حدثنا صدقة قال أخبرنا بن عيينة عن عمرو عن نافع بن جبير عن أبى شريح الخزاعي عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : "من كان يؤمن بالله واليوم الآخر فليحسن إلى جاره ومن كان يؤمن بالله واليوم الآخر فليكرم ضيفه ومن كان يؤمن بالله واليوم الآخر فليقل خيرا أو ليصمت"
Bize Sadaka, ona İbn Uyeyne, ona Amr, ona Nâfi b. Cübeyr, ona Ebu Şurayh el-Huzâ'î'nin söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa komşusuna iyilik yapsın. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin ya sussun."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163513, EM000102
Hadis:
حدثنا صدقة قال أخبرنا بن عيينة عن عمرو عن نافع بن جبير عن أبى شريح الخزاعي عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : "من كان يؤمن بالله واليوم الآخر فليحسن إلى جاره ومن كان يؤمن بالله واليوم الآخر فليكرم ضيفه ومن كان يؤمن بالله واليوم الآخر فليقل خيرا أو ليصمت"
Tercemesi:
Bize Sadaka, ona İbn Uyeyne, ona Amr, ona Nâfi b. Cübeyr, ona Ebu Şurayh el-Huzâ'î'nin söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa komşusuna iyilik yapsın. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin ya sussun."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 102, /130
Senetler:
1. Ebu Şurayh Huveylid b. Şurayh el-Huzâî (Huveylid b. Amr b. Sahr b. Abdüluzzâ)
2. Ebu Muhammed Nafi' b. Cübeyr en-Nevfelî (Nafi' b. Cübeyr b. Mut'im b. Adî b. Nevfel)
3. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Fadl Sadaka b. Fadl el-Mervezî (Sadaka b. Fadl)
Konular:
Adab, misafirlik adabı
Ahlak, hayır söylemek ya da susmak
Haklar, komşu hakları
İkram, ikram etmek, paylaşmak
İyilik, komşuya iyilik etmek
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
KTB, ADAB
حدثنا يسرة بن صفوان قال حدثنا محمد بن مسلم عن عمرو عن عكرمة عن بن عباس أن رجلا قال : يا رسول الله إن أمى توفيت ولم توص أفينفعها أن أتصدق عنها قال نعم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163292, EM000039
Hadis:
حدثنا يسرة بن صفوان قال حدثنا محمد بن مسلم عن عمرو عن عكرمة عن بن عباس أن رجلا قال : يا رسول الله إن أمى توفيت ولم توص أفينفعها أن أتصدق عنها قال نعم
Tercemesi:
Bize Yesera b. Safvan, ona Muhammed b. Müslim, ona Amr, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre bir adam geldi. 'Ya Rasulullah (sav) annem vefat etti ancak vasiyette bulunmadı. Onun adına sadaka versem, kendisine fayda verir mi?' diye sordu. Peygamber (sav), 'Evet' dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 39, /89
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Ebu İbrahim Amr b. Şuayb el-Kuraşi (Amr b. Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
4. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
5. Ebu Safvan Yesera b. Safvan el-Lahmî (Yesera b. Safvan b. Cemil)
Konular:
İyilik, anne ve baba için öldükten sonraki iyilikler Sadaka, ölen bir kimse adına
حدثنا أبو النعمان قال حدثنا حماد بن زيد عن عاصم عن أبى عثمان : أن عمر رضي الله عنه استعمل رجلا فقال العامل أن لي كذا وكذا من الولد ما قبلت واحدا منهم فزعم عمر أو قال عمر إن الله عز وجل لا يرحم من عباده إلا أبرهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163510, EM000099
Hadis:
حدثنا أبو النعمان قال حدثنا حماد بن زيد عن عاصم عن أبى عثمان : أن عمر رضي الله عنه استعمل رجلا فقال العامل أن لي كذا وكذا من الولد ما قبلت واحدا منهم فزعم عمر أو قال عمر إن الله عز وجل لا يرحم من عباده إلا أبرهم
Tercemesi:
Bize Ebu Numan, ona Hammad b. Zeyd, ona Asım ona da Ebu Osman şöyle haber vermiştir: Hz. Ömer, bir adamı (zekat) memuru olarak atadı. Bu adam da ona, benim şu şu çocuklarım var, onlardan hiçbirini öpmedim, dedi. Hz. Ömer de ona şöyle iddia etti veya şöyle dedi. Allah azze ve celle kullarından ancak iyi olanlara merhamet edecektir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 99, /128
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
Konular:
Aile, aile içinde çocuklarla ilişkiler
Aile, çocuk sevgisi
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Çocuk, küçüklere şefkat göstermek
Merhamet, insanlara
Saygı ve muhabbet, el öpmek, çocukları öpmek vs.
