Öneri Formu
Hadis Id, No:
231022, İHS001732
Hadis:
1732 - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ قَحْطَبَةَ بْنِ مَرْزُوقٍ، بِفَمِ الصِّلْحِ، حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ، حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ حِبَّانَ الْأَنْصَارِيُّ، عَنِ ابْنِ مُحَيْرِيزٍ، قَالَ: جَاءَ رَجُلٌ إِلَى عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ، فَقَالَ: يَا أَبَا الْوَلِيدِ، إِنِّي سَمِعْتُ أَبَا مُحَمَّدٍ الْأَنْصَارِيَّ يَقُولُ: الْوِتْرُ وَاجِبٌ، فَقَالَ عُبَادَةُ: كَذَبَ أَبُو مُحَمَّدٍ، سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: «خَمْسُ صَلَوَاتٍ افْتَرَضَهُنَّ اللَّهُ عَلَى عِبَادِهِ، فَمَنْ جَاءَ بِهِنَّ وَقَدْ أَكْمَلَهُنَّ وَلَمْ يَنْتَقِصْهُنَّ اسْتِخْفَافًا بِحَقِّهِنَّ، كَانَ لَهُ عِنْدَ اللَّهِ عَهْدٌ أَنْ يُدْخِلَهُ الْجَنَّةَ، وَمَنْ جَاءَ بِهِنَّ وَقَدِ انْتَقَصَهُنَّ اسْتِخْفَافًا بِحَقِّهِنَّ لَمْ يَكُنْ لَهُ عِنْدَ اللَّهِ عَهْدٌ، إِنْ شَاءَ عَذَّبَهُ، وَإِنْ شَاءَ رَحِمَهُ».
قَالَ أَبُو حَاتِمٍ: «قَوْلُ عُبَادَةَ: كَذَبَ أَبُو مُحَمَّدٍ، يُرِيدُ بِهِ أَخْطَأَ، وَكَذَلِكَ قَوْلُ عَائِشَةَ، حَيْثُ قَالَتْ لِأَبِي هُرَيْرَةَ، وَهَذِهِ لَفْظَةٌ مُسْتَعْمَلَةٌ لِأَهْلِ الْحِجَازِ إِذَا أَخْطَأَ أَحَدُهُمْ يُقَالُ لَهُ: كَذَبَ، وَاللَّهُ جَلَّ وَعَلَا نَزَّهَ أَقْدَارَ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ إِلْزَاقِ الْقَدْحِ بِهِمْ حَيْثُ قَالَ: {يَوْمَ لَا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ} التحريم: 8 فَمَنْ أَخْبَرَ اللَّهُ جَلَّ وَعَزَّ أَنَّهُ لَا يُخْزِيهِ فِي الْقِيَامَةِ فَبِالْحَرِيِّ أَنْ لَا يُجْرَحَ، وَالرَّجُلُ الَّذِي سَأَلَ عُبَادَةَ هَذَا: هُوَ أَبُو رُفَيْعٍ الْمُخْدَجِيُّ»
Tercemesi:
Bize Abdullâh İbn Kahtabe İbn Merzûk, Femussılh'ta haber verdi: Bize Ahmed İbn Menî' anlattı: Bize Huşeym anlattı: Bize Yahyâ İbn Saîd haber verdi: Muhammed İbn Yahyâ İbn Habbân el-Ensârî bize, İbn Muhayrîz'in şöyle dediğini anlattı:
Bir adam, Ubâde İbnü's-Sâmit'e gelerek şöyle dedi: Ey Ebu'l-Velîd, ben Ebû Muhammed el-Ensârî'yi şöyle derken işittim: Vitir namazı farzdır. Bunun üzerine Ubâde dedi ki: Ebû Muhammed yalan söylemiş, Allâh'ın Elçisi (sas)'i şöyle derken işittim: Allâh, kullarına beş vakit namazı farz kıldı. Kim bunları tamamlamış ve hakkını küçümsemek suretiyle eksik bırakmamış olarak gelirse, Allâh katında kendisi için, onu Cennet'e sokacağına dair bir söz vardır. Her kim de bunların hakkını küçümsemek suretiyle eksik bırakmış olarak gelirse, onun için Allâh katında bir söz yoktur; dilerse ona azap eder, dilerse rahmetiyle muamele eder.
Ebû Hâtim (İbn Hibbân) (ra): Ubâde, 'Ebû Muhammed yalan söylemiş' sözüyle, Ebû Muhammed'in yanıldığını kastediyor. Nitekim Âişe'nin, Ebû Hureyre'ye söylediği söz de bu anlamdadır. Bu, Hicaz halkı arasında kullanılan bir sözdür; içlerinden biri hata ettiğinde ona: 'Yalan söyledi' derler. Allâh Celle ve Alâ, elçisinin arkadaşlarını kendilerine böyle bir leke sürülmesinden uzak tuttu; nitekim şöyle buyurdu: 'Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde, nurları…' (Tahrim, 8). Dolayısıyla, Allâh Celle ve Azze'nin, kendilerini Kıyâmet günü utandırmayacağını bildirdiği kimselere elbetteki leke sürülmemelidir.
Burada Ubâde'ye soruyu soran kişi, Ebû Rufey' el-Muhdecî'dir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Salât 1732, 5/23
Senetler:
1. Ebu Velid Ubade b. Samit el-Ensari (Ubade b. Samit b. Kays)
Konular: