حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثنا عبد العزيز بن محمد عن محمد بن عمرو عن أبي سلمة عن أبي هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : إن أوليائي يوم القيامة المتقون وان كان نسب أقرب من نسب فلا يأتيني الناس بالأعمال وتأتون بالدنيا تحملونها على رقابكم فتقولون يا محمد فأقول هكذا وهكذا لا وأعرض في كلا عطفيه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165591, EM000897
Hadis:
حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثنا عبد العزيز بن محمد عن محمد بن عمرو عن أبي سلمة عن أبي هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : إن أوليائي يوم القيامة المتقون وان كان نسب أقرب من نسب فلا يأتيني الناس بالأعمال وتأتون بالدنيا تحملونها على رقابكم فتقولون يا محمد فأقول هكذا وهكذا لا وأعرض في كلا عطفيه
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Soy temizliği bakımından nesebler birbirine yakın olsa hüe, kıyamet günü benim velilerim takva sahibi olanlardır. İnsanlar bana amellerle gelmezler ve siz (çoğunluk olarak) dünyayı omuzlarınızda taşıyarak gelirsiniz de, ya Muhammedi dersiniz (imdat istersiniz). Ben de şöyle ve le: Hayır» derim.» (Peygamber bunu söylerken de) her iki yanma çevirdi.[517]
Bu hodîs-i şeriften de anlaşılıyor ki, insan soyundan gelen şeref ve faziletlerle Allah katında derece alamaz. Allah'ın emirlerine sadakatla uyup, yasaklarından kaçınan ve korunan kimse takva sahibidir, Allah'ın velisİdİr. Allah katında İyi kimseler bunlardır, soyları iyi .olmasa bile...
Metni geçen hadîs İçin başka bir kaynak bulunamadığı gibi, şerhine de raslonamamıştır. Hadts-i şerif iki esasa işaret etmektedir : Birincisi, fazilet ve üstünlüğün takvada oluşu, diğeri de takva sahiplerinin az bulunacağı ve çoğunluğun maddeye ve dünyaya bağlı kalacağı gerçeğidir. Bunun sonucu olarak da insanlar pişmanlık çekecekler ve kurtuluş çaresi arayacaklardır; fakat bu âhİretteki nedamet fayda vermeyecektir.[518]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 897, /694
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Amr el-Leysî (Muhammed b. Amr b. Alkame b. Vakkas)
4. Ebu Muhammed Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî (Abdülaziz b. Muhammed b. Ubeyd b. Ebu Ubeyd)
5. Abdulaziz b. Abdullah el-Üveysi (Abdulaziz b. Abdullah b. Yahya b. Amr b. Üveys)
Konular:
Kıyamet, ahvali
Nesep, soya çekmek
Takva, ulaşmanın yolları
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا جعفر بن برقان عن يزيد بن الأصم قال قال بن عباس : ما تعدون الكرم قد بين الله الكرم فأكرمكم عند الله أتقاكم ما تعدون الحسب أفضلكم حسبا أحسنكم خلقا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165593, EM000899
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا جعفر بن برقان عن يزيد بن الأصم قال قال بن عباس : ما تعدون الكرم قد بين الله الكرم فأكرمكم عند الله أتقاكم ما تعدون الحسب أفضلكم حسبا أحسنكم خلقا
Tercemesi:
— (209-S.) İbni Abbas şöyle demiştir:
«— Kerîm kimi sayıyorsunuz? Allah kerîm olanı beyan edip:
"— Sîzin Allah katında en iyiniz (kerîminiz), takvası en ziyade danınızdır." buyurmuştur. Hasebi ne sayıyorsunuz? Haseb bakımından en üstününüz, ahlâkça en güzel olamnızdır.»[521]
Bilgi için bundan önceki hadîs-i şerife bakılsın. Bu haber için başka bir kaynak bulunamamıştır.[522]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 899, /695
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Yezid b. Esam el-Amirî (Abduamr b. Ades b. Ubade b. Bekkâ b. Âmir)
3. Ebu Abdullah Cafer b. Burkan el-Kilabî (Cafer b. Burkân)
4. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Asabiyet, Irkçılık
Takva, ulaşmanın yolları
حدثنا عبد الله قال حدثني الليث عن يحيى بن سعيد عن عمرة عن عائشة رضي الله عنها قالت سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : الأرواح جنود مجندة فما تعارف منها ائتلف وما تناكر منها اختلف
حدثنا سعيد بن أبي مريم قال حدثنا يحيى بن أيوب عن يحيى بن سعيد عن عمرة بنت عبد الرحمن عن عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم : مثله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165594, EM000900
Hadis:
حدثنا عبد الله قال حدثني الليث عن يحيى بن سعيد عن عمرة عن عائشة رضي الله عنها قالت سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : الأرواح جنود مجندة فما تعارف منها ائتلف وما تناكر منها اختلف
حدثنا سعيد بن أبي مريم قال حدثنا يحيى بن أيوب عن يحيى بن سعيد عن عمرة بنت عبد الرحمن عن عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم : مثله
Tercemesi:
— Hazreti Âişe (Radiyalîahü anha) 'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber (SallaltâkÜA leyhi ve Sellem) 'in. şöyle buyurduğunu işittim:
«— Ruhlar birlik birlik (ezelde yaratılmış) askerlerdir. Bunlardan sıfait ve ahlâkça birbirine uygun düşenler (dünyada) anlaşır ve birleşirler. Bunlardan birbirine uygun düşmeyenler ayrılır ve uzaklaşırlar.»
