Bize Muhammed b. Müsenna, ona Affan b. Müslim, ona Hemmam, ona Katade, ona Hasan, ona Abdullah b. Osman Sekafî, ona da Sakîf (kabilesin)den (devamlı) iyilikle anılan, yani hayırlı işlerinden dolayı devamlı övülen tek gözlü bir adamdan rivayet olunduğuna göre; (ki, ravi Hasan Basrî bu adam hakkında şöyle diyor): Eğer onun ismi Züheyr b. Osman değilse, isminin ne olduğunu bilmiyorum. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Birinci gün düğün yemeği (vermek) bir görevdir. İkinci gün ise bir iyiliktir. Üçüncü gün (vermek ise) bir süm'a ve riyadır."
[Katade dedi ki: Bir adam bana, Said b. el-Müseyyeb'in birinci günü (verilen bir düğün yemeğine) çağırılıp gittiğini, ikinci gün yine çağrılıp gittiğini, üçüncü gün de çağrıldığını (fakat) gitmediğini ve: (Bu yemeği üçüncü günde verenler) süm 'a ve riya sahibi kimselerdir, dediğini haber verdi.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
287142, D003745
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا عَفَّانُ بْنُ مُسْلِمٍ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُثْمَانَ الثَّقَفِىِّ عَنْ رَجُلٍ أَعْوَرَ مِنْ ثَقِيفٍ كَانَ يُقَالُ لَهُ مَعْرُوفًا - أَىْ يُثْنَى عَلَيْهِ خَيْرًا إِنْ لَمْ يَكُنِ اسْمُهُ زُهَيْرُ بْنُ عُثْمَانَ فَلاَ أَدْرِى مَا اسْمُهُ - أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"الْوَلِيمَةُ أَوَّلُ يَوْمٍ حَقٌّ وَالثَّانِى مَعْرُوفٌ وَالْيَوْمُ الثَّالِثُ سُمْعَةٌ وَرِيَاءٌ."
[قَالَ قَتَادَةُ وَحَدَّثَنِى رَجُلٌ أَنَّ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ دُعِىَ أَوَّلَ يَوْمٍ فَأَجَابَ وَدُعِىَ الْيَوْمَ الثَّانِى فَأَجَابَ وَدُعِىَ الْيَوْمَ الثَّالِثَ فَلَمْ يُجِبْ وَقَالَ أَهْلُ سُمْعَةٍ وَرِيَاءٍ.]
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Affan b. Müslim, ona Hemmam, ona Katade, ona Hasan, ona Abdullah b. Osman Sekafî, ona da Sakîf (kabilesin)den (devamlı) iyilikle anılan, yani hayırlı işlerinden dolayı devamlı övülen tek gözlü bir adamdan rivayet olunduğuna göre; (ki, ravi Hasan Basrî bu adam hakkında şöyle diyor): Eğer onun ismi Züheyr b. Osman değilse, isminin ne olduğunu bilmiyorum. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Birinci gün düğün yemeği (vermek) bir görevdir. İkinci gün ise bir iyiliktir. Üçüncü gün (vermek ise) bir süm'a ve riyadır."
[Katade dedi ki: Bir adam bana, Said b. el-Müseyyeb'in birinci günü (verilen bir düğün yemeğine) çağırılıp gittiğini, ikinci gün yine çağrılıp gittiğini, üçüncü gün de çağrıldığını (fakat) gitmediğini ve: (Bu yemeği üçüncü günde verenler) süm 'a ve riya sahibi kimselerdir, dediğini haber verdi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Et'ime 3, /862
Senetler:
1. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
4. Ebu Amr Müslim b. İbrahim el-Ferahidi (Müslim b. İbrahim)
Konular:
Evlilik, düğün yemeği, velime
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1041, M000417
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ هِشَامٍ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ قَتَادَةَ حَدَّثَنَا أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ عَنْ مَالِكِ بْنِ صَعْصَعَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ فَذَكَرَ نَحْوَهُ وَزَادَ فِيهِ
"فَأُتِيتُ بِطَسْتٍ مِنْ ذَهَبٍ مُمْتَلِئٍ حِكْمَةً وَإِيمَانًا فَشُقَّ مِنَ النَّحْرِ إِلَى مَرَاقِّ الْبَطْنِ فَغُسِلَ بِمَاءِ زَمْزَمَ ثُمَّ مُلِئَ حِكْمَةً وَإِيمَانًا."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. el-Müsenna, ona Muaz b. Hişam, ona babası Hişam, ona Katade, ona Enes b. Malik, ona Malik b. Sa'sa'a rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdular diyerek hadisi yukarıdaki gibi rivayet etmiş ve şunu eklemiştir:
"Bana içi hikmet ve imanla dolu bir testi getirildi. Göğsümü boğazımdan karnıma kadar yardılar ve zemzem suyu ile yıkayıp içine hikmet ve iman doldurdular."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 417, /90
Senetler:
1. Malik b. Sa'sa'a el-Mâzinî (Malik b. Sa'sa'a b. Vehb)
2. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
5. Ebu Abdullah Muaz b. Hişam ed-Destevâî (Muaz b. Hişam b. Senber)
6. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Hz. Peygamber, göğsünün yarılması
İman, Esasları, Allah'a ve Rasulüne iman
KTB, İMAN
Zemzem, suyun hikayesi, özellikleri, vs.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25675, D003746
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ بِهَذِهِ الْقِصَّةِ قَالَ
"فَدُعِىَ الْيَوْمَ الثَّالِثَ فَلَمْ يُجِبْ وَحَصَبَ الرَّسُولَ."
