حَدَّثَنَا الأَنْصَارِىُّ حَدَّثَنَا مَعْنٌ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ جَابِرٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « أَيُّمَا رَجُلٍ أُعْمِرَ عُمْرَى لَهُ وَلِعَقِبِهِ فَإِنَّهَا لِلَّذِى يُعْطَاهَا لاَ تَرْجِعُ إِلَى الَّذِى أَعْطَاهَا لأَنَّهُ أَعْطَى عَطَاءً وَقَعَتْ فِيهِ الْمَوَارِيثُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَهَكَذَا رَوَى مَعْمَرٌ وَغَيْرُ وَاحِدٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ مِثْلَ رِوَايَةِ مَالِكٍ . وَرَوَى بَعْضُهُمْ عَنِ الزُّهْرِىِّ وَلَمْ يَذْكُرْ فِيهِ « وَلِعَقِبِهِ » . و روي هذا الحديث من غير وجه عن جابر عن النبي صلى الله عليه و سلم قال « العُمْرَى جائزة لأهلها » و ليس فيها لعقبه . و هذا حديث حسن صحيح. وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ قَالُوا إِذَا قَالَ هِىَ لَكَ حَيَاتَكَ وَلِعَقِبِكَ . فَإِنَّهَا لِمَنْ أُعْمِرَهَا لاَ تَرْجِعُ إِلَى الأَوَّلِ . وَإِذَا لَمْ يَقُلْ لِعَقِبِكَ فَهِىَ رَاجِعَةٌ إِلَى الأَوَّلِ إِذَا مَاتَ الْمُعْمَرُ . وَهُوَ قَوْلُ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ وَالشَّافِعِىِّ . وَرُوِىَ مِنْ غَيْرِ وَجْهٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الْعُمْرَى جَائِزَةٌ لأَهْلِهَا » . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ. قَالُوا إِذَا مَاتَ الْمُعْمَرُ فَهِىَ لِوَرَثَتِهِ. وَإِنْ لَمْ تُجْعَلْ لِعَقِبِهِ . وَهُوَ قَوْلُ سُفْيَانَ الثَّوْرِىِّ وَأَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ .
Bize el-Ensarî, ona Ma'n, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme, ona da Cabir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kime kaydı hayat şartıyla kendisine ve kendisinden sonra da çocuklarına bir şey hibe edilirse o şey, verilen kişiye ait olur ve hibede bulunan kişiye geri dönmez. Çünkü o, artık mirasa konu olmuş olan bir bağışta bulunmuştur."
Ebu İsa der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Mamer ve bir çok kişi Zührî'den, Malik tarafından yapılan rivayetin aynısını nakletmişlerdir. Bazıları ise "kendisinden sonra da çocuklarına" kaydına yer vermeden Zührî'den bunu rivayet etmişlerdir. Bu hadis Cabir'den bir çok tarikle "Umrâ, caizdir. Hibe edilen mal, bu yolla bağışlanan kişiye aittir." şeklinde "kendisinden sonra da çocuklarına" kaydı olmaksızın nakledilmiştir. Bu, hasen sahih bir hadistir. Uygulamanın bu hadis göre olduğunu söyleyen bazı ilim ehli şöyle demiştir: Umrâ yoluyla hibede bulunan kişi “bu mal, yaşadığın sürece senin, senden sonra da çocuklarının mülküdür” dediği zaman hibe edilen mal, umrâ yoluyla hibe edilen kişinin mülkiyetine geçmiştir ve sonrasında ilk sahibine geri dönmez. Fakat “senden sonra da çocuklarının” kaydını ifade etmezse umrâ yoluyla hibe edilen kişi öldüğünde söz konusu hibe edilen mal, ilk sahibinin mülkiyetine geri döner. Bu görüş Malik b. Enes ve Şafii'ye ait bir görüştür.
