Giriş

Bize Muhammed b. Müsenna, ona Affan b. Müslim, ona Hemmam, ona Katade, ona Hasan, ona Abdullah b. Osman Sekafî, ona da Sakîf (kabilesin)den (devamlı) iyilikle anılan, yani hayırlı işlerinden dolayı devamlı övülen tek gözlü bir adamdan rivayet olunduğuna göre; (ki, ravi Hasan Basrî bu adam hakkında şöyle diyor): Eğer onun ismi Züheyr b. Osman değilse, isminin ne olduğunu bilmiyorum. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Birinci gün düğün yemeği (vermek) bir görevdir. İkinci gün ise bir iyiliktir. Üçüncü gün (vermek ise) bir süm'a ve riyadır." [Katade dedi ki: Bir adam bana, Said b. el-Müseyyeb'in birinci günü (verilen bir düğün yemeğine) çağırılıp gittiğini, ikinci gün yine çağrılıp gittiğini, üçüncü gün de çağrıldığını (fakat) gitmediğini ve: (Bu yemeği üçüncü günde verenler) süm 'a ve riya sahibi kimselerdir, dediğini haber verdi.]


    Öneri Formu
287142 D003745 Ebu Davud, Eti'me, 3


    Öneri Formu
1041 M000417 Müslim, İman, 265


    Öneri Formu
25675 D003746 Ebu Davud, Eti'me, 3


    Öneri Formu
280271 B002621-2 Buhari, Hibe, 30

Bize Müslim b. İbrahim, ona Hişâm, (T); bana Halife, ona Yezîd b. Zürey, ona Saîd, onlara (Hişâm ve Said'e) Katâde, ona da Enes (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Müminler kıyamet gününde toplanır ve 'keşke Rabbimiz katında bize şefaat edecek kimse arasak' derler. Hemen Âdem'e gelip 'sen insanların babası Âdem'sin. Allah seni kendi eliyle ya­rattı, meleklerini sana secde ettirdi ve sana her şeyin isimlerini öğret­ti. Bulunduğumuz şu durumdan bizleri rahata erdirmesi için Rabbin katında bizlere şefaat et' derler. Âdem, hatasını ve bundan dolayı Rabbinden utandığını ifade ederek 'ben buna yetkin değilim. Siz Nuh'a gidin. O, Allah'ın yeryüzüne gönderdiği ilk rasuldür' der. Nuh'a gelirler. Nuh da hakkında bilgi sahibi olmadığı bir konuda Rabbinden talepte bulunduğunu ve bundan dolayı utandığını söyleyerek, 'ben şefaat edecek konumda değilim. Siz Halîlurrahman'a (Hz. İbrahim) gidiniz' der. Bunun üzerine İbrahim 'e gelirler. O da 'ben bu konumda değilim, Musa'ya gidin. O Allah'ın kelîmi (konuştuğu), kendisine Tevrat'ı verdiği bir kuldur' der. Musa'ya gelirler. Musa da bir haksız yere cana kıydığını ve bundan dolayı Rabbinden utandığını söyleyerek 'ben şefaat edecek konumda değilim. Siz Allah'ın kulu, Rasulü, kelimesi ve ruhu olan İsa'ya gidin' der. İsa da onlara 'ben şefaat edecek konumda değilim. Siz gelmiş geçmiş günahlarını Allah'ın bağışladığı bir kul olan Muhammed'e gidiniz' der." "Sonra onlar bana gelirler. Ben de gidip Rabbimin huzuruna girmek üzere izin isterim. Bana izin verilir. Rabbimi görünce secde­ye kapanırım. Allah beni dilediği kadar bu vaziyette bırakır. Sonra Allah tarafından 'kaldır başını, iste sana verilsin, söyle, sözün dinlensin, şefaatçi ol, şefaatin kabul edilsin' denilir. Ben başımı kaldırır ve bana öğreteceği bir hamd ile Rabbime hamd eylerim. Sonra şefaat ederim. Benim için belli bir sayıda insana şefaat izni verilir ben de onları cennete girdiririm. Sonra tekrar dönerim, Rabbimi görünce, bundan evvel yaptığım gibi, secdeye kapanırım. Sonra şefaat ederim. Yine benim için belli bir sayıda insana şefaat izni verilir ben de onları cennete girdiririm. Ardından üçüncü defa, sonra dördüncü defa dönerim ve en sonunda 'Kur'an'ın hapsettiği (ebedi cehennemlik olarak belirttiği) ve ebedi olarak cehennemde kalacaklar dışında kimse kalmadı' derim." Ebu Abdullah (el-Buhârî) der ki: "Kur'an'ın hapsettikleri ( إِلاَّ مَنْ حَبَسَهُ الْقُرْآنُ )" ifadesi ile Yüce Allah'ın "ebedi orada kalacaklar (خَالِدِينَ فِيهَا)" buyruğu kast edilmiştir.


    Öneri Formu
287270 B004476-2 Buhari, Tefsir, (Bakara), 1

Bize Muaz b. Fedale, ona Hişam, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Cafer, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir: "Üç kimsenin duası, makbul dualardır, bunların kabul edilişinde şüphe yoktur: Zulme uğrayanın duası, yolcunun (misafirin) duası, ana-babanın çocuklarına duası."


    Öneri Formu
163285 EM000032 Buhari, Edebü'l-Müfred, 17

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muaz b. Hişam, ona babası, ona Katade, ona da Cabir b. Zeyd ile İkrime'nin rivayet ettiğine göre o ikisis sadece hurma koruğundan şıra yapmayı kerih görürlerdi ve bu hükmü İbn Abbas'tan almışlardı. Zira İbn Abbas'ın (ra) şöyle demişti: "Ben (bu şıranın) Abdülkays oğullarının menedildikleri el-müzzâ denilen içki (hurma koruğundan elde edilen şıra) olmasından korkuyorum." [(Bu hadisi Katade'den rivayet eden Muaz b. Hişâm dedi ki:) Ben Katade'ye, el-müzzâ nedir? diye sordum da çamur, tüy ve kandan yapılan testi ve ziftle sıvanan küplerde yapılan şıralardır cevap verdi.]


    Öneri Formu
287138 D003709 Ebu Davud, Eşribe, 9


    Öneri Formu
25638 D003709 Ebu Davud, Eşribe, 9


    Öneri Formu
26980 D003767 Ebu Davud, Eti'me, 15