Tercemesi:
Bize Müslim b. İbrahim, ona şu (bir önceki hadisin sonunda anlatılan) olayda (yine) Katade yoluyla Said b. el-Müseyyeb'den (şu şekilde de rivayet olunmuştur: Katade) dedi ki:
"(Saîd) üçüncü gün de çağrıldı (fakat gitmedi) ve (gelen) davetçiyi taşladı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Et'ime 3, /862
Senetler:
1. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
4. Ebu Amr Müslim b. İbrahim el-Ferahidi (Müslim b. İbrahim)
Konular:
Evlilik, düğün yemeği, velime
حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ وَشُعْبَةُ قَالاَ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "الْعَائِدُ فِى هِبَتِهِ كَالْعَائِدِ فِى قَيْئِهِ".
Öneri Formu
Hadis Id, No:
280271, B002621-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ وَشُعْبَةُ قَالاَ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "الْعَائِدُ فِى هِبَتِهِ كَالْعَائِدِ فِى قَيْئِهِ".
Tercemesi:
Bize Müslim b. İbrahim, ona Hişam ve Şube, onlara Katade, ona Said b. Müseyyeb, ona da İbn Abbas (r.anhüma), Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Hibe ettiği şeyden geri dönen kişi, kustuğuna geri dönen gibidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hibe ve Fazlihe ve't-Tahrîzi aleyhe 30, 1/710
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
5. Ebu Amr Müslim b. İbrahim el-Ferahidi (Müslim b. İbrahim)
Konular:
Bağış, Hibe
Bize Müslim b. İbrahim, ona Hişâm, (T); bana Halife, ona Yezîd b. Zürey, ona Saîd, onlara (Hişâm ve Said'e) Katâde, ona da Enes (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Müminler kıyamet gününde toplanır ve 'keşke Rabbimiz katında bize şefaat edecek kimse arasak' derler. Hemen Âdem'e gelip 'sen insanların babası Âdem'sin. Allah seni kendi eliyle yarattı, meleklerini sana secde ettirdi ve sana her şeyin isimlerini öğretti. Bulunduğumuz şu durumdan bizleri rahata erdirmesi için Rabbin katında bizlere şefaat et' derler. Âdem, hatasını ve bundan dolayı Rabbinden utandığını ifade ederek 'ben buna yetkin değilim. Siz Nuh'a gidin. O, Allah'ın yeryüzüne gönderdiği ilk rasuldür' der. Nuh'a gelirler. Nuh da hakkında bilgi sahibi olmadığı bir konuda Rabbinden talepte bulunduğunu ve bundan dolayı utandığını söyleyerek, 'ben şefaat edecek konumda değilim. Siz Halîlurrahman'a (Hz. İbrahim) gidiniz' der. Bunun üzerine İbrahim 'e gelirler. O da 'ben bu konumda değilim, Musa'ya gidin. O Allah'ın kelîmi (konuştuğu), kendisine Tevrat'ı verdiği bir kuldur' der. Musa'ya gelirler. Musa da bir haksız yere cana kıydığını ve bundan dolayı Rabbinden utandığını söyleyerek 'ben şefaat edecek konumda değilim. Siz Allah'ın kulu, Rasulü, kelimesi ve ruhu olan İsa'ya gidin' der. İsa da onlara 'ben şefaat edecek konumda değilim. Siz gelmiş geçmiş günahlarını Allah'ın bağışladığı bir kul olan Muhammed'e gidiniz' der."
