حدثنا إسماعيل قال حدثني أخي عن سليمان بن بلال عن علقمة بن أبي علقمة عن أمه عن عائشة رضي الله عنها قالت : مر رجل مصاب على نسوة فتضاحكن به يسخرن فأصيب بعضهن
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165581, EM000887
Hadis:
حدثنا إسماعيل قال حدثني أخي عن سليمان بن بلال عن علقمة بن أبي علقمة عن أمه عن عائشة رضي الله عنها قالت : مر رجل مصاب على نسوة فتضاحكن به يسخرن فأصيب بعضهن
Tercemesi:
— (206-ş.) Hz. Âişe'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«— Felâkete uğramış bir adam, kadınlardan ibaret bir topluluğa rasgeldi de, onlar bununla istihza ederek gülüştüler. Bu hareketlerinden dolayı o kadınların bir kısmı felâkete uğradı.»[497]
Âyet-i Kerimenin tamamı :
Ey iman edenler! Bîr toplum diğer bir toplumla alay etmesin; ki alay edilenler, kendilerinden daha hayırlı bulunurlar. Bir kısun kadınlar da, diğer kısım kadınlarla eğlenmesin; olur ki, eğlenceye alınanlar, kendilerinden daha hayırlı olurlar. Hem birbirinizi ayıplamayın ve kötü lâkaplarla atışmayın. İmandan sonra basıklıkla adlanmak ne kötü isimdir!.. Kim de tevbe etmezse, işte onlar kendilerine zulmedenlerdir.» (Hücurat Sûresi, Âyet: 11)
Bir mümin kardeşi eğlenceye almak, onunla İstihza etmek, onu kusurlarından dolayı ayıplayıp aşağı görmek, Hak Tealâ hazretlerinin yasakla-mtş bulunduğu hareketlerdir. Çünkü bu davranışlarda mümin kardeşi incitmek ve rahatsız etmek var, diğer taraftan da alay edenin gururlanıp kibirlenmesi vardır. Mümine eziyet haram olduğu gibi, kibirlenmek de haramdır. Her İki kötülüğün neticesi olarak da kardeşlik bağları gevşer ve çözülür. Ferdler arasına düşmanlık ve nefret girer. Böylece bir bina halinde bulunması gereken İslâm toplumu öteye beriye dağılmış tuğla parçalan haline döner ve İslâm'ın ulvî gayesi söner. Bu kadar büyük zararlara götürecek olan istihza ve ayıplama hareketlerinden titizlikle sakınmak selâmet yoludur. Müslümanları eğlenceye almak ve ayıplarını araştırmak yok, onları örnek söz ve hareketlerle tatlı bir şekilde İkaz ve irşad vardır. Büyüklük taslayanı Allah zelil eder ve süründürür, ayıpladığı kimsenin durumuna düşürür. Nitekim T i r m i z î şu hadîs-i şerifi tahriç etmiştir:
— Kim bir (din) kardeşini, (tevbe etmiş olduğu) bir günah sebebiyle ayıplarsa, o günahı işlemedikçe* o kimse Ölmea;. (Tirmlzî: Sıfatu'l-Kıyamet (38), Bab: 54, Hadîs: 2507)
Hakaret nazariyle başkasını ayıplayana, aynı musibetin gelmesi, dünyada ceza olarak yeter. Tirmizî'nin rivayet etmiş olduğu bu hadîs-İ şe-TÎf de Hz. Â İşe'den nakledilen mânâya uygun düşmektedir.[498]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 887, /688
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ümmü Alkame Mercane el-Medeniyye (Mercane)
3. Alkame b. Ebu Alkame el-Medeni (Alkame b. Bilal)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Bilal el-Kuraşi (Süleyman b. Bilal)
5. Abdülhamid b. Ebu Üveys el-Esbahî (Abdülhamid b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys)
6. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Alay, alay etmek, istihza / alay etme
Kültürel Hayat, hadislerden kültürümüze
حدثنا بشر بن محمد قال أخبرنا عبد الله قال أخبرنا سعد بن سعيد الأنصاري عن الزهري عن رجل من بلى قال : أتيت رسول الله صلى الله عليه وسلم مع أبي فناجى أبي دوني قال فقلت لأبي ما قال لك قال إذا أردت أمرا فعليك بالتؤدة حتى يريك الله منه المخرج أو حتى يجعل الله لك مخرجا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165582, EM000888
Hadis:
