حدثنا أبو عمر قال حدثنا شعبة عن حميد عن أنس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم في السوق فقال رجل يا أبا القاسم فالتفت النبي صلى الله عليه وسلم فقال دعوت هذا فقال سموا باسمي ولا تكنوا بكنيتي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165539, EM000845
Hadis:
حدثنا أبو عمر قال حدثنا شعبة عن حميد عن أنس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم في السوق فقال رجل يا أبا القاسم فالتفت النبي صلى الله عليه وسلم فقال دعوت هذا فقال سموا باسمي ولا تكنوا بكنيتي
Tercemesi:
— Enes'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Peygamber (Sallallahti Aleyhi ve Setiem) çarşıda idi. Bir adam (arkadaşına) :
— Ey Ebu'l-Kasım! dedi. Bunun üzerine Peygamber (Saltal&tü Aleyhi ve Selîem) dönüp (çağırana) baktı. Adam:
— Ben bunu (arkadaşımı) çağırdım, (sizi kasdetmedim) dedi. Peygamber de şöyle buyurdu:
— İsmimle isimleniniz; fakat künyemle ktinyelenmeyiniz.»[411]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 845, /663
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Ebu Ömer Hafs b. Ömer el-Ezdî (Hafs b. Ömer b. Hâris b. Sehbera)
Konular:
Hz. Peygamber, isim ve künyesinin başkasına verilmesi
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا عبد الله بن صالح قال : حدثني الليث قال : حدثني عقيل ، عن ابن شهاب ، عن عروة بن الزبير ، أن أسامة بن زيد أخبره ، أن رسول الله صلى الله عليه وسلم بلغ مجلسا فيه عبد الله بن أبي بن سلول ، وذلك قبل أن يسلم عبد الله بن أبي ، فقال : لا تؤذينا في مجلسنا ، فدخل النبي صلى الله عليه وسلم على سعد بن عبادة فقال : « أي سعد ، ألا تسمع ما يقول أبو حباب ؟ » ، يريد عبد الله بن أبي ابن سلول
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165540, EM000846
Hadis:
حدثنا عبد الله بن صالح قال : حدثني الليث قال : حدثني عقيل ، عن ابن شهاب ، عن عروة بن الزبير ، أن أسامة بن زيد أخبره ، أن رسول الله صلى الله عليه وسلم بلغ مجلسا فيه عبد الله بن أبي بن سلول ، وذلك قبل أن يسلم عبد الله بن أبي ، فقال : لا تؤذينا في مجلسنا ، فدخل النبي صلى الله عليه وسلم على سعد بن عبادة فقال : « أي سعد ، ألا تسمع ما يقول أبو حباب ؟ » ، يريد عبد الله بن أبي ابن سلول
Tercemesi:
— Üsame ibni Zeyd haber verdiğine göre, Resûlüllah (SalUütahü Aleyhi ve Selîem) içinde Abdullah ibni Ubeyy îbni Selûl'ün bulunduğu bir meclise vardı. Bu hadise, Abdullah ibni Ubeyy'in İslâm'a girişinden imce idi. (Abdullah, Peygambere hitap ederek) dedi ki:
— Meclisimizde bizi rahatsız etme. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selkm) Sa'd ibni Ubade'nin yanma varıp şöyle buyurdu:
«— Ey Sa'd! Ebû Hubab'in dediğini işitmedin mi?» (Peygamber, Ebû Hubab künyesi ile) Abdullah ibni Ubeyy ibni Selûl'ü kasdediyordu.[413]