حدثنا أبو الربيع قال حدثنا إسماعيل بن جعفر قال أخبرنا العلاء عن أبيه عن أبى هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : إذا مات العبد انقطع عنه عمله إلا من ثلاث صدقة جارية أو علم ينتفع به أو ولد صالح يدعو له
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163291, EM000038
Hadis:
حدثنا أبو الربيع قال حدثنا إسماعيل بن جعفر قال أخبرنا العلاء عن أبيه عن أبى هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : إذا مات العبد انقطع عنه عمله إلا من ثلاث صدقة جارية أو علم ينتفع به أو ولد صالح يدعو له
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den: Resûlüllah (Sallatlahü Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
«— Kul vefat edince, bütün amellerinin sevabı kesilir; üç ameli müstesnadır. (Bunlardan birincisi) Sadaka-i cariyedir. (İkincisi) Kendisi ile faydalanılan şerefli bir ilimdir. (Üçüncüsü) Kendisine dua eden salih çocuktur.»76
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 38, /88
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Alâ Abdurrahman b. Yakub el-Cühenî (Abdurrahman b. Yakub)
3. Alâ b. Abdurrahman el-Hırakî (Alâ b. Abdurrahman b. Yakub)
4. Ebu İshak İsmail b. Cafer el-Ensarî (İsmail b. Cafer b. Ebu Kesir)
5. Ebu Rabi' Süleyman b. Davud el-Atekî (Süleyman b. Davud)
Konular:
Aile, salih evlat yetiştirmek
Bilgi, alimin/ilmin önemi
Bilgi, Öğrenilmesi, Öğretilmesi Sadaka, öldükten sonra da kazandıran ameller Sadaka, Sadaka-i Cariye, sürekliliği olan hayır
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا سفيان بن عيينة عن داود بن شابور وأبى إسماعيل عن مجاهد عن عبد الله بن عمرو أنه ذبحت له شاة فجعل يقول لغلامه أهديت لجارنا اليهودي أهديت لجارنا اليهودي سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : ما زال جبريل يوصينى بالجار حتى ظننت أنه سيورثه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163516, EM000105
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا سفيان بن عيينة عن داود بن شابور وأبى إسماعيل عن مجاهد عن عبد الله بن عمرو أنه ذبحت له شاة فجعل يقول لغلامه أهديت لجارنا اليهودي أهديت لجارنا اليهودي سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : ما زال جبريل يوصينى بالجار حتى ظننت أنه سيورثه
Tercemesi:
— Abdullah İbni Amr (Radiyallahuanh)'dan rivayet edildiğine göre :
«Kendisi için bir koyun kesildi de kölesine şöyle der oldu»: «— Yahudi komşumuza hediye verdin mi? Yahudi komşumuza hediye verdin mi?»
Resûlüllah (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem)'m şöyle dediğini işittim:
«— Cibril, komşuyu tavsiye edip durdu. Öyle ki, onu mirasçı kılacağını zannettim.»209
Dîn ayırt etmeksizin, milliyete bakılmaksızın hangi komşu olursa olsun ona önce ikramda bulunmak gerektiğine bu hadîs-i şerif delâlet etmektedir. Fakır olan komşulara sadaka vermek de yine böyledir. Hiç bir tefrik yapılmaz. Yalnız zekât Müslüman fakirlere verilmesi gereken malî bir ibadettir. Zekât, Müslüman olmayanlara verilmez. Kurban eti de sadaka veya hediye yerine geçeceği itibarla Müslüman olmayan fakir ve zenginlere verilebilir. Adak mahiyetinde olan kurbanların eti ise, yalnız fakirlere verilir.210
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 105, /134
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Ebu İsmail Beşîr b. Selman en-Nehdî (Beşir b. Selman)
3. Ebu Süleyman Davud b. Şabur el-Mekki (Davud b. Şabur)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Muhammed b. Selam el-Bikendî (Muhammed b. Selam b. Ferec)
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Hediye, hediye vermede öncelik
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
İyilik, komşuya iyilik etmek
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
حدثنا إسماعيل بن أبى أويس قال حدثني سليمان بن بلال عن معاوية بن أبى مزرد عن سعيد بن يسار عن أبى هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : "خلق الله عز وجل الخلق فلما فرغ منه قامت الرحم فقال: ’مه!‘. قالت: ’هذا مقام العائذ بك من القطيعة‘. قال: ’ألا ترضين أن أصل من وصلك واقطع من قطعك‘. قالت: ’بلى يا رب‘. قال: ’فذلك لك‘". ثم قال أبو هريرة: ’اقرأوا إن شئتم {فهل عسيتم إن توليتم أن تفسدوا في الأرض وتقطعوا أرحامكم}‘.
Açıklama: Bu hadis birinci derecede akrabalık ilişkilerini sürdürmenin ve bu bağdan doğan sorumlulukları yerine getirmenin önemini vurgulamaktadır.
Hadisin yaratma ile ilgisi “akrabalık bağı”dır. Sahip olunan akrabalar tamamen ilâhî takdir sonucu olduğu için akrabalık bağı da yaratılıştan gelir. Hiç kimse annesini-babasını seçme imkânına sahip olmadığı gibi diğer akrabalarını da kendisi seçmemektedir.
Bununla beraber Yüce Allah akrabalık bağından dolayı insanoğluna yüklediği birtakım sorumluluklar vardır. Bu sorumlulukları yerine getirmeye “sılâ-i rahim” denir.
Rahim, esasen kadının çocuk yapma merkezidir. Yakınlık kaynağı olması nedeniyle akrabalığa da "rahim" denmiştir. (Hak Dîni, VI, 4392).
Hadiste rahimin ayağa kalkması ve konuşması temsilîdir. Bu üslupla “akrabalık bağlarını sıcak tutup sürdürmenin önemi ve sevabı” ile “bu bağları kesmenin günahı” dile getirilmektedir.
Akrabalık bağlarını sürdürmek ve bu bağdan doğan sorumlulukları yerine getirmek anlamına gelen sılâ-i rahim; genel mânâda sevgi ve muhabbetle, gerekli hakları adâlet ve insaf ölçülerinde yerine getirmekle; hususî manada da yakın akrabalara infak etmek, hallerini sorup araştırmak, hatalarını görmezlikten gelmek, kusurlarını bağışlamak, ziyaret ederek hallerini sormak, gerekirse yardımlarına koşmak, uzakta iseler mektup ve selâm göndermek suretiyle aradaki manevî bağın kopmamasına özen göstermektir. Bu bağın kopmasına da “kat-i rahim” denir ki, bu da büyük bir günahtır. [bk. Ahmed Davudoğlu, Sahîh-i Müslim Tercüme Ve Şerhi, X, 496.]
Akrabalık bağını kesmek ise iyilik etmemek ve bu bağdan doğan sorumlulukları yerine getirmemektir.
Burada söz konusu edilen tarzda iyilik, istikamet sahibi olan akrabaya yapılır. Ancak bağlar tamamen koparılmaz. Eğer yakınlar hak yolda olmayan kimseler ise, onlar için daha çok nasihat etmek konusunda gayret gösterilir. Hallerini düzeltmeleri için onlara hem dua edilir, hem gayret sarf edilir.
Akrabalar anne-babadan başlar, eş, evlât, kardeş, amca, dayı, hala ve sair akrabalar, yakından uzağa doğru genişler. Akrabalık görevleri de yakından uzağa doğru farklılık ve çeşitlilik arz eder; konuma göre değişir.
Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'in, “isterseniz şu âyeti okuyun”, demesi, akrabalık bağlarını gözetmenin önemine âyet-i kerîmeyi şahit göstermek içindir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163303, EM000050
Hadis:
حدثنا إسماعيل بن أبى أويس قال حدثني سليمان بن بلال عن معاوية بن أبى مزرد عن سعيد بن يسار عن أبى هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : "خلق الله عز وجل الخلق فلما فرغ منه قامت الرحم فقال: ’مه!‘. قالت: ’هذا مقام العائذ بك من القطيعة‘. قال: ’ألا ترضين أن أصل من وصلك واقطع من قطعك‘. قالت: ’بلى يا رب‘. قال: ’فذلك لك‘". ثم قال أبو هريرة: ’اقرأوا إن شئتم {فهل عسيتم إن توليتم أن تفسدوا في الأرض وتقطعوا أرحامكم}‘.
Tercemesi:
Bize İsmail b. Ebî Üveys nakletti. > Dedi ki bana Süleyman b. Bilâl, Muâviye b. Ebî Mezred’den; o da Saîd b. Yesâr’dan; o da Ebû Hureyre'den nakletti. Ebû Hureyre’nin (radıyellahu anh) bu nakline göre Resûlüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Azîz ve Yüce Allah halkı(n ruhlarını) yaratıp da yaratma işini bitirdiğinde rahim/akrabalık bağı ayağa kalktı. Yüce Allah ona, "Dur, sakin ol!" buyurdu. Rahim, şöyle dedi: “Bu kalkış, akrabalık bağlarını kesmekten sana sığınanın kalkışıdır. (Akrabalık bağlarını kesmek ağır bir iştir)”. Yüce Allah: “Sana ilgi gösterip varlığını devam ettirene iyilik etmeme ve senden ilgiyi kesip varlığını devam ettirmeyenden iyiliğimi kesmeme razı olmaz mısın?” buyurdu. Rahim: “Razı olurum, ey Rabbim” dedi. Yüce Allah: “Seninle ilgili hüküm budur.” buyurdu. Sonra Ebû Hureyre; ‘İsterseniz şu âyeti okuyunuz!’ dedi: “Demek ki (Ey Münafıklar!) Siz iş başına gelip yönetimi ele alacak olursanız yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve akrabalık bağlarınızı keseceksiniz öyle mi?”” (Muhammed, 47/22)
Açıklama:
Bu hadis birinci derecede akrabalık ilişkilerini sürdürmenin ve bu bağdan doğan sorumlulukları yerine getirmenin önemini vurgulamaktadır.
Hadisin yaratma ile ilgisi “akrabalık bağı”dır. Sahip olunan akrabalar tamamen ilâhî takdir sonucu olduğu için akrabalık bağı da yaratılıştan gelir. Hiç kimse annesini-babasını seçme imkânına sahip olmadığı gibi diğer akrabalarını da kendisi seçmemektedir.
Bununla beraber Yüce Allah akrabalık bağından dolayı insanoğluna yüklediği birtakım sorumluluklar vardır. Bu sorumlulukları yerine getirmeye “sılâ-i rahim” denir.
Rahim, esasen kadının çocuk yapma merkezidir. Yakınlık kaynağı olması nedeniyle akrabalığa da "rahim" denmiştir. (Hak Dîni, VI, 4392).
Hadiste rahimin ayağa kalkması ve konuşması temsilîdir. Bu üslupla “akrabalık bağlarını sıcak tutup sürdürmenin önemi ve sevabı” ile “bu bağları kesmenin günahı” dile getirilmektedir.
Akrabalık bağlarını sürdürmek ve bu bağdan doğan sorumlulukları yerine getirmek anlamına gelen sılâ-i rahim; genel mânâda sevgi ve muhabbetle, gerekli hakları adâlet ve insaf ölçülerinde yerine getirmekle; hususî manada da yakın akrabalara infak etmek, hallerini sorup araştırmak, hatalarını görmezlikten gelmek, kusurlarını bağışlamak, ziyaret ederek hallerini sormak, gerekirse yardımlarına koşmak, uzakta iseler mektup ve selâm göndermek suretiyle aradaki manevî bağın kopmamasına özen göstermektir. Bu bağın kopmasına da “kat-i rahim” denir ki, bu da büyük bir günahtır. [bk. Ahmed Davudoğlu, Sahîh-i Müslim Tercüme Ve Şerhi, X, 496.]
Akrabalık bağını kesmek ise iyilik etmemek ve bu bağdan doğan sorumlulukları yerine getirmemektir.
Burada söz konusu edilen tarzda iyilik, istikamet sahibi olan akrabaya yapılır. Ancak bağlar tamamen koparılmaz. Eğer yakınlar hak yolda olmayan kimseler ise, onlar için daha çok nasihat etmek konusunda gayret gösterilir. Hallerini düzeltmeleri için onlara hem dua edilir, hem gayret sarf edilir.
Akrabalar anne-babadan başlar, eş, evlât, kardeş, amca, dayı, hala ve sair akrabalar, yakından uzağa doğru genişler. Akrabalık görevleri de yakından uzağa doğru farklılık ve çeşitlilik arz eder; konuma göre değişir.
Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'in, “isterseniz şu âyeti okuyun”, demesi, akrabalık bağlarını gözetmenin önemine âyet-i kerîmeyi şahit göstermek içindir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 50, /96
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hubab Said b. Yesar (Said b. Yesar)
3. Muaviye b. Ebu Müzerrid el-Medeni (Muaviye b. Abdurrahman b. Yesar)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Bilal el-Kuraşi (Süleyman b. Bilal)
5. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
İnsan, insanın yaratılış gayesi, yapısı ve saygınlığı
KTB, YARATILIŞ
Yaratılış, Âlemin Yaratılışı
حَدَّثَنَا أَبُو عَمَّارٍ الْحُسَيْنُ بْنُ حُرَيْثٍ الْخُزَاعِيُّ ، قَالَ : حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ حُسَيْنِ بْنِ وَاقِدٍ ، حَدَّثَنِي أَبِي ، قَالَ : حَدَّثَنِي عَبْدُ اللهِ بْنُ بُرَيْدَةَ ، قَالَ : سَمِعْتُ أَبِي بُرَيْدَةَ ، يَقُولُ : جَاءَ سَلْمَانُ الْفَارِسِيُّ إِلَى رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، حِينَ قَدِمَ الْمَدِينَةَ بِمَائِدَةٍ عَلَيْهَا رُطَبٌ ، فَوَضَعَهَا بَيْنَ يَدَيْ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَقَالَ : يَا سَلْمَانُ مَا هَذَا ؟ فَقَالَ : صَدَقَةٌ عَلَيْكَ ، وَعَلَى أَصْحَابِكَ ، فَقَالَ : ارْفَعْهَا ، فَإِنَّا لا نَأْكُلُ الصَّدَقَةَ ، قَالَ : فَرَفَعَهَا ، فَجَاءَ الْغَدَ بِمِثْلِهِ ، فَوَضَعَهُ بَيْنَ يَدَيْ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَقَالَ : مَا هَذَا يَا سَلْمَانُ ؟ فَقَالَ : هَدِيَّةٌ لَكَ ، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم لأَصْحَابِهِ : ابْسُطُوا ثُمَّ نَظَرَ إِلَى الْخَاتَمِ عَلَى ظَهْرِ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَآمَنَ بِهِ ، وَكَانَ لِلْيَهُودِ فَاشْتَرَاهُ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، بِكَذَا وَكَذَا دِرْهَمًا عَلَى أَنْ يَغْرِسَ لَهُمْ نَخْلا ، فَيَعْمَلَ سَلْمَانُ فِيهِ ، حَتَّى تُطْعِمَ ، فَغَرَسَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، النَّخلَ إِلا نَخْلَةً وَاحِدَةً ، غَرَسَهَا عُمَرُ فَحَمَلَتِ النَّخْلُ مِنْ عَامِهَا ، وَلَمْ تَحْمِلْ نَخْلَةٌ ، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم : مَا شَأْنُ هَذِهِ النَّخْلَةِ ؟ فَقَالَ عُمَرُ : يَا رَسُولَ اللهِ ، أَنَا غَرَسْتُهَا ، فَنَزَعَهَا رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَغَرَسَهَا فَحَمَلَتْ مِنْ عَامِهَا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159361, TŞ000021