حدثنا بشر بن محمد قال أخبرنا عبد الله قال أخبرنا سعد بن سعيد الأنصاري عن الزهري عن رجل من بلى قال : أتيت رسول الله صلى الله عليه وسلم مع أبي فناجى أبي دوني قال فقلت لأبي ما قال لك قال إذا أردت أمرا فعليك بالتؤدة حتى يريك الله منه المخرج أو حتى يجعل الله لك مخرجا
Tercemesi:
— Belî kabilesinden bir adamdan rivayet edildiğine göre, şöyle r:
— Babamla birlikte B.esûlü\lah(SallaUahü Aleyhi ve Setkm) 'e geldim de Peygamber önümde babamla gizlice konuştu. Ben babama dedim İd:
— Sana ne söyledi? Şöyle cevap verdi:
e— Bir iş yapmak istediğin zaman, Ali ah sana o işten kurtuluş gös-terinceye kadar yahut Allah sana bir çıkış kapısı yaraiuıcn ya kadar yavaş ve temkinli davran.[499]
Tüede acele etmemek ve teennî İle hareket etmek, temkinli bulunmak mânâsına gelir. Dünya işlerinde başarıya ulaşmak ve yanlış yola sapmamak için araştırma yapmak icab eder. İşin mahzurlu taraflarını öğrenmek, başarıya ulaşma çarelerini bulmak ve ehil kimselerden sormak suretiyle işi neticeye bağlamak uzun zaman ister. Böyle araştırma yapmak-'sızın hemen işe koyulmak çok defa zarar getirir. Böyle zararlara ye pişmanlık verecek sonuçlara düşmemek için işlerde teennî ile hareket muvaffakiyetin anahtarıdır.
Ebu Davud'un rivayet ettiği şu hadîs-i şerif de bu mânâyı kuvvetlendirmektedir :
«— Âhirete ait işlerden başka her şeyde acele etmemek
Dünyaya müteallik işlerin akibetinin iyi veya kötü olduğu acele bir hükümle belli olamayacağı için bu işlerde temkinli hareket etmek suretiyle doğruyu seçmek mümkün olur. Âhiret işleri ise, belli İbadetler olduğundan bunları kaçırmamak için koşmak ve yarışmak lâzımdır. Nitekim Cenab-ı Hak:
«— Hayır işlerinde yarışın ve Rabbinizin mağfiretine koşun.» buyurmaktadır. (Bakara Sûresi, Âyet: 148; Mâide Sûresi, Âyet: 48 ve Hadîd Süresi, Ayet:21).[500]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 888, /689
Senetler:
()
Konular:
Kader, kader-amel ilişkisi
KTB, KADER
Tevekkül, Allah'a tevekkül etmek
Toplumsal Barış, teenni ile sağduyulu hareket etmek
حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا الفزاري قال حدثنا قنان بن عبد الله عن عبد الرحمن بن عوسجة عن البراء بن عازب عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من منح منيحة أو هدى زقاقا أو قال طريقا كان له عدل عتاق نسمة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165584, EM000890
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا الفزاري قال حدثنا قنان بن عبد الله عن عبد الرحمن بن عوسجة عن البراء بن عازب عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من منح منيحة أو هدى زقاقا أو قال طريقا كان له عدل عتاق نسمة
Tercemesi:
— Berâ ibni Âzib, Peygamber (SalUıllahü Aleyhi ve Seltem)'den rivayet ettiğine göre, Peygamber şöyle buyurdu :
«— Kim, faydalanılsın «tiye ödünç bir mal ihsanda bulunursa, yahut bir sokak —veya Peygamber dedi ki bir yol— gösterip (başkasına) delâlet ederse, onun için bir köle azad etme karşılığı kadar sevab vardır.»[503]
Bir yol şaşırmışa, bir amaya, dil veya semt bilmeyen bir yabancıya .delâlet etmek ve ona yol göstermek sevabı, bir köle azad etme sevabına denk olacak kadar büyüktür. Bu da İslâm'da yardımlaşmanın, sevişmenin, düşküne el atmanın ve merhamet etmenin bir çeşididir. İnsanlık ve merhamet duygularından uzak olanlar, bu gibi delâletlerden kaçınır ve aldırış etmezler. Müslüman daima yardım ve iyilik etmek vazifesi ile yükümlü olduğundan yol gösterme işini de benimseyip bu güzel ahlâkla ahlâklanmak zorundadır. Bu iyi hareket karşılığında da büyük sevab onundur.
