368 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Abdullah b. Amir b. Zürâr, o ikisine Ebu Bekir b. Ayyaş, ona Asım, ona Zir, ona da Abdullah b. Mesud, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kıyamete yakın zamanlarda, yaşları küçük, akılları noksan bir topluluk çıkacaktır. Onlar insanların sözlerinin en hayırlısını bahsedecekler, Kuran okuyacaklar, fakat okudukları Kuran, onların boğaz çemberlerinden öteye geçmeyecektir. Bunlar, şiddetle atılan okun avı delip çıktığı gibi İslam (dinin)den hızla çıkıvereceklerdir. Bunun için kim onlara rastlarsa, onları öldürsün. Çünkü onları öldürmek, Allah katında katilleri için ecir ve sevaptır."
Bize Ebu Hişâm er-Rifâ'î, ona Ebu Bekir b. Ayyâş, ona Âsım, ona Zir, ona da Abdullah b. Mesud, Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Benim adıma bilerek yalan söyleyen cehennemdeki yerine hazırlansın."
Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ, ona Ebu Bekir b. Ayyâş, ona Asım, ona Zir, ona da Abdullah b. Mesûd'un dediğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kıyamete yakın zamanlarda, yaşları genç, hayalleri bozuk bazı kimseler çıkacak. Bunlar Kur'an okuyacaklar, fakat okudukları Kur'an köprücük kemiklerinden aşağı geçmeyecektir. İnsanların en hayırlısının sözlerini söyleyecekler, fakat okun yaydan çıktığı gibi İslam dininden çıkacaklardır." Tirmizî der ki: Bu konuda Ali, Ebu Saîd ve Ebu Zer’den de hadis rivayet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda, bu hadis dışında Hz. Peygamber'den (sav) rivayet edilen hadislerde Kur'an okuyan, ama okudukları Kur'an'ın köprücük kemiklerinden öteye geçmediği kimselerin özelliklerinden bahsedilir ki bunlar Hariciler, Harûrîler ve Haricilerin diğer kollarına mensup olan kimselerdir.
Bize Hüseyin b. Hureys, ona Süfyân, ona Âsım, ona Ebû Vâil, ona İbn Mesud şöyle rivayet etmiştir: Biz Hz. Peygamber namaz kılarken ona selam verirdik, o da selamımızı alırdı. Habeşistan'dan geldiğimizde bir gün yine o namazdayken selam verdim. Ama selamımı almadı. Neden selamımı almadı diye uzak yakın bütün ihtimalleri düşündüm ve namazını bitirene kadar orada oturdum. Hz. Peygamber (sav) namazını bitirince şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki Allah (cc) dilediğini emredebilir. İşte artık namazda konuşulmamasını emretti."
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Abde b. Ebu Lübâbe, ona Zir b. Hubeyş ve Asım, ona Zirr şöyle söylemiştir: Übey b. Ka'b'a “Ya Ebâ Munzir! Kardeşin Abdullah b. Mesud şöyle şöyle sözler söylüyor. Sen ne dersin?” dedim. Bunun üzerine Übey şöyle dedi: Ben bunu Rasulullah'a (sav) sordum. O da "Bana böyle vahyedildi, ben de böyle okudum" buyurdu. Übey der ki: Biz de Rasulullah'ın (sav) söylediği gibi söylüyoruz.
Bize Affân, ona Ebu Avâne, ona Asım, ona Zirr b. Hubeyş, ona da Abdullah b. Mesud hadisi Hz. Peygamber'e (sav) dayandırarak (merfu olarak) şöyle demiştir: "Kim bile bile benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın."
Bize Haşim, ona Şeyban, ona Asım; (T) bize Affan, ona Hammad, ona Asım, ona Zirr, ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın. Onlardan biri (yalan rivayet eden, ya da kendinden yalan rivayet alınan) cehennemdedir."
Bana Amr b. Ali, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Muğîre, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "İçinizde (Kevser) havuzuna ilk varacak (ve sizi orada karşılayacak) olan benim. Şüphesiz orada sizden bazı adamlar benim katıma yükseltilecek, sonra da önümden sürüklenip uzaklaştırılacaklar. Ben o esnada 'Rabbim onlar benim ashabım' derim. Bana 'Sen onların, Senden sonra ne bidatler çıkardıklarını bilmiyorsun' denilir." [Bu hadisin Ebu Vâil'den rivayetinde Asım, A'meş'e mutâbaat etmiştir. Husayn der ki: Ebu Vâil bu hadisi, Huzeyfe'den, o da Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.]
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Abdullah b. Amir b. Zürâr, o ikisine Ebu Bekir b. Ayyaş, ona Asım, ona Zir, ona da Abdullah b. Mesud, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kıyamete yakın zamanlarda, yaşları küçük, akılları noksan bir topluluk çıkacaktır. Onlar insanların sözlerinin en hayırlısını bahsedecekler, Kuran okuyacaklar, fakat okudukları Kuran, onların boğaz çemberlerinden öteye geçmeyecektir. Bunlar, şiddetle atılan okun avı delip çıktığı gibi İslam (dinin)den hızla çıkıvereceklerdir. Bunun için kim onlara rastlarsa, onları öldürsün. Çünkü onları öldürmek, Allah katında katilleri için ecir ve sevaptır."
Bize Kasım b. Dînâr, ona Ubeydullah b. Musa ve Talk b. Ğannâm, onlara Şeybân, ona Âsım, ona Zir, ona da Abdullah (b. Mesud) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), her ayın en parlak günleri olan üç gününde (ayyâm-ı bîd) oruç tutardı. Cuma günü oruçlu olmadığı ise pek azdı." [Ebu İsa (et-Tirmizî) bu hadisle ilgili şu değerlendirmede bulunmuştur: Bu konuda İbn Ömer ve Ebu Hureyre'den de hadis nakledilmiştir. Abdullah (b. Mesud) hadisi, hasen-garîb bir rivayettir. İlim ehlinden bazısı, cuma günü oruç tutulmasını müstehap görmüştür. Mekruh olan, kişinin önceki veya sonraki gününde oruç tutmayıp sadece cuma günü oruç tutmasıdır. Bu hadisi Asım'dan Şu'be de rivayet etmiş, ancak hadisi merfu olarak aktarmamıştır.]