Giriş

Bize Hafs b. Ömer, ona Hemmâm, ona Katâde, ona Nadr b. Enes, ona Beşîr b. Nehîk, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuş­tur

"Umrâ caizdir"

Atâ b. Ebu Rebâh der ki: Ebu Hureyre hadisinin benzerini bana Câbir, Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.


Açıklama: UMRA: “bağışlayanın ya da lehine bağışta bulunulan kişinin hayatta olması kaydıyla yapılan bağış” manasına gelir. Araplar, “Şu evimi ömrüm/ömrün boyunca sana verdim; evim yaşadığım/yaşadığın sürece senin olsun” gibi sözlerle veya kısaca, “Şu evimi sana umrâ kıldım” diyerek şartlı bağışta bulunurlardı. Bu tür hibede bağışlayan hibeyi kendisinin veya bağışta bulunanın hayatta bulunacağı süre ile sınırlandırmayı amaçlamakta ve mevhûb lehin ölmesi durumunda o malın kendisine veya vârislerine dönmesini istemektedir. (H. Mehmet Günay, "Rukba" DİA: Diyanet İslam Ansiklopedisi İstanbul, 2008, 35:218-219.)

    Öneri Formu
20845 B002626 Buhari, Hibe, 32

Bize Sadaka b. Fadl, ona ibn Uyeyne, ona ibn Münkedir, ona da Câbir şöyle rivayet etti:
Bizden birinin erkek çocuğu dünyaya geldi ve adını el-Kâsım koydu. Biz de sana 'Biz sana Ebü'l-Kâsım künyesini vermeyiz ve buna rıza da göstermeyiz!' dedik. O da Hz. Peygamber'e (sav) söyledi. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Sen oğluna Abdurrahman ismini ver!" buyurdu.


    Öneri Formu
20919 B006186 Buhari, Edeb, 105

Bize Abdullah b. Abdülvehhâb, ona İbn Uleyye, ona Eyyûb, ona da Abdullah b. Ebu Müleyke şöyle rivayet etti:
Hz. Peygamber’e (sav) dîbâc kumaşından altın düğmeli birçok kaftan hediye edilmişti. Hz. Peygamber, bu kaftanları sahabilerinden bazıları arasında taksim etti. Ve onlardan birini Mahrame için ayırdı. Mahrame yanına gelince "Bunu senin için sakladım" dedi.
Ravi Eyyûb kendi elbisesiyle işaret edip “Hz. Peygamber bu sözü söylerken kaftanı Mahrame'ye böyle gösteriyordu. Mahrame'nin huyunda bir sertlik vardı” demiştir.
Bu hadîsi Hammad b. Zeyd, Eyyûb'dan rivayet etti. Hâtim b. Verdân da şöyle dedi: Bize Eyyûb’un İbn Ebu Muleyke’den nakline göre Misver rivayetine şu cümle ile başlamıştır: "Hz. Peygamber'e (sav) birçok kaftan gelmişti."


Açıklama: Hz. Peygamber'in Mahreme'ye bu özel muamelesinin sebebi onun huysuzluğunu idare etmek istemesi bu konuda bazı kişleri idare etmenin de sadaka olduğunu ifade yanında uygulaması ile sert ve şiddet yerine yumuşak muamele ve sözlerle onu kazanmanın yolunu bize öğretmektedir. İbn Battal, Ebu'l-Huseyn Ali b. Halef b. Abdilmelik, Şerhu Sahihi'l-Buhârî, thk. Ebû Temim Yasir b. İbrahim (Riyad: Mektebetü'r-rüşd, 1423), 9/305.

    Öneri Formu
20785 B006132 Buhari, Edeb, 82

Bize Ebû Küreyb, ona İsmail b. İbrahim, ona Ebû Cehdam Musa b. Sâlim, ona Abdullah b. Ubeydullah b. Abbas, ona da İbn Abbas (ra) şöyle rivayet etmiştir:

"Rasûlullah (sav) kendisine gönderileni tebliğ ile memur bir kul idi. Şu üç şey dışında bizi asla diğer insanlardan ayırmadı: Bize abdesti güzelce almamızı, sadaka yemememizi ve eşeği ata çekmememizi emretti.

Ebû İsa şöyle demiştir: Bu konuda Ali'den de hadis nakledilmiştir. Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bu hadisi Süfyân es-Sevrî, Ebu Cehdam'dan, o Ubeydullah b. Abdullah b. Abbas'tan, o da İbn Abbas'tan rivayet etmiştir.
Yine Tirmizî dedi ki: Ben Muhammed'in şöyle dediğini işittim: es-Sevrî'nin rivayet ettiği hadis, mahfûz değildir, es-Sevrî onda yanılmıştır. Sahih olan, İsmail b. Uleyye ve Abdülvâris b. Saîd'in, Ebu Cehdam'dan, onun Abdullah b. Ubeydullah b. Abbas'tan, onun da İbn Abbas'tan rivâyet ettiği hadistir.


Açıklama: Abdestin güzel bir şekilde alınması, sadece Hâşimîler için değil, bütün müslümanlar için gereklidir. Muhtemelen burada Hz. Peygamber, dinî emirleri kendi âilesinin kusursuz bir şekilde yerine getirmeleri için, özellikle yakınlarından, dikkatli olmalarını ısrarlı şekilde istemiştir. Eşeğin kısrakla çiftleştirilmesinden katır doğar. Halbuki at, o dönemin en önemli cihâd vasıtası idi. At cinsinin azalıp işe yaramayan katır türünün çoğaltılması, cihad için de engeldir. Cihada engel olacak bir uygulamadan en çok Hz. Peygamber’in âilesi uzak durmalıydı. Sadakanın Hz. Peygamber ve âilesi için helâl olmadığı, çeşitli hadîslerle ortaya konmuştur.

    Öneri Formu
21212 T001701 Tirmizi, Cihad, 23

Bize Amr b. Mansûr, ona Asım b. Yusuf, ona Ebu Ahvas, ona Talha b. Yahya b. Talha, ona da Mücâhid, Âişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Hz. Peygamber (sav) bir gün yanıma gelip 'Yanınızda (yiyecek) bir şey var mı?' diye sordu. Ben 'Hayır, (yok)' deyince de 'O halde ben oruç tutayım' buyurdu. Sonra bana hediye olarak hays denen bir yemeğin getirildiği başka bir gün daha yanıma uğradı. Hays (yemeğini) sevdiği için, ondan Hz. Peygamber'e (sav) de ayırmıştım. 'Yâ Rasulallah! Bana hays (yemeği) hediye edildi, ben de sana ondan ayırdım' dedim. Rasulullah (sav), 'Oruçlu olarak sabahlamıştım, ancak getir (yiyeyim)' buyurdu. Nebî (sav), o yemeği yedi. Ardından da 'Nafile oruç tutan kişinin misali, sadaka vermek üzere malını (cebincen) çıkaran kimse gibidir. Dilerse onu verir, dilerse (vermeyip, elinde) tutar' buyurdu."


    Öneri Formu
20936 N002324 Nesai, Sıyâm, 67


    Öneri Formu
20895 B616 Buhari, Edeb, 95


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: وَالْقُرْآنُ حُجَّةٌ لَكَ أَوْ عَلَيْكَ Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الصدقة برهان

    Öneri Formu
21043 T003517 Tirmizi, Daavât, 85


    Öneri Formu
20737 B002600 Buhari, Hibe, 20


    Öneri Formu
20818 B006148 Buhari, Edeb, 90


    Öneri Formu
20955 D003247 Ebu Davud, Eyman ve Nüzur, 3