11724 Kayıt Bulundu.
Bize Ebû’l-Hasan Ali b. Ahmed b. Abdân –buradaki lafız da ona aittir-, ona Ahed b. Ubeyd es-Saffâr, ona İbn Milhân, ona Yahya b. Bükeyr, ona el-Leys, ona Halid, ona Saîd b. Ebî Hilâl, ona Nuaym b. Abdullah el-Mücemmir şöyle rivâyet etti:
Bir gün Ebû Hureyre ile birlikte mescidin üstüne çıkmıştım. Ebû Hureyre’nin gömleğinin altında pantolon vardı. Pantolonu sıyırdı, sonra abdest almaya başladı. Yüzünü ve kollarını yıkadı, suyu pazularına kadar ulaştırdı. Sonra ayaklarını yıkadı, bu esnada suyu baldırına kadar ulaştırdı. Sonra, ben Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim, dedi:
"Kıyâmet günü benim ümmetim, abdest azalarının parlaklığı nedeniyle sakar atlar gibi (parlayarak) gelirler. Öyleyse abdest azalarının parlaklığını genişletmesi mümkün olan, bunu yapsın!"
Bu rivâyeti Buhârî es-Sahîh’te Yahya b. Bükeyr’den tahric etti, ancak Ebû Hureyre’nin yaptıklarını zikretmedi.Müslim de Harun b. Saîd’den aynı manada tahric etti, yalnız o Ebû Hureyre’nin yaptıklarını da zikretti.
Bize Ebu Abdullah el-Hafız, ona Ebu Kasım Abdurrahman b. Hasan el-Esedî (imlâ yoluyla), ona Ebu İshak İbrahim b. Hüseyin b. Dîzîl, ona Adem b. Ebu İyas, ona Şube (b. Haccac), ona Katade (b. Diame), ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Hiç biriniz, sevdiği bir kimseyi yalnız Allah için sevinceye kadar, Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar küfre geri dönmektense ateşe atılmak kendisi için daha sevimli oluncaya kadar, Allah ve Rasulü kendisi için başkalarından daha sevimli oluncaya kadar imanın tadını alamaz."
Buhari, Sahih'te (ravi) Adem vasıtasıyla; Müslim, başka bir tarikle Şu'be'den rivayet etmiştir.
Bize Ebu Nasr Ahmed b. Muhammed b. Hasan b. Hamid b. Harun b. Abdülcebbar el-Buhârî ki İbn Neyâzikî olarak meşhurdur. 370 yılı Safer ayında haccetmek için bize geldi. Ona Ebu Hayr Ahmed b. Muhammed b. Celil b. Halid b. Haris el-Buhârî el-Kirmânî el-Abkasî el-Bezzar 322 yılında, ona Ebu Abdullah Muhammed b. İsmail b. İbrahim b. Muğire b. Ahnef el-Cu'fi el-Buhârî, ona Ebu Velid, ona Şu'be, ona Velid b. 'Ayzar, ona Ebu Amr eş-Şeybânî eliyle Abdullah İbn Mes'ûd'un (ra) evini işaret ederek, onun şöyle dediğini rivayet etti:
Hz. Peygamber'e (sav), 'Allah'ın en sevdiği amel nedir?' diye sordum. (Peygamber), "Vaktinde kılınan namaz" buyurdu. 'Sonra hangisidir' diye sordum. "Anne-babaya iyi davranmak" dedi. 'Sonra hangisidir' diye sordum. "Allah yolunda cihat etmek" dedi.
Abdullah b. Mesud,'(Peygamber) Bana bunları söyledi, şayet kendisine sormaya devam etseydim, o da söyleyeceklerini arttırırdı', dedi.