Bif kimseyi künyesi ile çağırmak veya künyesi ile söyleyip onu kasdet-mekte, şereflendirme ve ona kıymet verme İfadesi vardır. Henüz İslâm'ı kabul etmemiş bulunan Abdullah İbni Ubeyy'e böyle künyesi ite hitap edilişte bazt sebeplerin bulunduğu İleri sürülmektedir. Kendisinden bahsedilecek olan müşrik ya künyesi ile meşhur olur da ismi ile tarif edilemeyecek olursa, yahut fitneden korkutursa veya İslâm'a ısındırılmak gayesi bulunursa ve bir menfaat umulursa, künyesi kullanılır. Hadîs-i şerif bu cevaza delil teşkil etmektedir. Bu hadîs, Buharı nin Sahihinde ve Müslim'in rivayetinde uzun olayın bu bölümle ilgili kısa bir kısmıdır. Müslim'in rivayeti meâlen şöyle :
[ü s a m e ibni Zey d] in haber verdiğine göre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir merkebe bindi; merkebin üzerinde eğer vardı, eğerin altında da Fedek (beldesinin mamulü) palan bulunuyordu. Peygamber, Hazreç oğlu Harisin oğullan kabilesi İçinde hasta bulunan S a ' d ibni U bade yi ziyaret etmek üzere, ü sam e'yi terkisine almıştı. Bu hâdise, Bedir vakasından önce idi. Nihayet içinde müslümanlardan, müşriklerden, putperestlerden ve Yahudi'lerden karışık bir meclise tesadüf etti. Aralarında Abdullah ibni Ubeyy de vardı. Mecliste (müslümanlardan) Abdullah ibni Revaha bulunuyordu. Hayvanın ayak tozlan meclisi sarınca, Abdullah ibni Ubeyy elbisesi ile burnunu kapadı; sonra dedi ki :
— Bizi tozutmayınız.Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seli*m) onlara selâm verdi; sonra durup (merkebinden) indi. Onları Allah'a ibadete çağırdı ve onlara Kuran okudu. Bunun üzerine Abdullah ibni Ubeyy şöyle dedi :
— Ey insani Bu söylediğinden daha güzel bir şey yoktur. Eğer dediğin gerçek ise, meclisimizde bize rahatsızlık verme; evine dön. Bizden sana gelen olursa ona anlat. Buna karşı Abdullah ibni Revaha şöyle dedi :
— {Ey Peygamber!) bizi meclisimizde (Kur'an ile) mest et; biz 'bunu seviyoruz. Böylece müslümanlarla müşrikler ve Yahudi'ler birbirlerine sövmeye başladılar. Dyle ki, birbirleri üzerine atılmaya yeltendiler. Peygamber (Sallallahü Aleyhi v€ Sellem) ise onları teskine devam ediyordu. Sonra Peygamber hayvanına binip Sa'd ibni Ubade 'nin yanına vardı da şöyle buyurdu :
«— Ey Sa'd! Ebû Hubab'ın (Abdullah ibni Ubeyy'in) dediğini işitmedin mi? O, şunu ve şunu söyledi.»
Sa'd dedi ki :
— Onu bağışla, ey Allah'ın Resulü! Müsamaha et. Allah'a yemin ederim ki, Allah sana verecek olduğunu (Peygamberlik şerefini) verdi. Gerçekten bu belde halkı, onu başlarına Melîk edinmeye sözleşmişlerdi. Vakta ki Allah, onun bu mevkiini, sana verdiği Kak Peygamberlikle reddetti, adam buna kederlenip hased etti. İşte gördüğünü ona yaptıran budur. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de onu bağışladı.
Abdullah ibni Ubeyy kimdir?