"Umrâ, caizdir. Hibe edilen mal, bu yolla bağışlanan kişiye aittir." hadisi Hz. Peygamber'den (sav) Bir çok tarikle rivayet edilmiştir. Dolayısıyla diğer bazı ilim ehline göre de uygulama, bu hadise göredir. Onlar “umrâ yoluyla hibe eden kişi 'senden sonra da çocuklarının olsun' kaydını şart koşmasa bile umrâ yoluyla hibe edilen kişi vefat ettiğinde, söz konusu hibe edilen mal, ölen bu kişinin varislerine intikal eder” demişlerdir. Bu da Süfyan es-Sevrî, Ahmed ve İshak'ın görüşüdür.
Açıklama: Umrâ; bağışlayanın veya lehine bağışta bulunulan kişinin hayatıyla sınırlı olmak kaydıyla yapılan bir hibe türüdür. Burada ilgili rivayetin mutlak ve mukayyet halinin kaynaklık ettiği içtihat farklılıklarına dikkat çekilmektedir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18494, T001350
Hadis:
حَدَّثَنَا الأَنْصَارِىُّ حَدَّثَنَا مَعْنٌ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ جَابِرٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « أَيُّمَا رَجُلٍ أُعْمِرَ عُمْرَى لَهُ وَلِعَقِبِهِ فَإِنَّهَا لِلَّذِى يُعْطَاهَا لاَ تَرْجِعُ إِلَى الَّذِى أَعْطَاهَا لأَنَّهُ أَعْطَى عَطَاءً وَقَعَتْ فِيهِ الْمَوَارِيثُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَهَكَذَا رَوَى مَعْمَرٌ وَغَيْرُ وَاحِدٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ مِثْلَ رِوَايَةِ مَالِكٍ . وَرَوَى بَعْضُهُمْ عَنِ الزُّهْرِىِّ وَلَمْ يَذْكُرْ فِيهِ « وَلِعَقِبِهِ » . و روي هذا الحديث من غير وجه عن جابر عن النبي صلى الله عليه و سلم قال « العُمْرَى جائزة لأهلها » و ليس فيها لعقبه . و هذا حديث حسن صحيح. وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ قَالُوا إِذَا قَالَ هِىَ لَكَ حَيَاتَكَ وَلِعَقِبِكَ . فَإِنَّهَا لِمَنْ أُعْمِرَهَا لاَ تَرْجِعُ إِلَى الأَوَّلِ . وَإِذَا لَمْ يَقُلْ لِعَقِبِكَ فَهِىَ رَاجِعَةٌ إِلَى الأَوَّلِ إِذَا مَاتَ الْمُعْمَرُ . وَهُوَ قَوْلُ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ وَالشَّافِعِىِّ . وَرُوِىَ مِنْ غَيْرِ وَجْهٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الْعُمْرَى جَائِزَةٌ لأَهْلِهَا » . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ. قَالُوا إِذَا مَاتَ الْمُعْمَرُ فَهِىَ لِوَرَثَتِهِ. وَإِنْ لَمْ تُجْعَلْ لِعَقِبِهِ . وَهُوَ قَوْلُ سُفْيَانَ الثَّوْرِىِّ وَأَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ .
Tercemesi:
Bize el-Ensarî, ona Ma'n, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme, ona da Cabir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kime kaydı hayat şartıyla kendisine ve kendisinden sonra da çocuklarına bir şey hibe edilirse o şey, verilen kişiye ait olur ve hibede bulunan kişiye geri dönmez. Çünkü o, artık mirasa konu olmuş olan bir bağışta bulunmuştur."
Ebu İsa der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Mamer ve bir çok kişi Zührî'den, Malik tarafından yapılan rivayetin aynısını nakletmişlerdir. Bazıları ise "kendisinden sonra da çocuklarına" kaydına yer vermeden Zührî'den bunu rivayet etmişlerdir. Bu hadis Cabir'den bir çok tarikle "Umrâ, caizdir. Hibe edilen mal, bu yolla bağışlanan kişiye aittir." şeklinde "kendisinden sonra da çocuklarına" kaydı olmaksızın nakledilmiştir. Bu, hasen sahih bir hadistir. Uygulamanın bu hadis göre olduğunu söyleyen bazı ilim ehli şöyle demiştir: Umrâ yoluyla hibede bulunan kişi “bu mal, yaşadığın sürece senin, senden sonra da çocuklarının mülküdür” dediği zaman hibe edilen mal, umrâ yoluyla hibe edilen kişinin mülkiyetine geçmiştir ve sonrasında ilk sahibine geri dönmez. Fakat “senden sonra da çocuklarının” kaydını ifade etmezse umrâ yoluyla hibe edilen kişi öldüğünde söz konusu hibe edilen mal, ilk sahibinin mülkiyetine geri döner. Bu görüş Malik b. Enes ve Şafii'ye ait bir görüştür.