Bir kimseye faydalansın diye ariyet olarak verilen bir hayvana veya bîr mala «Menîha ~ 4*U*» denir. Sütünden istifade edilsin diye başkasına ariyet olarak yerilen koyun, deve ve eşya gibi şeyler Menîha adını alır kİ, bu bir bağış ve hediye veya fakire sadaka yerine geçer.[504]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 890, /689
Senetler:
()
Konular:
Hediye, hediyeleşmek muhabbeti artırır
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Yardım, Yardımlaşma, yol konusunda
حدثنا محمد قال أخبرنا عبد الله بن رجاء قال أخبرنا عكرمة بن عمار عن أبي زميل عن مالك بن مرثد عن أبيه عن أبي ذر يرفعه قال ثم قال بعد ذلك لا أعلمه إلا رفعه قال : إفراغك من دلوك في دلو أخيك صدقة وأمرك بالمعروف ونهيك عن المنكر صدقة وتبسمك في وجه أخيك صدقة وإماطتك الحجر والشوك والعظم عن طريق الناس لك صدقة وهدايتك الرجل في أرض الضالة صدقة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165585, EM000891
Hadis:
حدثنا محمد قال أخبرنا عبد الله بن رجاء قال أخبرنا عكرمة بن عمار عن أبي زميل عن مالك بن مرثد عن أبيه عن أبي ذر يرفعه قال ثم قال بعد ذلك لا أعلمه إلا رفعه قال : إفراغك من دلوك في دلو أخيك صدقة وأمرك بالمعروف ونهيك عن المنكر صدقة وتبسمك في وجه أخيك صدقة وإماطتك الحجر والشوك والعظم عن طريق الناس لك صدقة وهدايتك الرجل في أرض الضالة صدقة
Tercemesi:
— Ebü Zer'den (hadîsi Peygambere bağlayarak) şöyle dediği rivayet olunmuştur:
«— Kovandan din kardeşinin kovasına boşaltman bir sadakadır. İyilikle emretmen ve kötülükten alıkoyman bir sadakaidır. Kardeşinin yüzüne karşı güler yüzlü olmam bir sadakadır. İnsanların yolundan taş, diken ve kemik gibi (engel teşkil eden) şeyleri gidermen senin için bir sadakadır (sevabdır). Bir de yolu belli olmayan bir yerde insanlara yol göstermen bir sadakadır.»[505]
1— Su kovasından veya içinde faydalanılabilecek madde bulunan herhangi bir kabdan komşuya, din kardeşine, düşkün bir muhiaca verilecek olan şeylerin hepsi iyiliktir, İyiliğin karşılığı da mükâfattır, sevabtır. Burada sevap, sadaka İle tâbir edilmiştir. Esasen sadaka fakirlere yapılan yardıma verilen İsimdir; sevap mânâsına da gelir.
2— Dinin gayesi cemiyete bütün iyilikleri ve güzel ahlâkı getirmek ve hoş olmayan bütün kötü hal ve hareketlerden cemiyeti temizlemektir kİ, her mümin bu gaye ile çalışmak sorumluluğu altındadır. Herkesin güç ve imkânlarına göre bu görevi yerine getirmesi farzdır. Feriler bu vazifeyi elbirlikle yerine getirme yolunda bulunurlarsa fenalıklar önlenir, yerlerine güzel huylar gelir ve cemiyette huzurla sükûn hüküm sürer. Fakat bu vazifeler yerine getirilmezse, herkes neme lâzım diye kenara çekilirse her tarafı musibet ve kötülükler kaplar. Beşeriyetin faydasına olan işlerin başarılması yolunda yapılan gayretlere karşı Allah Tealâ insanlara ayrıca manevî mükâfat da vermektedir ve böylece bizi daima hayırlı işlere teşvik etmektedir.
3— İnsan, din kardeşine yardım edebilecek bir güç veya imkâna sahip değilse, ona karşı tatlı ve güler yüzlü davranmalıdır. İyiliğin en küçüğü olan bu hareket karşılığında da sevab vardır, sadaka yerine geçer. Tatlı ve güler yüzlü bulunmak, karşı tarafın keder ve üzüntüsünü gidereceği için bu yönden ona bir yardım edilmiş ve gönlü alınmış olur. Kardeşlik sevgisi çoğalır.
