11724 Kayıt Bulundu.
Bize İshak b. Yezîd, ona Şuayb b. İshak, ona el-Evzâî, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Amr b. Yahya b. Umâre, ona babası Yahya b. Umâre b. Ebu Hasan, ona da Ebu Saîd'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Beş okkadan az gümüş için zekât yoktur. En aşağı üçer yaşında beş deveden aşağısının da zekatı yoktur. Beş veskten az toprak ürünü için de zekât yoktur."
Açıklama: Beş okkadan yani 200 dirhemden (595 gr.) daha az gümüşte zekât yükümlülüğü yoktur. Beş devenin altında da zekât olmayacağı kaidesi de develer için nisab miktarıdır. Hadiste geçen vesk, 165 litrelik bir hacim ölçüsü birimi olup yaklaşık 132 kg. buğdaya tekabül etmektedir. Bu durumda toprak ürünlerinin nisabı, ağırlık ölçüsüne göre 660 kg.’dır.
Bize Abdullah b. Recâ, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona Abdurrahman b. Yezid şöyle rivayet etmiştir:
Abdullah (ra) ile birlikte Mekke’ye gitmek üzere yola çıktık, sonra Müzdelife’ye vardık. Abdullah her birinde ezan okuyup kamet getirerek, arada akşam yemeğini de yemek suretiyle ile iki vakit namaz kıldı. Daha sonra fecir doğduğu zaman sabah namazını kıldı. Öyle ki kimisi fecir attı derken, bir başkası hayır fecir henüz doğmadı, diyeceği bir vakitte idi. Sonra (Abdullah b. Mesud) şöyle dedi: Rasulullah (sav) "Şüphesiz bu iki namaz, Akşam ve yatsı namazı, bu mekânda vakitlerinden başka bir vakte geçirilmişlerdir. Dolayısıyla İnsanlar yatsıdan önce Müzdelife’ye gelmesinler, diğeri ise bu saatte kılınan sabah namazıdır" buyurdu. Sonra Abdullah ortalık aydınlanıncaya kadar vakfe yaptı, ardından “eğer müminlerin emiri şu an (Müzdelife’den) ayrılırsa, sünneti isabet ettirmiş olur” dedi. Ravi der ki: Onun bu sözü söylemesi mi, yoksa Osman’ın (ra) (Müzdelife’den) ayrılması mı daha önceydi, bilemiyorum. Sonra Nahr (kurban bayramı birinci) günü Akabe cemresine taş atıncaya kadar telbiye getirmeye devam etti.
Bize Züheyr b. Harb, ona Vehb b. Cerîr, ona babası, ona Yunus el-Eylî, ona Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas şöyle söylemiştir:Üsame b. Zeyd, Arafat'tan Mina'ya kadar Hz. Peygamber'in (sav) bineğinin arkasına binmişti. Sonra Müzdelife'den Mina'ya gelinceye kadar da Hz. Peygamber, Fadl b. Abbas'ı arkasına bindirdi. Abdullah b. Abbas'ın naklettiğine göre Fadl ve Üsame şöyle söylemişlerdir:
"Hz. Peygamber (sav) Akabe cemresini taşlayıncaya kadar telbiye getirmeye devam etti."
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona Zübeyd, ona Şa'bi, ona da Berâ şöyle rivayet etmiştir:
"Peygamber (sav) kurban bayramında bize hutbe verdi ve 'Bugün yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır. Ardından (evlerimize) dönüp, kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa, sünnetimize uygun bir iş yapmış olur. Kim de namaz kılmadan evvel hayvanı keserse, bu ancak acele edip ailesine verdiği bir etten ibarettir. Bunun da kurban ibadeti ile hiç bir ilgisi yoktur' buyurdu. Hz. Peygamber'in (sav) bu sözleri üzerine dayım Ebu Burde b. Niyâr ayağa kalktı ve 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben hayvanımı namaz kılmadan önce kestim. Bende yaşına girmiş keçiden daha iyi bir oğlak var' dedi. Bunun üzerine Rasulullah 'Oğlağı onun yerine kurban edip kes. Fakat (yaşına girmemiş olan böyle) bir oğlak, senden sonra hiç kimse için (kurban olarak) yeterli olmayacaktır' buyurdu."