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو عَمَّارٍ الْحُسَيْنُ بْنُ حُرَيْثٍ الْخُزَاعِيُّ ، قَالَ : حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ حُسَيْنِ بْنِ وَاقِدٍ ، حَدَّثَنِي أَبِي ، قَالَ : حَدَّثَنِي عَبْدُ اللهِ بْنُ بُرَيْدَةَ ، قَالَ : سَمِعْتُ أَبِي بُرَيْدَةَ ، يَقُولُ : جَاءَ سَلْمَانُ الْفَارِسِيُّ إِلَى رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، حِينَ قَدِمَ الْمَدِينَةَ بِمَائِدَةٍ عَلَيْهَا رُطَبٌ ، فَوَضَعَهَا بَيْنَ يَدَيْ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَقَالَ : يَا سَلْمَانُ مَا هَذَا ؟ فَقَالَ : صَدَقَةٌ عَلَيْكَ ، وَعَلَى أَصْحَابِكَ ، فَقَالَ : ارْفَعْهَا ، فَإِنَّا لا نَأْكُلُ الصَّدَقَةَ ، قَالَ : فَرَفَعَهَا ، فَجَاءَ الْغَدَ بِمِثْلِهِ ، فَوَضَعَهُ بَيْنَ يَدَيْ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَقَالَ : مَا هَذَا يَا سَلْمَانُ ؟ فَقَالَ : هَدِيَّةٌ لَكَ ، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم لأَصْحَابِهِ : ابْسُطُوا ثُمَّ نَظَرَ إِلَى الْخَاتَمِ عَلَى ظَهْرِ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَآمَنَ بِهِ ، وَكَانَ لِلْيَهُودِ فَاشْتَرَاهُ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، بِكَذَا وَكَذَا دِرْهَمًا عَلَى أَنْ يَغْرِسَ لَهُمْ نَخْلا ، فَيَعْمَلَ سَلْمَانُ فِيهِ ، حَتَّى تُطْعِمَ ، فَغَرَسَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، النَّخلَ إِلا نَخْلَةً وَاحِدَةً ، غَرَسَهَا عُمَرُ فَحَمَلَتِ النَّخْلُ مِنْ عَامِهَا ، وَلَمْ تَحْمِلْ نَخْلَةٌ ، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم : مَا شَأْنُ هَذِهِ النَّخْلَةِ ؟ فَقَالَ عُمَرُ : يَا رَسُولَ اللهِ ، أَنَا غَرَسْتُهَا ، فَنَزَعَهَا رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَغَرَسَهَا فَحَمَلَتْ مِنْ عَامِهَا
Tercemesi:
Abdullah b. Büreyde (ö: 115/733) naklediyor:
Babam Büreyde (ö: 63/683)'den işittim. Şöyle anlatmıştı: ResûluUah Efendimiz Medine'ye hicret ettiklerinde, Selmân-ı Fârisî, bir tepsi taze hurma getirerek Hazreti Peygamber'e takdim eder. Peygamber Efendimiz de:
- "Bu da neyin nesi yâ Selmân?" diye sorduklarında; Selmân:
- "Size ve ashabınıza sadaka'dır yâ Resûlallah!." der. Sadaka olduğunu öğrenen Hazreti Peygamber:
- "Kaldır onu; biz peygamberler sadaka yemeyiz!." buyurur.
Selmân, siniyi alır götürür. Fakat ertesi gün, aynı şekilde bir sini daha
düzerek huzûr-ı Saadete takdim eder. Hazreti Peygamber yine:
- "Yâ Selmân, nedir o getirdiğin?" diye sorunca; bu defa Selmân: "Size hediye getirdim yâ Resûlallah!." der.
Selmân, Resûlullah'ın sırtındaki Nübüvvet mührü'nü de müşahede ederek, O'na olan îmânını tazeler.
O günlerde Selmân-ı Fârisî, bir yahûdînin kölesi idi. Peygamber Efendimiz, belirli sayıda hurma fidanı dikmek ve hurmalar meyve verinceye kadar onlara bakmak şartıyle - bir miktar da para vererek- Selman'ı satın almıştı. Resûlullah Efendimiz, hurma fidanlarını, kendi mübarek elleriyle dikmişlerdi. Bunlardan bir tanesini de Hz. Ömer dikmişti. Hazreti Peygamber'in diktiği hurmalar, senesinde meyve vermiş; sâdece aralarında bir tanesi meyve vermemişti. Bu meyvesiz fidanı gören Peygamber Efendimiz:
- "Acaba bu fidanın nesi var da meyve vermemiş?" buyurunca; Hz. Ömer: "Onu ben dikmiştim yâ Resûlallah!." der. Hazreti Peygamber, o fidanı da yerinden sökerek mübarek elleriyle yeniden diker; ve o da, senesinde meyve verir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 21, /91
Senetler:
1. Ebu Abdullah Büreyde b. Husayb el-Eslemî (Amir b. Husayb b. Abdullah b. Haris b. A'rec)
2. Abdullah b. Büreyde el-Eslemî (Abdullah b. Büreyde Husayb b. Abdullah b. Hâris b. el-A'rec b. Sa'd b. Rezzâh b. Adi b. Sehm b)
3. Hüseyin b. Vâkid el-Mervezî (Hüseyin b. Vâkid)
4. Ali b. Hüseyin el-Kuraşî (Ali b. Hüseyin b. Vakıd)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Hediye, Hz. Peygamber'in hediye alması
Hz. Peygamber, nübüvvet mührü
Hz. Peygamber, sadaka kabul etmemesi Sadaka, Peygamber (a.s.) ve Ehli Beytin yememesi
Yiyecekler, Hurma, İlgili Herşey Zekat, Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt'ine haram olması
حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ مُوسَى بْنِ أَبِي عَلْقَمَةَ الْمَدِينِيُّ ،حَدَّثَنِي أَبِي ، عَنْ هِشَامِ بْنِ سَعْدٍ ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ ، أَنَّ رَجُلا جَاءَ إِلَى النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم ، فَسَأَلَهُ أَنْ يُعْطِيَهُ ، فَقَالَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم : مَا عِنْدِي شَيْءٌ ، وَلَكِنِ ابْتَعْ عَلَيَّ ، فَإِذَا جَاءَنِي شَيْءٌ قَضَيْتُهُ فَقَالَ عُمَرُ : يَا رَسُولَ اللهِ ، قَدْ أَعْطَيْتُهُ فَمَّا كَلَّفَكَ اللَّهُ مَا لا تَقْدِرُ عَلَيْهِ ، فَكَرِهَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم قَوْلَ عُمَرَ ، فَقَالَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ : يَا رَسُولَ اللهِ ، أَنْفِقْ وَلا تَخَفْ مِنْ ذِي الْعَرْشِ إِقْلالا ، فَتَبَسَّمَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم وَعُرِفَ فِي وَجْهِهِ الْبِشْرَ لِقَوْلِ الأَنْصَارِيِّ ، ثُمَّ قَالَ : بِهَذَا أُمِرْتُ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159694, TŞ000355
Hadis:
حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ مُوسَى بْنِ أَبِي عَلْقَمَةَ الْمَدِينِيُّ ،حَدَّثَنِي أَبِي ، عَنْ هِشَامِ بْنِ سَعْدٍ ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ ، أَنَّ رَجُلا جَاءَ إِلَى النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم ، فَسَأَلَهُ أَنْ يُعْطِيَهُ ، فَقَالَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم : مَا عِنْدِي شَيْءٌ ، وَلَكِنِ ابْتَعْ عَلَيَّ ، فَإِذَا جَاءَنِي شَيْءٌ قَضَيْتُهُ فَقَالَ عُمَرُ : يَا رَسُولَ اللهِ ، قَدْ أَعْطَيْتُهُ فَمَّا كَلَّفَكَ اللَّهُ مَا لا تَقْدِرُ عَلَيْهِ ، فَكَرِهَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم قَوْلَ عُمَرَ ، فَقَالَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ : يَا رَسُولَ اللهِ ، أَنْفِقْ وَلا تَخَفْ مِنْ ذِي الْعَرْشِ إِقْلالا ، فَتَبَسَّمَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم وَعُرِفَ فِي وَجْهِهِ الْبِشْرَ لِقَوْلِ الأَنْصَارِيِّ ، ثُمَّ قَالَ : بِهَذَا أُمِرْتُ
Tercemesi:
Ömer İbn'ül-Hattâb (r.a) anlatıyor:
Adamın birisi Hazreti Peygamber'e gelerek, kendisine bir şey vermesini istedi. Resûl-i Ekrem Efendimiz de:
- "Şu anda yanımda sana verebilecek bir şey yok; fakat sen git, benim adıma istediğin şeyi satın al, elime geçince ben parasını öderim" buyurdular. Ben, hemen söze karışarak:
- "Yâ Resûlallah, dedim. Siz bu adama daha önce de verdiniz, şimdi bu külfete ne lüzum var. Kaldı ki Allah, size, gücünüzün yetmediği bir şeyi yüklememiştir".
Ne var ki Peygamber Efendimiz, Ömer'in bu sözünü hoş karşılamadılar. Bunun üzerine mecliste bulunan Ensâr'dan birisi:
- "Yâ Resûlallah, dedi. İnfâk et (ver). Ve kesinlikle, Arş'ın Sahibi
azaltır diye korkma!.".
Ensârînin bu sözü Hazret-i Peygamber'in o kadar hoşuna gitti ki, mübarek yüzlerinde sevinç belirtileri okunacak şekilde gülümsediler. Ve arkasından şöyle buyurdular:
- "Zâten ben de öyle emrolundum."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 355, /573
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Zeyd Eslem el-Adevi (Eslem)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebu Abbad Hişam b. Sa'd el-Kuraşî (Hişam b. Sa'd)
5. Musa b. Ebu Alkame el-Fervi (Musa b. Abdullah b. Muhammed b. Abdullah b. Ebu Ferve)
6. Harun b. Musa el-Fervî (Harun b. Musa b. Abdullah b. Muhammed)
Konular:
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hz. Peygamber, cömertliği
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
حدثنا أبو اليمان قال أخبرنا شعيب عن الزهري قال أخبرني عروة بن الزبير أن حكيم بن حزام أخبره : أنه قال للنبي صلى الله عليه وسلم أرأيت أمورا كنت أتحنث بها في الجاهلية من صلة وعتاقة وصدقة فهل لي فيها أجر قال حكيم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم أسلمت على ما سلف من خير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163395, EM000070
Hadis:
حدثنا أبو اليمان قال أخبرنا شعيب عن الزهري قال أخبرني عروة بن الزبير أن حكيم بن حزام أخبره : أنه قال للنبي صلى الله عليه وسلم أرأيت أمورا كنت أتحنث بها في الجاهلية من صلة وعتاقة وصدقة فهل لي فيها أجر قال حكيم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم أسلمت على ما سلف من خير
Tercemesi:
— Hakîm îbni Hizam haber verdiğine göre, Peygamber (Sallatlakü Aleyhi ve SeUem)'e şöyle demiştir:
«— Cahiliyyet zamanında (İslâmdan önce) ibadet diye sıla, azad etme ve sadaka gibi işlediğim amellere ne buyurursunuz, bunlarda bana mükâfat var mı?»