(...) Başka bir rivayet silsilesi ile yine Hz. Âişe'den bu hadîs-i şerifin aynı, Peygamber (SüiiotUihü A teyhi ve Sellem} 'e izafeten nakledilmiştir.[523]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 900, /695
Senetler:
()
Konular:
Kültürel Hayat, hadislerden kültürümüze
Ruh
Tanışma, ruhların tanışıp kaynaşmaları
حدثنا عبد الرحمن بن المبارك قال حدثنا يحيى بن سعيد قال حدثنا عبد الملك قال حدثنا عطاء عن بن عباس قال : لا أرى أحدا يعمل بهذه الآية يا أيها الناس إنا خلقناكم من ذكر وأنثى وجعلناكم شعوبا وقبائل لتعارفوا إن أكرمكم عند الله أتقاكم فيقول الرجل للرجل أنا أكرم منك فليس أحد أكرم من أحد إلا بتقوى الله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165592, EM000898
Hadis:
حدثنا عبد الرحمن بن المبارك قال حدثنا يحيى بن سعيد قال حدثنا عبد الملك قال حدثنا عطاء عن بن عباس قال : لا أرى أحدا يعمل بهذه الآية يا أيها الناس إنا خلقناكم من ذكر وأنثى وجعلناكم شعوبا وقبائل لتعارفوا إن أكرمكم عند الله أتقاكم فيقول الرجل للرجل أنا أكرم منك فليس أحد أكرم من أحد إلا بتقوى الله
Tercemesi:
— (208-s.) İbni Abbas'dan rivayet, edildiğine göre, şöyle demiştir:
«— Şu âyet ile amel eden bir kimseyi göremiyorum:
— Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden (Âdem ile Havva'dan) yarattık. Hem ide sizi soylara ve kabilelere ayırdık ki, birbirinizi tanıya-sanız (bağlı olduğunuz kabileyi söyliyerek tanırlasınız). Biliniz ki, Allah k 3 kii d a en iyiniz, takvası en çoök olanınızdır, (üstünlük ve fazilet, soy ve neseble değildir.) (Hücurat, 13)
— însan insana: Ben senden daha iyiyim, diyor. Halbuki insan Al-lah'dan korkmakla (takva sahibi olmakla) ancak başkasından daha iyi olur.[519]
Cenab-ı Hak bu âyet-i kerîmesinde, bütün İnsanların bir anadan ve bir babadan (Hz. Âdem ile Havva'dan} yaratılmış olduklarını ve bu itibarla soy yönünden, mal ve mevki bakımından birbirlerinden üstün olamayacaklarını ve bu hasletlerle övünmenin yersiz bulunduğunu beyan buyurarak üstünlük ve faziletin ancak Allah'dan korkmada (takvada) olduğunu bildirmektedir.
Soy ve kabilelere ayrılmak, yalnız insanların birbirlerine olan yakınlıklarını bilmek ve birbirlerini tanımak imkânını elde etmek İçindir. Allah, bu hikmete binaen insanları soy ve kabilelere ayırarak yaratmıştır. Birbirlerine karşı soyca öğünmek için değil...
