حدثنا عمر بن حفص قال حدثنا أبي قال حدثنا الأعمش قال حدثنا أبو سفيان عن جابر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إن عشت نهيت أمتي إن شاء الله أن يسمي أحدهم بركة ونافعا وأفلح ولا أدري قال رافع أم لا يقال ها هنا بركة فيقال ليس ها هنا فقبض النبي صلى الله عليه وسلم ولم ينه عن ذلك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165526, EM000833
Hadis:
حدثنا عمر بن حفص قال حدثنا أبي قال حدثنا الأعمش قال حدثنا أبو سفيان عن جابر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إن عشت نهيت أمتي إن شاء الله أن يسمي أحدهم بركة ونافعا وأفلح ولا أدري قال رافع أم لا يقال ها هنا بركة فيقال ليس ها هنا فقبض النبي صلى الله عليه وسلم ولم ينه عن ذلك
Tercemesi:
— Câbir, Peygamber (Salbllahü Aleyhi ve Seltem)'den rivayet ettiğine göre, Peygamber şöyle buyurmuştur:
— Eğer yaşarsam — İnşa Allah — Ümmetimi yasakhyacağım ki, onlardan hiç biri Bereke, Nafi' ve Eflah ismi ile isimlenmesin. (Kavilerden A'meş demiştir ki, Rafi ismini de söyledi mi, yoksa söylemedi mi bilmiyorum.) Bereke burada mıdır? diye sorulur da:
— Buraıfe değildir, cevabı verilir.» (Böylece orada bereketin ve iyiliğin bulunmayışı ifade edilmiş olur. Böyle bir halden kaçınmak ve nimeti inkâra yol açmamak için bu ve buna benzer diğer isimleri almamalıdır.) Peygamber (Satlatlahü Aleyhi ve Settem) vefat etti ve bundan yasaklamadı.[387]
Ebû Davud bu hadîs-i şerifi çok az bir lâfız farkı ile tahriç etmiştir. Eflah, kurtuluş manasında, Nâfİ' ise fayda manasında bulunduklarından Bereket ismi gibi birer hususiyet taşımaktadırlar. Bu İsimlerden birini alan için şöyle br durum meydana gelebilir. Vaziyet icabı bir kimse arkadaşlarına sorar: Bereket {yahut Nafi', Eflah) burada mıdır? Hayır, burada değildir ve yoktur, diye cevap alabilir. Bu takdirde o mecliste bereket, fayda ve kurtuluş gibi iyi hasletlerin bulunmadığı manası da ifade edilmiş otur. İşte bundan kaçınmak için, bu isimlerle İsimlenmemenin edebe uygun olduğu manası çıkmaktadır. Her ne kadar Peygamber (Sallallahti Aleyhi ve Seltem) irtihallerine kadar bu isimleri almaktan ümmeti yasaklamadılarsa da, bu manada başka rivayetleri Ebû Davud tahriç etmiştir. Edebe en uygun olan İsmi seçmek şüphe yok ki, daha faziletlidir.[388]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 833, /656
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Süfyan Talha b. Nafi el-Kuraşi (Talha b. Nafi)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
5. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
- حدثنا المكي قال حدثنا بن جريج عن أبي الزبير سمع جابر بن عبد الله يقول : أراد النبي صلى الله عليه وسلم أن ينهى أن يسمى بيعلى وببركة ونافع ويسار وأفلح ونحو ذلك ثم سكت بعد عنها فلم يقل شيئا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165527, EM000834
Hadis:
- حدثنا المكي قال حدثنا بن جريج عن أبي الزبير سمع جابر بن عبد الله يقول : أراد النبي صلى الله عليه وسلم أن ينهى أن يسمى بيعلى وببركة ونافع ويسار وأفلح ونحو ذلك ثم سكت بعد عنها فلم يقل شيئا
Tercemesi:
— Câbir ibni Abdullah'ın şöyle dediği işitilmiştir: «Peygamber (SdüaUahü Aleyhi ve Sellem) Ya'lâ, Bereke, Nafi\ Yesar,
Eflah ve buna benzer isimlerle isimlenmeyi yasaklamak istedi; sonra bu ifade arkasında sükût etti de bir şey söylemedi.»[389]
Câbir, her ne kadar bu isimleri almayı, Hz. Peygamberin yasaklamadığını rivayet ediyorsa da, M ü s I i m 'in S ö m r e 'den tahricine göre bunlardan yasaklama varid olmuştur. Bu yasaktan C â b i r 'in haberi olmayabilir.