Hakîm dedi ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Hayır olarak işlemiş olduğun geçen amellerinle müslüman oldun.»140
Bu hadîs-i şerifin delâlet ettiği hükme göre, küfür halinde iken yapılan hayır ve hasenat, güzel işler, İslâm'ı kabulden sonra kıymet kazanır. Aynen sevab olur ve mükâfat alır. Nitekim mümin de tevbe edip halini düzeltince günahları hasenata çevrilir. Devamlı olarak bir hayır isinde bulunan kimse de hastalık gibi bir engelle o iyiliği yapamaz hale gelirse, Allah yine1 onun mükâfatını yapmış gibi verir.
Bu hadîs-i şerif, küfür halinde bulunan kimsenin amelinin makbul olabileceğine asla detil olmaz. İslâm'ı kabul etmek şartı ile makbul olur ve İslâm'dan önceki günahları bağışlanır.
Hakîm ibni Htzam kimdir? :
Hazreti Hatice validemizin kardeşi oğlu olan Hakîm, Fil vak'asından on üç yıl önce doğmuştur. Zübeyr ibni Avvam'ın da amcası oğludur. Kureyşin eşrafından olup, hem cahiliyyet, hem de İslâm devirlerinde cömert, iyilik ve hayırsever idi.
Bedir savaşında kâfirler safında bulundu ve kurtulanlardan biri oldu. Sonra Mekke'nin fethinde İslâm'ı kabul etti. Huneyn savaşında bulundu ve ganime! erinden kendisine yüz deve verildi. Bi'şeften önce ve sonra HazreH Peygamber'e sevgi ve saygısı vardı.
Kuroyş'in toplanıp meşveret ettikleri «Daru'n-Nedve» adındaki ev kendi mülkiyetinde iken, yüzbin dirhem karşılığında onu Hz. Muaviye'y° sattığı zaman, İbni Zübeyr ona bu altş-verişînde aldandın diyerek onu kınadı. H a k î m 'İn verdiği cevap şu olmuştu :
«Asıl aldanan M u a v i y e 'drr. Çünkü ben onu, cahiliyyet zamanında bir tulum şarap karşılığında almıştım. Sizi şahid tutuyorum, bu aldığım para Allah yolunda harcanacaktır. Şimdi bakın hangimiz aldanmıştıf.»
Gerçekten paranın hepsini Allah yolunda harcadı ve Cennet'de bir köşk kazanmış oldu. Altmış yıl cahiliyyet devrinde ve altmış yıl da İslâm devrinde yaşayarak yüz yirmi yaşında olduğu halde Muov.iye zamanmda Medine deki evinde hicrî 54 tarihinde vefat etti. Allah ondan razı olsun. Birçok hadîs-i şerîf rivayet etmiştir.141
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 70, /109
Senetler:
1. Hakîm b. Hizam el-Kuraşî (Hakîm b. Hizam b. Huveylid b. Esed b. Abdüluzza b. Kusay b. Kilab)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Amel, müslüman olmadan önceki ameller
Cahiliye
cahiliye, âdetleri
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Sahabe, İslama girişleri
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا عمرو بن عثمان بن عبد الله بن موهب قال سمعت موسى بن طلحة يذكر عن أبى أيوب الأنصاري : أن أعرابيا عرض للنبي صلى الله عليه وسلم في مسيرة فقال أخبرني ما يقربنى من الجنة ويباعدني من النار قال تعبد الله ولا تشرك به شيئا وتقيم الصلاة وتؤتي الزكاة وتصل الرحم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163302, EM000049
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا عمرو بن عثمان بن عبد الله بن موهب قال سمعت موسى بن طلحة يذكر عن أبى أيوب الأنصاري : أن أعرابيا عرض للنبي صلى الله عليه وسلم في مسيرة فقال أخبرني ما يقربنى من الجنة ويباعدني من النار قال تعبد الله ولا تشرك به شيئا وتقيم الصلاة وتؤتي الزكاة وتصل الرحم
Tercemesi:
— Ebu Eyyup El-Ensarî'den:
Peygamber'in (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir yolculuğunda, bir Bedevî Peygambere karşı çıkıp dedi ki:
«— Beni Cennet'e yaklaştıracak ve Cehennem'den uzaklaştıracak şeyi, bana bildir.»
