58 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb (T); Yine bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Ka'b b. Malik, ona, görme yeteneğini kaybettiği zaman (babası) Ka'b'a rehber (oğlu) Abdullah b. Ka'b, ona da Ka'b b. Malik, Hz. Peygamber (sav) ile birlikte Tebûk seferine katılamadığı zamanki hadisi uzun uzadıya rivayet etmiştir. İbn Bukeyr Ka'b b. Malik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ant olsun ki ben İslâm Dini üzerinde olacağımıza dair Hz. Peygamber'le (sav), sözleştiğimiz Akabe gecesinde bulundum. Her ne kadar Bedir, insanlar arasında Akabe'den daha çok zikrediliyor ise de ben Akabe'de hazır bulunmayı Bedir'de hazır bulunmaya tercih ederim.
Açıklama: Hadisin tam metni için B004418 numaralı hadise bakılabilir.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb (T); Yine bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Ka'b b. Malik, ona, görme yeteneğini kaybettiği zaman (babası) Ka'b'a rehber (oğlu) Abdullah b. Ka'b, ona da Ka'b b. Malik, Hz. Peygamber (sav) ile birlikte Tebûk seferine katılamadığı zamanki hadisi uzun uzadıya rivayet etmiştir. İbn Bukeyr Ka'b b. Malik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ant olsun ki ben İslâm Dini üzerinde olacağımıza dair Hz. Peygamber'le (sav), sözleştiğimiz Akabe gecesinde bulundum. Her ne kadar Bedir, insanlar arasında Akabe'den daha çok zikrediliyor ise de ben Akabe'de hazır bulunmayı Bedir'de hazır bulunmaya tercih ederim.
Açıklama: Hadisin tam metni için B004418 numaralı hadise bakılabilir.
Bana Muhammed, ona Ahmed b. Ebu Şuayb, ona Musa b. A'yun, ona İshak b. Raşid, ona Zührî, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Ka'b b. Malik, ona babası (Abdullah b. Ka'b b. Malik), ona da tevbesi kabul edilen üç kişiden biri olan ve Bedir ve Tebük seferleri dışında hiçbir seferde Hz. Peygamber'den (sav) ayrı kalmayan babası Ka'b b. Malik şöyle demiştir: Ben kuşluk vakti Rasulullah'a (sav) doğruyu (Tebük seferine katılmamak için hiçbir mazeretimin olmadığını) söylemeye karar verdim. Rasulullah (sav) neredeyse çıktığı her seferin dönüşünde kuşluk vaktinde Medine'ye gelir ve önce mescide girip iki rekat namaz kılardı. (Ben durumumu anlattıktan sonra) Peygamber (sav) ben ve iki arkadaşımla konuşmayı herkese yasakladı. Seferde geri kalanlar içinde, bir tek bizimle konuşmak yasaklandı. İnsanlar bizimle konuşmaktan kaçındılar. Uzunca bir süre bu şekilde bekledim. Benim için, ölmem durumunda Hz. Peygamber'in (sav) cenaze namazımı kılmaması ya da Hz. Peygamber'in (sav) vefat etmesi halinde benim insanlar arasında bu konumda kalmam, sahabeden hiç kimsenin benimle konuşmuyor ve cenaze namazımı kılmıyor olmasından daha üzücü bir durum yoktu. (Bu durumun üzerinden elli gün geçtikten sonraki) gecenin son üçte birinde, Rasulullah, Ümmü Seleme'nin yanında iken Allah Taâlâ, Peygamber'ine, bizim tevbemizin kabulünü bildiren vahyini indirdi. Ümmü Seleme benim durumumu dert edinen ve hakkımda iyilik düşünen kimse idi. Rasulullah (sav) "ey Ümme Seleme, Ka'b'ın tevbesi kabul edildi" buyurdu. Ümmü Seleme “Ka'b'a haberci gönderip müjde vereyim mi?” dedi. Rasulullah "o zaman insanlar çok kalabalık şekilde gelip sizi ezer ve gürültü yaparak gecenin kalan kısmında uyumanıza engel olurlar" buyurdu. Rasulullah (sav) sabah namazını kıldıktan sonra tevbemizin Allah tarafından kabul edildiğini bildirdi. Rasulullah sevindiği zaman bir ay parçası gibi yüzü parlardı. Seferden geri kalanlar ve bundan dolayı mazeret bildirenler arasında mazereti en geç kabul edilen bizler, Allah'ın tevbemizi kabul ettiğini bildirmek üzere vahiy indirdiği üç kişiydik. Seferden geri kalanlardan Rasulullah'a yalan söyleyen, yalan özürler beyan edenler anıldığı zaman en kötü kişiden bahsedilir gibi anıldılar. Her şeyden münezzeh olan Allah (onlar hakkında) şöyle buyurdu: "Sefer dönüşü kendileriyle karşılaştığınız zaman o münafıklar size özür beyân edecekler. De ki: “Boşuna özür dilemeye kalkmayın; size asla inanacak değiliz. Çünkü Allah mazeretlerinizin geçersizliği ile alakalı olarak nifak ve yalanlarınızı bize haber verdi. Bundan böyle de Allah ve Rasûlü, ne yapacağınıza bakacak. Sonra da duyuların kapsam alanına girmeyen ve giren her şeyi hakkıyla bilen Allah’ın huzuruna varacaksınız. O da yaptıklarınızı size bir bir haber verecektir." (Tevbe, 94)
Bize Şebîb, ona Yûnus b. Yezîd, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb ile Abdurrahmân b. Abdullah b. Ka'b, onlara da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Biz Hayber'de Hz. Peygamber'in beraberinde hazır bulunduk." Abdullah b. Mübarek, Yunus'tan, o ez-Zührî'den, o Said'den o da Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir. Salih bu senede tabi olarak ez-Zührî'den bu hadisi rivayet etmiştir. Zubeydî (Muhammed b. Velîd) şöyle dedi: Bana Zührî haber verdi; ona da Abdurrahmân b. Ka'b'ın rivayet ettiğine göre Ubeydullah b. Ka'b şöyle demiştir: Bana Hayber'de Peygamber'le beraber hazır bulunan kişi haber verdi. Ve yine ez-Zührî şöyle demiştir: Bana, Ubeydullah b. Abdullah b. Ömer ile Saîd b. Müseyyeb, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet ettiler.