"Sonra onlar bana gelirler. Ben de gidip Rabbimin huzuruna girmek üzere izin isterim. Bana izin verilir. Rabbimi görünce secdeye kapanırım. Allah beni dilediği kadar bu vaziyette bırakır. Sonra Allah tarafından 'kaldır başını, iste sana verilsin, söyle, sözün dinlensin, şefaatçi ol, şefaatin kabul edilsin' denilir. Ben başımı kaldırır ve bana öğreteceği bir hamd ile Rabbime hamd eylerim. Sonra şefaat ederim. Benim için belli bir sayıda insana şefaat izni verilir ben de onları cennete girdiririm. Sonra tekrar dönerim, Rabbimi görünce, bundan evvel yaptığım gibi, secdeye kapanırım. Sonra şefaat ederim. Yine benim için belli bir sayıda insana şefaat izni verilir ben de onları cennete girdiririm. Ardından üçüncü defa, sonra dördüncü defa dönerim ve en sonunda 'Kur'an'ın hapsettiği (ebedi cehennemlik olarak belirttiği) ve ebedi olarak cehennemde kalacaklar dışında kimse kalmadı' derim."
Ebu Abdullah (el-Buhârî) der ki: "Kur'an'ın hapsettikleri ( إِلاَّ مَنْ حَبَسَهُ الْقُرْآنُ )" ifadesi ile Yüce Allah'ın "ebedi orada kalacaklar (خَالِدِينَ فِيهَا)" buyruğu kast edilmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
287270, B004476-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَقَالَ لِى خَلِيفَةُ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « يَجْتَمِعُ الْمُؤْمِنُونَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَيَقُولُونَ لَوِ اسْتَشْفَعْنَا إِلَى رَبِّنَا فَيَأْتُونَ آدَمَ فَيَقُولُونَ أَنْتَ أَبُو النَّاسِ ، خَلَقَكَ اللَّهُ بِيَدِهِ وَأَسْجَدَ لَكَ مَلاَئِكَتَهُ ، وَعَلَّمَكَ أَسْمَاءَ كُلِّ شَىْءٍ ، فَاشْفَعْ لَنَا عِنْدَ رَبِّكَ حَتَّى يُرِيحَنَا مِنْ مَكَانِنَا هَذَا . فَيَقُولُ لَسْتُ هُنَاكُمْ - وَيَذْكُرُ ذَنْبَهُ فَيَسْتَحِى - ائْتُوا نُوحًا فَإِنَّهُ أَوَّلُ رَسُولٍ بَعَثَهُ اللَّهُ إِلَى أَهْلِ الأَرْضِ . فَيَأْتُونَهُ فَيَقُولُ لَسْتُ هُنَاكُمْ . وَيَذْكُرُ سُؤَالَهُ رَبَّهُ مَا لَيْسَ لَهُ بِهِ عِلْمٌ فَيَسْتَحِى ، فَيَقُولُ ائْتُوا خَلِيلَ الرَّحْمَنِ . فَيَأْتُونَهُ فَيَقُولُ لَسْتُ هُنَاكُمْ ، ائْتُوا مُوسَى عَبْدًا كَلَّمَهُ اللَّهُ وَأَعْطَاهُ التَّوْرَاةَ . فَيَأْتُونَهُ فَيَقُولُ لَسْتُ هُنَاكُمْ . وَيَذْكُرُ قَتْلَ النَّفْسِ بِغَيْرِ نَفْسٍ فَيَسْتَحِى مِنْ رَبِّهِ فَيَقُولُ ائْتُوا عِيسَى عَبْدَ اللَّهِ وَرَسُولَهُ ، وَكَلِمَةَ اللَّهِ وَرُوحَهُ . فَيَقُولُ لَسْتُ هُنَاكُمْ ، ائْتُوا مُحَمَّدًا صلى الله عليه وسلم عَبْدًا غَفَرَ اللَّهُ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ وَمَا تَأَخَّرَ . فَيَأْتُونِى فَأَنْطَلِقُ حَتَّى أَسْتَأْذِنَ عَلَى رَبِّى فَيُؤْذَنُ { لِى } فَإِذَا رَأَيْتُ رَبِّى وَقَعْتُ سَاجِدًا ، فَيَدَعُنِى مَا شَاءَ اللَّهُ ثُمَّ يُقَالُ ارْفَعْ رَأْسَكَ ، وَسَلْ تُعْطَهْ ، وَقُلْ يُسْمَعْ ، وَاشْفَعْ تُشَفَّعْ . فَأَرْفَعُ رَأْسِى فَأَحْمَدُهُ بِتَحْمِيدٍ يُعَلِّمُنِيهِ ، ثُمَّ أَشْفَعُ ، فَيَحُدُّ لِى حَدًّا ، فَأُدْخِلُهُمُ الْجَنَّةَ ، ثُمَّ أَعُودُ إِلَيْهِ ، فَإِذَا رَأَيْتُ رَبِّى - مِثْلَهُ - ثُمَّ أَشْفَعُ ، فَيَحُدُّ لِى حَدًّا ، فَأُدْخِلُهُمُ الْجَنَّةَ { ثُمَّ أَعُودُ الثَّالِثَةَ } ثُمَّ أَعُودُ الرَّابِعَةَ فَأَقُولُ مَا بَقِىَ فِى النَّارِ إِلاَّ مَنْ حَبَسَهُ الْقُرْآنُ وَوَجَبَ عَلَيْهِ الْخُلُودُ » . قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ « إِلاَّ مَنْ حَبَسَهُ الْقُرْآنُ » . يَعْنِى قَوْلَ اللَّهِ تَعَالَى ( خَالِدِينَ فِيهَا ) .
Tercemesi:
Bize Müslim b. İbrahim, ona Hişâm, (T); bana Halife, ona Yezîd b. Zürey, ona Saîd, onlara (Hişâm ve Said'e) Katâde, ona da Enes (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Müminler kıyamet gününde toplanır ve 'keşke Rabbimiz katında bize şefaat edecek kimse arasak' derler. Hemen Âdem'e gelip 'sen insanların babası Âdem'sin. Allah seni kendi eliyle yarattı, meleklerini sana secde ettirdi ve sana her şeyin isimlerini öğretti. Bulunduğumuz şu durumdan bizleri rahata erdirmesi için Rabbin katında bizlere şefaat et' derler. Âdem, hatasını ve bundan dolayı Rabbinden utandığını ifade ederek 'ben buna yetkin değilim. Siz Nuh'a gidin. O, Allah'ın yeryüzüne gönderdiği ilk rasuldür' der. Nuh'a gelirler. Nuh da hakkında bilgi sahibi olmadığı bir konuda Rabbinden talepte bulunduğunu ve bundan dolayı utandığını söyleyerek, 'ben şefaat edecek konumda değilim. Siz Halîlurrahman'a (Hz. İbrahim) gidiniz' der. Bunun üzerine İbrahim 'e gelirler. O da 'ben bu konumda değilim, Musa'ya gidin. O Allah'ın kelîmi (konuştuğu), kendisine Tevrat'ı verdiği bir kuldur' der. Musa'ya gelirler. Musa da bir haksız yere cana kıydığını ve bundan dolayı Rabbinden utandığını söyleyerek 'ben şefaat edecek konumda değilim. Siz Allah'ın kulu, Rasulü, kelimesi ve ruhu olan İsa'ya gidin' der. İsa da onlara 'ben şefaat edecek konumda değilim. Siz gelmiş geçmiş günahlarını Allah'ın bağışladığı bir kul olan Muhammed'e gidiniz' der."
"Sonra onlar bana gelirler. Ben de gidip Rabbimin huzuruna girmek üzere izin isterim. Bana izin verilir. Rabbimi görünce secdeye kapanırım. Allah beni dilediği kadar bu vaziyette bırakır. Sonra Allah tarafından 'kaldır başını, iste sana verilsin, söyle, sözün dinlensin, şefaatçi ol, şefaatin kabul edilsin' denilir. Ben başımı kaldırır ve bana öğreteceği bir hamd ile Rabbime hamd eylerim. Sonra şefaat ederim. Benim için belli bir sayıda insana şefaat izni verilir ben de onları cennete girdiririm. Sonra tekrar dönerim, Rabbimi görünce, bundan evvel yaptığım gibi, secdeye kapanırım. Sonra şefaat ederim. Yine benim için belli bir sayıda insana şefaat izni verilir ben de onları cennete girdiririm. Ardından üçüncü defa, sonra dördüncü defa dönerim ve en sonunda 'Kur'an'ın hapsettiği (ebedi cehennemlik olarak belirttiği) ve ebedi olarak cehennemde kalacaklar dışında kimse kalmadı' derim."