Bu âyet-i kerîmeyi açıklayan Peygamber (Saltallahü Aleyhi veSeîlern) 'İn hadîs-i şeriflerini Taberî rivayet ederek şöyle anlatıyor:
Peygamber, kurban kesme günleri içinde Mina'da bir deve üzerinde hitabede bulunarak şöyle buyurmuştur:
«— Ey insanlar! Dikkat edin, sizin Rabbiniz birdir, babanız da birdir (Âdem'dir). Dikkat edin, hiç bir Arabm, hiç bir yabancı üzerine, hiç bir yabancının Arab üzerine, siyahın kırmızı (renkli) üzerine, kırmızının siyah üzerine üstünlüğü yoktur. Fazilet ve üstünlük ancak takva iledir. Dikkat edin, tebliğ ettim mi?»
Ashab (Rıdvanullahi Aleyhim Ecmaîn) :
— Evet, dediler.
Peygamber (Satlallahü Aleyhi ve Sellem) :
— O halde, burada bulunanlar, bulunmıyanlarn tebliğ etsin, buyurdu.
Ebû Malik El-Eş'arî 'den Peygamber (Sattallahü Aleyhi ve Sellem)"\n şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir :
«— Allah Tealâ soyunuza ve nesebinize bakmaz; bedenlerinize ve mallarınıza da bakmaz; ancak kalblerinize bakar. Kimin salih (dürüst) bir kalbi varsa, Allah ona merhamet eder. Siz Âdem'in ancak evlâdları-sınız ve Allah katında en sevgiliniz, en ziyade takva sahibi olanımzdır.»
Artık bu deliller ortada varken hiç bir mümin, soyundaki şereflerle, mal ve mülk çokluğu ile kardeşine üstünlük davasında bulunamaz. Tevazu yolunu tutar ve takvayı kendine esas kabul eder. Soy ve neseble öğünmeler cahiliyet devrinin kötü âdetlerindendir ki, bunu İslâm dini kaldırmıştır. Maalesef medeniyet asrı diye övünülen bu asrımızda, halâ İslâm'ın getirdiği bu ulvî mertebeye ulaşamayıp, ırk ayırımını millî bir dava sayan güçlü milletler vardır ve 1400 yıl öncesi cahiliyet âdetini benimsemişlerdir. Sözde insanlık haklarını savunanlar, insanlığa en büyük İhaneti yapmaktadırlar. Aya çıkmak ve ayı fethetmek Allah katında bir fazilet değil; fazilet Allah'ı bilip emrettiği şekilde insanlara hak ve hürriyetlerini vermektir.[520]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 898, /694
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
3. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Ebu Bekir Abdurrahman b. Mübarek el-Ayşî (Abdurrahman b. Mübarek b. Abdullah)
Konular:
Asabiyet, Irkçılık
İlim, Abdullah b. Abbas'ın sahip olduğu ilim
Kur'an, Ayet Yorumu
Takva, ulaşmanın yolları
حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثني سليمان بن بلال عن سهيل عن أبيه عن أبي هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : الأرواح جنود مجندة فما تعارف منها ائتلف وما تناكر منها اختلف
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165597, EM000901
Hadis:
حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثني سليمان بن بلال عن سهيل عن أبيه عن أبي هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : الأرواح جنود مجندة فما تعارف منها ائتلف وما تناكر منها اختلف
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlül-lah (SaİtallahM Aleyhi ve Seîlem) şöyle buyurdu:
«— Ruhlar birlik birlik askerlerdir. Bunlardan vasrf ve ahlâfeiarı birbirine uygun düşenler birleşir ve anlaşırlar; bunlardan birbirine uygun düşmeyenler ayrılırlar.»[525]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 901, /696
Senetler:
()
Konular:
Kültürel Hayat, hadislerden kültürümüze
Ruh
Tanışma, ruhların tanışıp kaynaşmaları