"Umrâ, caizdir. Hibe edilen mal, bu yolla bağışlanan kişiye aittir." hadisi Hz. Peygamber'den (sav) Bir çok tarikle rivayet edilmiştir. Dolayısıyla diğer bazı ilim ehline göre de uygulama, bu hadise göredir. Onlar “umrâ yoluyla hibe eden kişi 'senden sonra da çocuklarının olsun' kaydını şart koşmasa bile umrâ yoluyla hibe edilen kişi vefat ettiğinde, söz konusu hibe edilen mal, ölen bu kişinin varislerine intikal eder” demişlerdir. Bu da Süfyan es-Sevrî, Ahmed ve İshak'ın görüşüdür.
Açıklama:
Umrâ; bağışlayanın veya lehine bağışta bulunulan kişinin hayatıyla sınırlı olmak kaydıyla yapılan bir hibe türüdür. Burada ilgili rivayetin mutlak ve mukayyet halinin kaynaklık ettiği içtihat farklılıklarına dikkat çekilmektedir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 15, 3/632
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Yahya Ma'n b. İsa el-Kazzâz (Ma'n b. İsa b. Ma'n)
6. Ebu Musa İshak b. Musa el-Ensari (İshak b. Musa b. Abdullah b. Musa b. Abdullah b. Yezid)
Konular:
İnfak, Allah yolunda
İnfak, Bağış
Sadaka, öncelikle aile efradına ve yakınlara verilmelidir
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18538, T001358
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ زَكَرِيَّا بْنِ أَبِى زَائِدَةَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ عُمَارَةَ بْنِ عُمَيْرٍ عَنْ عَمَّتِهِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ أَطْيَبَ مَا أَكَلْتُمْ مِنْ كَسْبِكُمْ وَإِنَّ أَوْلاَدَكُمْ مِنْ كَسْبِكُمْ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ جَابِرٍ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صحيح . وَقَدْ رَوَى بَعْضُهُمْ هَذَا عَنْ عُمَارَةَ بْنِ عُمَيْرٍ عَنْ أُمِّهِ عَنْ عَائِشَةَ . وَأَكْثَرُهُمْ قَالُوا ؛ عَنْ عَمَّتِهِ عَنْ عَائِشَةَ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمْ . قَالُوا إِنَّ يَدَ الْوَالِدِ مَبْسُوطَةٌ فِى مَالِ وَلَدِهِ يَأْخُذُ مَا شَاءَ . وَقَالَ بَعْضُهُمْ لاَ يَأْخُذُ مِنْ مَالِهِ إِلاَّ عِنْدَ الْحَاجَةِ إِلَيْهِ .
Tercemesi:
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Yediğinizin en helali kendi kazancınızdan olandır, çocuklarınız da sizin kazançlarınızdandır.” Tirmizî: Bu konuda Câbir ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazıları bu hadisi Umâra b. Umeyr’den annesinden ve Âişe’den rivâyet ederler. Çoğunluk ise “Halasından ve Âişe’den” diyerek rivâyet etmektedirler.
Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup şöyle derler: “Babanın eli çocuğun malında serbest bırakılmıştır dilediğini alır.” Bazı ilim adamları da “Çocuğun malından ancak o mala muhtaç olduğunda alır” derler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 22, 3/639
Senetler:
()
Konular:
Kazanç, el emeğiyle elde edilen en helal kazançtır
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ حُجْرٍ أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَضَى بِالْيَمِينِ مَعَ الشَّاهِدِ الْوَاحِدِ . قَالَ وَقَضَى بِهَا عَلِىٌّ فِيكُمْ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَهَذَا أَصَحُّ. وَهَكَذَا رَوَى سُفْيَانُ الثَّوْرِىُّ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مُرْسَلاً . وَرَوَى عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى سَلَمَةَ وَيَحْيَى بْنُ سُلَيْمٍ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَلِىٍّ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمْ رَأَوْا أَنَّ الْيَمِينَ مَعَ الشَّاهِدِ الْوَاحِدِ جَائِزٌ فِى الْحُقُوقِ وَالأَمْوَالِ . وَهُوَ قَوْلُ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ وَالشَّافِعِىِّ وَأَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ. وَقَالُوا لاَ يُقْضَى بِالْيَمِينِ مَعَ الشَّاهِدِ الْوَاحِدِ إِلاَّ فِى الْحُقُوقِ وَالأَمْوَالِ . وَلَمْ يَرَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَهْلِ الْكُوفَةِ وَغَيْرِهِمْ أَنْ يُقْضَى بِالْيَمِينِ مَعَ الشَّاهِدِ الْوَاحِدِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18458, T001345
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ حُجْرٍ أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَضَى بِالْيَمِينِ مَعَ الشَّاهِدِ الْوَاحِدِ . قَالَ وَقَضَى بِهَا عَلِىٌّ فِيكُمْ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَهَذَا أَصَحُّ. وَهَكَذَا رَوَى سُفْيَانُ الثَّوْرِىُّ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مُرْسَلاً . وَرَوَى عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى سَلَمَةَ وَيَحْيَى بْنُ سُلَيْمٍ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَلِىٍّ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمْ رَأَوْا أَنَّ الْيَمِينَ مَعَ الشَّاهِدِ الْوَاحِدِ جَائِزٌ فِى الْحُقُوقِ وَالأَمْوَالِ . وَهُوَ قَوْلُ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ وَالشَّافِعِىِّ وَأَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ. وَقَالُوا لاَ يُقْضَى بِالْيَمِينِ مَعَ الشَّاهِدِ الْوَاحِدِ إِلاَّ فِى الْحُقُوقِ وَالأَمْوَالِ . وَلَمْ يَرَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَهْلِ الْكُوفَةِ وَغَيْرِهِمْ أَنْ يُقْضَى بِالْيَمِينِ مَعَ الشَّاهِدِ الْوَاحِدِ .
Tercemesi:
Cafer b. Muhammed (r.a.)’in babasından rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.), tek şâhidle birlikte yemin verdirerek hüküm verdi.”
Cafer b. Muhammed: Ali de sizin aranızda buna göre hüküm vermişti. Tirmizî: Bu rivâyet daha sağlamdır. Aynı şekilde Sûfyân es Sevrî, Cafer b. Muhammed’den ve babasından mürsel olarak rivâyet etmiştir. Abdulaziz b. ebî Seleme ve Yahya b. Süleym’de bu hadisi Cafer b. Muhammed’den babasından ve Ali’den rivâyet etmişlerdir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup tek şâhidle birlikte yemin verdirmenin mal ve hukukta caiz olduğu görüşündedirler. Mâlik b. enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardan olup şöyle derler: “Sadece hukuk ve mal davalarında tek şâhidle birlikte yemine dayanılarak hüküm verilir. Küfeliler ve daha başkaları ise bu görüşte değillerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 13, 3/628
Senetler:
()
Konular:
Şahitlik, davacının bir şahit ve yeminine hükmedilmesi
Yargı, Hüküm verirken delil ve şahidle hüküm vermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18462, T001346
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ أَعْتَقَ نَصِيبًا - أَوْ قَالَ شِقْصًا أَوْ قَالَ شِرْكًا لَهُ فِى عَبْدٍ فَكَانَ لَهُ مِنَ الْمَالِ مَا يَبْلُغُ ثَمَنَهُ بِقِيمَةِ الْعَدْلِ فَهُوَ عَتِيقٌ وَإِلاَّ فَقَدْ عَتَقَ مِنْهُ مَا عَتَقَ » . قَالَ أَيُّوبُ وَرُبَّمَا قَالَ نَافِعٌ فِى هَذَا الْحَدِيثِ يَعْنِى فَقَدْ عَتَقَ مِنْهُ مَا عَتَقَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ ابْنِ عُمَرَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَقَدْ رَوَاهُ سَالِمٌ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Meni', ona İsmail b. İbrahim, ona Eyyüb (b. Keysân), ona Nâfi' (Mevla İbn Ömer), ona da (Abdullah) b. Ömer şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Kim ki bir köledeki hissesini, nasibini veya payını azat ederse ve bu kimsenin kölenin diğer yarı bedelini karşılayacak kadar malı bulunursa o yarısını da normal bir bedelle diğer ortağının hissesini öder ve o köle tamamen azat olmuş olur ve hürriyetine kavuşur, köle tamamen azat eden ortağın diğer yarı bedelini ödeyecek kadar parası yoksa azat edilen kadarı yani yarısı azat edilmiş olur."
