498 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Yahya, ona Hüşeym, ona Süleyman et-Teymî, ona Ebu Osman en-Nehdî'nin rivayet ettiğine göre Ömer b. el-Hattab (ra) şöyle demiştir: "Kişinin her duyduğunu anlatması ona yalan olarak yeter."
Bize Züheyr b. Harb ve Muhammed b. el-Müsenna, o ikisine Yahya -el-Kattan-: (T) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Üsame ve İbn Nümeyr, hepsine Ubeydullah, ona Nafi', ona İbn Ömer, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir. (T) Bize Yahya b. Yahya -lafız ona aittir-, ona kıraat yoluyla Malik, ona Nafi', ona da İbn Ömer'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bize silah doğrultan bizden değildir."
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihâb, ona Âmir b. Sa'd, ona da babası (Sa'd b. Ebu Vakkâs) şöyle rivayet etmiştir: Veda haccında, ölümcül ağrılar içinde kıvrandığım bir sırada Hz. Peygamber (sav) ziyaretime geldi. O'na “ey Allah'ın Rasulü, gördüğün gibi ağrılar içinde kıvranıyorum. Ben varlıklı bir insanım. Kızımdan başka da kimim kimsem yok. Servetimin üçte ikisini sadaka olarak versem olur mu?” dedim. Hz. Peygamber (sav) "olmaz" buyurdu. Ben “o zaman yarısını vereyim” dedim. Hz. Peygamber (sav) "hayır, üçte birini ver. Üçte biri de çok ya! Mirasçılarını zengin bırakman, onları, başkalarına el açan yoksullar olarak ardında bırakmandan daha iyidir. Allah rızası için yaptığın tüm harcamaların mükafatını alacaksın. Hatta hanımının ağzına koyduğun bir lokmanın bile" Ben “ey Allah'ın Rasulü! Arkadaşlarım birer birer hicret edip giderken, ben burada böyle kalacak mıyım?” dedim. Bana "sen Allah'ın rızasını kazanmak için çalıştığın müddetçe, geride kalmış olmayacaksın. Burada kalmandan dolayı, derece ve değerini artırabilirsin. Kim bilir, bu sayede kimileri senden yararlanır, kimileri de zarar görür." buyurdu ve "Allah'ım! Ashabımın hicretlerini tamamlamalarını nasip et. Şu zavallı Sa'd b. Havle dışında kimseyi geriye döndürme" duasında bulundu. Ravi der ki: Hz. Peygamber (sav) Mekke'de vefat eden Sa'd için başsağlığı dilemiştir.
Bize İsmail, ona Malik, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle demiştir: Ebu Talha Medine'de Ensâr arasında en fazla hurmalığa sahip olan kimseydi. Malları içinde en çok sevdiği, mescidin karşısında bulunan "Beyruhâ" (isimli bahçe) idi. Rasulullah (sav) da Beyruhâ'ya girer ve içindeki güzel sudan içerdi. "Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz" (Alu İmrân, 92) ayeti indirilince, Ebu Talha kalktı ve "ey Allah'ın Rasulü, Allah "Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz" buyuruyor. Mallarımın bana en sevimli olanı Beyruhâ'dır. Orası artık Allah için sadakadır. Ben bu sadakanın hayrını ve Allah katında bunun ahiret azığı olmasını umarım. Ey Allah'ın Rasulü, bu bahçemi Allah'ın Sana gösterdiği uygun bir yere sarf et" dedi. Allah Rasulü (sav) de "ne güzel, ne kadar hoş! Beyruhâ sahibine kazanç getiren bir maldır, Beyruhâ kazanç getiren bir maldır. Ben senin dediğini işittim. Ben bu bahçeyi hısımların arasında bölüştürmeni ve onlara vermeni uygun görüyorum" buyurdu. Bunun üzerine Ebu Talha "Ben de böyle yaparım ey Allah'ın Rasulü" dedi ve ardından o bahçeyi akraba ve hısımlarına pay etti. Abdullah b. Yusuf ve Ravh b. Ubâde "ذَلِكَ مَالٌ رَابِحٌ" şeklinde ifade etmişler, Yahya b. Yahya ise "ben Mâlik'in huzurunda "مَالٌ رَايِحٌ" şeklinde okudum" demiştir.