ümmete güçlük ve zorluk olmasın diye Hz. Peygamberin bu yasaklamadan vazgeçtiği de düşünülebilir. Bundan önceki hadîs-i şerife bakılsın.[390]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 834, /657
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
3. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
4. Ebu Seken Mekkî b. İbrahim el-Hanzalî (Mekkî b. İbrahim b. Beşir b. Ferkad)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
- حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن حميد الطويل عن أنس بن مالك قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم في السوق فقال رجل يا أبا القاسم فالتفت إليه النبي صلى الله عليه وسلم فقال يا رسول الله إنما دعوت هذا فقال النبي صلى الله عليه وسلم تسموا باسمي ولا تكنوا بكنيتي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165530, EM000837
Hadis:
- حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن حميد الطويل عن أنس بن مالك قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم في السوق فقال رجل يا أبا القاسم فالتفت إليه النبي صلى الله عليه وسلم فقال يا رسول الله إنما دعوت هذا فقال النبي صلى الله عليه وسلم تسموا باسمي ولا تكنوا بكنيتي
Tercemesi:
Enes ibni Malik'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Peygamber (Saltallahü Aleyhi y# SetUm)çarşıda idi de bir adam dedi ki: — Ya Ebe'l-Kasım! Bunun üzerine Peygamber (Satkltahü AUyhi v* Seltem) ona döndü. Adam dedi ki:
— Ey Allah'ın Resulü! Ben (seni kasdetmedim), bu adamı çağırdım. Buna karşılık Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: «— İsmimle isimleniniz; fakat künyemle künyelenmeyiniz.»[395]
Bundan önceki hadîs-i şerifle 815 sayılı hadîs-i şerif açıklamasına bakılsın.[396]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 837, /658
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
Hz. Peygamber, isim ve künyesinin başkasına verilmesi
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا أبو الوليد قال حدثنا شعبة عن سليمان ومنصور وفلان سمعوا سالم بن أبي الجعد عن جابر بن عبد الله قال : ولد لرجل منا من الأنصار غلام وأراد أن يسميه محمدا قال شعبة في حديث منصور إن الأنصاري قال حملته على عنقي فأتيت به النبي صلى الله عليه وسلم وفي حديث سليمان ولد له غلام فأرادوا أن يسميه محمدا قال تسموا باسمي ولا تكنوا بكنيتي فإني إنما جعلت قاسما أقسم بينكم وقال حصين بعثت قاسما أقسم بينكم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165532, EM000839
Hadis:
حدثنا أبو الوليد قال حدثنا شعبة عن سليمان ومنصور وفلان سمعوا سالم بن أبي الجعد عن جابر بن عبد الله قال : ولد لرجل منا من الأنصار غلام وأراد أن يسميه محمدا قال شعبة في حديث منصور إن الأنصاري قال حملته على عنقي فأتيت به النبي صلى الله عليه وسلم وفي حديث سليمان ولد له غلام فأرادوا أن يسميه محمدا قال تسموا باسمي ولا تكنوا بكنيتي فإني إنما جعلت قاسما أقسم بينكم وقال حصين بعثت قاسما أقسم بينكم
Tercemesi:
— Cabir ibni Abdullah'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Bizim Ensar'dan bir adamın, bir erkek çocuğu doğdu ve ona Mu-hammtd ismini vermek istedi. Şu'be de, Mansûr'un hadîsinde:
Ensar'dan bir adam dedi ki, çocuğu omuzumda taşıyıp, onu Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seltem) 'e götürdüm, diye nakletmiştir. Süleyman'ın hadîsinde :
Onun bir erkek çocuğu doğdu da, insanlar çocuğa Muhammed ismini vermesini istediler, şeklindedir.
Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
— İsmimle isimleniniz; fakat künyemle küny elenmeyiniz. Çünkü ben adaletle bölen kılındım. Aranızda böyle (adaletle ganimetleri) bölerim.
— Husayn ise rivayetinde şöyle demiştir:
— Ben, adaletle bölücü olarak gönderildim, aranızda (böyle adaletle ganimetleri) bölerim.»[399]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 839, /659
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Salim b. Ebu Ca'd el-Eşceî (Salim b. Rafi')
3. Fulan (Fulan)
3. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Velid Hişam b. Abdülmelik el-Bahilî (Hişam b. Abdülmelik)
Konular:
Hz. Peygamber, isim ve künyesinin başkasına verilmesi
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا علي قال حدثنا عبد الرزاق قال أخبرنا معمر عن الزهري عن سعيد بن المسيب عن أبيه عن جده : أنه أتى النبي صلى الله عليه وسلم فقال ما اسمك قال حزن قال أنت سهل قال لا أغير اسما سمانيه أبي قال بن المسيب فما زالت الحزونة فينا بعد
حدثنا إبراهيم بن موسى قال حدثنا هشام بن يوسف أن بن جريج أخبره قال أخبرني عبد الحميد بن جبير بن شيبة قال جلست إلى سعيد بن المسيب فحدثني : أن جده حزنا قدم على النبي صلى الله عليه وسلم فقال ما اسمك قال اسمي حزن قال بل أنت سهل قال ما أنا بمغير اسما سمانيه أبي قال بن المسيب فما زالت فينا الحزونة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165534, EM000841
Hadis:
حدثنا علي قال حدثنا عبد الرزاق قال أخبرنا معمر عن الزهري عن سعيد بن المسيب عن أبيه عن جده : أنه أتى النبي صلى الله عليه وسلم فقال ما اسمك قال حزن قال أنت سهل قال لا أغير اسما سمانيه أبي قال بن المسيب فما زالت الحزونة فينا بعد
حدثنا إبراهيم بن موسى قال حدثنا هشام بن يوسف أن بن جريج أخبره قال أخبرني عبد الحميد بن جبير بن شيبة قال جلست إلى سعيد بن المسيب فحدثني : أن جده حزنا قدم على النبي صلى الله عليه وسلم فقال ما اسمك قال اسمي حزن قال بل أنت سهل قال ما أنا بمغير اسما سمانيه أبي قال بن المسيب فما زالت فينا الحزونة
Tercemesi:
Saîd, babası Müseyyeb'den, o da (Saîd'in) dedesinden (Hazin ibni Ebî Vehb'den) rivayet ettiğine göre, dedesi Peygamber (Saltallahâ Aleyhi ve Seîlem)'\n huzuruna vardı. Peygamber ona:
«— İsmin nedir?» dedi. O:
— Hâzin, dedi. Peygamber:
«— Sen SehTsin, buyurdu. O:
— Babamın bana vermiş olduğu bir ismi değiştirmem, dedi. (Müsey-yeb'in oğlu Saîd demiştir ki, bundan sonra, artık bizde meşakkat ve keder eksik olmadı.)