حدثنا يحيى بن صالح المصري عن إسحاق بن يحيى الكلبي قال حدثنا الزهري قال أخبرنا أبو سلمة بن عبد الرحمن أن أبا هريرة قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : بينما راع في غنمه عدا عليه الذئب فأخذ منه شاة فطلبه الراعي فالتفت إليه الذئب فقال من لها يوم السبع ليس لها راع غيري فقال الناس سبحان الله فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم فإني أؤمن بذلك أنا وأبو بكر وعمر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165598, EM000902
Hadis:
حدثنا يحيى بن صالح المصري عن إسحاق بن يحيى الكلبي قال حدثنا الزهري قال أخبرنا أبو سلمة بن عبد الرحمن أن أبا هريرة قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : بينما راع في غنمه عدا عليه الذئب فأخذ منه شاة فطلبه الراعي فالتفت إليه الذئب فقال من لها يوم السبع ليس لها راع غيري فقال الناس سبحان الله فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم فإني أؤمن بذلك أنا وأبو بكر وعمر
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre demiştir ki, Peygamber Setlemyia şöyle buyurduğunu işittim:
«— Bir çoban koyunları başında iken, bir kurt koyunlara saldırıp onlardan bir koyun aldı. Çoban (koyunu kurtarmak için) onun arkasına düştü. Nihsyct kurt çobana dönüp dedi kî, korku gününde bu koyunları kim kurtaracak? (Senin korkup kaçtığın o günde) Bunlar için benden başka bir çoban yoktur, (onlara ben hakimim).» İnsanlar (kortun konuşmasına taaccüp edip) :
SübhaneUah!.. dediler. Bunun üzerine Peygamber ($&IIğ$IM8 Akyhi ve Seltem) şöyle buyurdu :
— Bizzat ben buna inanırım, Ebû Bekir de, Ömer de...»[527]
Şaşılacak ve taaccüp edilecek bir işe karşı «SübhaneUah = Allah Tealâ Hazretlerini noksanlıklardan tenzih ederiz, onu yüceltiriz» teşbihinde bulunmanın caiz olduğunu bu hadîs-i şerîf münasebetiyle Buhârî Hazretleri bize naklediyor, edeb derşî veriyor. Bu münasebetle de hayvanların konuşma meselesi ortaya çıkıyor. Cenab-ı Hak hikmeti icabı yaratmış olduğu çeşitli varlıklara ayrı ayrı imkânlar ve kabiliyetler vermiştir. Birinin başaracağı işi diğeri başaramaz. Her eşya, yaratıldığı iş ve gaye için kullanılır ve o yolda vazifesini görmüş olur. Meselâ, Ccnab-ı Hak insanlara konuşma imkânını vermiş, hayvanlara ve cansızlara bu imkânı vermemiştir. Bazı papağan gibi hayvanlarda ve gramofon gibi cansızlarda olan konuşma, şuurla meydana gelen bir konuşma olmadığı için, bunlar konu dı-şında kalır. Allah Tealâ'nın kadîm bîr nizamı olarak böyle istidatlarla eşyayı yaratması, istisnaî haller yaratmasına engel olmaz. Cenab-ı Hak dİ-lerse, insanı konuşturduğu gibi, hayvanatı ve cansızları da konuşturur. Çünkü Of her şeye kadirdir. Hayvan, kendi kudret ve İradesiyle konuşmaz. Allah'ın kudretiyle ve dilemesiyle konuşur. Bu bakımdan taaccüp edilecek bir durum olmaz ve buna sağlam İmanı olanlar inanırlar.
Bir de bu konuşmaya temsilî mânâ verilebilir. Hayvanların maksatlarını İfade edecek dillen yoksa da, hal ve durum icabı dileklerini belirtecek alâmetler mevcuttur. Herkesin hak ve hukukunu düşünüp karşılıklı vazifeler araştırılınca hatiften bir ses insana şöyle seslenir gibi olur: Ey çoban! Bugün senin elinde güç var, kurttan yiyeceğini aldın ve onu açlığa mahkûm bıraktın. Yarın onun eline bir kuvvet geçer de, sen kovalanırsan halin ne olur? Bu da lisan-ı hal ifadesi olur. Her iki yönden de düşünülürse, Allah Tealâ'nın kudret ve iradesiyle hayvanların ve cansızların konuşabileceğine iman edilir.[528]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 902, /696
Senetler:
()
Konular:
Hayvanlar ve bitkiler, yaratılış gayesi, ibretler oluşu vb.
