حدثنا مسلم قال حدثنا صدقة بن موسى هو أبو المغيرة السلمي قال حدثنا مالك بن دينار عن عبد الله بن غالب الحداني عن أبى سعيد الخدري عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : خصلتان لا يجتمعان في مؤمن البخل وسوء الخلق
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164095, EM000282
Hadis:
حدثنا مسلم قال حدثنا صدقة بن موسى هو أبو المغيرة السلمي قال حدثنا مالك بن دينار عن عبد الله بن غالب الحداني عن أبى سعيد الخدري عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : خصلتان لا يجتمعان في مؤمن البخل وسوء الخلق
Tercemesi:
Bize Müslim (b. İbrahim), ona Ebu Muğira Sadaka b. Musa es-Sülemî, ona Malik b. Dinar, ona Abdullah b. Gâlib el-Hüddânî, ona da Ebu Said el-Hudrî, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "İki haslet vardır ki mü'min bir kişide bu ikisi birleşmez. Bunlar cimrilik ve kötü ahlaktır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 282, /251
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Kureyş Abdullah b. Gâlib el-Hüddanî (Abdullah b. Gâlib)
3. Ebu Yahya Malik b. Dinar es-Sâmî (Malik b. Dinar)
4. Ebu Muğîra Sadaka b. Musa ed-Dakîkî (Sadaka b. Musa)
5. Ebu Amr Müslim b. İbrahim el-Ferahidi (Müslim b. İbrahim)
Konular:
Ahlak, kötü ahlak
Cimri, Cimrilik
Cimrilik, zemmedilişi
Müslüman, mü'minin kişiliği
Müslüman, vasıfları
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى عن هشام بن عروة قال حدثني أبى أن أبا مراوح الغفاري أخبره أن أبا ذر أخبره أنه : سأل رسول الله صلى الله عليه وسلم أي العمل أفضل قال إيمان بالله وجهاد في سبيله قال فأى الرقاب أفضل قال أغلاها ثمنا وأنفسها عند أهلها قال أرأيت إن لم أفعل قال تعين ضائعا أو تصنع لأخرق قال أرأيت إن لم أفعل قال تدع الناس من الشر فإنها صدقة تصدق بها عن نفسك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164038, EM000226
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى عن هشام بن عروة قال حدثني أبى أن أبا مراوح الغفاري أخبره أن أبا ذر أخبره أنه : سأل رسول الله صلى الله عليه وسلم أي العمل أفضل قال إيمان بالله وجهاد في سبيله قال فأى الرقاب أفضل قال أغلاها ثمنا وأنفسها عند أهلها قال أرأيت إن لم أفعل قال تعين ضائعا أو تصنع لأخرق قال أرأيت إن لم أفعل قال تدع الناس من الشر فإنها صدقة تصدق بها عن نفسك
Tercemesi:
— Ebû Zer (Radiyallahu anh) haber verdiğine göre, kendisi Re-sûlüllah (SaUallahü Aleyhi ve Sellem)'e sordu:
«Amellerin hangisi daha faziletlidir?»
Peygamber (Sallallahü A leyhi ve Sellem) :
«Allah'a îman etmek ve onun yolunda cihad etmektir.» dedi.
Ebû Zer sordu :
«Kölelerin hangisini azad etmek daha faziletlidir?»
«Kıymeti en yüksek olan ve sahiMeri katında en iyi olandır.» dedi.
«Malsız fakire yardım edersin, yahut çalışamıyan acize iş yaparsın.» dedi.
