153 Kayıt Bulundu.
Bize Abdan, ona Abdullah, ona el-Evzaî, ona Yahya, ona Ebu Seleme, ona da Cafer b. Amr'ın rivayet ettiğine göre Cafer'in babası Amr şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'i (sav), sarığına ve mestlerine mesh ederken gördüm." Mamer'in naklettiğine göre, ona Yahya ona da Ebu Seleme'nin naklettiği rivayette Amr, Hz. Peygamber'i (sav), (sarığına ve mestlerine mesh ederken) gördüğünü söylemiştir.
Bize Abdan, ona Abdullah, ona Yunus, ona ez-Zührî, ona Ebu İdris ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Abdest alan kimse burnunu iyice temizlesin. Taşla taharetlenen kimse de taşların sayısını tek yapsın."
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, ona ez-Zührî; (T) Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Yunus ve Ma'mer, onlara ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), insanların en cömerti idi. En cömert olduğu zaman ise ramazan ayıydı. Bu ay Cebrâil'in kendisiyle çokça buluştuğu zamandı. Cebrâil ramazanın her gecesinde Peygamber'le buluşur ve onunla Kur'ân'ı müzâkere ederdi. İşte bundan dolayı Rasulullah hayır dağıtmakta, bir engele takılmayan rüzgardan daha cömertti."
Açıklama: Rasulullah'ın cömertliği, rüzgara benzetilerek, anlatılmak istenmiştir. Zira esen rüzgarın ulaşmadığı yer, etkilemediği varlık kalmamaktadır. Rasulullah'ın cömertliği de etrafındaki herkesi ve her varlığı etkilerdi. Bu nedenle anlatımda rüzgar örneği kullanılmıştır.
Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yahya b. Said, ona da Enes b. Malik, Nebi'den (sav) rivayet etmiştir. Halid dedi ki: Bize ayrıca Süleyman, ona da Yahya b. Said'in rivayet ettiğine göre Enes b. Malik şöyle demiştir: "Bir bedevi geldi ve mescidin bir köşesinde küçük abdestini bozdu. İnsanlar ona mani olup kendisini azarlamaya başladılar. Bunun üzerine Nebi (sav) onları böyle yapmaktan menetti. Bedevi işini bitirince, Nebi (sav) bir kova suyun getirilmesini emretti ve o su adamın işini gördüğü yerin üzerine döküldü."
Bize Abdan, ona babası (Osman b. Cebele), ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûne, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Peygamber (sav) secde ettiği sırada; (T) Buhârî der ki: Yine bana Ahmed b. Osman, ona Şurayh b. Mesleme, ona İbrahim b. Yusuf, ona babası (Yusuf b. İshak), ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûn, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Peygamber (sav), Kâbe'nin yanında namaz kılıyordu. Ebu Cehil ile bazı arkadaşları da oturuyorlardı. Derken onların biri diğerine “Falan oğullarının (yeni kesilen) devesinin bağırsaklarını hanginiz getirir ve secdeye vardığında onu Muhammed'in sırtına koyar?” dedi. O topluluğun en kötü olanı gidip onu getirdi. Bekledi, Peygamber secdeye varınca sırtının üzerine iki omuzu arasına koydu. Ben ise hiçbir işe yapamıyor sadece bakıyordum. Keşke benim engelleyecek gücüm olsaydı! İbn Mesud der ki: Onlar gülmeye ve birbirine (suçu birbirlerine) isnad etmeye başladılar. Rasulullah ise secdeden başını kaldırmıyordu. Nihayet Fâtıma yanına geldi ve onu sırtından attı. Rasulullah başını kaldırdı. (Namazı bitirdikten) sonra üç defa: "Allah'ım! Kureyş'i sana havale ediyorum" dedi. Rasulullah onlara beddua edince, bu onlara ağır geldi. İbn Mesud der ki: Çünkü onlar bu şehirde duanın kabul edileceğini biliyorlardı. Ondan sonra Rasulullah isim isim sayarak "Allah'ım Ebu Cehil'i sana havale ediyorum, Utbe b. Rabîa'yı, Şeybe b. Rabîa'yı, Velid b. Utbe'yi, Ümeyye b. Halef'i, Ukbe b. Ebu Muayt'ı sana havale ediyorum" dedi. Yedinciyi de saydı, fakat biz onu aklımızda tutamadık. İbn Mesud der ki: Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, Rasulullah'ın saydığı isimlerin sahiplerini Kalîb'de, yani Bedir çukurunda yere serilmiş gördüm.