Hz. Peygamber, sembolik, temsili anlatımı
KTB, YARATILIŞ
Merhamet, hayvanlara
حدثنا محمد بن عبيد الله قال حدثنا عبد العزيز بن محمد عن أسيد بن أبي أسيد عن أمه قالت قلت لأبي قتادة مالك لا تحدث عن رسول الله صلى الله عليه وسلم كما يحدث عنه الناس فقال أبو قتادة سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : من كذب علي فليسهل لجنبه مضجعا من النار وجعل رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول ذلك ويمسح الأرض بيده
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165600, EM000904
Hadis:
حدثنا محمد بن عبيد الله قال حدثنا عبد العزيز بن محمد عن أسيد بن أبي أسيد عن أمه قالت قلت لأبي قتادة مالك لا تحدث عن رسول الله صلى الله عليه وسلم كما يحدث عنه الناس فقال أبو قتادة سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : من كذب علي فليسهل لجنبه مضجعا من النار وجعل رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول ذلك ويمسح الأرض بيده
Tercemesi:
— Ebu Katade’ye denmiş ki:
— İnsanlar Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'fen hadîs rivayet ettikleri gibi, neden sen ondan hadîs söylemiyorsun? Ebû Katade de, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seltem)'in şöyle buyurduğunu işittim, demiştir:
«— Bana yalan îsnad eden, ateşten bir yatağa kendini hazırlasın.»
— Resûlüllah (Salkîlahü Aleytıi ve Sellem) bunu söylerken, eliyle yeri (toprağı) sıvamaya başlamıştı.[531]
Yalan konuşmak, hele dini tebliğ eden ve yalandan münezzeh olan bir peygambere yalan isnad etmek ve uydurma hadîs söylemek günahların en büyüklerindendir ve bunun cezası da cehennem'dir. Yanlış bir hükme, bilerek veya bilmeyerek bir yalan habere sebebiyet vermemek için ashabın çoğu ürkerek gayet az hadîs-i şerîf nakletmişlerdir. Hafızasına ve yazı İle kaydettiklerine güvenip şüphe içinde olmayanlar ise, bildiklerini insanlara tebliğ mahiyetinde anlatmışlar ve tebliğ vazifelerini yapmışlardır.
Hz. Peygamber Efendimiz, hadîs uydurmanın cezasını bildirirken, toprağı elleri ile sıvama ve silme hareketinde bulunuyorlardı, insan bîr çıplak arazide oturup arkadaşları ile konuştuğu zaman elleriyle bazı hareketlerde bulunur. Nitekim bundan önceki hadîs-i şerîfte Peygamber (Salİallcthü Aleyhi ve Stlkmfm, ellerindeki bir çubukla yere vurdukları, burada da elleriyle toprağı sıvadıkları anlatılmaktadır. Bu gibi hareketlerin edebe aykırı işler olmadığını, bir dalgınlık İfade etmediklerini ve düşük hareketlerden sayıl-madıklarını öğrenmiş bulunuyoruz.
Ebü Katade kimdir? :
İsmi Haris olup, Medîne'li ashabdandır ve Peygamber Aleyhi ve Sellem) 'İn süvarisidir. Uhud ve ondan sonraki savaşlarda bulunmuştur. Hz. Peygamber onun hakkında :
«Süvarilerimizin en hayırlısı Ebû Katade'ıdir.»
Buyurmuştur. Ebû Katade şöyle anlatır:
— Resûlüllah'ın seferlerinden birinde onunla beraberdim. Bîr ara eğerinden meyletti, 'uyku sebebiyle düşecek oldu da) onu doğrulttum. Bunun üzerine uyanıp, bu hareketimden dolayı bana :
— Allah'ın Peygamberini koruduğun gibi, Allah da seni korusun.»