Ebû Zer sordu:
«(Bunu da) yapamazsam, (başka ne yapacağımı) bildirir misin?» Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«İnsanlara kötülük etmeyi kaldırırsın. Çünkü kötülüğü terk etmek için bir sadakadır ki, onu kendin için sadaka vermiş olursun.»450 dedi.451
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 226, /210
Senetler:
()
Konular:
Amel, faziletlileri
Cihad, fazileti
İman, Esasları, Allah'a ve Rasulüne iman
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Kötülük
KTB, İMAN
KTB, SADAKA Sadaka, çeşitleri
Yardım, Yardımlaşma, yol konusunda
حدثنا بشر بن محمد قال أخبرنا عبد الله قال أخبرنا عبد الجبار بن عباس الهمداني عن عدى بن ثابت عن عبد الله بن يزيد الخطمي قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : كل معروف صدقة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164043, EM000231
Hadis:
حدثنا بشر بن محمد قال أخبرنا عبد الله قال أخبرنا عبد الجبار بن عباس الهمداني عن عدى بن ثابت عن عبد الله بن يزيد الخطمي قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : كل معروف صدقة
Tercemesi:
Abdullah îbni Yezîd El-Hıtmî'den (Radiyailahu anh) rivayet edildiğine göre, şöyle dedi:
Resûlüllah (Salktllahü A leyhi ve Sellem):
«Her iyilik bir sadakadır.» buyurdu.460
«Ma'ruf» kelimesinin manâsı geniştir. Allah'a ibadet ve onun rahmetine yakınlık için söylenen sözlerle yapılan işler, İnsanlara söz ve işlerle yapılan İhsan ve yardımlar hep ma'ruftur.
«Ma'ruf» sözünün zıddı, münker'dİr. Dinin emirlerine uygun olmıyan ve yasaklanmış bulunan söz ve işlerin hepsine münker denir.
Maruf kısmına giren söz ve hareketler, dinin hoş gördüğü şeyler olduğundan, bunların yapılması sadaka yerine geçer, insana sevâb kazandırır. Aksine münker şeyleri işlemek, günâha vesile olur.
A b d u IJah İbni Yezid El-Hıtmî kimdir? :
Ensar'dan olan A b d u I I a h 'in künyesi E b u Musa 'dır. On yedi yaşlarında İken Hudeybiye vak'asmda bulundu. Küfe emirliği görevini yaptı ve Hz. Ali ile Sıffîn ve Cemel olaylarına iştirak etti. Farz namazlar dışında en ziyade namaz kılandı. Kûfe'de edinmiş olduğu bir evde ikâmet etti ve Ibni Zübeyr zamanında orada vefat etti. Allah ondan razı olsun.461
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 231, /216
Senetler:
()
Konular:
KTB, İYİLİK, BİRR,
KTB, SADAKA Sadaka, çeşitleri
Uyumlu olmak, insanlarla iyi geçinmek,
حدثنا أبو النعمان قال حدثني مهدى بن ميمون عن واصل مولى أبى عيينة عن يحيى بن عقيل عن يحيى بن يعمر عن أبى الأسود الدؤلي عن أبى ذر قال قيل : يا رسول الله ذهب أهل الدثور بالأجور يصلون كما نصلى ويصومون كما نصوم ويتصدقون بفضول أموالهم قال أليس قد جعل الله لكم ما تصدقون إن بكل تسبيحة وتحميدة صدقة وبضع أحدكم صدقة قيل في شهوته صدقة قال لو وضع في الحرام أليس كان عليه وزر فكذلك إن وضعها في الحلال كان له أجر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164039, EM000227
Hadis:
حدثنا أبو النعمان قال حدثني مهدى بن ميمون عن واصل مولى أبى عيينة عن يحيى بن عقيل عن يحيى بن يعمر عن أبى الأسود الدؤلي عن أبى ذر قال قيل : يا رسول الله ذهب أهل الدثور بالأجور يصلون كما نصلى ويصومون كما نصوم ويتصدقون بفضول أموالهم قال أليس قد جعل الله لكم ما تصدقون إن بكل تسبيحة وتحميدة صدقة وبضع أحدكم صدقة قيل في شهوته صدقة قال لو وضع في الحرام أليس كان عليه وزر فكذلك إن وضعها في الحلال كان له أجر
Tercemesi:
— Ebû Zer'den (Radiyalîahu anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, (Peygambere) soruldu:
«Ey Allah'ın Resulü! Servet sahipleri sevâbları alıp götürdüler. Bizim namaz kılmamız gibi, namaz kılıyorlar, oruç tuttuğumuz gibi oruç tutuyorlar. Bir de mallarının fazlasını sadaka olarak veriyorlar, (biz bunu yapamıyoruz ve onlar gibi sevâb kazanamıyoruz).»