Ebu Abdullah (el-Buhârî) der ki: "Kur'an'ın hapsettikleri ( إِلاَّ مَنْ حَبَسَهُ الْقُرْآنُ )" ifadesi ile Yüce Allah'ın "ebedi orada kalacaklar (خَالِدِينَ فِيهَا)" buyruğu kast edilmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/144
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
4. Ebu Amr Müslim b. İbrahim el-Ferahidi (Müslim b. İbrahim)
Konular:
Peygamberler, Hz. Adem
Peygamberler, Hz. İbrahim ve ailesi
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Şefaat, Hz. Peygamber'in
حدثنا معاذ بن فضالة قال حدثنا هشام عن يحيى هو بن أبي كثير عن أبى جعفر أنه سمع أبا هريرة يقول قال النبي صلى الله عليه وسلم :
" ثلاث دعوات مستجابات لهن لا شك فيهن دعوة المظلوم ودعوة المسافر ودعوة الوالدين على ولدهما."
Bize Muaz b. Fedale, ona Hişam, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Cafer, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir:
"Üç kimsenin duası, makbul dualardır, bunların kabul edilişinde şüphe yoktur: Zulme uğrayanın duası, yolcunun (misafirin) duası, ana-babanın çocuklarına duası."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163285, EM000032
Hadis:
حدثنا معاذ بن فضالة قال حدثنا هشام عن يحيى هو بن أبي كثير عن أبى جعفر أنه سمع أبا هريرة يقول قال النبي صلى الله عليه وسلم :
" ثلاث دعوات مستجابات لهن لا شك فيهن دعوة المظلوم ودعوة المسافر ودعوة الوالدين على ولدهما."
Tercemesi:
Bize Muaz b. Fedale, ona Hişam, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Cafer, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir:
"Üç kimsenin duası, makbul dualardır, bunların kabul edilişinde şüphe yoktur: Zulme uğrayanın duası, yolcunun (misafirin) duası, ana-babanın çocuklarına duası."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 32, /83
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Cafer el-Ensarî (Ebu Cafer)
3. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
4. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
5. Ebu Zeyd Muaz b. Fedale ez-Zehrani (Muaz b. Fedale)
Konular:
Allah İnancı, mazlumların yardımcısıdır
Dua, beddua, mazlumun bedduası
Dua, duası makbul kimseler
Dua, makbul-müstecap dualar
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muaz b. Hişam, ona babası, ona Katade, ona da Cabir b. Zeyd ile İkrime'nin rivayet ettiğine göre o ikisis sadece hurma koruğundan şıra yapmayı kerih görürlerdi ve bu hükmü İbn Abbas'tan almışlardı. Zira İbn Abbas'ın (ra) şöyle demişti:
"Ben (bu şıranın) Abdülkays oğullarının menedildikleri el-müzzâ denilen içki (hurma koruğundan elde edilen şıra) olmasından korkuyorum."
[(Bu hadisi Katade'den rivayet eden Muaz b. Hişâm dedi ki:) Ben Katade'ye, el-müzzâ nedir? diye sordum da çamur, tüy ve kandan yapılan testi ve ziftle sıvanan küplerde yapılan şıralardır cevap verdi.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
287138, D003709
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ هِشَامٍ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ قَتَادَةَ عَنْ جَابِرِ بْنِ زَيْدٍ وَعِكْرِمَةَ
أَنَّهُمَا كَانَا يَكْرَهَانِ الْبُسْرَ وَحْدَهُ وَيَأْخُذَانِ ذَلِكَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ. وَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ: أَخْشَى أَنْ يَكُونَ الْمُزَّاءَ الَّذِى نُهِيَتْ عَنْهُ عَبْدُ الْقَيْسِ.
[فَقُلْتُ لِقَتَادَةَ: مَا الْمُزَّاءُ قَالَ: النَّبِيذُ فِى الْحَنْتَمِ وَالْمُزَفَّتِ.]
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muaz b. Hişam, ona babası, ona Katade, ona da Cabir b. Zeyd ile İkrime'nin rivayet ettiğine göre o ikisis sadece hurma koruğundan şıra yapmayı kerih görürlerdi ve bu hükmü İbn Abbas'tan almışlardı. Zira İbn Abbas'ın (ra) şöyle demişti:
"Ben (bu şıranın) Abdülkays oğullarının menedildikleri el-müzzâ denilen içki (hurma koruğundan elde edilen şıra) olmasından korkuyorum."
