11700 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Ebu Avâne, ona A'meş, ona Ebu Hâzım, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:
"Bir adam eşini yatağına davet eder de kadın reddederse ve bu yüzden koca da, karısına öfkeli bir halde gecelerse melekler o kadına sabaha kadar lanet eder."
Şu'be, Ebu Hamza, İbn Davud ve Ebu Muaviye bu hadisi A'meş'ten rivayet ederek Ebu Avâne'ye mutâbaat etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Meymûn arasında inkıta vardır.
Bize Müsedded, ona Ebu Avâne, ona A'meş, ona Ebu Hâzım, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:
"Bir adam eşini yatağına davet eder de kadın reddederse ve bu yüzden koca da, karısına öfkeli bir halde gecelerse melekler o kadına sabaha kadar lanet eder."
Şu'be, Ebu Hamza, İbn Davud ve Ebu Muaviye bu hadisi A'meş'ten rivayet ederek Ebu Avâne'ye mutâbaat etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdullah b. Davud arasında inkıta vardır.
Bize Müsedded, ona Ebu Avâne, ona A'meş, ona Ebu Hâzım, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:
"Bir adam eşini yatağına davet eder de kadın reddederse ve bu yüzden koca da, karısına öfkeli bir halde gecelerse melekler o kadına sabaha kadar lanet eder."
Şu'be, Ebu Hamza, İbn Davud ve Ebu Muaviye bu hadisi A'meş'ten rivayet ederek Ebu Avâne'ye mutâbaat etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Hâzim arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Mukatil, ona Abdullah, ona Yunus, Ona Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da Abdullah b. Abbas (r.anhuma) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) insanların en cömerdiydi. En cömert olduğu zaman da Ramazan Ayında Cebrail ile buluştuğu vakitti. Cebrail, Ramazanın her gecesinde Rasulullah (sav) ile buluşur ve Kur'an'ı karşılıklı okuyup müzakere ederlerdi. Bundan dolayı Rasulullah (sav), Cebrail ile buluştuğu bu zaman diliminde hayır dağıtmakta, kesintisiz esen rüzgârdan daha cömertti.
Yine Abdullah bu hadisin benzerini, bu isnad ile Ma'mer'den rivayet etmiştir.
Ebu Hureyre ve Fâtıma (r.anhuma) da Peygamber'den (sav) “Cebrail, Peygamber (sav) ile Kur'an'ı, mukabele ederlerdi (birbirlerine karşılıklı okurlardı).
Bize İshak, ona Vehb b. Cerîr, ona babası (Cerîr b. Hazım), ona Humeyd bi Hilâl, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle demiştir:
(Rasûlullah, Kurayza oğullan yurduna sefer ettiğinde melekler de iştirak etti.) Ben Ensâr'dan Ganem oğulları sokağında yükselen bir tozu bugün bile görür gibiyim.
Mûsâ rivayetinde “Cebrail'in geçişini” ifadesini eklemiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Musa b. İsmail et-Tebûzekî arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğundar, ona Şu'be, ona Katâde şöyle rivayet etti; (T) Bana Halîfe, ona Yezîd b. Zurey, ona Saîd, ona Katâde, ona Ebu Âliye, ona da Peygamberinizin amcasının oğlu, yani İbn Abas'ın (ra.) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Gece seyahatine götürüldüğüm (miraç) gecesinde Hz. Musa'yı gördüm, esmer, uzun boylu ve kıvırcık saçlı biriydi, sanki Şenûe kabilesinin adamlarından biri gibiydi. O gece İsa'yı da gördüm, orta boylu, düzgün yapılı, çehresi kırmızı ile beyaz karışımı renginde, başı da salıverilmiş düz saçlı biriydi. O gece ayrıca cehennemin bekçisi Mâlik'i de gördüm."
Rasulullah (sav), o gece Allah’ın kendisine gösterdiği çeşitli ayetler arasında Deccal'ı de gördü. "Andolsun biz Musa'ya kitabı vermiştik. Ona kavuşma hakkında şüphen olmasın!" (Secde, 23).
Enes ve Ebu Bekre Hz. Peygamber'in "Melekler Medine'yi Deccal'dan korurlar" dediğini de rivayet etmiştir.