Oğullan Sabit ve Abdullah ile azadiısı Ebû Muham-med, Enes, Cabir gibi seçkin zevat kendisinden hadîs rivayet etmişlerdir. Hz. Ali'nin hilâfeti zamanında yapılan savaşların hepsine aynı safta katılmış olup, Küfede hicretin 38. yılında 70 yaşında olduğu halde vefat etmiş ve namazını Hz. Aİİ kılmıştır. Diğer bir rivayete göre, hicretin 54. yılında 72 yaşında Medine'de vefat etmiştir. Aüah ondan razı olsun.[532]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 904, /700
Senetler:
1. Ebu Katade Haris b. Rib'î es-Sülemî (Haris b. Rib'î b. Beldeme es-Sülemî)
2. Ümmühü (Ümmühü)
3. Ebu İbrahim Esîd b. Ebu Esîd el-Medînî (Esîd b. Yezid)
4. Ebu Muhammed Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî (Abdülaziz b. Muhammed b. Ubeyd b. Ebu Ubeyd)
5. Ebu Sabit Muhammed b. Ubeydullah el-Kuraşî (Muhammed b. Ubeydullah b. Muhammed b. Zeyd)
Konular:
Hadis Rivayeti
Hadis, hadis uydurmanın günahı
Hitabet, beden dili
Hz. Peygamber, yüz halleri/beden dili
Yalan, Hz. Peygamber'e yalan isnadı
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن قتادة قال سمعت عقبة بن صهبان الأزدي يحدث عن عبد الله بن مغفل المزني قال : نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم عن الخذف وقال إنه لا يقتل الصيد ولا ينكى العدو وانه يفقأ العين ويكسر السن
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165601, EM000905
Hadis:
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن قتادة قال سمعت عقبة بن صهبان الأزدي يحدث عن عبد الله بن مغفل المزني قال : نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم عن الخذف وقال إنه لا يقتل الصيد ولا ينكى العدو وانه يفقأ العين ويكسر السن
Tercemesi:
— Abdullah ibni Muğaffel'den rivayet edildiğine göre, demiştir Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Settem) taş atmayı yasakladı ve şöyle
(Atılan) taş avı öldürmez ve düşmanı helak etmez; ancak ve diş kırar.»[533]
Taş, avlanacak hayvana veya düşmana atılır. Gaye, hayvanı avlamak ve düşmanı öldürmektir. El veya sapanla atılacak taş bu maksadı yerine getirmez; ancak hayvanı incitir ve insanın dişini kırar, gözünü çıkarır, incitir. İstisnaî durumlar dışında hol böyle olunca, taş atmayı Peygamber (SatUütahü Aleyhi ve Setten) yasaklamışlardır. Fıkıh âlimleri taş atmak suretiyle avlanan hayvanların eti yenip yenmeyeceği hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bir kısmı taşla avlanan hayvanın mutlak olarak eti yenmeyeceği görüşündedir. Diğer bîr kısım âlimler de şartlı olarak etinin yenebileceğini söylemektedirler. Eğer atılan taşın yaralaması atıcının kuvvetinden olur da hayvan bu sebepten ölürse eti yenir. Ancak taşın yuvarlanması veya yüksekten düşmesi sonunda taş ağırlığından hayvan yaralanıp ölürse eti yenmez. Hanefi mezhebinin görüşü de budur. Ayrıca avcının taş atarken besmele getirmesi ve hayvanı canlı bulduğu takdirde onu boğazlaması, avı takip etmesi şarttır.
Netice oîarak anlaşmıyor kî, taş atmak suretiyle avcılık etmek ve düş-_ manin gözünü çıkarıp dişini kırmak gibi sakat bırakıcı ister doğru değildir.[534]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 905, /701
Senetler:
()
Konular:
Astronomi, ayların hesaplanması
حدثنا يحيى بن بكير قال حدثنا الليث عن يونس عن بن شهاب عن ثابت بن قيس أن أبا هريرة قال أخذت الناس الريح في طريق مكة وعمر حاج فاشتدت فقال عمر : لمن حوله ما الريح فلم يرجعوا بشيء فاستحثثت راحلتي فأدركته فقلت بلغني أنك سألت عن الريح وإني سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول الريح من روح الله تأتي بالرحمة وتأتي بالعذاب فلا تسبوها وسلوا الله خيرها وعوذوا من شرها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165602, EM000906
Hadis:
حدثنا يحيى بن بكير قال حدثنا الليث عن يونس عن بن شهاب عن ثابت بن قيس أن أبا هريرة قال أخذت الناس الريح في طريق مكة وعمر حاج فاشتدت فقال عمر : لمن حوله ما الريح فلم يرجعوا بشيء فاستحثثت راحلتي فأدركته فقلت بلغني أنك سألت عن الريح وإني سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول الريح من روح الله تأتي بالرحمة وتأتي بالعذاب فلا تسبوها وسلوا الله خيرها وعوذوا من شرها