[(Bu hadisi Katade'den rivayet eden Muaz b. Hişâm dedi ki:) Ben Katade'ye, el-müzzâ nedir? diye sordum da çamur, tüy ve kandan yapılan testi ve ziftle sıvanan küplerde yapılan şıralardır cevap verdi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Eşribe 9, /854
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Şa'sâ Câbir b. Zeyd el-Ezdî (Câbir b. Zeyd el-Ezdî)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
5. Ebu Abdullah Muaz b. Hişam ed-Destevâî (Muaz b. Hişam b. Senber)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
İçecekler, şıra
İçki, kapları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25638, D003709
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ هِشَامٍ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ قَتَادَةَ عَنْ جَابِرِ بْنِ زَيْدٍ وَعِكْرِمَةَ
"أَنَّهُمَا كَانَا يَكْرَهَانِ الْبُسْرَ وَحْدَهُ وَيَأْخُذَانِ ذَلِكَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ. وَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ أَخْشَى أَنْ يَكُونَ الْمُزَّاءَ الَّذِى نُهِيَتْ عَنْهُ عَبْدُ الْقَيْسِ."
[فَقُلْتُ لِقَتَادَةَ مَا الْمُزَّاءُ قَالَ النَّبِيذُ فِى الْحَنْتَمِ وَالْمُزَفَّتِ.]
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muaz b. Hişam, ona babası, ona da Katade'den rivayet olunduğuna göre; "Cabir b. Zeyd ile İkrime hurma koruğu (ndan elde edilen şıranın içilmesi)ni kerih görürlerdi. Bu hükmü de İbn Abbas'tan alırlardı. İbn Abbas'ın (ra) da: Ben Abdülkays (oğulların)ın menedildikleri el-müzzâ denilen içkinin (hurma koruğundan elde edilen şıra) olmasından korkuyorum dedi (ğini söylerlerdi)."
[(Bu hadisi Katade'den rivayet eden Muaz b. Hişam dedi ki:) Ben Katade'ye, el-müzzâ nedir? diye sordum da yeşil sırlı ve ziftle sıvalı küplerde (bulunan) şıra (lar)dır cevabını verdi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Eşribe 9, /854
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
5. Ebu Abdullah Muaz b. Hişam ed-Destevâî (Muaz b. Hişam b. Senber)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
İçecekler, şıra
İçki, kapları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26980, D003767
Hadis:
حَدَّثَنَا مُؤَمَّلُ بْنُ هِشَامٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ عَنْ هِشَامٍ - يَعْنِى ابْنَ أَبِى عَبْدِ اللَّهِ الدَّسْتَوَائِىَّ - عَنْ بُدَيْلٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُبَيْدٍ عَنِ امْرَأَةٍ مِنْهُمْ يُقَالُ لَهَا أُمُّ كُلْثُومٍ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"إِذَا أَكَلَ أَحَدُكُمْ فَلْيَذْكُرِ اسْمَ اللَّهِ تَعَالَى فَإِنْ نَسِىَ أَنْ يَذْكُرَ اسْمَ اللَّهِ تَعَالَى فِى أَوَّلِهِ فَلْيَقُلْ بِسْمِ اللَّهِ أَوَّلَهُ وَآخِرَهُ."
Tercemesi:
Bize Müemmel b. Hişam, ona İsmail b. Hişam (İbn Ebu Abdullah Destevâî), ona Büdeyl, ona Abdullah b. Ubeyd, ona kadınlardan biri olan Ümmü Gülsüm, ona da Aişe'den (r. anha) rivayet olunduğuna göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Biriniz ye (mek yemek iste) diği zaman (yemeğe başlarken) yüce Allah'ın ismini ansın. Eğer (yemeğin) başında yüce Allah'ın ismini anmayı unutursa bismillâhi evvelehü ve âhirehü: Başında da sonunda Allah'ın ismiyle başlarım desin."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Et'ime 16, /867
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ümmü Gülsüm bt. Ebu Bekir es-Siddik (Ümmü Gülsüm bt. Ebu Bekir Siddik)
3. Abdullah b. Ubeyd el-Leysi (Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr b. Katade b. Sad b. Amir)
4. Büdeyl b. Meysere el-Ukaylî (Büdeyl b. Meysere)
5. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
6. Ebu Bişr İsmail b. Uleyye el-Esedî (İsmail b. İbrahim b. Miksem)
7. Ebu Hişam Müemmel b. Hişam el-Yeşküri (Müemmel b. Hişam)
Konular:
Besmele, her işe besmele ile başlamak