(...) ... Abdulhamîd ibni Cübeyr îbni Şeybe şöyle demiştir: Saîd ibnil-Müseyyeb'in yanına oturdum da, bana anlattı ki, dedesi Peygamber (Sallallahü A leyfû ve Seîlem) 'in huzuruna vardı. Peygamber ona: •— İsmin nedir?» dedi. O:
— İsmim Hazin'dir, cevabmı verdi. Peygamber: «— Hayır, sen Sehl'sin, buyurdu. O dedi ki:
— Babamın bana vermiş olduğu bir ismi ben değiştiren değilim. İbni Müseyyeb dedi ki:
Artık bizde (ailemizde) meşakkat ve keder eksik olmadı.[403]
Kolay, düz ve yumuşak olan şeye Sehl denir. Hâzin ise bu manaya zıd anlam taşır. Hz. Peygamberin isteğine uymayıp eski isminde İsrar eden Hâzin, nesebine intikal eden bir güçlük ve.tzorluk bırakmış oldu. Bu da hem Peygamber in isteğine uymamak, hem de güzel İsimle isimlenmemek hareketinden İleri gelmiştir.[404]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 841, /660
Senetler:
2. Müseyyeb b. Hazn el-Kuraşi (Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb b. Amr b. Aiz)
3. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
6. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
7. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
Sahabe, Hz. Peygamber'e itiraz, verdiği bir karara
حدثنا عمرو بن مرزوق قال حدثنا شعبة عن عطاء بن أبي ميمونة عن أبي رافع عن أبي هريرة قال : كان اسم ميمونة برة فسماها النبي صلى الله عليه وسلم ميمونة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165525, EM000832
Hadis:
حدثنا عمرو بن مرزوق قال حدثنا شعبة عن عطاء بن أبي ميمونة عن أبي رافع عن أبي هريرة قال : كان اسم ميمونة برة فسماها النبي صلى الله عليه وسلم ميمونة
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Meymûne'nin ismi Berre idi de, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sclkm) ona Meymûne ismini verdi.[385]
Berre, güzel bir isim olduğu halde, nefsi temize çıkarma ve günahlardan arınmış olma manasını taşıdığından tevazua aykırı bulunmuş ve daha önceki hadîs-i şerifte olduğu gibi, Hz. Peygamber tarafından değiştirilmiştir.
Meymûne, müminlerin annelerinden biridir. Hicretin yedinci yılında Hudeybtye vakasından sonra Peygamber (SalUüîahü Aleyhi ve Sellem) onunla evlenmişti. Meymûne dul bulunuyordu. Ömre tavafında Hazreti Peygamber ihramda iken nikâh akdinin yapılmış olduğu rivayet edilmektedir. Hz. A b b a s hanımın velisi olarak 500 dirhem mihir karşılığında nikâh akdini yapmıştı. Vefatı hakkında değişik rivayetler vardır. Hicretin 49, 51, 60 veya 61. yıllarında vefat ettiği söylenir. Allah ondan razı olsun. Kendisinden 76 hadîs rivayet edilmiştir.[386]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 832, /656
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Râfi' Nüfey' b. Râfi' el-Medenî (Nüfey' b. Râfi')
3. Ata b. Ebu Meymune el-Basrî (Ata b. Meni')
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Osman Amr b. Merzuk el-Bahilî (Amr b. Merzuk)
Konular:
Hz. Peygamber, hanımları, Meymune
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا محمد بن المثنى قال حدثنا عمر بن يونس بن القاسم قال حدثنا عكرمة عن سماك أبي زميل قال حدثني عبد الله بن عباس قال حدثني عمر بن الخطاب رضي الله عنه قال : لما اعتزل النبي صلى الله عليه وسلم نساءه فإذا أنا برباح غلام رسول الله صلى الله عليه وسلم فناديت يا رباح استأذن لي على رسول الله صلى الله عليه وسلم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165528, EM000835
Hadis:
حدثنا محمد بن المثنى قال حدثنا عمر بن يونس بن القاسم قال حدثنا عكرمة عن سماك أبي زميل قال حدثني عبد الله بن عباس قال حدثني عمر بن الخطاب رضي الله عنه قال : لما اعتزل النبي صلى الله عليه وسلم نساءه فإذا أنا برباح غلام رسول الله صلى الله عليه وسلم فناديت يا رباح استأذن لي على رسول الله صلى الله عليه وسلم
Tercemesi:
— Ömer ibni Hattab'dan —Allah ondan razı olsun— rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«— Peygamber (SaİIaİtahü Aleyhi ve Sellem) (aralarında geçen bir hadise üzerine) hanımlarından ayrılıp yalnız başına kalınca, ben, (Peygamberin ziyaretine gidip kapıda hizmetçisi) Rebah ile karşılaştım. Ey Re-bah! Benim (ziyaretim) için Resûlüllah fSaHaWa/ıy Aleyhi ve Sillem) 'den izin iste, diye seslendim.»[391]
Bu hadîs-i şerif, Buhâ rî ve M ü s I i m 'in rivayet ettikleri uzun bir hadîs'in yalnız Rebah ismi ile ilgili kısa bir bölümüdür ve bu İsmi kullanmada bir kerahet olmadığına delil teşkil etmektedir. M ü s 1 i m "in rivayetine göre, hadîsin tamamı meâlen şöyledir:
«— Ömer Îbni'l-Hattab rivayet ederek şöyle demiştir:
— Allah'ın Peygamberi (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hanımlarından ayrılıp (hücresinde) kenara çekilince, Mescid'e vardım. Bir de (baktım ki) insanlar çakıl taşlarını (kederlerinden) yere vuruyorlar ve Resûlüllah (SMlaüahü Aleyhi ve Sellem) hanımlarım boşadı, diyorlar. Bu (hadise), hicab ile hanımların emrolunmalanndan Önce idi, (henüz hicab âyeti inmemişti).