Hazrec kabilesinden olup Ebu'l-Hubab ve fbni S e I û I künyeleri ile meşhurdur. Medîn» lidİr ve İslâm'da münafıkların başı olarak tanınır. Hazraç kabilesinin cahiliyet devri sonlarında onların reisi idi. Bedir savaşından sonra, korkusu sebebiyle İslâm dinine girmiş ve müslümanlığını izhar etmişti. Görünüşünde müslümandı. Peygamber (Saltaltahü Aleyhi ve Sellepı) Uhud savaşına hazırlandığı zaman, i b n i S e I û 1 beraberinde 300 kişi jle ayrılıp Medine'ye dönmüş ve aynı hareketi Tebûk seferinde de tek-rartçmışh. Her ne zaman müslümanlara bir musibet gelirdİyse ona sevinir ve duymuş olduğu kötülüğü hemen yayardı. Ölünce, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) öne geçip namazını kıldı. Hz. Ömer namazının kılınmasına muvafakat etmemişti, Bunun üzerine şu âyet-i kerîme nazil oldu : — (Ey Resulüm) münafıklardan ölen hiç bir kimse üzerine, hiç bir zaman namai kılma; kabri başında (gömülürken veya ziyaret için) durma. Çünlci onlar, Allah'ı ve Resulünü tanımadılar ve kâfir olarak can verdiler.»[414] (Tevbe sûresi, âyet: 84)
Sa'd ibni U bade :
Medine li ashabdan olup, künyesi E b û Sabit dir. Annesi Ömre de ashobdandır. Hz. Peygamberin zamanında vefat etmiştir. Hazreç kabilesinin ulularından olan Sa'd, Bedir savaşında bulunmuş mudur, yoksa bulunmamış mıdır mevzuu ihtilaflıdır. İmam Buhârî, Bedir savaşına iştirak ettiğini ispat eder.
Sa'd, güzel Arapça yazan, iyi yüzme bilen, ok atıcılığında mahir olan kâmil bir kimse idi. Kendisi cömertlikle şöhret bulmuştu. Baba, dede ve evlâtları dahi cömert İdi. Kendilerine ait bir köşk olup, her gün buradan yemeğe ihtiyacı olanlar çağrılır ve davet edilirlerdi. S a ' d 'in daima büyük bir tası, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'\e beraber zevcelerinin evlerini dolaşırdı. Soffe fakirlerinden herkes bir ve iki kİşİ evine götürürken Sa'd seksen kişiyi birden evine götürüp onlara ikramda bulunurdu. En* sarın sancağı bunda idi. Hz. Ebû Bekir e bîat etmeyip Şam arazisinde Havran a gitti ve orada hicretin onbeşinci yılında vefat etti.
Mekke'nin fethinde de Resûlüllah in sancağını elinde taşıyordu. Mekke'ye girildikten sonra, sancağı oğlu K a y s 'a teslim etmesini Hz. Peygamber kendilerine emretmekle onu oğluna verdi. Abdullah ibni Ab bas ve iki oğlu kendisinden hadîs rivayet etmişlerdir. Şam'da vefatına kadar Medine'ye dönmedi ve Hz. Ömer'in hilâfeti zamanında vefat etti. Allah ondan razı olsun.
Abdullah ibni Revaha kimdir?
Bu da Medine I i ashabdan olup, Hazreç kabilesi ulularındandır. Mekke'nin fethinden başka diğer bütün savaşlarda bulunmuştur. Mekke fethinden sonraki savaşlarda da bulunamamıştır; çünkü Mu'te savaşında kumandanlardan biri olduğu halde şehİd edilmişti. Şam arazisinde hicretin 8. yılında vefat etti. Güzel şiir söyleyen ve müsrikleVe karşı Hz. Peygamber'! koruyan şairlerden biriydi. Savaşlarda en öne geçen ve dönüşte de en sonra gelen olduğu rivayet edilir. Yine şehid edildiği Mu'te savaşına giderken, inşaallah sağ salim dönersin diye müslümanlar ona dua ettiği zaman, Allah'ın mağfiretine ve Cennetine kavuşurum, cevabını vererek şehid olmasını temenni etmişti. Nitekim de öyle oldu.
H i ş a m , babası U r y e den rivayet ederek diyor ki : — Abdullah ibni Revaha 'dan daha cesur ve daha çabuk şiir söyleyen görmedim.
İşte Abdullah ibni Ubeyy'e karşı da cesaretle Hz. Peygamber'i müdafaa etmiş ve gereken cevabı ona vermişti. Zaten bu münasebetle hal tercemesine geçilmiştir.
İbni Abbas, Osame ibni Zeyd ve Enes ibni Malik kendisinden hadîs rivayet etmişlerdir. Abdullah ibni Revaha, evinden her çıkışta ve evine her dönüşte muhakkak iki rekât namaz kılar olduğunu hanımı anlatmıştır.