Açıklama: “Ona kavuşma hakkında şüphen olmasın” meâlindeki âyette yer alan zamirin neye veya kime delâlet ettiği açık değildir. Bu konuda farklı görüşler vardır: 1. O kitabın Mûsâ’ya ulaşmış olmasından şüphen olmasın. 2. Mûsâ’nın Allah’a kavuşmasından yani o kitabı vahiy yoluyla Allah’tan aldığından şüphe etme. 3. Mûsâ’ya mi‘rac gecesinde veya âhirette kavuşacağından kuşkun olmasın. 4. Mûsâ’nın karşılaştığı zorluklar ve eziyetlerle senin de karşılaşacağından şüphen olmasın. 5. Senin de kitaba kavuşacağından şüphen olmasın.
Bize Haccâc b. Minhâl, ona Hemmâm, ona Ebu İmrân el-Cevnî, ona Ebu Bekir b. Abdullah b. Kays el-Eş'arî ona da babası (Abdullah b. Kays el-Eş'arî)'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"(Cennetteki) çadır, içi boşaltılmış bir incidir. Bunun semaya doğru uzunluğu otuz mildir. Bu çadırın her bir köşesinde, Mümin için eşler (huriler) bulunur. Bunların biri diğerini görmez."
Ebu Abdussamed ve Haris b. Ubeyd, Ebu İmran'dan yaptıkları rivayette "altmış mil" şeklinde ifade etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhar ile Abdülaziz b. Abdussamed arasında inkıta vardır.
Bize Haccâc b. Minhâl, ona Hemmâm, ona Ebu İmrân el-Cevnî, ona Ebu Bekir b. Abdullah b. Kays el-Eş'arî ona da babası (Abdullah b. Kays el-Eş'arî)'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"(Cennetteki) çadır, içi boşaltılmış bir incidir. Bunun semaya doğru uzunluğu otuz mildir. Bu çadırın her bir köşesinde, Mümin için eşler (huriler) bulunur. Bunların biri diğerini görmez."
Ebu Abdussamed ve Haris b. Ubeyd, Ebu İmran'dan yaptıkları rivayette "altmış mil" şeklinde ifade etmişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhar ile Haris b. Ubeyd arasında inkıta vardır.
Bize İbrahim b. Musa, ona İsa, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Hz. Âişe (r.anha) “Hz. Peygamber'e (sav)'e sihir yapıldı” demiştir. Ve yine Leys der ki: Hişâm'ın, babasından işitip muhafaza ettiği ve bana yazdığına göre Âişe şöyle demiştir:
Peygamber'e (sav) sihir yapılmıştı. Hatta Peygamber (sav) bazı yapmadığı şeyleri sanki yapmış gibi sanıyordu. Nihayet günün birinde tekrar tekrar dua etti. Sonra bana şöyle buyurdu: "Bildin mi? Allah bana şifa olacak şeyi bildirdi. Bana iki kişi geldi, biri başucumda, diğeri ayak ucumda oturdu ve biri diğerine “bu kişinin hastalığı nedir?” diye sordu. O da “sihir yapılmıştır” diye cevap verdi. Bu sefer “kim sihir yapmıştır?” diye sordu. Diğeri “Lebîd b. A'sam” diye cevap verdi. O kişi “bu sihir ne ile yapılmıştır?” diye sordu. Diğeri de “bir tarak, saç ve sakal tarantısı, erkek hurmanın kurumuş çiçek kapçığı ile” diye cevap verdi. Adam “nerede yapılmıştır?” diye sordu. Diğeri “Zervân Kuyusu'nda” diye cevap verdi."
Sonra Peygamber (sav) çıkıp bu kuyuya gitti. Sonra dönüp geldiğinde Âişe'ye "Kuyunun etrafındaki hurma ağacının uçları, Şeytanların başları gibidir" buyurdu. Bunun üzerine ben “Sen o sihri çıkardın mı?” diye sordum. Rasulullah (sav) "hayır çıkarmadım. Çünkü Allah bana şifa vermiştir. Bir de o sihri çıkarıp çözmekle halk arasında sihir şerrinin yayılmasından endişe ettim. Sonra (emrimle) o kuyu kapatılıp gömüldü" buyurdu.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkıta vardır.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona ez-Zührî, ona da Said b. Müseyyeb şöyle haber vermiştir:
"Hassan b. Sabir mescitte şiir okurken Hz. Ömer geldi (bu durumu hoş karşılamayıp müdahale etti.) Bunun üzerine Hassan 'ben senden daha hayırlı olan Hz. Peygamber (sav) mescitteyken şiir okuyordum' dedi. Sonra da Ebu Hureyre'ye yönelerek 'Allah aşkına söyle Hz. Peygamber'in (sav) bana '(müşriklere) benim adıma cevap ver. Allahım onu Ruhu'l-kudüs ile destekle' dediğini duymadın mı? dedi. Ebu Hureyre de 'evet' dedi."