Ben dedim ki, bunu muhakkak bugün öğrenirim. Bundan sonra Hz. Âişe'nin yanma varıp:
— Ey Ebû Bekir'in kızı! Senin halin Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)fe eziyet verecek dereceye ulaştı mı? dedim.
O, şöyle cevap verdi:
— Benim seninle işim ne, ey Hattab oğlu? Sen heybene bak, (kızın Hafsa'ya öğüt ver). Ben de (kızım) Hafsa'nın yanına varıp:
— Ey pafsa! Senin halin Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e eziyet verecek dereceye ulaştı mı? Vallahi, bilesin ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) seni sevmiyor. Ben olmayaydım, Resûlüllah (SatlallahÜ Aleyhi ve Sellem) muhakkak seni boşardı. Bunun üzerine Hafsa şiddetle ağladı. Ben:
— Resûlüllah nerededir? dedim. O:
— Basamakla çıkılan yüksek yerdeki odasmdadır, dedi. Gittim, bir de Resûlüllah (Sallallahü A leyhi ve Sellem) 'in Rebah adındaki hizmetçisi, odanın eşiği üstünde oturuyor. Ayaklarını ağaçtan yapılmış merdivenin basamağı üzerine sarkıtmış bulunuyor. O merdiven bir ağaç gövdesi olup Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onun üzerinden yukarı çıkar ve aşağı inerdi. Ben, Ey Rebah! Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in huzuruna varmak için benden Ötürü izin iste, dedim. Rebah odaya baktı, sonra bana baktı ve bir şey söylemedi. Sonra:
— Ey Rebah! Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in huzuruna varmak için benden ötürü izin iste, dedim. Yine Rebah odaya baktı, sonra bana baktı ve bir şey söylemedi. Sonra ben sesimi yükseltip:
— JŞy Rebah! Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in huzuruna varmak için benden Ötürü izin iste. Ben sanıyorum ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seİlem) Hafsa için geldiğimi zannediyor. Allah'a yemin ederim, eğer Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onun boynunu vurmayı bana emrederse, muhakkak onun boynunu vururum, dedim ve sesimi yükselt-tim. Hizmetçi, yukarı çık diye bana işaret etti. Ben de Resûlüllah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in huzuruna vardım. O, bir hasır üzerinde yatıyordu. Ben oturdum. îzajını üzerine topladı. Üzerinde izardan (belden aşağı giyilen elbiseden) başka bir şey yoktu. Hasır, Peygamberin yatmış olduğu yan tarafına iz bırakmıştı. Gözümle Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Selkm)in odasına baktım.- Bir de bir Ölçek (2-3 kg.) miktarınca arpa, bir o kadar (deri tabaklamak için) selem yaprağı odanın köşesinde bulunduğunu ve ayrıca henüz tabaklanışı tamam olmayan bir deriyi asılı gördüm. (Bu manzara karşısında) gözlerim boşandı. Bunun üzerine Peygamber :
«— Ey Hatteb oğlu! Seni ağlatan nedir?» buyurdu. Dedim ki:
— Ben neden ağlamayayım? Bu hasır böğründe iz yaptı. Şu odanda bu gördüklerimden başka bir şey görmüyorum. Şu Rum ve İran hükümdarları bağlık ve bostanlarda bulunuyorlar. Sen ise Allah'ın Resulü ve en seçkin kulusun. Burası da senin odan. Peygamber şöyle cevap verdi:
«— Ey Hattab oğlu! Ahiret bizim ve dünya da onların olmasına nazı olmaz mısın?» Ben:
— Evet, razı olurum, dedim. Peygamberin huzuruna girdiğim zaman, onun yüzünde öfke eseri görüyordum. Dedim ki:
__Ey Allah'ın Resulü! Hanımların durumundan neden eziyet çekiyorsun? Eğer sen onları boşamışsan, muhakkak ki Allah seninle beraberdir, melekleri de, Cibrîl de, Mikâîl de, ben ile Ebû Bekir ve bütün müminler de seninledir. Allah'a hamd ederim, bazan konuşmuşum da söylediğim sözü, Allah'ın tasdîk etmesini ummuşumdur. Bu tahyîr (hanımları serbest bırakma) âyeti de böyle nazil olmuştur:
«(Ey Hafsa ve Âişe!) Eğer ikiniz de Allah'a fevbe ederseniz ne güzel! Çünkü (Peygamberi dinlemek hususunda) Sulpleriniz eğilmiştir. Yok eğer (kıskançlık ederek yine) Peygamberin aleyhinde birbirinizle yaridımlaşırsanız, bilmiş olunuz ki, Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, müminlerin salih olanı da... Bunların arkasından bütün melekler de ona yardımcıdır. Olur ki, onun Rabbi, — eğer Peygamber sizi boşarsa — yerinize sizden daha hayırlı zevceler verir ona. Öyle ki, müslüman kadınlar, mümin kadınlar, devamlı ibadet eden kadınlar, günahlarından tevbe eden kadınlar, Allah için ibadet eden kadınlar, oruç tutan kadınlar, dullar ve bakireler...» (Tanrım sûresi, âyet: 4-5)
E b û B e k i r İn kızı Aişe ile Hafsa, Peygamberin diğer hanımlarına karşı birbirine arka ve yardımcı olurlardı. Dedim ki :
— Ey Allah'ın Resulü! Hanımları boşadın mı? Peygamber: «— Hayır!»
dedi. Ben :
— Ey Allah'ın Resulü! Ben mescide girdim ki, müslumanlar çakıl taşlarını yere vurup «Resûlüllah (SalUtllahü Aleyhi ve Setlem) hanımlarını boşadı» diyorlar. İnip de onları boşamadığını kendilerine haber vereyim mi? dedim. Peygamber:
— Evet, dilersen söyle, buyurdu. Peygamberin yüzünden öfke açılıncaya kadar konuşmaya devam ettim. Nihayet dişleri gösterecek kadar tebessüm etti, güldü. Diş bakımından da insanların en güzeli idi. Sonra Peygamber (Saîlallahü Aleyhi vt SelUm) (yüksekteki odasından) indi; ben de indim. Ben ağaca tutunarak indim. Resûlüllah (Sollallahü Aleyhi ve SelUm) ise, yerde yürüyormuş gibi indi, eliyle merdivene tutunmuyordu. Dedim ki :
— Ey Allah'ın Resûlüi Odada (yalnızca) 29 gün kaldın, {bir ay doldu mu?» Şöyle buyurdu :
— Ay, yirmi dokuz gün olur.
Ben Mescid'in kapısında durup en yüksek sesimle: «Resûlüllah (SaliaÜahü Aleyhi ve Stlkm) hanımlarını boşamadı» diye çağırdım. Şu âye^-V kerîme nazil oldu :
«Onlara eminlik veya korku haberi geldiği zaman, onu yayarlar (ortalığı telâşa verirler). Halbuki o haberi Peygambere ve müminlerden kumandanlara iletseler, elbette onun yayılıp yayılmaması gerektiğini onlar-dan öğrenirlerdi, ûğer Allah'ın nimet ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız müstesna, muhakkak şeytana uymuş gitmiştiniz.» (Nisa sûresi, âyet: 83)
İşte ben, bu işi kendiliğimden çıkardım (da bizzat Peygamber e sordum, dedî-koduya karışmadım). Sonra Allah, Tahyîr — hanımları serbest bırakma âyetini indirdi.