Peygamber :
«— Allah'a ibadet edersin ve ona hiç bir şeyi ortak koşmazsın, namazı kılarsın, zekâtı verirsin, akrabaya iyilik edersin.» buyurdu.98
İbadetlerin makbul olabilmesi için, ibadetleri sırf Allah için yapmak, ona halis kılmak şarttır. İlâhî emir ve yasakların hak olduğuna inanarak, onları Allah için yerine getirmek ibadettir. Başkası görsün diye, başkasından menfaat gelsin diye, başkası aracı olsun diye yapılan İbadetler, şirk karışığı ibadetlerdir. Bunlar asla makbul olmaz. Bundan sakındırmak için bu hadîs-i şerifte Peygamber Efendimiz Allah'a ortak koşmamak üzere ona ibadet etmeyi tavsiye buyurmuştur.
İnsan halis ibadetlerle Allah'ın rahmetine yaklaşır, dünya saadetine ve âhiret sevabına kavuşur. Allah'ın emri olduğu için, anaya ve babaya iyilik etmek bir ibadettir. Allah'ın emrini kabul etmeyerek onlara iyilik ve itaat etmek ve bundan bir menfaat beklemek boş olur.
Mutlak olarak İbadet emredildikten sonra, önemine binaen namaz, zekât ve sılâ-i rahim İbadetleri üzerinde durulmuştur. Zira iki türlü ibadet vardır. Bunlardan bir kısmı bedenle yerine getirilenlerdir ki, bunların en önemlisi günde beş vakit edâ edilen namazdır. Namaz, devamlı olarak huzur ve huşu ile, erkânlarını gözeterek Allah korkusu ve saygısı ile kılımrsa, fenalıklardan alıkor. En az günde beş defa insanı Allah huzurunda bulundurur.
Zekât, mal İle edâ edilen bîr İbadet olup, diğer malî ibadetlerin en önemlisidir. Çünkü zengin, her yıl malının yüzde iki buçuğunu (kırkta birini) fakirlere vermek mecburiyetindedir. Her yıl muntazam bir şekilde vet am olarak zekât borcunu yerine getiren bir Müslüman, diğer sadaka ve hayır işlerini kolayca yapar.
Sılâ-i rahim, insanlar arasındaki kardeşlik bağlarını kuvvetlendirip, aralarında sevgi ve muhabbet doğurduğundan bu ibadetin de önemi büyüktür. Hususiyle bu üç ibadete böylece tembih ve işaret buyurulmuştur.
EbuEyyub El-Ensarî kimdir? :
Ebu Eyyub künyesi ile şöhret bulan ve ashab-ı kiramın höyüklerinden olan bu kerim zatın adı H A L I D 'dir. Babasının adı Z e y d olup, Halid ibni Zeyd diye bilinir. Annesi S a ' î d kızı H i n d 'dir.
Hazreti Peygamber (Saîîallahü Aleyhi ve Seliem) Medine'ye hicretlerinde, bunun evinde misafir kalmış ve Mescid-i Nebevi ile Saadet-Haneleri inşa edilinceye kadar orada oturmuştu. Bedir, Uhud, Hendek ve diğer savaşlarda bulunmuş olduğu gibi, Hazreti A I i zamanında da, Hazreti AIİ saflarında bulunarak Haricîlere karşı da savaşmıştı. Hazreti Ali, Irak'a çıktığı zaman, Medine'de bunu yerine halife bırakmıştı. Kendisinden 150 kadar hadîs-i şerif rivayet edilmektedir. Hazreti Muaviye'nin devrinde, Ye-z İ d kumandasında İstanbul'un fethine gönderilen ordu içerisinde, seksen yaşını aşan bir çağda, Hazreti Halid asker olarak bulunuyordu. İstanbul'un kuşatılması esnasında hastalanmıştı. Kendisini ziyarete gelen ordu kumandanı Yezid ona:
«— Bir ihtiyacın var mı?» diye sormuş. Hazreti Halid şu cevabı vermişti:
«— Ben Öldüğüm zaman, beni imkân bulduğun nispette düşman arazisi içine götür ve imkân bulamadığın zaman beni göm, sonra geri dön.» Yez i d de bu vasıyyeti yerine getirdi ve onu İstanbul'a şeref bahş eden bugünkü türbesinin bulunduğu yere, henüz izleri kaybolmamış surlar civarına gömdü. Allah ondan razı olsun. Hicretin elli veya elli beşinci yılında vefat ettiği söylenir.
Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul fethedilince, veli Ak Şemseddin marifetiyle Hazreti H a I i d 'İn medfun bulunduğu yer keşfedilerek üzerine türbe bina edilmişti. Ayrıca kendisine izafeten bir mescid de inşa edilmiş olup, müteakip asırlar içinde gerek türbe, gerekse mescid tadil ve tamire uğramıştır.99
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 49, /95
Senetler:
1. Ebu Eyyüb el-Ensari (Halid b. Zeyd b. Küleyb b. Salabe b. Abd)
2. Ebu İsa Musa b. Talha el-Kuraşî (Musa b. Talha b. Ubeydullah)
3. Ebu Said Amr b. Osman el-Kuraşi (Amr b. Osman b. Abdullah b. Mevheb)
4. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Cehennem, toplanma yeri
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
İbadet, ibadetlerin faydası
İbadet, kulluk göstergesi
Namaz, ecir ve sevabı
Şirk, şirk koşmak
Soru, bedevilerin soruları, Rasulullah'a Zekat, fazileti