10265 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Yahya, ona Ebu Muaviye, ona Hişam b. Urve, ona da babası (Urve b. Zübeyr) rivayet ettiğine göre Hz. Aişe ona şöyle dedi: "Yeğenim! onlara Hz. Peygamber'in (sav) ashabına dua etmeleri emredilmişti ama onlar ashaba hakaret ettiler."
Açıklama: Muhtemelen Hz. Aişe bu sözleri Mısırdaki isyancıların Hz. Osman, daha sonra Şam halkının Hz. Ali hakkındaki hakaretlerinin ardından dile getirmiştir.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer (T) Bize Ebu Bekr b. Nâfi' -lafız ona ait-, ona Gunder, ona Şube b. Haccâc, ona Seleme b. Küheyl, ona Müslim el-Batîn, ona Saîd b. Cubeyr, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle rivayet etmiştir: "İslam öncesinde kadınlar Kabe'yi çıplak olarak tavaf ederlerdi. Bazen kadınlar 'Avret mahallimi örtecek bir tavaf elbisesini ödünç verecek yok mu?' derdi. Sonra 'Bugün avret mahallimin bir kısmı yahut hepsi görünür belki, ama, görünen kısmın(a bakanlara hakkım)ı helal etmiyorum!' derdi. Bunun üzerine şu âyet-i kerîme nazil oldu: "Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin)! (A'raf, 7/31)"
Açıklama: الْيَوْمَ يَبْدُو بَعْضُهُ أَوْ كُلُّهُ فَمَا بَدَا مِنْهُ فَلاَ أُحِلُّهُ Bu ifadeler kadının fuhşiyat için açılmadığını sadece günah işlemiş olduğu elbiselerden kurtulmak için elbiselerini çıkardığını gösteren, ancak tavaf etmek için elbise bulamayınca kimse ona bakmasın diye sarf ettiği sözlerdir. Bkz. el-Kevkebü'l-Vehhâc, 26/542.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer; (T) Bize Ebu Bekr b. Nâfi' -hadis onun lafızlarıyla rivayet edilmiştir-, ona Gunder, ona Şu'be, ona Seleme b. Küheyl, ona Müslim el-Batîn, ona da Said b. Cübeyr'in rivayet ettiğine göre İbn Abbas şöyle demiştir: (İslam öncesinde kimi zaman) kadın(lar, ihram alacak paraları olmadığından) Ka'be'yi çıplak olarak tavaf ede(cek duruma düşe)rdi. Bu kadınlar "Bana ödünç tavaf elbisesi verecek olan yok mu ki şu avret mahallimi örteyim! Bugün öyle bir haldeyim ki avret mahallim kısmen yahut tamamen açıkta kalıyor. Açıkta kalan kısımlarına (bakılmasını) helal etmiyorum!" derdi. Bunun üzerine şu âyet-i kerîme nazil oldu: "Ey Âdemoğulları! Her mescitte zinetinizi takının (güzel ve temiz giyinin)!" (A'raf, 7/31)"
Bize Amr b. Muhammed b. Bükeyr en-Nâkid, Hasan b. Ali el-Hulvânî ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih b. Keysân, ona İbn Şihâb, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Allahu teâlâ, vefatına kadar Rasulullah'a (sav) peş peşe, aralıksız vahyetti. Öyle ki Onun ruhunu aldığı zaman diliminde, önceden gelenden daha çok vahiy geliyordu.
Bana Amr b. Muhammed b. Bükeyr en-Nâkid, Hasan b. Ali el-Hulvânî ve Abd b. Humeyd -Abd, ''haddesenî''; diğerleri ise ''haddesenâ'' demişlerdir-, onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih b. Keysân, ona İbn Şihâb, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Allah (ac), Rasulullah'a (sav) vahyi, vefat edene kadar peş peşe indirmiştir. Vahyin en çok indiği zaman ise, Rasulullah'ın (sav) vefat ettiği gündür.
Bana Amr b. Muhammed b. Bükeyr en-Nâkid, Hasan b. Ali el-Hulvânî ve Abd b. Humeyd -Abd, ''haddesenî''; diğerleri ise ''haddesenâ'' demişlerdir-, onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih b. Keysân, ona İbn Şihâb, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Allah (ac), Rasulullah'a (sav) vahyi, vefat edene kadar peş peşe indirmiştir. Vahyin en çok indiği zaman ise, Rasulullah'ın (sav) vefat ettiği gündür.