Tahyîr âyeti şudur:
«Ey Peygamber! (Senden süs elbiseleri isteyen) hanımlarına de ki, eğer siz dünya hayatını ve onun süsünü arzu ediyorsanız, haydi gelin size boşanma bedellerini vereyim ve sizi güzel bir şekilde hoşayayıro. Yok, ejfcer Allah ile Resulünü ve âhiret yurdunu istiyorsanız, biliniz ki Allah, İçinizden salih amel işleyenlere büyük bir mükâfat hazırlamıştır.
(Bunun üzerine hanımlar da Peygamber i seçtiler ve dünya süsünü terk ettiler. Ahzab sûresi, âyet: 28-29).[392]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 835, /657
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
3. Ebu Zümeyl Simak b. Velid el-Hanefî (Simak b. Velid)
4. İkrime b. Ammar el-Îclî (İkrime b. Ammar b. Ukbe)
5. Ebu Hafs Ömer b. Yunus el-Hanefî (Ömer b. Yunus b. Kasım)
6. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Hz. Peygamber, hizmetçileri, köleleri
İzin, başkasının evine girerken izin istemek,
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا داود بن قيس قال حدثني موسى بن يسار سمعت أبا هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : تسموا باسمي ولا تكنوا بكنيتي فإني أنا أبو القاسم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165529, EM000836
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا داود بن قيس قال حدثني موسى بن يسار سمعت أبا هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : تسموا باسمي ولا تكنوا بكنيتي فإني أنا أبو القاسم
Tercemesi:
— Ebu Hüreyre, Peygamber (saallalhü aleyhi ve selem)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
— İsmimle isimleniniz; fakat künyemle künyelemeyiniz.Çünkü Ebu’l-kasım benim.[393]
815 sayılı hadis-i şerifin açıklamasına bakılsın.[394]
837— Enes ibni Malik'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Peygamber (Saltallahü Aleyhi y# SetUm)çarşıda idi de bir adam dedi ki: — Ya Ebe'l-Kasım! Bunun üzerine Peygamber (Satkltahü AUyhi v* Seltem) ona döndü. Adam dedi ki:
— Ey Allah'ın Resulü! Ben (seni kasdetmedim), bu adamı çağırdım. Buna karşılık Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: «— İsmimle isimleniniz; fakat künyemle künyelenmeyiniz.»[395]
Bundan önceki hadîs-i şerifle 815 sayılı hadîs-i şerif açıklamasına bakılsın.[396]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 836, /658
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Musa b. Yesar el-Kuraşi (Musa b. Yesar b. Hiyar)
3. Ebu Süleyman Davud b. Kays el-Kuraşi (Davud b. Kays)
4. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Hz. Peygamber, isim ve künyesinin başkasına verilmesi
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا يحيى بن أبي الهيثم القطان قال حدثني يوسف بن عبد الله بن سلام قال : سماني النبي صلى الله عليه وسلم يوسف وأقعدني على حجره ومسح على رأسي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165531, EM000838
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا يحيى بن أبي الهيثم القطان قال حدثني يوسف بن عبد الله بن سلام قال : سماني النبي صلى الله عليه وسلم يوسف وأقعدني على حجره ومسح على رأسي
Tercemesi:
— Abdullah ibni Selâm'ın oğlu Yûsuf anlatmış ve demiştir ki, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bana Yûsuf ismini verdi ve beni kucağına oturttu ve başımı okşadı.[397]
Abdullah ibni Selâm, aslen Yahudi âlimlerinden olup Islâ-m i yeti seçerek ashab-ı kiram arasına giren bir şahabıdır Asıl adı H u s a y n iken, müstüman olduktan sonra Peygamberimiz tarafından ona Abdul-I a h ismi verilmiştir. Siyer kitaplarında müslüman olusu şöyle anlatılır:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Medine'ye hicret edip Hazretİ H a Iİ d "in evine şeref verdiği gön, i b n i , S e 1 â m Hz. Peygamberin huzuruna geldi, Peygamberin mübarek yüzüne baktıktan sonra: «Bu yüz, yalancı yüzü değildir» dedi; ye hemen iman etti. Sonra Hz. Peygambere şöyle ricada bulundu :
— Ey Allah'ın Resulü! Yahudi milleti, çok fazla iftira eden bir millettir Benîm müslüman olduğumu işitirlerse, çeşitli iftiralarda bulunurlar. Onun için, beni bir yerde gizleyip, onların ileri gelenlerine benim hal ve vaziyetimi sorunuz.
