbımdan birinin bir müddünün (832 gr) yahut onun yarısının bile seviyesine ulaşamaz."
Bu hadîsi el-A'meş'ten rivayet etmekte Cerîr, Abdullah b. Dâvûd, Ebû-Muâviye ve Muhâdır mutâbaat etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhadır b. Müverri' arasında inkıta vardır.
Bize Müsedded, ona Yezîd b. Zurey', ona Sa'd, ona Halîfe, ona Muhammed b. Sevâ' ile Kehmes b. Minhâl, onlara Katâde, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Resûlullah (sav) bir gün Uhud dağına çıkmıştı, yanında da Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman vardı. O sırada dağ sarsıldı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) ayağı ile dağa vurdu ve, "Sakin ol Uhud! Çünkü senin üzerinde ancak bir Peygamber, bir sıddîk ve iki de şehîd vardır" buyurdu.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Halife b. Hayyat arasında inkıta vardır.
Bize Müsedded, ona Yezîd b. Zurey', ona Sa'd, ona Halîfe, ona Muhammed b. Sevâ' ile Kehmes b. Minhâl, onlara Katâde, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Resûlullah (sav) bir gün Uhud dağına çıkmıştı, yanında da Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman vardı. O sırada dağ sarsıldı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) ayağı ile dağa vurdu ve, "Sakin ol Uhud! Çünkü senin üzerinde ancak bir Peygamber, bir sıddîk ve iki de şehîd vardır" buyurdu.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Halife b. Hayyat arasında inkıta vardır.
Bize Ali b. Abdullah, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona İbn Şihâb, ona Abdülhamîd, ona Muhammed b. Sa'd, ona da babası (Sa'd b. Ebu Vakkas) rivâyet etti; (T) Bana Abdülaziz b. Abdullah, ona İbrahim b. Sa'd, ona Salih, ona İbn Şihâb, ona Abdülhamîd b. Abdurrahman b. Zeyd, ona Muhammed b. Sa'd b. Ebî Vakkas, ona da babası (Sa'd b. Ebu Vakkas) şöyle rivâyet etti:
Ömer b. el-Hattâb, Rasûlullah'ın huzuruna girmek için izin istemişti. O sırada Rasûlullah'ın (sav) yanında Kureyş kabilesinden birtakım kadınlar vardı. Kadınlar Hz. Peygamber'le konuşuyorlar ve çok laf ediyorlardı. Sesleri de Rasûlullah'ın (sav) sesinden yüksek çıkıyordu. Hz. Ömer girmek için izin istediğinde, onun sesini duyan kadınlar kalktılar ve hemen perdenin gerisine koştular. Rasûlullah (sav) Hz. Ömer'in girmesine izin verdi. Ömer içeri girdiğinde Rasûlullah (sav) gülüyordu. Bunun üzerine Ömer, "Allah seni bütün ömrün boyunca güldürüp sevindirsin, ey Allah'ın resûlü!" dedi. Hz. Peygamber şöyle söyledi: "Yanımda bulunan şu kadınların hâline şaşırdım, onlar senin sesini işitince hemen perdenin arkasına geçtiler." Hz. Ömer, "Onların korkmalarına en layık olanı hiç şüphesiz sensin, ey Allah'ın resûlü" dedi, sonra da kadınlara dönüp şöyle söyledi: "Ey kendi canlarının düşmanları! Rasûlullah'tan (sav) korkmuyorsunuz da bende korkuyorsunuz, öylemi?" Kadınlar da, "Evet, dediler, çünkü sen Resûlullah'tan (sav) daha sert ve daha katı yüreklisin." Bunun üzerine Resûlullah (sav) şöyle söyledi: "Evet, ey Hattâb'ın oğlu! Hayatım elinde olan Allah adına yemin ederim ki, yolda giderken şeytan sana rastlayacak olsa, mutlaka yolunu değiştirir, başka bir yola sapar."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Ukayl, ona ez-Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb ile Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:
"Bir çoban, koyun sürüsünü güderken sürüye kurt saldırdı ve bir koyunu kaptı. Çoban kurdun arkasına düştü ve sonunda koyunu o kurttan kurtardı. Bunun üzerine kurt çobana dönüp dedi ki: "Sürünün benden başka çobanının bulunmayacağı o yırtıcılar gününde koyunu kim kurtaracak?" İnsanlar (kurdun konuşmasına şaşarak): "Sübhânellah" dediler. Bunun üzerinde Hz. Peygamber (sav): "Ben kurdun konuştuğuna inanıyorum. Ebu Bekr ile Ömer de inanıyorlar" buyurdu.
Râvî der ki: Hz. Peygamber (sav) bu sözü söylediği sırada Ebu Bekr ile Ömer orada değillerdi."
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd, ona Eyyûb, ona Ebu Osman, ona da Ebu Mûsâ (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (sav) bir bostana girdi de bana bostanın kapısında bekçilik yapmamı emretti. Derken bir adam geldi ve içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber (sav) "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Kapıyı açınca Ebu Bekir'le karşılaştım. Sonra bir başkası geldi, içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber (sav) yine "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Gördüm ki gelen Ömer'miş. Sonra başkası biri geldi, o da içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber (sav) biraz sustu, sonra "ona izin ver ve kendisine isabet edecek belâ ve imtihan üzerine cennetle müjdele" buyurdu. Kapıyı açınca Osmân b. Affân ile karşılaştım.
Hammâd der ki: Bize Asım el-Ahvel ve Ali b. el-Hakem, onlara Ebu Osman, ona da Ebu Musa bu hadisin benzerini rivayet etmiş ve şu eklemeyi yapmıştır: Peygamber (sav) içinde su olan bir yerde oturmuş idi, iki diz kapağı yahut bir diz kapağı açılmıştı. Osman oraya girince Peygamber hemen açık olan yerini örttü.
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd, ona Eyyûb, ona Ebu Osman, ona da Ebu Mûsâ (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (sav) bir bostana girdi de bana bostanın kapısında bekçilik yapmamı emretti. Derken bir adam geldi ve içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber (sav) "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Kapıyı açınca Ebu Bekir'le karşılaştım. Sonra bir başkası geldi, içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber (sav) yine "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Gördüm ki gelen Ömer'miş. Sonra başkası biri geldi, o da içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber (sav) biraz sustu, sonra "ona izin ver ve kendisine isabet edecek belâ ve imtihan üzerine cennetle müjdele" buyurdu. Kapıyı açınca Osmân b. Affân ile karşılaştım.
Hammâd der ki: Bize Asım el-Ahvel ve Ali b. el-Hakem, onlara Ebu Osman, ona da Ebu Musa bu hadisin benzerini rivayet etmiş ve şu eklemeyi yapmıştır: Peygamber (sav) içinde su olan bir yerde oturmuş idi, iki diz kapağı yahut bir diz kapağı açılmıştı. Osman oraya girince Peygamber hemen açık olan yerini örttü.
Açıklama: Hadisteki ''ضَامِنٌ'' ve ''مُؤْتَمَنٌ'' kelimelerinin tercümedeki gibi anlaşılabileceğine dair bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, Dârü'l-Kütübi'l-İlmiyye, I, 523)