Giriş

Bana Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Ma'mer ve Yunus, onlara Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da Âişe ve İbn Abbas(r.anhum) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav), hastalığı şiddetlendiğinde, kendisine ait yumuşak bir kumaşla (hamîsa) yüzünü örtüyor, sonra da nefesi daraldığında yüzünü açıyordu. İşte bu halde iken "Allah'ın laneti Yahudilerin ve Hristiyanların üzerine ol­sun, Onlar peygamberlerinin kabirlerini kendilerine mescit edin­diler" buyurarak, onların yaptıklarından ümmeti sakındırıyordu.


    Öneri Formu
280661 B003453-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 50

Bana Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Ma'mer ve Yunus, onlara Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da Âişe ve İbn Abbas(r.anhum) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav), hastalığı şiddetlendiğinde, kendisine ait yumuşak bir kumaşla (hamîsa) yüzünü örtüyor, sonra da nefesi daraldığında yüzünü açıyordu. İşte bu halde iken "Allah'ın laneti Yahudilerin ve Hristiyanların üzerine ol­sun, Onlar peygamberlerinin kabirlerini kendilerine mescit edin­diler" buyurarak, onların yaptıklarından ümmeti sakındırıyordu.


    Öneri Formu
280662 B003453-3 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 50

Bana Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Ma'mer ve Yunus, onlara Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da Âişe ve İbn Abbas(r.anhum) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav), hastalığı şiddetlendiğinde, kendisine ait yumuşak bir kumaşla (hamîsa) yüzünü örtüyor, sonra da nefesi daraldığında yüzünü açıyordu. İşte bu halde iken "Allah'ın laneti Yahudilerin ve Hristiyanların üzerine ol­sun, Onlar peygamberlerinin kabirlerini kendilerine mescit edin­diler" buyurarak, onların yaptıklarından ümmeti sakındırıyordu.


    Öneri Formu
280663 B003453-4 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 50

"Geceleyin rüyada Kabe'nin yanında ansızın es­mer bir adam bana gösterildi. O kişi erkeklerin en yakışıklısı gibiydi. Saçları iki omuzunun arasında sarkıyor, taranmış ve başından da su damlıyordu. Ellerini İki kişinin omzuna koyarak Beyt'i tavaf ediyordu. “bu kimdir?” dedim. “bu Meryem'in oğlu Mesih'tir” dediler. Sonra onun arkasında kıvırcık saçlı, sağ gözü şaşı gördüğüm insanlar arasında İbni Katan'a çok benzeyen biri­sini gördüm. Bu kişi de ellerini iki kişinin omuzlarına koyarak Beyt'i tavaf ediyordu. “bu kimdir?” diye sordum. “bu Mesih Deccal'dir” dediler."

Ubeydullah Nâfi'den yaptığı rivayetle bu hadise mütabaat etmiştir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ubeydullah b. Ömer arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280657 B003440-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 48

Bize Muhammed b. Sinân, ona Füleyh b. Süleyman, ona Hilal b. Ali, ona Abdurrahman b. Ebu Amra, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

"Dünya ve ahirette, insanların Meryem oğlu İsa'ya en ya­kını benim. Peygamberler babaları bir, anaları farklı kardeştirler ve onların dinleri de tektir."

Ve yine İbrahim b. Tahmân bu hadisi Mûsâ b. Ukbe'den, o Safvân b. Suleym'den, o Atâ b. Yesâr'dan, o Ebu Hureyre'den (ra) o da Ra­sulullah'tan (sav) rivayet etmiştir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İbrahim Tahman arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280658 B003443-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 48

Bize İbn Bükeyr, ona Leys, ona Yunus, İbn Şihâb, ona Ebu Katâde el-Ensârî'nin azatlısı Nâfi, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

"İmamınız sizden biri olduğu hâlde Meryem oğlu aranıza indiği (ve imamınıza uyduğu) zaman acaba siz nasıl olursunuz?"

Ukayl ve Evzâî bu hadisin rivayetinde, Yunus'a mutâbaat etmişlerdir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdurrahman b. Amr arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280660 B003449-3 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 49

Bize Muhammed b. Yusuf, ona Sufyân, ona A'meş, ona Ebu Duhâ, ona da Mesrûk şöyle rivayet etmiştir:

Âişe (r.anha), namaz kılan kim­senin elini kalçasına koymasını çirkin görür ve “Yahudiler bunu yapar” derdi.

