Giriş


    Öneri Formu
13564 D002260 Ebu Davud, Talak, 27, 28


    Öneri Formu
13571 D002267 Ebu Davud, Talak, 30, 31


    Öneri Formu
13572 D002268 Ebu Davud, Talak, 30, 31


    Öneri Formu
270697 D002267-2 Ebu Davud, Talak, 30, 31


    Öneri Formu
270698 D002267-3 Ebu Davud, Talak, 30, 31

Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese b. Halid, ona Yunus b. Yezid, ona Muhammed b. Müslim b. Şihab, ona Urve b. ez-Zübeyr, ona da Rasulullah'ın (sav) zevcesi Hz. Aişe şöyle haber vermiş: "Cahiliyye döneminde dört çeşit nikâh vardı. Bunlardan biri, insanların bugün kıydıkları normal nikâh idi. Evlenecek kişi, almak istediği kızın velisine gider, kıza layık olduğu mehri öder, sonra onunla evlenirdi. Diğer bir nikâh şekli de şöyle idi: Adam karısına hayızdan temizlendiği zaman, falan adama git de seninle ilişkide bulunmasını iste derdi. Sonra kocası, karısından uzaklaşır, ilişkide bulunduğu erkekten hâmile kaldığı belli oluncaya kadar kadına elini sürmezdi. Kadının gebe kaldığı belli olunca, kocası isterse onunla cinsî münasebette bulunurdu. Bunu da asil bir çocuğa sahip olmak için yaparlardı. Buna nikâhu'l-istibdâ', yani döl alma nikâhı denirdi. Bir başka nikâh şekli de şu idi: On kadar erkek bir araya toplanır ve hepsi de bir kadının yanına girip onunla cinsî münasebette bulunurlardı. Kadın gebe kalıp çocuğunu doğurunca, bir süre geçtikten sonra onlara haber gönderir, hepsini çağırırdı. Onlardan hiçbiri gelmemezlik yapamazdı. Hepsi gelip kadının huzurunda toplanırdı. Kadın onlara, yaptığınızı biliyorsunuz. Ben bir çocuk dünyaya getirdim der ve içlerinden hoşuna giden birine ismen hitap ederek, ey falanca, bu çocuk sendendir diyerek çocuğu ona ilhak ederdi. Dördüncü nikâh şekli de şöyle idi: Pek çok kimse toplanarak bir kadının yanına girerdi. Kadın gelenlerin hiçbirini geri çevirmezdi. Bunlar fahişe kadınlardı. Kendilerine gelmek isteyen kişilere bir alâmet olması için kapılarının üzerlerine bayraklar dikerlerdi. Kadın hamile olup da çocuğunu doğurunca daha önce kendisiyle münâsebette bulunan erkeklerin hepsi onun yanında toplanırdı. Sonra çocuğun şekline bakarak babasının kim olduğunu tespit etmek üzere kâifler çağrılır, onlar da (kadın da) onlar için çocuğun şekil ve şemailine bakarak babasını tespit edebilen mütehassıslar çağırırdı. Onlar da çocuğu uygun gördükleri birine verirlerdi. O kişi de çocuğu alırdı ve artık çocuk, o kişinin oğlu olarak çağrılırdı. Çocuk da bundan imtina edemezdi. Allah Teâlâ, Muhammed (sav) peygamber olarak gönderince, cahiliye dönemine ait olan bütün nikâh çeşitlerini kaldırdı, sadece müslümanların bugün yaptıkları nikâh şeklini bıraktı."


    Öneri Formu
13575 D002272 Ebu Davud, Talak, 32, 33

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Yezid b. Harun, oma Hammâd b. Seleme; (T) Bize Muhammed b. Yahya, ona Süleyman b. Harb; (T) Bize Harun b. Hayyan, ona Abdülaziz b. Muğire, o ikisine Hammad b. Seleme, ona Akîl b. Talha es-Sülemi, ona Müslim b. Heydam, ona da Eş'as b. Kays şöyle demiştir: Ben Kinde heyeti içinde Rasulullah'ın (sav) yanına vardım. Onlar beni kendi içlerinde en değerli kişi olarak görürlerdi. Ben “ey Allah'ın Rasulü, Siz bizden değil misiniz?” dedim. Hz. Peygamber (sav) "Biz Nadır b. Kinâne oğullarıyız. Biz anamızı iffetsizlikle itham etmeyiz ve babalarımıza nispetimizi reddetmeyiz" buyurdu. Râvi der ki: Bundan sonra Eş'as b. Kays “Kureyş kabilesinden herhangi bir adamın Nadr b. Kinâne'den olmadığını iddia eden kim bana getirilirse onu (iftira cezası olarak) had vururum” derdi.


    Öneri Formu
27473 İM002612 İbn Mâce, Hudûd, 37

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Yezid b. Harun, oma Hammâd b. Seleme; (T) Bize Muhammed b. Yahya, ona Süleyman b. Harb; (T) Bize Harun b. Hayyan, ona Abdülaziz b. Muğire, o ikisine Hammad b. Seleme, ona Akîl b. Talha es-Sülemi, ona Müslim b. Heydam, ona da Eş'as b. Kays şöyle demiştir: Ben Kinde heyeti içinde Rasulullah'ın (sav) yanına vardım. Onlar beni kendi içlerinde en değerli kişi olarak görürlerdi. Ben “ey Allah'ın Rasulü, Siz bizden değil misiniz?” dedim. Hz. Peygamber (sav) "Biz Nadır b. Kinâne oğullarıyız. Biz anamızı iffetsizlikle itham etmeyiz ve babalarımıza nispetimizi reddetmeyiz" buyurdu. Râvi der ki: Bundan sonra Eş'as b. Kays “Kureyş kabilesinden herhangi bir adamın Nadr b. Kinâne'den olmadığını iddia eden kim bana getirilirse onu (iftira cezası olarak) had vururum” derdi.


    Öneri Formu
276336 İM002612-3 İbn Mâce, Hudûd, 37


Açıklama: Bahsi geçen ayetler şöyledir: "Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi; beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir. Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, kendisinden cezayı kaldırır. Beşinci defa da eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler." (Nur 24/6-9) Bu uygulama, İslam aile hukukunda “liân” terimi ile ifade edilir. Karısının zina suçu işlediğini iddia eden bir koca, eğer iddiasını ispat için dört şahit getiremezse karı ve koca hâkim huzuruna celb edilerek liâna (karşılıklı lanetleşmeye) davet edilir. Her iki taraf da doğruluklarını bu ifadelerle beyan ederlerse erkek iftira (kazf) cezasından, kadın da zina cezasından kurtulur ve bu şekilde evlilik bağı sona erer/erdirilir.

    Öneri Formu
13558 D002254 Ebu Davud, Talak, 26, 27


    Öneri Formu
13557 D002253 Ebu Davud, Talak, 26, 27