Peygamber (Sallauahü Aleyhi ve Seiîem) :
«Allah sizin için sadaka vereceğiniz şey yapmamış mıdır? Her teşbih ve her hamd ediş karşılığında bir sadaka vardır. Sizin her birinizin zevcesi ile yetinip haramdan korunması da bir sadakadır.» dedi.
Soruldu:
«İnsanın şehvetinde sadaka var mı?»
Peygamber (Sallalîahü A leyhi ve Sellem):
«İnsan harama harcamış olsa, üzerine günâh yok mudur? İşte bunun gibi, şehvetini helâlda harcarsa, onun için bir sevâb olur.» dedi.452
Ashab-ı kiramın malca fakır olanları, zengin olan ashabın hayır ve hasenatını göz önünde bulundurarak, zenginlerin bütün sevâbları alıp götürdüklerini, kendilerine bir şey kalmadığını düşündükten sonra, bizim ha-lİmİz ne olacak? tarzında Hz. Peygamber'den sormuşlardır. Çünkü zengin, fakir gibi namaz kılıyor, oruç tutuyor ve diğer ibadetlerini yerine getiriyor.
Üstelik fakirin yapamadığı hayır ve hasenatı da yapıyor. Bu bakımdan amelde üstün bir duruma geçmiş oluyor. Burada bir sual ortaya çıkmaktadır. Acaba zengin olan Müslüman mı daha faziletlidir, yoksa fakir olan mı?
Bu hususta çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bunlar şöyle özetlenebilir: Allah katında fazilet ve üstünlük ancak takva İledir. Zira Cenab-ı Hak, Kurân-ı Kerim'in Hücurat Sûresi 13. âyetinde:
«Allah katında sizin en iyiniz, takvası en ziyade olanınızdır.»
Buyuruyor. İster fakir olsun, ister zengin bulunsun, Allah in emirlerini en İyi bir şekilde yerine getiren ve yasaklarından en çok sakınan, kısacası iç ve dışı ile Peygamberin yoluna tam bir ıhlâsla koyulan Allah Katında en iyi kimsedir. laKvada beraberlik husule geldiği takdirde, zenginin hayır ve hasenatı bakımından daha üstün bir mevkii olur.
Ancak mal çokluğu, umumiyet itibariyle İnsanları çok meşgul edip kİ-bİr ve sefahata sevk ettiğinden dolayı, çok kere zenginler fakirlerden daha müşKÜİ durumda kaldıkları görülen hallerdendir. Büyük servetin hesabı ve sorumluluğu büyüktür. Dinimiz istifçiliği yasaklamaktadır. Hayır yollarına harcanamıyacak bir yığıntıya cevaz vermez. Para ve mal, nereden ve nasıl kazanılmış ve hangi yollara harcanmış veya hangi hakla istif edilmiş sorularına, mal sahibi muhatab tutulur. Bunların hesabını vermek ve kurtulmak zor bir İş olduğundan zenginlerin durumu, fakirlere nispetle daha tehlikeli olur. Fakat istisnaî durumlar olabilir. Herkes takva ölçüsünü kendine hedef edinmelidir. Yoksa mutlak surette ne zenginlik, ne de fakirlik tercih sebebi olamaz. Yalnız zenginlik halinde takva, fakirlik halindeki takvadan daha az bulunur. Çünkü mal çokluğu insanı çok meşgul eder, dinî vazifeleri unutmaya sebep olur, nefsanî arzulan kamçılar. İşte buna binaendir ki, Peygamber Efendimiz, durumlarının ne olacağını soran fakirlere, sizin teşbihiniz var, hamd edişiniz var, helâl zevcelerinizden faydalanmanız var, diye buyurmuştur. Bu sayılan işlerde zenginlerin de iştirak payı varsa da, meşguliyet ve vazifeleri icabı teşbih, tahmîd ve ailevî münasebetlerinin daha az olacağı aşikârdır. Bu nafile ibadetferi daha fazla yapmıya vakit bulan fakirler, kazanacakları ecirle zeng:nlerin sevâb mertebesine yükselmiş olurlar.
Haram olan bir işi yapmak naşı! bir günâh İse, Allah'dan korkarak o haramı işlememek de sevabdır. Hele helâl ve mubah olan bir işi haramdan korunmak için yapmak ve böyle bir niyyet taşımak muhakkak ki, bir se-vâbdır. Böyle İşler, yapan için sadaka yerine geçer. Sadakanın da sevabı olur. Ailevî helâl münasebetler bu kabil işlerdir, üstelik israf olmamak şartı ile ruhî ve bedenî faydaları çoktur. Maddî ve manevî inşirah ve İnkişafa yol açar, huzur ve sükûn temin eder.453
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 227, /210
Senetler:
()
Konular:
Evlilik, cinsel münasebet
KTB, SADAKA Sadaka, çeşitleri
Tesbih
Zikir, mahlukatın Allah'ı zikretmesi
حدثنا مسدد قال حدثنا أبو عوانة عن سهيل بن أبى صالح عن صفوان بن أبى يزيد عن القعقاع بن اللجلاج عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لا يجتمع غبار في سبيل الله ودخان جهنم في جوف عبد أبدا ولا يجتمع الشح والإيمان في قلب عبد أبدا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164094, EM000281
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا أبو عوانة عن سهيل بن أبى صالح عن صفوان بن أبى يزيد عن القعقاع بن اللجلاج عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لا يجتمع غبار في سبيل الله ودخان جهنم في جوف عبد أبدا ولا يجتمع الشح والإيمان في قلب عبد أبدا
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (Radtya'tlahu anh) 'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki:
— Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«Allah yolundaki (cihad esnasında çiğnenen) toz-toprak ile Cehennem dumanı bir kulun ciğerine ebediyyen toplanmaz. Cimrilikle îman da hiç bir zaman bir kulun kalbinde toplanmaz.»559
ibadetlerin en faziletlisi ve en hayırlısı Allah yolunda yapılan cihattır. Bunun faziletine binaen kazanıfan malların en hatalı ve en makbulü de cihaddan elde edilen ganimet mallandır. Cihadın bu yüksek faziletinin sevabı ve mükâfatı Cennet olduğundan, Cehennem ateşinin dumanı, savaşan ve ayakları toz-toprağa bulaşan bir kulun göğüs boşluğuna giremez. İkisi bir araya asla gelemez.
Cimrilik, kötü hasletlerin başıdır. Cimriliği ifrat'a varan kimse, helâl -haram ayırt etmez zekât vermez, hayır ve hasenata koşmaz, aç ve çıplakları gözetmez. Bütün derdi ve düşüncesi para ve madde olur. Bu duruma düşenin yeri de Cehennem olur. Cehennem'e de ebedî olarak girecek olanlar/ imansızlar olduğundan;
«Cimrilikle îman, bir müminin kalbinde asla toplanmaz.» buyrulmuştur.560
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 281, /250
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Ala Ka'ka' b. Leclac el-Ğatafani (Husayn b. Leclac)
3. Safvan b. Yezid el-Hicazî (Safvan b. Ebu Yezid)
4. Ebu Yezid Süheyl b. Ebu Salih es-Semmân (Süheyl b. Zekvan)
5. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
6. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cihad, Allah yolunda tozlanmak, çalışıp çabalamak
Cimri, Cimrilik
Cimrilik, zemmedilişi
İman
KTB, İMAN
حدثنا فروة بن أبى المغراء قال حدثنا على بن مسهر عن هشام بن عروة قال أخبرني القاسم بن محمد عن عبد الله بن الزبير قال : ما رأيت امرأتين أجود من عائشة وأسماء وجودهما مختلف أما عائشة فكانت تجمع الشيء إلى الشيء حتى إذا كان اجتمع عندها قسمت وأما أسماء فكانت لا تمسك شيئا لغد
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164093, EM000280
Hadis:
حدثنا فروة بن أبى المغراء قال حدثنا على بن مسهر عن هشام بن عروة قال أخبرني القاسم بن محمد عن عبد الله بن الزبير قال : ما رأيت امرأتين أجود من عائشة وأسماء وجودهما مختلف أما عائشة فكانت تجمع الشيء إلى الشيء حتى إذا كان اجتمع عندها قسمت وأما أسماء فكانت لا تمسك شيئا لغد
Tercemesi:
Abdullah ibni Zübeyr (Radiyaîlahu ank)'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«— Hazreü Âişe ve Hazreti Esma hanımlardan daha cömert bir kimse görmedim. İkisinin cömertlikleri başka başka idi.