4— Yollar üzerine düşüp de insanlara, hayvanlara ve vasıtalara engel teşkil edecek, gidiş-gelişi güçleştirecek her şeyi kaldırmak ve gidermek bir iyiliktir. Her iyilikte sevap bulunduğundan bu İşleri yapmakta da sevap
5— Çöl ve sahra gibi yolu belli olmayan arazilerde veya sis sebebiyle yol tayin edilemeyen yerlerde insanlara rehberlik etmek ve onları diledikleri yerlere iletmek bir iyiliktir. Müşkül durumda kalan ve bir kurtuluş çaresi arayan kimselere bundan daha önemli bir yardım olamaz. Bu iyiliğin karşılığında da sevab vardır. Zaten bu bölüm de, bu mevzu ile ilgilidir. Bundan önceki hadîs-i şerife bakılsın.[506]
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
تَبَسُّمُكَ فِى وَجْهِ أَخِيكَ لَكَ صَدَقَةٌ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 891, /690
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Malik Mersed b. Abdullah ez-Zimmanî (Mersed b. Abdullah)
3. Malik b. Mersed ez-Zimmâni (Malik b. Mersed b. Abdullah)
4. Ebu Zümeyl Simak b. Velid el-Hanefî (Simak b. Velid)
5. İkrime b. Ammar el-Îclî (İkrime b. Ammar b. Ukbe)
6. Ebu Ömer Abdullah b. Racâ el-Ğudânî (Abdullah b. Racâ b. Ömer)
Konular:
KTB, SADAKA
Sadaka, çeşitleri
Şiddet, Eziyet, eziyet etmekten kaçınmak, eziyeti ortadan kaldırmak
Yardım, Yardımlaşma, yol konusunda
Yardımseverlik, muhtaç kimselerin ihtiyacını gidermek
Yardımseverlik, yol sorana rehberlik etmek
حدثنا إسماعيل بن أبان قال حدثنا عبد الحميد بن بهرام قال شهر بن حوشب حدثني بن عباس قال : بينما النبي صلى الله عليه وسلم بفناء بيته بمكة جالس إذ مر به عثمان بن مظعون فكشر إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال له النبي صلى الله عليه وسلم ألا تجلس قال بلى فجلس النبي صلى الله عليه وسلم مستقبله فبينما هو يحدثه إذ شخص النبي صلى الله عليه وسلم ببصره إلى السماء فقال أتاني رسول الله صلى الله عليه وسلم آنفا وأنت جالس قال فما قال لك قال إن الله يأمر بالعدل والإحسان وإيتاء ذي القربى وينهى عن الفحشاء والمنكر والبغي يعظكم لعلكم تذكرون قال عثمان فذلك حين استقر الإيمان في قلبي وأحببت محمدا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165587, EM000893
Hadis:
حدثنا إسماعيل بن أبان قال حدثنا عبد الحميد بن بهرام قال شهر بن حوشب حدثني بن عباس قال : بينما النبي صلى الله عليه وسلم بفناء بيته بمكة جالس إذ مر به عثمان بن مظعون فكشر إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال له النبي صلى الله عليه وسلم ألا تجلس قال بلى فجلس النبي صلى الله عليه وسلم مستقبله فبينما هو يحدثه إذ شخص النبي صلى الله عليه وسلم ببصره إلى السماء فقال أتاني رسول الله صلى الله عليه وسلم آنفا وأنت جالس قال فما قال لك قال إن الله يأمر بالعدل والإحسان وإيتاء ذي القربى وينهى عن الفحشاء والمنكر والبغي يعظكم لعلكم تذكرون قال عثمان فذلك حين استقر الإيمان في قلبي وأحببت محمدا
Tercemesi:
— îbni Abbas anlatarak şöyle demiştir: Peygamber Aleyhi ve Seltem) Mekke'de evinin etrafında otururken, o sırada Osman ibni Maz'un ona uğrayıp dişleri gözükecek kadar Peygamber Aleyhi vt Seîlem) 'e tebessüm etti, Peygamber (Sallailâhü Aleyhi ve ona şöyle buyurdu:
«— Oturmaz imsm?» Osman :
— Evet, dedi. Peygamber (Saîksîlahü Akyhi ve Seîîem) onun karşısında oturdu. Peygamber onunla konuşurken birden Peygamber OSaU
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 893, /691
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, vahiy geldiğindeki halleri
Kur'an, Nüzul sebebleri
Namaz, namaz fahşa/çirkin işlerden kişiyi uzaklaştırır
Sahabe, İlk Müslüman Nesiller
Sahabe, İslama girişleri
Siyer, hicret, öncesinde Mekke ve hatıralar
وعن الحسن بن عمرو الفقيمي عن منذر الثوري عن محمد بن الحنفية قال : ليس بحكيم من لا يعاشر بالمعروف من لا يجد من معاشرته بدا حتى يجعل الله له فرجا أو مخرجا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165583, EM000889
Hadis:
وعن الحسن بن عمرو الفقيمي عن منذر الثوري عن محمد بن الحنفية قال : ليس بحكيم من لا يعاشر بالمعروف من لا يجد من معاشرته بدا حتى يجعل الله له فرجا أو مخرجا
Tercemesi:
— (207-s.) Muhammed ibni'l-Hanefiyye'den rivayet edildiğine
— (Görülecek işine) yakınlarından bir çare bulamıyan kimse, —Allah ona bir genişlik veya bir çıkış yolu yaratıncaya kadar — o işle iyi bir şekilde ünsiyet etmezse, o kimse tedbir ve akıl sahibi değildir.[501]
Dünyaya müteallik herhangi bîr iş veya ihtiyaç karşısında kalan bir insan, bu ihtiyacını kendi akraba ve elde mevcut imkânlarla başaramayacağı takdirde acele etmeyip beklemeli ve Allah'dan bir kurtuluş kapısı açılmasına kadar sabretmelidir. Böyle hareket etmeyen kimse, ince düşünceli değildir, işlerdeki hikmeti kavrayamamıştır. Burada da teennî İle hareketin hikmet olduğu belirtilmekte ve önceki hadîs-i şerîfİn mânâsına uygun düşmektedir.
(Bu haber için başka bir kaynak bulunamamıştır.).[502]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 889, /689
Senetler:
()
Konular:
Sosyalleşme, temel prensipler
حدثنا إسماعيل بن أبي أويس قال حدثني عبد الرحمن بن أبي الزناد عن عمرو بن أبي عمرو عن عكرمة عن بن عباس أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : لعن الله من كمه أعمى عن السبيل
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165586, EM000892
Hadis:
حدثنا إسماعيل بن أبي أويس قال حدثني عبد الرحمن بن أبي الزناد عن عمرو بن أبي عمرو عن عكرمة عن بن عباس أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : لعن الله من كمه أعمى عن السبيل
Tercemesi:
— îbni Abbas'dan rivayet edildiğine göre, Resûlüllab A leyhi ve Selfam) şöyle buyurdu ;
«— Âmâyı (körü) yoldan saptırana Allah lanet etsiö.»[507]
Her iyiliğin bir sevabı olduğu gibi, buna karşı olarak her kötülüğün de bir günahı vardır. Yolunu seçemeyen bir körü yoldan saptırmak, ona bir eziyettir ve kötülüktür. Böyle bir kötülüğü işleyenin cezası da lanettir, Allah Tealâ'nın rahmetinden uzak kalmaktır, azaba uğramaktır. Aksine olarak körün elinden tutup ona yol göstermek ve yardım etmek sevabdır, mükâfatı büyüktür.