Eyyüb dedi ki: Nafi' bu hadiste "Azat ettiği kadarı azat edilmiş olur" demiş olabilir. Tirmizî dedi ki: İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Salim de babası vasıtasıyla Rasulullah'tan (sav) bu hadisin bir benzerini rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 14, 3/629
Senetler:
()
Konular:
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنِ الْمُثَنَّى بْنِ سَعِيدٍ الضُّبَعِىِّ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ بَشِيرِ بْنِ نَهِيكٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « اجْعَلُوا الطَّرِيقَ سَبْعَةَ أَذْرُعٍ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18528, T001355
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنِ الْمُثَنَّى بْنِ سَعِيدٍ الضُّبَعِىِّ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ بَشِيرِ بْنِ نَهِيكٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « اجْعَلُوا الطَّرِيقَ سَبْعَةَ أَذْرُعٍ » .
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bahçe ve tarlalar arasında yeni yollar açacağınızda yolun genişliğini yedi zira (arşın) olarak yapınız.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 20, 3/637
Senetler:
()
Konular:
Haklar, İmar ve mesken, bahçe ve tarla arasında Yol hakkı,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18473, T001348
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ خَشْرَمٍ أَخْبَرَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى عَرُوبَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنِ النَّضْرِ بْنِ أَنَسٍ عَنْ بَشِيرِ بْنِ نَهِيكٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ أَعْتَقَ نَصِيبًا - أَوْ قَالَ شِقْصًا فِى مَمْلُوكٍ فَخَلاَصُهُ فِى مَالِهِ إِنْ كَانَ لَهُ مَالٌ. فَإِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ مَالٌ قُوِّمَ قِيمَةَ عَدْلٍ ثُمَّ يُسْتَسْعَى فِى نَصِيبِ الَّذِى لَمْ يُعْتِقْ غَيْرَ مَشْقُوقٍ عَلَيْهِ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو . حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى عَرُوبَةَ نَحْوَهُ . { « مَنْ أَعْتَقَ نَصِيبًا - أَوْ قَالَ شِقْصًا فِى مَمْلُوكٍ فَخَلاَصُهُ فِى مَالِهِ إِنْ كَانَ لَهُ مَالٌ. فَإِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ مَالٌ قُوِّمَ قِيمَةَ عَدْلٍ ثُمَّ يُسْتَسْعَى فِى نَصِيبِ الَّذِى لَمْ يُعْتِقْ غَيْرَ مَشْقُوقٍ عَلَيْهِ » } وَقَالَ « شَقِيصًا » . قَالَ أَبُو عِيسَى وَهَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَهَكَذَا رَوَى أَبَانُ بْنُ يَزِيدَ عَنْ قَتَادَةَ مِثْلَ رِوَايَةِ سَعِيدِ بْنِ أَبِى عَرُوبَةَ . وَرَوَى شُعْبَةُ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ قَتَادَةَ وَلَمْ يَذْكُرْ فِيهِ أَمْرَ السِّعَايَةِ . وَاخْتَلَفَ أَهْلُ الْعِلْمِ فِى السِّعَايَةِ . فَرَأَى بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ السِّعَايَةَ فِى هَذَا . وَهُوَ قَوْلُ سُفْيَانَ الثَّوْرِىِّ وَأَهْلِ الْكُوفَةِ وَبِهِ يَقُولُ إِسْحَاقُ . وَقَدْ قَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ إِذَا كَانَ الْعَبْدُ بَيْنَ الرَّجُلَيْنِ فَأَعْتَقَ أَحَدُهُمَا نَصِيبَهُ فَإِنْ كَانَ لَهُ مَالٌ غَرِمَ نَصِيبَ صَاحِبِهِ وَعَتَقَ الْعَبْدَ مِنْ مَالِهِ . وَإِنْ لَمْ يَكُنْ مَالٌ عَتَقَ مِنَ الْعَبْدِ مَا عَتَقَ وَلاَ يُسْتَسْعَى . وَقَالُوا بِمَا رُوِىَ عَنِ ابْنِ عُمَرَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَهَذَا قَوْلُ أَهْلِ الْمَدِينَةِ وَبِهِ يَقُولُ مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ وَالشَّافِعِىُّ وَأَحْمَدُ .
