Giriş

Bize İsmail, ona kardeşi (Abdülhamid b. Ebu Üveys), ona İbn Ebu Zi'b, ona Saîd el-Makburî, ona da Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah'tan (sav) iki kap (dolusu ilim) ezberledim. Birisini yaydım, diğerini ise yayarsam şu boğazım kesiliverir."


    Öneri Formu
1256 B000120 Buhari, İlim, 42

Bize Haccâc, ona Şu'be, ona Ali b. Müdrik, ona Ebu Zür'a ona da Cerîr, veda haccında Nebî'nin (sav) kendisine "İnsanları sustur." dedikten sonra şunu buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kafirlere dönmeyin"


    Öneri Formu
1257 B000121 Buhari, İlim, 43

Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyan, ona Amr, ona da Said b. Cübeyr şöyle demiştir: İbn Abbas'a “Nevf el-Bikâlî, rivayette bahsi geçen Musa’nın, peygamber olan Hz. Musa değil başka bir Musa olduğunu söylüyor” dedim. İbn Abbas “Allah'ın düşmanı yalan söylemiş” dedi. Bize Übey b. Ka'b'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

"Musa Peygamber İsrailoğulları arasında konuşma yapmak için ayağa kalktı. O sırada kendisine “insanların en bilgili olanı kimdir?” diye soruldu. Musa “benim” dedi. Yüce Allah onu kınadı. Çünkü bu konuda ona bilgi vermemişti. Allah ona 'iki denizin birleştiği yerde kullarımdan biri var, o senden daha çok bilgilidir' buyurdu. Bunun üzerine Musa 'ya Rab, ona nasıl ulaşabilirim?' diye sordu. Allah 'sepetin içine bir balık koy, onu nerede kaybedersen o kulum da oradadır' buyurdu. Hz. Musa, hizmetçisi Yuşa b. Nun’u da berberine alarak, sepetin içine bir balık koyup yola çıktılar. Bir kayalığa gelince başlarını koyup uyudular. Balık sepetten çıktı ve denize doğru kendine bir yol açarak ilerleyip gitti. Böyle bir yolun açılmasına Musa ve hizmetçisi çok şaşırdılar. Gece ve gündüzlerinin kalan kısmında yola devam ettiler. Sabah olunca Musa hizmetçisi Yuşa’ya “öğle yemeğimizi getir, bu seyahat bizi çok yordu” dedi. Hz. Musa emredildiği yeri geçene kadar herhangi bir yorgunluk hissetmemişti. Hizmetçisi ona 'gördün mü, kayalıkta dinlendiğimizde balığı nasıl da unuttum' dedi. Hz. Musa 'istediğimiz de buydu' dedi ve izlerini takip edip geldikleri yerden geriye döndüler. Kayalığa vardıklarında elbisesine bürünmüş bir adam gördüler. Hz. Musa ona selam verdi. Hızır 'senin diyarında bu selam nereden?' diye sordu. Hz. Musa 'ben Musa’yım' diye cevap verdi. Hızır (as) 'İsrail oğullarının Musa’sı mı?' diye sordu. O da 'evet' dedi. 'Sana öğretilen ilimden bana da öğretmen için sana tabi olayım mı?' diye sordu. (Hızır) 'sen bana sabredemezsin. Ey Musa ben de Allah’ın bana verdiği öyle bir bilgi var ki, sen onu bilmezsin. Sen de Allah’ın sana öğrettiği ama benim bilmediğim şeyleri biliyorsun” dedi. Hz. Musa “inşallah benim sabırlı olduğumu ve emrine isyan etmeyeceğimi göreceksin' dedi. Sahilde yürümeye başladılar, binecek bir gemileri yoktu. Oradan bir gemi geçti. Kendilerini taşımaları için gemicilerle konuştular, Hızır onlara tanıdık çıktığı için onları gemiye ücretsiz aldılar. Bir serçe gelip geminin kenarına kondu ve denizden bir iki yudum aldı. Hızır 'benim ilmimle senin ilmin, Allah’ın ilmini bu serçenin denizden aldığı bir yudum kadar eksiltmez' dedi. Ondan sonra geminin tahtalarından birini söktü. Musa 'bizi gemilerine hiçbir ücret talep etmeden alan insanların gemilerini mi batıracaksın?” dedi. Hızır “ben sana, benimle birlikte sabredemezsin demedim mi?' dedi. Hz. Musa 'unuttuğum şey için beni kınama' buyurdu. Hz. Musa’nın ona ilk karşı çıkışı unutma sebebiyleydi. Yollarına devam ettiler. Diğer çocuklarla oynayan bir çocuk gördüler. Hızır (as) çocuğun başından tutup onu kopardı. Musa 'tertemiz bir canı haksız yere mi öldürüyorsun?' diye şaşkınlıkla sorunca Hızır 'ben sana, benimle sabredemezsin demedim mi?' diye cevap verdi." İbn Uyeyne der ki: Bu ikincisi birincisinden daha bilinçli bir itirazdı. "Sonra yollarına devam ettiler. Bir köye vardılar ve ahaliden yemek istediler. Ahali onları misafir etmek istemedi. Yolda yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. Hızır o duvarı düzeltti. Eliyle sıvazlayıp düzeltiverdi. Hz. Musa ona “istesen bunun için bir ücret alabilirdin' dedi. Hızır 'İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir” diye karşılık verdi.' Hz. Peygamber (sav) "Allah, Musa’ya rahmet eylesin. Keşke sabretseydi de aralarında geçecek olaylar anlatılsaydı." buyurdu.