(Bu hadîs-İ şerifi hudûd bölümünde İbni Hibban ve Hâkim tahriç etmişlerdir. Fadlu'llah : C. II, s. 338, dip not).[508]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 892, /690
Senetler:
()
Konular:
Engelliler, ilişkiler
Lanet, Hz. Peygamber'in laneti
Yardım, Yardımlaşma, yol konusunda
حدثنا عبد الله بن أبي الأسود قال حدثنا محمد بن عبيد الطنافسي قال حدثنا محمد بن عبد العزيز عن أبي بكر بن عبيد الله بن أنس عن أبيه عن جده عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من عال جاريتين حتى تدركا دخلت أنا وهو في الجنة كهاتين وأشار محمد بن عبد العزيز بالسبابة والوسطى
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165588, EM000894
Hadis:
حدثنا عبد الله بن أبي الأسود قال حدثنا محمد بن عبيد الطنافسي قال حدثنا محمد بن عبد العزيز عن أبي بكر بن عبيد الله بن أنس عن أبيه عن جده عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من عال جاريتين حتى تدركا دخلت أنا وهو في الجنة كهاتين وأشار محمد بن عبد العزيز بالسبابة والوسطى
Tercemesi:
— Enes'den, Peygamber (SalUsîlahü Aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
— Erginlik çağma kadar iki kızı barındırıp geçindiren (onlara zulüm etmiyerek iyi bakan) kimse var ya, ben ve o Cennette şu iki (parmağın yakınlığı) gibiyiz.» Rayilerden Muhammed ibni Abdülâziz, işaret ve orta parmağı göstermiştir.[511]
Aslında bu hadîs-i şerîf kız çocuklara bakmak ve onlara güzel mua-melş ederek terbiyelerini sağlamak konusu İle ilgilidir. Ancak bu ahlâkî görev yerine getirilmez de çocuklara kötü muamele ve zulüm edilirse bağy = azgınlık kısmına gireceği için aksi yönden İlgili bulunmaktadır ki, bunun da cezası ve günahı büyüktür. Zulmün cezasını insan âhirete göçmezden önce dünyada çeker. Bundan sonraki. hadîs-i şerif de bu hükmü açıklamaktadır.[512]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 894, /692
Senetler:
()
Konular:
Aile, Çocuk, cennete girme vesilesi
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Çocuk, Kız Çocuğu, kızın değeri
Hitabet, beden dili
Hz. Peygamber, yüz halleri/beden dili
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165589, EM000895
Hadis:
وبابان يعجلان في الدنيا البغي وقطيعة الرحم
Tercemesi:
— «İki günah kapısı vardır ki, bunları işliyenlerin cezası dünyada peşin olarak verilir:
— Biri zulüm = bağy, diğeri ide akrabalık bağlarını kesmektir.»[513]
Akrabalık bağlarını kesmenin cezası hakkında birinci cildin 6Â-67 sayılı hadîs-i şerifleri açıklamalarında gereken bilgi verilmişti. Zulüm ve taşkınlık günahının da cezası bundan farklı bulunmadığından bir arada anılmışlardır. Zaten' akrabalık bağlarını kesmede de, haklara riayetsizlik ve zulüm mevcuttur. Zulmün cezası ise, dünyadan göçmeden önce verilir, geciktirilmez.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 895, /693
Senetler:
()
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Zulüm / Zalim, zulmetmek
Zulüm, zulüm cezasız kalmaz
حدثنا شهاب بن معمر العوفي قال حدثنا حماد بن سلمة عن محمد بن عمرو عن أبي سلمة عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إن الكريم بن الكريم بن الكريم بن الكريم يوسف بن يعقوب بن إسحاق بن إبراهيم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165590, EM000896
Hadis:
حدثنا شهاب بن معمر العوفي قال حدثنا حماد بن سلمة عن محمد بن عمرو عن أبي سلمة عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إن الكريم بن الكريم بن الكريم بن الكريم يوسف بن يعقوب بن إسحاق بن إبراهيم
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den, Peygamber (Salİallahü Akyhi ve Sellem) 'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
— Kerim oğlu kerîmin oğlu Kerim oğlu kerim, İbrahim «ğlu İshalftn oğlu Yakub oğlu Yûsuf'dur»[515]
Haseb, insanın baba tarafından gelen soyuna ait faziletlerle iyilik eserleridir. Kerem ise, hayır, şeref ve faziletlerin hepsini toplayan isimdir. Peygamber (SallaVMil Aleyki ve Sellem) bu mânâları değiştirerek haseb maldır; kendine mal verilene hasîb denir, buyurmuştur. Kerîm = kerem sahibi de, Allah katında takva sahibi olandır buyurarak Hz. Yûsuf'un peygamberler soyundan gelmesi itibariyle kerîm olduğuna İşaret etmişlerdir. Fazileti soydaki şereflerde değil, takvada aramak gerekir. Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre :
— Müminin keremi dindir, mürüvveti aklıdır, hasebi de ahlâkıdır, demiştir.[516]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 896, /693
Senetler:
()
Konular:
Peygamberler, Hz. Yusuf