Mû'tt savaşı esnasında Zeyd İbni Harise ile Cafer ibni Ebû Talİp'ten sonra müslümanların sancağını eline almış ve ilk atılışta yaralanıp akan kanını yüzüne bulaştırarak kahramanca hücumg geçmiş ve şehid oluncaya kadar çarpışmıştır. Allah hepsinden razı olsun.[415]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 846, /664
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, Hz. Peygamber'e karşı kaba davranışlar
Künye, künye kültürü
Münafık, Abdullah b. Übeyy b. Selul (Münafıkların reisi)
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا فطر عن منذر قال سمعت بن الحنفية يقول كانت رخصة لعلي قال : يا رسول الله إن ولد لي بعدك أسميه باسمك وأكنيه بكنيتك قال نعم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165537, EM000843
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا فطر عن منذر قال سمعت بن الحنفية يقول كانت رخصة لعلي قال : يا رسول الله إن ولد لي بعدك أسميه باسمك وأكنيه بكنيتك قال نعم
Tercemesi:
— (Hz. Ali'nin oğlu) İbnu'l-Hanefiyye'nin şöyle dediği işitilraiştir:
— (Şu husus, babam) Ali için bir müsaade olmuştur. (Babam, Hz. Peygamber'e) dedi ki:
— Yâ Resûlallah! Eğer senden sonra benim bir çocuğum doğarsa, senin adını ona vereyim mi ve senin künyenle de onu künyeleyeyim mi?
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem); «— Evet!» dedi.[407]
( Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin "den sonra, Hz. A I i 'nîn en büyök ve en faziletli oğlu Muhammed ibni'l-Hanefiyye 'dir ki, boradaki hadîs-i şerifi babasından rİvayeten anlatmaktadır. Nitekim kendisine Hz. Peygamberin ismi verilmiş ve ayrıca Ebu'l-Kasİm künyesi ile de künyelenmiştir. Hadîs metninden anlaşıldığına göre bu ruhsat yalnız Hz. AI i 'ye verilmiştir. Peygamber in hem ismini, hem de künyesini alma müsaadesi, Hz. Ali 'ye has bir ruhsat olmuştur, yalnız onun oğluna verilmesine izîn çıkmıştır. Başka hiç kimsenin Peygamber'e ait bulunan isim ve künyeyi bir arada kutlanmasına ruhsat yoktur. Bununla beraber İmam Malik ve âlimlerin çoğu, isim ve künyeyi bîr arada almanın yasaklığı, Hz. Peygamberin hayatı boyuncadır demişlerdir. Fakat İmam Şafiî Hazretleri, isim ister Muhammed olsun, ister Ahmed olsun ve ister bunlardan başka olsun, hiç kimseye Ebu'l-Kasım künyesini almak helâl olmaz. İhtiyat da buradadır.
Ibnu'İ-Kayyim da diyor ki, Peygamberin ismi ile isimlenmek caizdir; künyesi ile künyelenmek yasaktır. Ancak Peygamber'in hayatında onun künyesi ile künyelenmek'daha şiddetli bir yasaktır, (simle künyeyi bir arada takınmak İse hiç bir zaman caiz değildir. Hz. Ali den rivayet edilen hadîs sahîh kabul edildiği halde, ona verilen bu ruhsat özellik taşır. Başkaları bununla amel edemez.