Hazreti Aişe'ye gelince : Eşyayı biriktirir, ne zaman ki, yanında toplu haje gelirse onu (ihtiyaç sahiplerine) bölerdi.
Esma ise: Yarın için hiç bir şey tutmazdı (dağıtırdı).»557
lslâmda her mükellef geçimini temin etmek için çalışmak zorundadır. Geçimle yükümlü olan şahıslar gelir durumlarına göre, bir aylık veya bir yıllık zarurî ihtiyaçlarını karşılayabilecek miktarda para ve erzak gibi maddeleri biriktirmek hakkına sahiptirler. Hanımların bütün geçim masrafları varsa kocalarına, kocaları yoksa nafakaları üzerlerine vacib bulunan yakınlarına düşer. Muztar durumda olanların da meşru işlerde çalışmasında bir beis yoktur.
Kifayet miktarından fazla kazanç peşinde olmak, ancak hayır yollarında Irarcanmak niyeti ile mubah olur. Kötülüğe ve küfre medar olacak, islâm düşmanlarını takviye edecek kazançlar, âhîrette büyük bir vebaldir. Velevki bu kazançlar helâl yoldan elde edilmiş olsun. Islâmda her şey ölçü ve itidal üzeredir. Madde, manada ve yüce mefhumlarda kullanılıp harcandığı zaman kıymet ifade eder. Aksi halde en büyük bir yük olur, Cehennem azabma vesile olur. İşte bu gerçek manayı idrak edip hayatları boyunca uypulamasını yapan Ashab-i Kiram'dan iki validemiz bunun canlı birer misalini teşkil etmektedirler.
Hz. A ise (Radiyallahü anha) validemiz, bir miktar toplamış olduğu yiyecek ve eşyayı, ihtiyaç sahiplerine bölmek suretiyle bu cömertlik hareketini kendilerine huy edinmişlerdi.
Hz. Esma (Radiyallahüanha) validemiz de eline geçeni ertesi güne bırakmaksızın muhtaçlara dağıtırlardı. Gerçek iman askının verdiği Allah'a tevekkül ve teslimiyetin zirvesi budur.
Toplanan ve bir yekûn teşkil eden, maddî plânda fazla değer taşıyan malların tamamını mı vermek daha kolaydır, yoksa ele geçen ne olursa, onu vermek mi daha kolaydır? şeklînde bir soru hatıra gelir. Tecrübeler gösteriyor ki, fazla malın tamamını vermek, sahip olunan az malın tamamını vermekten daha güçtür. Amellerin makbulü de zahmetli ve güç olandır. Bu bakımdan Hz. Â i s e 'nin tutumu ile eld& ettikleri fazilet Allah bilir ki.. Esma validemizden üstündür. Allah Tealâ her İkisinden razı olsun.
Ümmü Zerre şöyle anlatmıştır:
«— Ibni Zöbeyr, iki çuval dolusu mal ve yüz seksen bin dirhem parayı Hz. Âişe'ye gönderdi. O gün Hz. Âİşe oruçlu idî. Hemen bu malı ve parayı insanlara tevzi etmeye başladı. Akşam olunca, yanında bir dirhem dahi kalmamıştı, bu maldan. Güneş batınca, iftar İçin yemek hazırlasın diye hizmetçisini çağırdı. Hizmetçi iftar yemeği olarak ona ekmek ve zeytinyağı getirip dedi ki, bugün taksim ettinin maldan bir dirhem ayırsaydın da onunla et satın alarak iftar etseydik? Hz. Aişe ona cevaben :
— Bana zorluk çıkarma, bana hatırlataydın dediğini yapardım, dedi.
Urve de şöyle nakletmiştîr:
«— Hz. Aişe'yi gördüm, baş örtüsüne bürünmüş olarak (yetmiş bin dirhem dağıtıyordu.»
