168 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Ömer b. Übeydullah'ın azatlısı Ebu Nadr, ona Âmir b. Sa'd b. Ebu Vakkâs, ona da babası (Sa'd b. Ebu Vakkâs şöyle demiştir: Ben Hz. Peygamber'in (sav), Abdullah b. Selâm hariç, yeryüzünde yürüyen hiçbir kimse için "Bu cennet ehlindendir" dediğini duymadım. Şu ayet onun hakkında inmiştir: "Üstelik İsrail oğullarından bir şahit de onun benzeri bir kitaba dayanarak, onun doğruluğuna tanıklık etmiş ve ona iman etmiş olduğu halde" (Ahkâf, 10). Râvî Abdullah b. Yusuf der ki: : ayetin nüzulü ile bu bilgi Mâlik'in kendi sözü mü, yoksa hadise mi dahildir, bilemiyorum.
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona Malik, ona Muhammed b. Münkedir ve Ömer b. Übeydullah'ın azatlısı Ebu Nadr, ona da Âmir b. Sa'd b. Ebu Vakkâs'ın rivayet ettiğine göre, babası (sa'd b. Ebu Vakkâs), Usâme b. Zeyd'e “taun hakkında Rasulullah'tan (sav) ne duydun?” diye sormuş o da Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu aktarmıştır: "Taun (Veba hastalığı) İsrail oğullarından bir topluluğa yahut sizden önce geçen bir topluluğa gönderilmiş bir azaptır. Siz bir yerde taun çıktığını işittiğiniz zaman, o yere gitmeyin. Sizin bulunduğunuz yerde taun meydana gelirse, taundan kaçmak için oradan çıkmayın." Ebu Nadr rivayetinde "sizin oradan çıkış sebebiniz taun olmasın" şeklinde aktarmıştır.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ebu İshak Muaviye b. Amr, ona Musa b. Ukbe, ona da Abdullah b. Ebu Evfâ'nın kâtibi olan Ebu Nadr Sâlim mevlâ Ömer b. Ubeydullah şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Ebu Evfâ, Ömer b. Ubeydullah'a mektup yazıp Hz. Peygamber'in (sav) "biliniz ki cennet kılıçların gölgeleri altındadır" buyurduğunu bildirmiştir. Üveysî, bu hadisi İbn Ebu Zinâd kanalıyla Musa b. Ukbe'den rivayet ederek (Muaviye b. Amr'a) mütabaatta bulunmuştur.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhar ile Abdülaziz b. Abdullah arasında inkıta vardır.
Bize İsmail b. Abdullah, ona Mâlik, ona Ömer b. Ubeydullah'ın azatlısı Ebu Nadr, ona Ubeyd b. Huneyn, ona da Ebu Saîd el-Hudrî (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) minber üzerine oturdu ve "Allah kulunu, istediği kadar verdiği dünya nimetleriyle kendi katında olan arasında bir seçim yapma konusunda serbest bıraktı, o da Allah katında olanı tercih etti" buyurdu. Bu söz üzerine Ebu Bekir ağladı ve “Babalarımız, analarımız Sana feda olsun” dedi. Biz Ebu Bekir'in bu sözlerine hayret ettik. İnsanlar da hayret edip “şu şeyhe bakın, Rasulullah, Allah'ın dünya güzelliğinden vermekle kendi yanında olan şeyler arasında muhayyer kıldığı bir kuldan haber veriyor, bu ise 'babalarımız, analarımız Sana feda olsun' diyor” dediler. Meğer seçim hakkı verilen kul Rasulullah (sav), bunu hepimizden daha iyi bilen kişi de Ebu Bekir'miş. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "insanlar içinde arkadaşlığı ve malıyla bana en çok katkıda bulunan kişi Ebu Bekir'dir. Ümmetimden birini kendime dost edinecek olaydım, muhakkak Ebu Bekir'i edinirdim, lâkin İslam kardeşliği daha üstündür. Ebu Bekir'in mescide açılan küçük kapısı dışında mescide açılan tüm küçük kapılar kapatılsın."
Bize Muhammed b. Râfi ve Harun b. Abdullah, onlara İbn Ebu Füdeyk, ona Dahhak b. Osman, ona Salim b. Ebu Nadr, ona Büsr b. Saîd, ona da Zeyd b. Halid el-Cühenî şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'a (sav) buluntu malın durumu sorulmuş, o da şöyle cevap vermiştir: "Bir yıl onu ilan et! Eğer sahibi gelirse kendisine verirsin. Gelmezse, onun bağını ve kabını iyice belle, sonra da onu kendi malına kat! Bilahare sahibi gelecek olursa, kendisine ödersin."
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Affan b. Müslim arasında inkita vardır.