Muhammed Ibni'l-Hanefiyye, hicretin 21. yılında dünyaya geldi. Abdullah ibni Abbas ile İlim ve fıkıh tahsîl etmiştir. Babasının sevgi ve takdirine mazhar olmuş takva sahibi bir zat idi. Cemel vak'asında babasının sancağını taşımıştı. Kuvvet, atılganlık ve cesarette emsalsizdi. Hicret'in 71. yılında Medine'de vefat etmiş ve cenaze namazını Medine valisi bulunan Hz. Osman'ın oğlu E b â n kıldırmıştı. Muhammed Hanîf ve Muhammed Hanefî diye de yad edilir. Allah hepsinden razı olsun...[408]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 843, /662
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Kasım Muhammed b. Hanefiyye el-Haşimi (Muhammed b. Ali b. Ebu Talib)
3. Ebu Ya'lâ Münzir b. Ya'lâ es-Sevrî (Münzir b. Ya'lâ)
4. Fıtr b. Halife el-Mahzumi (Fıtr b. Halife)
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Hz. Peygamber, isim ve künyesinin başkasına verilmesi
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثنا عبد العزيز عن أنس قال : بينما النبي صلى الله عليه وسلم في نخل لنا نخل لأبي طلحة تبرز لحاجته وبلال يمشي وراءه يكرم النبي صلى الله عليه وسلم أن يمشي إلى جنبه فمر النبي صلى الله عليه وسلم بقبر فقام حتى تم إليه بلال فقال ويحك يا بلال هل تسمع ما أسمع قال ما أسمع شيئا فقال صاحب القبر يعذب فوجد يهوديا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165547, EM000853
Hadis:
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثنا عبد العزيز عن أنس قال : بينما النبي صلى الله عليه وسلم في نخل لنا نخل لأبي طلحة تبرز لحاجته وبلال يمشي وراءه يكرم النبي صلى الله عليه وسلم أن يمشي إلى جنبه فمر النبي صلى الله عليه وسلم بقبر فقام حتى تم إليه بلال فقال ويحك يا بلال هل تسمع ما أسمع قال ما أسمع شيئا فقال صاحب القبر يعذب فوجد يهوديا
Tercemesi:
— Enes'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
Peygamber (Sallaltahii Aleyhi ve Sellem) bizim hurmalığımızda —Ebû Talha'nın hurmalığında— iken ihtiyacı için uzağa açıldı; Bilâl da arkasında yürüyordu, yanında yürümekle Peygamber (Saltallahü Aleyhi ve ScUemfe ikram ediyordu. Sonra Peygamber (Sallatlahü Aleyhi ve Setlem) bir mezara uğrayıp durdu. Nihayet Bilâl ona yetişti. Peygamber şöyle buyurdu:
«— Canına rahmet, ey Bilâl! Benim işittiğimi ten işitiyor musun?»
Bilâl dedi ki:
— Ben bir şey işitmiyorum.
Hz. Peygamber:
«— Kabir sahibine azab ediliyor!» buyurdu. Sonra onun Yahudi kabri olduğu anlaşıldı.[429]
Bu hadîs-i şeriften anlaşıldığına göre, büyüklerin, ilim ve fazilet sahibi kimselerin arkasında yürünür ve onlara yardımda bulunmak için yanlarında hazır bulunulur. Bu gibi hareketler islâm'ın öğrettiği ahlâk ve edeb kaide-lerindendir. Ayrıca Hz.ŞeyşambvfŞaUallahüAleyhi veSeÜem)'m kabirlerinde bulunan ölülerin hafine vakıf oldukları gerçeğini de öğrenmiş bulunuyoruz. Mu, Allah'ın Peygamberlerine ihsan buyurduğu bir mucizesidİr ve Allah bu iktidarı dilediği mümin kullarına keramet olarak da ihsan buyurur.[430]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 853, /667
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Abdülaziz b. Suheyb el-Bünanî (Abdülaziz b. Suheyb)
3. Ebu Ubeyde Abdulvâris b. Saîd el-Anberî (Abdulvâris b. Saîd b. Zekvân)
4. Ebu Ma'mer Abdullah b. Ömer et-Temimî (Abdullah b. Amr b. Meysera)
Konular:
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Hz. Peygamber, beşer olarak
Kabir Hayatı, Kabir Azabı
حدثنا محمد بن يوسف قال حدثنا سفيان عن الأعمش عن سالم بن أبي الجعد عن جابر قال : ولد لرجل منا غلام فسماه القاسم فقالت الأنصار لا نكنيك أبا القاسم ولا ننعمك عينا فأتى النبي صلى الله عليه وسلم فقال له ما قالت الأنصار فقال النبي صلى الله عليه وسلم أحسنت الأنصار تسموا باسمي ولا تكتنوا بكنيتي إنما أنا قاسم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165536, EM000842