Tercemesi:
— Ebü Hüreyre şöyle demiştir:
— Mekke yolunda insanları rüzgâr tuttu: Hazreti Ömer de hacca niyet etmişti. Rüzgâr ise çok şiddetlenmişti. Hazreti Ömer çevresinde olanlara «Rüzgâr nedir?» diye sordu. Bir şey cevap veremediler. Ben hayr vamrm koşturup ona kavuştum. Dedim ki, rüzgârdan sorduğunu öğrendim. Ben, Resüîüllah (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim:
«— Rüzgâr, Allah'ın rahmetindendir; hem rahmet getirir, İlem getirir. Siz ona sövmeyiniz.»[535]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 906, /702
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, gökyüzü
Doğa Tasavvuru, Tabiat hadiseleri karşısında gösterilen tavır
Dua, şiddetli rüzgar karşısında
Sahabe, sünneti sorarak öğrenmeleri
Sövmek, Küfretmek, rüzgara sövmek
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن صالح بن كيسان عن عبيد الله بن عبد الله بن عتبة بن مسعود عن زيد بن خالد الجهني أنه قال : صلى لنا رسول الله صلى الله عليه وسلم صلاة الصبح بالحديبية على أثر سماء كانت من الليلة فلما انصرف النبي صلى الله عليه وسلم أقبل على الناس فقال هل تدرون ماذا قال ربكم قالوا الله ورسوله أعلم قال أصبح من عبادي مؤمن بي وكافر فأما من قال مطرنا بفضل الله ورحمته فذلك مؤمن بي كافر بالكوكب وأما من قال بنوء كذا وكذا فذلك كافر بي مؤمن بالكوكب
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165603, EM000907
Hadis:
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن صالح بن كيسان عن عبيد الله بن عبد الله بن عتبة بن مسعود عن زيد بن خالد الجهني أنه قال : صلى لنا رسول الله صلى الله عليه وسلم صلاة الصبح بالحديبية على أثر سماء كانت من الليلة فلما انصرف النبي صلى الله عليه وسلم أقبل على الناس فقال هل تدرون ماذا قال ربكم قالوا الله ورسوله أعلم قال أصبح من عبادي مؤمن بي وكافر فأما من قال مطرنا بفضل الله ورحمته فذلك مؤمن بي كافر بالكوكب وأما من قال بنوء كذا وكذا فذلك كافر بي مؤمن بالكوكب
Tercemesi:
— Zeyd ibni Halid El-Cühenî'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Hudeybiye'de gece yağan yağmur arkasından Resûlüllah (S&lktllahB Aleyhi ve SeiUm) bize sabah namazını kıldırdı. Namazdan Peygamber (Sallallahü A îeyki ve Selîem) ayrılınca insanlara dönüp şöyle buyurdu :
«— Rabbinizin ne buyurduğunu biliyor musunuz?» (Ashab) :
— Allah ve onun Resulü en iyi bilendir, dediler. Peygamber dedi ki: «— Allah şöyle buyurdu:
"Kullarımdan bana iman eden ve kâfir olan olmuştur. Allah'ın fazlı ve rahmeti sebebiyle bire yağmur verildi, diyen kimse var ya, işte bu, bana iman etmiştir; yıldızı inkâr etmiştir. Amma şu ve bu yıldızın doğup batması sebebiyle (bize yağmur verildi) diyen kimse, işte bu beni inkâr etmiştir; yıldıza iman etmiştir.[537]
Kâinatta olmuş ve olacak bütün hâdiselerin yaratıcısı ancak Allah Tea-lâ'dır. Onun irade ve tasarrufuna İştirak olamaz. Bunun için bazı hâdiselerin oluşunu, Allah'a değil de, ondan başka varlıklara isnad etmek, Allah'a ortak koşmak olur. Bu ise küfürdür. İslâm'dan önce, bazı yıldızların doğup batma hâdisesinin yağmur yağdırma sebebi olduğuna inanç besleniyordu ve bu yüzden yağmur yağdığına inanılıyordu. Bu yanlış inancı yıkmak özere Cenab-ı Hak bu Kudsî hadîsle gerçeği beyan buyurarak yağmurun ancak Allah'ın bîr rahmet ve İhsanı olarak verildiğini, yıldızların hiç bir tesiri bulunmadığını bize bildirmiştir. Allah'a iman budur. Yağmurun yağmasında yıldızları müessir kabul etmek ve buna iman beslemek İse küfürdür. Güneş ve ay tutulmaları gibi hâdiseler de aynı şekilde müessir olaylar değillerdir. Bunların hepsi Allah'ın takdiriyle meydana gelir. Bu âlemde Allah'ın kurduğu nizamın belirtileridir. Hepsi onun kudret ve azametine delil teşkil ederler.[538]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 907, /702
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Tabiat hadiseleri karşısında gösterilen tavır
Doğal Kaynaklar, yağmur
Hz. Peygamber, hitabeleri
Hz. Peygamber, namaz kıldığı yerler
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Siyer, Hudeybiye Günü