Bütün bu misaller, onun ne derece cömert ve fedakâr olduğunun deü-lidtr. Az malın muhtelif kimselere bölünmesi mümkün olmadığı gibi, bir kişiye az miktar mal vermek de ihtiyacını çok kere karşılayamaz. Bu bakımdan Hz. Aişe üstün zekâsını kullanarak mal toplamayı ve ondan sonra muhtaçlara bol miktarda bölmeyi daha faydalı bulmuştur.
Resulü 11 ah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Hazreti E s m a 'ya hitaben :
«Fakirlere infak et, hesap etme. Yoksa Allah aleyhine olarak hesabını görür; depo etme, yoksa aleyhine günah birikir.»
buyurdukları için, Esma validemiz de eline geçen malı, ertesi güne bırakmaksızın muhtaçlara verirlerdi.558
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 280, /249
Senetler:
()
Konular:
Cimri, Cimrilik
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Sahabe, Hz. Peygamberin, sahabenin vs. sahabelerle ilgili değerlendirmeleri
حدثنا قتيبة حدثنا بن المنكدر عن أبيه عن جابر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : كل معروف صدقة وإن من المعروف أن تلقى أخاك بوجه طلق وأن تفرغ من دلوك في إناء أخيك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164308, EM000304
Hadis:
حدثنا قتيبة حدثنا بن المنكدر عن أبيه عن جابر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : كل معروف صدقة وإن من المعروف أن تلقى أخاك بوجه طلق وأن تفرغ من دلوك في إناء أخيك
Tercemesi:
— Cabir'den rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
— Resûlüllah (Sallailahü Aleyhi ve SeJiem) buyurdu ki: «Her iyilik bir sadakadır. Senin tatlı bir yüzle kardeşinle karşılaşman ve senin (varlık) kabından onun çanağına boraltman da ma'rufdan = iyiliktendir.»601
Hadîs-i şerîfte önce her iyiliğin bir sadaka yerine geçtiği, yani sadaka sevabına sebebiyet verdiği beyan buyuruîduktan sonra, mâna daha genişletilip inceltilerek güler ve tatlı bir yüzle din kardeşini karşılamanın da bir maruf *= iyilik olduğu ifade edilmiştir. İnsan sahip bulunduğu maddî ve manevî imkânlardan kardeşine de aktarmalıdır. Kardeşin ve arkadaşın böyle istifadelendirİlmesi de iyiliktir. Ona neş'e ve sürür vermek, ihtiyacı varsa onu görmek, yani kendi kabından onun çanağına bir şeyler aktarma1: hep iyilik sayılır ve sadaka sevabını kazandırır.602
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 304, /268
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Abdullah Muhammed b. Münkedir el-Kuraşî (Muhammed b. Münkedir b. Abdullah b. Hüdeyr)
3. Münkedir b. Muhammed et-Teymî (Münkedir b. Muhammed b. Münkedir)
4. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
KTB, SADAKA
Müslüman, Güleryüzlü
Müslüman, mü'minin kişiliği Sadaka, çeşitleri
Tebessüm, kardeşinin yüzüne tebessüm etmek
Yardımseverlik, yol sorana rehberlik etmek
حدثنا الأويسى قال حدثنا عبد الرحمن بن أبى الزناد عن أبيه عن عروة عن أبى مراوح عن أبى ذر : سئل النبي صلى الله عليه وسلم أي الأعمال خير قال إيمان بالله وجهاد في سبيله قال فأى الرقاب أفضل قال أغلاها ثمنا وأنفسها عند أهلها قال أفرأيت إن لم أستطع بعض العمل قال تعين ضائعا أو تصنع لأخرق قال أفرايت ان ضعفت قال تدع الناس من الشر فإنها صدقة تصدقها على نفسك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164309, EM000305
Hadis:
حدثنا الأويسى قال حدثنا عبد الرحمن بن أبى الزناد عن أبيه عن عروة عن أبى مراوح عن أبى ذر : سئل النبي صلى الله عليه وسلم أي الأعمال خير قال إيمان بالله وجهاد في سبيله قال فأى الرقاب أفضل قال أغلاها ثمنا وأنفسها عند أهلها قال أفرأيت إن لم أستطع بعض العمل قال تعين ضائعا أو تصنع لأخرق قال أفرايت ان ضعفت قال تدع الناس من الشر فإنها صدقة تصدقها على نفسك
Tercemesi:
— Ebû Zer'den rivayet edildiğine göre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e soruldu ki, amellerin hangisi daha hayırlıdır? Peygamber :
«— Allah'a iman etmek ve onun yolunda cihad etmektir.» buyurdu. (Azad etme bakımından) kölelerin hangisi daha hayırlıdır? diye soruldu.
