Giriş


    Öneri Formu
120090 D002928 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 1

Bize Müsedded, ona Bişr b. el-Mufaddal, ona Galib el-Kattan, ona bir şahıs babasından, onun da babasından naklettiğine göre bir su kaynağı üzerinde görevli imişler. İslamiyet kendilerine ulaşınca suyun sahibi İslam'ı kabul etmeleri halinde kendilerine yüz deve vaat etmiş. Bunun üzerine Müslüman olmuşlar. O zat develeri onların arasında taksim etmiş. Ancak kısa bir zaman sonra develeri onlardan geri almak istemiş. Oğlunu Hz. Peygamber'e (sav) göndermiş ve ona Hz. Peygamber’e (sav) git ve ona şöyle de: Babam size selam söylüyor. Kavmine Müslüman olmaları için yüz deve vadetti. Onlar da Müslüman oldular. Sonra develeri onlara paylaştırdı. Ama sonradan develerini geri almak istedi. Böyle bir hakkı var mıdır, yoksa yeni sahipleri mi develer üzerinde hak sahibidir? Eğer evet veya hayır derse ona babam ihtiyar bir kimsedir. Suyun idaresiyle görevlidir. Onun ölümünden sonra suyun idaresini bana vermeni istiyor de. Bunun üzerine adamın oğlu Hz. Peygamber’in (sav) huzuruna vardı ve babam size selam söylüyor dedi. Hz. Peygamber "selam senin ve babanın üzerine olsun" buyurdu. Ardından adamın oğlu babam İslam'a girmeleri şartıyla kavmine yüz deve vermeyi vadetmişti. Onlar Müslüman oldular ve İslam'ı güzelce yaşamaya başladılar. Sonra babam onlardan develeri geri almak istedi. Şimdi bu develerde babam mı yoksa onlar mı hak sahibidir? diye sordu. Hz. Peygamber (sav): "Eğer baban develeri onara teslim etmek istiyorsa, onları versin. Eğer develeri geri almayı uygun buluyorsa, bu develere onlardan daha çok hak sahibidir. Eğer onlar İslam'a girmişlerse bu kendileri için hayırlıdır. Eğer İslam’a girmezlerse onlarla savaşılır" buyurdu. Adam babam yaşlı bir kimse, suyun idareciliğini yapıyor. Bu görevi ondan sonra bana vermeni talep ediyor dedi. Hz. Peygamber (sav) "su idareciliği bir haktır ve bu görevi yapanlar insanlara gereklidirler. (Bu işi yaparken hakka tam manasıyla riayet zor olduğundan) bu görevi alanların çoğu cehennemdedirler."


    Öneri Formu
17756 D002934 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 5


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِذَا أَرَادَ اللَّهُ بِالأَمِيرِ خَيْرًا جَعَلَ لَهُ وَزِيرَ صِدْقٍ

    Öneri Formu
17754 D002932 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 4


Açıklama: Enbiyâ suresi 104. ayette (o gün, yazılı kâğıtların tomarını dürer gibi göğü toplayıp düreriz) geçen 'sicil' kelimesinin 'yazılı sahife', 'melek' veya Rasulullah'ın (sav) kâtibi olduğu söylenmiştir. İbnü'l-Esîr onun hakkında 'Rasulullah'ın (sav) kâtibi, meçhuldür' ifadesini kullanmaktadır. İbn Hacer ise İsâbe'sinde onun Rasulullah'ın (sav) kâtibi olduğundan bahisle hem buna hem de Habeşli bir adam olduğuna dair birtakım rivayetlere yer vermiştir. İbn Kayyim ise Rasulullah'ın (sav) sahabesi arasında böyle bir isimde kimsenin bulunmadığını, O'nun kâtiplerinin belli olduğunu, onların içinde bu isimle maruf birinin olmadığını söylemiş, söz konusu ayetin Mekke'de nazil olduğunu ve Mekke döneminde Hz. Peygamber'in kâtibinin bulunmadığını belirtmiştir.

    Öneri Formu
17757 D002935 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 6


Açıklama: Hz. Aişe'nin ifadelerinde Hz. Peygamber'in kadınların biatlarını "sözle" aldığı yer almamaktadır. Ancak ifadeler diğer şarihlerinde kabul ettiği şekliyle Nevevî tarafından istisna-i munkatı olarak değerlendirilerek "Hz. Peygamber (sav) yabancı kadınların elini asla tutmadı fakat onların biatlarını sözle aldı" şeklinde takdir edilmiştir. (Nevevî, Şerhu Müslim, XIII, 11; Avnu'l-Mabûd, VIII, 113.)

    Öneri Formu
17763 D002941 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 9


    Öneri Formu
17751 D002929 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 2


    Öneri Formu
17755 D002933 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 5


    Öneri Formu
17758 D002936 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 7


    Öneri Formu
17762 D002940 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 9


    Öneri Formu
17764 D002942 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 9