Hadis:
حدثنا محمد بن يوسف قال حدثنا سفيان عن الأعمش عن سالم بن أبي الجعد عن جابر قال : ولد لرجل منا غلام فسماه القاسم فقالت الأنصار لا نكنيك أبا القاسم ولا ننعمك عينا فأتى النبي صلى الله عليه وسلم فقال له ما قالت الأنصار فقال النبي صلى الله عليه وسلم أحسنت الأنصار تسموا باسمي ولا تكتنوا بكنيتي إنما أنا قاسم
Tercemesi:
— Cabir'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Bizden bir adamın bir erkek çocuğu doğdu da, ona Kasım ismini verdi. Ensar (Medine'li ashab) dediler ki:
— Biz sana Ebu'l-Kasım künyesini vermeyiz ve sana göz aydınlığı dilemeyiz. Adam, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selîem)'e varıp Ensar'ın söylediklerini Peygamber'e söyledi. Bunun üzerine Peygamber (Saİlallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
Ensar güzel söyledi; benim ismimle isimlenin, ancak künyemle ktinyelenmeyiniı. Zira Kasım benim.»[405]
Hz. Peygamberin devrinde, «Ebu'l-Kasım» künyesi ile künyelenmek yasaklanmış olup, «Muhammedi» ismi ile İsimlenmeye ruhsat verilmişti. Hz. Peygamber'in hayatından sonra hem ismi ile isimlenmek, hem de künyesi İle künyelenmek hususunu caiz görenler çoğunluk halindedir. Bununla beraber Hz. Peygamberin künyesi ile künyelenmemek ihtiyatlı bir hareket olur. 836, 837, 839 sayılı hadîs-i şeriflere bakılsın.[406]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 842, /661
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Salim b. Ebu Ca'd el-Eşceî (Salim b. Rafi')
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Yusuf el-Firyabî (Muhammed b. Yusuf b. Vakıd b. Osman)
Konular:
Hz. Peygamber, isim ve künyesinin başkasına verilmesi
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا عبد الله بن يوسف قال حدثنا الليث قال حدثني بن عجلان عن أبيه عن أبي هريرة قال : نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم أن نجمع بين اسمه وكنيته وقال أنا أبو القاسم والله يعطي وأنا أقسم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165538, EM000844
Hadis:
حدثنا عبد الله بن يوسف قال حدثنا الليث قال حدثني بن عجلان عن أبيه عن أبي هريرة قال : نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم أن نجمع بين اسمه وكنيته وقال أنا أبو القاسم والله يعطي وأنا أقسم
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştij: — Peygamber (SallalUthü Aleyhi ve Sellem) kendi ismi ile künyesini bir arada toplamamızı yasakladı ve şöyle buyurdu:
— Ebûl-Kasim benim. Allah (mal ve ganimet) verir; ben ise, (adaletle) bölerim.»[409]
839 ve 842 sayılı hadîslere müracaat edilsin. Bu hadîsi Tirmizî rivayet etmiştir. (Kitabu'l-Edeb, Bab : 68, Hadîs : 2843).[410]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 844, /663
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Aclân Mevla Fatıma bt. Utbe (Aclân)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Aclân el-Kuraşî (Muhammed b. Aclân)
4. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
5. Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Kila'î (Abdullah b. Yusuf)
Konular:
Hz. Peygamber, isim ve künyesinin başkasına verilmesi
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا سفيان عن مغيرة عن إبراهيم : أن عبد الله كنى علقمة أبا شبل ولم يولد له
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165542, EM000848
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا سفيان عن مغيرة عن إبراهيم : أن عبد الله كنى علقمة أبا شبل ولم يولد له
Tercemesi:
(löl-s.) Rivayet edildiğine göre Abdullah, Alkame'ye —henüz çocuğu doğmamışken— Ebû Şibl = Şibl'in babası künyesini vermiştir.[418]
Künye, çok kere yaşayan veya daha önce doğmuş olan bir çocuğa izafeten verilir. Anlaşılıyor ki, çocuk daha doğmadan, tasavvur edilen bir çocuğa izafetle künye verilmiştir. Muhakkak çocuğun doğmuş olması künye için şart değildir.[419]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 848, /665
Senetler:
()
Konular:
Künye, künye kültürü
حدثنا عارم قال حدثنا سليمان الأعمش عن إبراهيم عن علقمة : قال كناني عبد الله قبل أن يولد لي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165543, EM000849
Hadis:
حدثنا عارم قال حدثنا سليمان الأعمش عن إبراهيم عن علقمة : قال كناني عبد الله قبل أن يولد لي
Tercemesi:
Alkame'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, ben doğmadan önce, (babam) Abdullah bana künye verdi.[420]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 849, /665
Senetler:
()
Konular:
Künye, künye kültürü
حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا أبو معاوية قال حدثنا هشام بن عروة عن يحيى بن عباد بن حمزة عن عائشة رضي الله عنها قالت : أتيت النبي صلى الله عليه وسلم فقلت يا رسول الله كنيت نساءك فاكنني فقال تكني بابن أختك عبد الله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165544, EM000850
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا أبو معاوية قال حدثنا هشام بن عروة عن يحيى بن عباد بن حمزة عن عائشة رضي الله عنها قالت : أتيت النبي صلى الله عليه وسلم فقلت يا رسول الله كنيت نساءك فاكنني فقال تكني بابن أختك عبد الله
Tercemesi:
— Hz. Âişe (Radiyallahü anha) 'dan rivayet edildiğine göre, şöyle anlatmıştır:
— Peygamber (Sallalkhü Aleyhi ve Sellem) 'e varıp dedim ki: — Ya Resûlallah! Hanımlarına künye verdin, (arkadaşlarımın künyesi var, benim çocuğum olmadığından künyem yok) bana da künye ver.
Bunun üzerine Hz. Peygamber:
— Kız kardeşin (Esma) oğlu Abdullah (ibni Zübeyr) ile künyelen.» buyurdu. (Ümmü Abdullah = Abdullah'ın annesi diye künyeler).[422]
Hanımların en faziletlisi olan Hz. Peygamber İn zevcesi A i ş e 'nin hiç çocuğu dünyaya gelmediği İçin, çocuğuna İzafeten künyetenememişti. Bundan müteessir olan Hz. A i ş e 'nin gönlünü hoş etmek için, ona en yakın bulunan yeğeni Abdullah ile onu künyelemiş ve Ommü A b d u I -I a h diye yad edilmiştir. Abdullah İbni Zübeyr hakkında bilgi için 244 sayılı hadîs-i şerîf açıklamasına müracaat edilsin.[423]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 850, /665
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Hz. Peygamber, hanımlarıyla ilişkileri
Künye, künye kültürü
حدثنا موسى قال حدثنا وهيب قال حدثنا هشام عن عباد بن حمزة بن عبد الله بن الزبير أن عائشة رضي الله عنها قالت : يا نبي الله ألا تكنيني فقال اكتني بابنك يعني عبد الله بن الزبير فكانت تكنى أم عبد الله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165545, EM000851
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا وهيب قال حدثنا هشام عن عباد بن حمزة بن عبد الله بن الزبير أن عائشة رضي الله عنها قالت : يا نبي الله ألا تكنيني فقال اكتني بابنك يعني عبد الله بن الزبير فكانت تكنى أم عبد الله
Tercemesi:
— Rivayet edildiğine göre, Hz. Aişe (Radiyollahü tm&) göyle demiştir :
— Ey Allah'ın Peygamberi, bana künye vermez misin? Peygamber de:
«— Oğlunla kttnyelen!» buyurdu.
— (Peygamber bu sözle) Abdullah ibni Zübeyr'i kasdediyordu. Hz. Âişe de, Ümmü Abdullah = Abdullah'ın annesi diye künyelenmişti.[424]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 851, /666
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Hz. Peygamber, hanımlarıyla ilişkileri
Künye, künye kültürü