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«— Kıymetçe en yükseği ve sahipleri katında en makbulüdür.» buyurdu. (Bunları soran adam yine)' dedi ki, bunlardan birini yapmaya gü-. cüm yetmezse, ne yapacağımı bildirir misiniz?
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem);
«— Malı helak olana yardım edersin, yahud kazanamayan zavallıya iyilik edersin.» buyurdu. (Adam yine sorup) dedi ki, biçare olursam (ne yapmam gerektiğini) bildirir misiniz?
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem);
Kötülüğünü insanlardan kaldırırsın, çünkü bu bir sadakadır ki, onu kendin için sadaka vermiş olursun.» buyurdu.603
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 305, /269
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Muravih Sa'd el-Ğıfarî (Sa'd)
3. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
4. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
5. İbn Ebü'z-Zinad Abdurrahman b. Ebu Zinad el-Kuraşi (Abdurrahman b. Abdullah b. Zekvan)
6. Abdulaziz b. Abdullah el-Üveysi (Abdulaziz b. Abdullah b. Yahya b. Amr b. Üveys)
Konular:
Amel, faziletlileri
Cihad, Allah yolunda tozlanmak, çalışıp çabalamak
Cihad, fazileti
İman, Esasları, Allah'a ve Rasulüne iman
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
KTB, İMAN
KTB, SADAKA Sadaka, çeşitleri
Yardımseverlik, yol sorana rehberlik etmek
حدثنا موسى قال حدثنا مهدى عن واصل عن يحيى بن عقيل عن يحيى بن يعمر عن أبى الأسود الدؤلي عن أبى ذر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : عرضت على أعمال أمتى حسنها وسيئها فوجدت في محاسن أعمالها أن الأذى يماط عن الطريق ووجدت في مساوىء أعمالها النخاعة في المسجد لا تدفن
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164042, EM000230
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا مهدى عن واصل عن يحيى بن عقيل عن يحيى بن يعمر عن أبى الأسود الدؤلي عن أبى ذر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : عرضت على أعمال أمتى حسنها وسيئها فوجدت في محاسن أعمالها أن الأذى يماط عن الطريق ووجدت في مساوىء أعمالها النخاعة في المسجد لا تدفن
Tercemesi:
Ebû Zer'den (Radiyallahu anhj rivayet edildiğine göre, şöyle dedi:
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Selletn) buyurdu ki:
«Ümmetimin amelleri —iyisi ve kötüsü— bana arz edildi. Onların amellerinin iyileri arasında, yollardan zararlı şeylerin giderilmesini buldum. Amellerinin kötüleri arasında da, yere gÖmülmiyen mescidlerdeki balgamı gördüm.»458
Daha önceki hadîs-i şeriflerde yol üzerinde bulunan ve insanlarla vasıtaların geçişine zarar veren şeylerin giderilmesinin sevâb olduğu, sadaka yerine geçtiği, cennete girmeye vesile olduğu beyân ve İzah edilmişti.