İbni Selâm'ın bu ricası üzerine Yahudi ileri gelenleri çağrıldı. İbni Selâm hakkındaki görüşleri soruldu. Yahudi ileri gelenleri hep bir ağızdan :
«Hepimizin en âlimi ve en fazilettisidir. Babası dahi, babalarımızın en âlimi ve en faziletlisi idi.»
Yahudilerin bu sözleri üzerine. Peygamber Efendimz onlara :
— Ya çimdi müslüman olursa ne dersiniz? buyurdu. Onlar:
— Haşa o müslüman olmaz, dediler. O sırada l.bni Selâm, Hz. Peygamberin işareti ile meydana çıkıp kelİme-i şehadet getirdi ve Yahudilere şöyle dedi :
— Ey Yahudî'ler topluluğu! Neden iman etmiyorsunuz? Biliyorsunuz ki, bu zat hak Peygamberdir. Yahudî'ler bu sözü İşitince :
— Yalan söylüyorsun, içimizde cahil oğlu cahil sensin, en kötümüz sensin, diye I b n i Selâma mukabele ettiler. Bunun üzerine Yahudî'ler huzurdan çıkarıldılar. I b n i Selâm da :
— Ya Resûlallah! İşte iftira edici olduklarını size söylediğim Yahudî milleti bunlardır, dedi.
İşte bu hadîs-i şerifi rivayet eden Yûsuf, Ibni Selâm'in (Abdullah'ın) oğludur. Daha bilgi edinmek için 367 sayılı hadîsin açıklamasına müracaat edilsin. Bir peygamber adı olan Yûsuf isminin Hz. Peygamber tarafından bir çocuğa ad olarak verilmesi, Peygamberlerin isimleriyle adlanmaya teşvik mahiyetindedir.[398]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 838, /659
Senetler:
1. Ebu Yakub Yusuf b. Abdullah el-İsrailî (Yusuf b. Abdullah b. Selam b. Haris)
2. Yahya b. Ebu Heysem el-Attar (Yahya b. Ebu Heysem)
3. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Hz. Peygamber, çocuk sevgisi
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
حدثنا محمد بن العلاء قال حدثنا أبو أسامة عن بريد بن عبد الله بن أبي بردة عن أبي بردة عن أبي موسى قال : ولد لي غلام فأتيت به النبي صلى الله عليه وسلم فسماه إبراهيم فحنكه بتمرة ودعا له بالبركة ودفعه الي وكان أكبر ولد أبي موسى
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165533, EM000840
Hadis:
حدثنا محمد بن العلاء قال حدثنا أبو أسامة عن بريد بن عبد الله بن أبي بردة عن أبي بردة عن أبي موسى قال : ولد لي غلام فأتيت به النبي صلى الله عليه وسلم فسماه إبراهيم فحنكه بتمرة ودعا له بالبركة ودفعه الي وكان أكبر ولد أبي موسى
Tercemesi:
— Ebû Musa'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Benim bir erkek çocuğum doğdu da, ben onu Peygamber (Sallaüahö Aleyhi ve Selîemye götürdüm.
Peygamber de ona İbrahim ismini verdi. Sonra bir hurmayı çiğnem halinde damağına koydu ve ona bereketle dua etti. Sonra çocuğu bana verdi. BU çocuk, Ebû Musa'nın.en büyük çocuğu idi.[401]
İbrahim ismi de bir Peygamber ismi olmakla bununla isimlenmiye bu hadîs-i şerif de delâlet etmektedir.[402]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 840, /660
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî (Amir b. Abdullah b. Kays b. Süleym)
3. Büreyd b. Abdullah el-Eşari (Büreyd b. Abdullah b. Ebu Bürde)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
5. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Hz. Peygamber, çocuk sevgisi
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Kültürel hayat, İsim verme kültürü