Şu'be bu hadisin A'meş'ten rivayetinde (Süfyân'a) mutâbaat etmiştir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Şube b. Haccac arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280664 B003458-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 50

Bize İbrahim b. Musa, ona Hişam, ona Ma'mer; (T) Bize Mahmud, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:

"İsra gecesi Musa ile karşılaştım." Ravi der ki: Rasulullah onu şöyle tarif etti. "Gördüm ki, Musa Şenûe ka­bilesi adamlarından biri gibi zayıf ve hafif kıvırcık saçlı bir kimseydi." Rasulullah şöyle devam etti: "Ben İsa ile de karşılaştım." Pey­gamber onu da şöyle tarif etti: "İsa, orta boylu, teni sanki hamam­dan çıkmış gibi kırmızıydı. Ben İbrahim'i de gördüm. Soyu içinde ona en çok benzeyeni benim." Sonra da şöyle devam etti: "Sonra bana birinde süt, diğerinde şarap bulunan iki kap getirildi ve “bunların hangisini dilersen al” denildi. Ben sütü aldım ve onu içtim. Ardından bana “fıtrata yönlendirildin” veya “fıtrata isabet ettin. Eğer sen şa­rabı almış olsaydın, ümmetin azgın olurdu” denildi."


    Öneri Formu
280656 B003437-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 48

Bana Ahmed b. İshak, ona Amr b. Asım; (T) Yine bana Muhammed, ona Abdullah b. Recâ, onlara Hemmâm, ona İshak b. Abdullah, ona Abdurrahman b. Ebu Amr, ona Ebu Hureyre (ra), ona da Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

"İsrâîloğulları içinde bir abraş (derisi hastalıklı), bir kel, bir de kör üç kişi vardı. Allah bunları imtihan etmek istedi de onlara bir melek gönderdi. Melek abraşa geldi ve “En çok hoşuna giden şey nedir?” diye sordu. Abraş “ Güzel ten rengi ve güzel ten. Çünkü insanlar beni çirkin görüp, benden tiksiniyor” dedi." Rasulullah (sav) devamında şöyle buyurdu: "Melek, abraşın vücudunu sıvazladı. On­daki bu çirkinlik gitti ve ona güzel bir ten rengi ve güzel bir ten verildi. Bundan sonra melek ona “En çok hoşuna giden mal hangisidir?” diye sordu. Abraşlıktan kurtulan kişi “Deve ya da sığır” dedi." Ravi deve mi, sığır mı olduğu konusunda şüpheye düştü. Abraş ile kelden birisinin deve diğerinin de sığır istediğini söyledi. "Deve isteyene on aylık gebe bir deve verildi ve me­lek ona “Bu deve sana mübarek olsun” diye dua etti."

"Sonra melek, başı kel kişinin yanına vardı. Ona da “En çok hoşuna giden şey nedir?” diye sordu. O da “Güzel bir saç, şu kellik benden gitsin, herkes beni ayıplıyor” dedi." Rasulullah (sav) devamında şöyle buyurdu: "Melek onun başını sıvazladı, kel­liği gitti ve ona güzel bir saç verildi. Melek ona “En sevdiğin mal hangisidir?” diye sordu. Oda “Sığırı severim” dedi. Allah ona gebe bir sığır verdi, melek de “Bu sığır sana mübarek olsun” diye dua etti."

"Melek körün yanına geldi ve ona da “En çok hoşuna giden şey nedir?” diye sordu. O da “Allah gözümü bana geri versin de, ben de onunla insanları göreyim” dedi." Rasulullah buyurdu ki: "Melek onun gözünü sıvazladı, Allah da ona gözünü geri verdi. Melek, köre “En sevdiğin mal hangisidir?” diye sordu. Oda “koyunu severim” dedi. Allah ona gebe bir koyun verdi."