Ukayl der ki: Bana Zührî, ona Urve, ona da Âişe şöyle haber vermiştir:
Rasulullah (sav) (mekke'den Medine'ye hicret eden) kadınları imtihan ederdi. Bize ulaşan habere göre, Yüce Allah, hicret eden mümin kadınların, müşrik kocalarının kendilerine yaptıkları harcamaları, onlara iade etmeleri ve Müslüman erkeklerin de kafir eşlerini artık nikahları altında tutmamaları gerektiğini bildiren hükmü indirdiği zaman Hz. Ömer, (Müslüman olmayan) iki eşini; Karîbe bt. Ebu Ümeyye ve Cervel el-Huzâî'nin kızını boşadı. Bunlardan Karîbe ile Muaviye, diğeri ile de Ebu Cehm evlendi. Kafirler, Müslümanların, kaçıp giden eşlerine harcadıkları nafakayı Müslümanlara ödemeye yanaşmayınca Yüce Allah "Eğer sizden birinin eşi dinden dönüp kâfirlere katılır da o kadına verdiğiniz mehir size iade edilmezse, onlarla yaptığınız savaşta galip gelip kendilerinden ganimet aldığınızda, eşleri gitmiş olan kocalara, ödedikleri mehir kadarını o ganimetten verin" (Mümtehine, 11) ayetini indirdi. "Akib (العقب)" eşi küffara kaçan Müslümanın, eşine yaptığı harcamayı ifade eder. Böylece Allah, eşi çekip giden bir Müslümanın, kaçıp giden kafir eşine ödediği mehrin, ona geri ödenmesini emretti. Ama biz, iman ettikten sonra dinden dönüp giden hiç bir kadını duymadık.
Yine bize ulaşan habere göre, Hudeybiye antlaşması döneminde Ebu Basîr b. Üseyd es-Sakafî iman edip muhacir olarak Hz. Peygamber'e (sav) geldi. Ahnes b. Şerîk Hz. Peygamber'e mektup yazarak Ebu Basîr'in iadesini talep etti.
Râvi hadisin devamını da aktardı.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ukayl b. Halid arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî, ona Mu'temir, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona da Ebu Osman şöylr demiştir:
Uhud savaşı günlerinde bazı anlar olurdu ki, Sa'd ve Talha dışında Hz. Peygamber'in (sav) yanında savaşan kimse kalmazdı. Bu rivayet Talha ile Sa'd'ın hadisinden alınmıştır.
Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Üsame, ona Ubeydullah, ona Nâfi, ona da İbn Ömer; (T) Ubeydullah dedi ki, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe şöyle söylemiştir:
Bilal gece ezan okurdu. (Bunun üzerine) Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"İbn Ümmü Mektum ezan okuyana dek yiyin ve için. Çünkü o, fecir doğana kadar ezan okumaz."
Ravilerden Kasım şöyle demiştir: İkisinin ezanı arasında fecr-i kazib ile ile fecr-i sadığın doğması arasındaki kadar bir fark vardır.
Bize İsmail, ona Malik, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona Enes b. Malik şöyle dedi:
"Bir terzi Rasulullah'ı (sav) yaptığı yemeğe davet etti. Ben de Rasulullah'la (sav) beraber bu yemeğe gittim. Terzi, Rasulullah'a (sav) arpa ekmeği ile kabak ve kurutulmuş etle yapılan çorba ikram etti. Ben Hz. Peygamber'in (sav) yemek kabındaki kabakları aradığını gördüm. O günden sonra kabağı hep sevdim."
Sumâme b. Abdullah dedesi Enes'in 'Ben kabakları Rasulullah'ın (sav) önüne topluyordum' dediğini söylemiştir.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Salim b. Abdullah, ona da İbn Ömer'in (r.anhuma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Hepiniz çobansınız ve elinizin altındaki kişilerden sorumlusunuz. Devlet adamı da bir çobandır, halkından sorumludur, erkek, ailesinin çobanıdır ve ailesinden sorumludur, kadın, kocasının evinde bir çobandır ve ailesinden sorumludur, Hizmetçi, efendisinin parasının çobanıdır ve onun tasarrufundan sorumludur"
Abdullah b. Ömer der ki: Ben Hz. Peygamber'den bunları duydum ve zannediyorum Hz. Peygamber (sav) şunu da söyledi: "Adam (evlad), babasının malının çobanıdır ve yaptığı harcamadan sorumludur. Hepiniz çobansınız ve hepiniz yaptığınız çobanlıktan sorumlusunuz."