    Öneri Formu
1258 B000122 Buhari, İlim, 44

Bize Müsedded, ona Yahya, ona Şu'be, ona Katâde, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir:
Kendisi, 'sizlere, benden sonra hiç kimsenin rivayet edemeyeceği bir hadis rivayet edeceğim' dedikten sonra Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"İlmin azalması, cehaletin yaygınlaşması, zinanın normalleşmesi, kadınların çoğalması ve erkeklerin azalması kıyamet alametlerindendir. Öyle ki, elli kadına bakacak bir erkek bulunur."


    Öneri Formu
1259 B000081 Buhari, İlim, 21

Bize Said b. Ufeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Hamza b. Abdullah b. Ömer, ona da İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Uyurken (rüyamda) bana bir bardak süt getirildi. Onu içtim. Süte o kadar kandım ki parmaklarımdan çıktığını gördüm. Ardından artanı Ömer b. Hattâb'a verdim." Oradakiler: 'Yâ Rasulullah, nasıl tevil ettin' dediler. O, "ilim (ile)" dedi.


    Öneri Formu
1260 B000082 Buhari, İlim, 22

Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb, ona Eyyub, ona İkrime, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir:

Nebî'ye (sav) hacc yaparken soru soruldu. Birisi, “taş atmadan önce kurban kestim” dedi. Hz. Peygamber (sav) eliyle işaret ederek "sakınca yoktur" dedi. Bir başkası, “kurban kesmeden önce tıraş oldum” dedi. Hz. Peygamber (sav) eliyle işaret ederek "sakınca yoktur" dedi.


    Öneri Formu
1262 B000084 Buhari, İlim, 24

Bize Mekkî b. İbrahim, ona Hanzala b. Ebu Süfyan, ona Salim, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"İlim (çekip) alınır, cehalet ve fitneler yaygınlaşır ve herc çoğalır." Ya Rasulullah, herc nedir diye soruldu. O ise, bu şekilde eliyle (boğazını) işaret etti. Sanki öldürmeyi kastediyordu.


    Öneri Formu
1263 B000085 Buhari, İlim, 24

Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb, ona Hişâm, ona Fâtıma, ona da Esmâ şöyle rivayet etmiştir:

Namaz kılarken Aişe'nin yanına gelip insanların durumunu sordum. O, gökyüzünü işaret etti. İnsanlar da namaz kılıyorlardı. Aişe, “Subhanallah” dedi. Ben “bu bir ayet (alamet mi?” dedim, başıyla işaret ederek “evet” dedi. Ben de baygınlık hali gelene kadar namaz kıldım. (Öyle ki), başıma su dökmeye başladım. Nebî (sav), Allah'a hamd edip onu övdü, ardından şöyle buyurdu:

"Cennet ve cehennem dahil şu makamımda bana gösterilmeyen hiçbir şey kalmadı. Bana, kabirlerinizde, Mesih Deccal fitnesine benzer ya da yakın" -Ravi der ki: Esmâ, hangi ifadeyi kullandı bilemiyorum.- "fitnelere maruz kalacağınız da vahyolundu. Kişiye “bu adam (Muhammed) hakkında ne biliyorsun” diye sorulur. Mümin ya da kesin inançlı" -Ravi der ki: Esmâ, hangi ifadeyi kullandı bilemiyorum- "kimse üç defa “O, Allah'ın Rasulü Muhammed'dir. Bize apaçık belgeler ve hidayet getirdi, biz de ona uyup tabi olduk. O, Muhammed'dir” der. Ona “rahatça uyu, senin kesin inançlı biri olduğunu bildik” denir. Münafığa ya da imanından şüphe eden" -Ravi der ki: Esmâ, hangi ifadeyi kullandı bilemiyorum- "gelince “bilemiyorum, insanların bir şey dediğini duydum, ben de onu söyledim” der."


    Öneri Formu
1264 B000086 Buhari, İlim, 24


    Öneri Formu


    Öneri Formu
1261 B000083 Buhari, İlim, 23