"Bir müddet sonra deve ve sığır sahihlerinin devesi ve sığırı yav­ruladı. Koyun sahibinin de koyunu kuzuladı. Böylece deve isteyen kişinin bir vadi dolusu devesi oldu. Sığır isteyen kimsenin de bir vadi dolusu sığırı oldu. Koyun isteyen körün de bir vadi koyunu oldu. Bir zaman sonra aynı melek, aynı şekil ve kılıkta abraş kişiye gelip ona “Ben yoksul bir kişiyim. Yola devam etme imkanım kalmadı. Bugün benim menzilime erişmem ancak önce Allah'ın sonra da senin yardımınla mümkündür. Sana bu güzel ten rengini, bu güzel bedeni ve bunca malı veren Allah için, senden bir deve isterim ki, bu seferimde onun üzerinde menzilime erişeyim” dedi. Abraş “ İyi amma hak sahipleri (yani isteyen fakirler) çoktur (her di­lenciye bir deve vermek olmaz)” dedi. Melek de ona “sanki ben seni tanıyorum gibi. Sen insanların tiksindiği abraş kimse değil misin? Sen fakirdin sonra Allah sana bunca malı vermişti” dedi. Eskiden abraş olan bu kimse meleğe “hayır asla! Bu mal bana babadan atadan geçerek miras kaldı” dedi. Melek de ona “Eğer yalancı isen, Allah seni eski hâline çe­virsin!” dedi."

"Sonra melek, aynı şekilde kel adama gitti, abraşa dediği gibi şeyleri ona da söyledi. Kel de abraşın reddettiği gibi reddetti. Melek de ona “Eğer yalancı isen, Allah seni eski hâline çe­virsin!” dedi."

"Aynı şekilde melek eskiden kör olan kişiye geldi ve şunları söyledi: “Ben yoksul bir kişiyim. Yola devam etme imkanım kalmadı. Bugün benim menzilime erişmem ancak önce Allah'ın sonra da senin yardımınla mümkündür. Sana gözlerini geri veren Allah için, senden bir koyun isterim ki, bu seferimde onun sayesinde menzilime erişeyim” dedi. O kişi de meleğe “hakikaten ben kör idim, Allah gözlerimin nurunu bana geri verdi. Fakir idim. Allah beni zengin kıldı. (İşte malım) diledi­ğin kadar al. Allah'a yemin ederim ki, bu gün Allah rızası için ben­den alacağın hiçbir şeyde sana zorluk çıkartmayacağım” dedi. Melek de ona “malın elinde kalsın. Hiç şüphesiz Allah sizi im­tihan etti ve Allah senden razı oldu. İki dostun ise Allah'ın gazabına uğradı” dedi."


    Öneri Formu
280665 B003464-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 51

Bize Ali b. Abdullah, ona Sufyân, ona Ebu Zinâd, ona A'rac, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:

Rasulullah (sav) sabah namazını kıl­dırdı, sonra yüzünü insanlara dönüp şöyle buyurdu: "(îsrâîl oğullarından) bir kimse bir öküzünü önüne katıp sürer giderken, birden öküze bindi ve ona değnekle vurdu. Bunun üzerine o hayvan 'biz bunun için yaratılmadık, bizler ancak tarla sür­mek için yaratıldık' dedi." İnsanlar “Subhânallah! konuşan bir sığır” diyerek şaşkınlıklarını dile getirdiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Ben hayvanın böyle söylediğine inanıyorum, Ebu Bekir ile Ömer de inanıyorlar" buyurdu.
Rasulullah bu kıssayı naklettiği sırada Ebu Bekir ile Ömer orada yoktular.

Hz. Peygamber (sav) yine şöyle buyurdu: "Bir adam koyun sürüsü içinde bulunduğu sırada birden kurt hücum ederek sürüden bir koyunu alıp götürdü. Çoban koyunun peşine düşüp onu kurttan kurtardı. Bunun üzerine kurt, o adama “Sen bu koyunu benden kurtardın, Peki yırtıcı hay­vanların gününde, koyunun benden başka çobanı bulunmadığı o gün­de koyunu benden kim kurtaracak?” dedi." Bu kıssa üzerine insanlar yine “Subhânallah! konuşan bir kurt” dediler. Rasulullah (sav) "Ben kurdun böyle söylediğine inanıyorum, Ebu Bekir ile Ömer de inanıyorlar" buyurdu. Hâlbuki Ebu Bekir ile Ömer orada yoktu.

Bize Ali, ona Sufyân, ona ona Mis'ar, ona Sa'd b. İbrahim, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre o da Hz. Peygamber'den (sav) bunun benzerini rivayet etmiştir.


    Öneri Formu
280666 B003471-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 54