Burada mescidler adabı ile İlgili bir harekete ve onun kötülüğüne işaret edilmektedir. Mescidler, ibadetlere tahsis edilmiş yerler olduğu için daima temiz tutulmaları İcab eder. islâm'ın ilk devirlerinde bütün mescidler, hasır ve kilim döşenmeksizin, yalnız etrafları çevrilmek suretiyle bina edilmişlerdi. Namaz kılınan yer, toprak ve kumdan ibaretti. Camiye namaz kılmak için gelenler arasında uzak yerlerden iştirak etmiş ve henüz İslâm'ın emrettiği temizlik kaidelerine kendini alıştıramamış kimseler bulunduğundan, bunların toprak ve kum üzerine tükürüp balgam atmaları vuku bulmuştur. Böyle bir hal meydana gelince, tükörülenİn toprak İçine gömülerek yok edilmesi, onun temizlenmesi demektir. Bu şekilde temizliği yapmamak günâhtır ve kötü bir davranıştır. Hem başkasının nefretini kazanmamak, hem de mescidin temizliğini korumak bakımından gözetilmesi gerekli bir husustur. Buna riayet etmiyenler günâh işlemiş olurlar. Zamanınızda mescidler hah, kilim veya hasırlarla serili bulunduğundan, camilere tükürmek diye bir şey düşünülemez. Bununla beraber cami içini kirletecek veya pis koku neşredecek şeylerden camileri korumak veya içerde temizliğe aykırı şeyler varsa onları gidermek her Müslüman için bir vazifedir. Camilere temiz elbiselerle ve hoş kokularla girmeli, sarmısak ve soğan gibj tiksindirici koku veren maddeleri yiyip girmemelidir.459
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 230, /215
Senetler:
()
Konular:
Adab, Mescit, mescitte uyulması gereken edeb
İbadethane, mescitlere tükürmek
Kıyamet, ahvali
KTB, ADAB
Şiddet, Eziyet, eziyet etmekten kaçınmak, eziyeti ortadan kaldırmak
Yardım, Yardımlaşma, yol konusunda
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا أبو معاوية عن الأعمش عن شقيق عن أبى مسعود الأنصاري قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : حوسب رجل ممن كان قبلكم فلم يوجد له من الخير إلا أنه كان رجلا يخالط الناس وكان موسرا فكان يأمر غلمانه أن يتجاوزوا عن المعسر قال الله عز وجل فنحن أحق بذلك منه فتجاوزوا عنه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164106, EM000293
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا أبو معاوية عن الأعمش عن شقيق عن أبى مسعود الأنصاري قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : حوسب رجل ممن كان قبلكم فلم يوجد له من الخير إلا أنه كان رجلا يخالط الناس وكان موسرا فكان يأمر غلمانه أن يتجاوزوا عن المعسر قال الله عز وجل فنحن أحق بذلك منه فتجاوزوا عنه
Tercemesi:
— Kbu Mes'ûd El-Ensarî (Radîyallahu anh) 'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki:
— Resûlüllah (SaUaUahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Sizden önce bir adam hesafca çekildi de, onun hayırlı bir şeyi bulunamadı. Ancak o adam, insanlara karışırdı (alış-veriş ederdi) ve zengin bir kimse idi. Çalıştırdığı hizmetçilerine, fakirlerden vazgeçmelerini, (alacaklarını bağışlamalarını) emrederdi. (Onun hakkında) Azîz ve Celîl olan Allah (meleklerine) şöyle buyurdu:
— Şam yüce biz, o zengin kuldan, bağış etmeye daha lâyıkız; ondan vaz geçin, (onu cezalandırmayın).»582
Bu hadîs-i şeriften cömerdliğin ne kadar büyük bir haslet olduğunu, Allah'ın geniş rahmetine naşı! bîr vesile teşkil ettiğini öğrenmiş bulunuyoruz.
Tartıya konabilecek hiç bir hayırlı amelî bulunmayan bir varlıklı adamın, sırf dar geçimlilere tazyik etmeyerek onlardaki haklardan vaz geçmesi sebebiyle, Allah tarafından kurtuluşa erdirilmiştir. Allah Tealâ'nın ihsan ve ikramı, bütün yaratıklara hesapsız rızık göndermesi ve bunca nimetlere kulların nankörlük etmesi karşılığında yine İhsanını esirgememesi, onun kerem ve ihsanının sonsuzluğuna delildir. İşte kullar da kendi çaplarında bu ihsan ve cömertlik vasfı ile sıfatlanarak hareket ederse, Allah'ın bağışlamasına ve rahmetine nail olur.583
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 293, /260
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, anlattığı kıssalar
Seçki, Güzel ahlak
Sosyalleşme, temel prensipler
Teşvik edilenler, Bağışlayıcı olmak
Teşvik edilenler, insanları affetmek