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (r.a.)�den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: �Her kim bir kölede bulunan hissesini ve payını azat ederse o kimsenin, o kölenin diğer hissesini karşılayacak malı varsa o kölenin kurtuluşu o kimsenin malındandır. Şayet malı yoksa köleye adilce bir kıymet biçilir ve diğer hissedarın payını ödeyecek kadar para kazanması için güç olmayan bir işte o köle çalıştırılır.� Tirmizî: Bu konuda Abdullah b. Amr�dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Muhammed b. Beşşâr, Yahya b. Saîd�den, Saîd b. ebî Arûbe�den bu hadisin benzerini bize aktarmıştır ve bu rivâyette Şakîsan (hisseni) demiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebban b. Yezîd de Katâde�den aynı şekilde Saîd b. ebî Arûbe�nin rivâyeti gibi rivâyet etmiştir. Şu�be bu hadisi Katâde�den rivâyet ederek Siaye (kölenin çalıştırılıp kendi parasını ödemesi) konusunu zikretmedi. Sûfyân es Sevrî, Küfeliler ve İshâk bu şekilde düşünmektedirler. Kimi ilim adamları ise şöyle demektedirler: �Köle iki kişi arasında ortak olup onlardan biri kendi payını azat ettiği vakit şayet malı varsa ortağının hissesini de ödeyerek köleyi kendi malından azat etmiş olur. Eğer malı yoksa köle azat ettiği kadar kısmen azat edilmiş olur ve siaya (çalıştırılıp parasını kendisine ödettirme) yapılmaz. Bazı ilim adamları İbn Ömer�den rivâyet olunan bir hadise dayanarak böyle söylerler. Medînelilerin görüşü de böyledir. Mâlik b. Enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk ta aynı kanaattedirler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 14, 3/630
Senetler:
()
Konular:
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18530, T001356
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا الْمُثَنَّى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ بُشَيْرِ بْنِ كَعْبٍ الْعَدَوِىِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِذَا تَشَاجَرْتُمْ فِى الطَّرِيقِ فَاجْعَلُوهُ سَبْعَةَ أَذْرُعٍ » . قَالَ أَبُو عِيسَى وَهَذَا أَصَحُّ مِنْ حَدِيثِ وَكِيعٍ . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ بُشَيْرِ بْنِ كَعْبٍ الْعَدَوِىِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَرَوَى بَعْضُهُمْ هَذَا عَنْ قَتَادَةَ عَنْ بَشِيرِ بْنِ نَهِيكٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ . وَهُوَ غَيْرُ مَحْفُوظٍ .
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yol konusunda ihtilafa düşerseniz onun enini yedi arşın olarak yapınız.” Tirmizî: Bu hadis Vekî’in rivâyetinden daha sahihtir.
Tirmizî: Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Beşîr b. Ka’b el Adevi’nin, Ebû Hüreyre’den rivâyet ettiği hadis hasen sahihtir. Bazıları bu hadisi Katâde’den, Beşîr b. Nehîk’den ve Ebû Hüreyre’den rivâyet etmişlerdir ki bu rivâyet pek sağlam değildir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 20, 3/637
Senetler:
()
Konular:
Haklar, İmar ve mesken, bahçe ve tarla arasında Yol hakkı,