وقال النبي صلى الله عليه وسلم : من هلل مائة وسبح مائة وكبر مائة خير له من عشر رقاب يعتقها وسبع بدنات ينحرها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164909, EM000636
Hadis:
وقال النبي صلى الله عليه وسلم : من هلل مائة وسبح مائة وكبر مائة خير له من عشر رقاب يعتقها وسبع بدنات ينحرها
Tercemesi:
— Yine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
«— Bir kimsenin yüz defa Tehlîl = Lâ İlahe İllallah, yüz defa tesHh Sübhanellah ve yüz defa Tekbîr = Allahu Ekber getirmesi, onun on köleyi azad etmesiyle yedi deveyi kurban etmesinden kendisi için daha hayırlıdır.»[1231]
Bundan önceki hadîs-i şerîf münasebeti ile ifade edildiği gibi, bu faziletlerin değeri, insanların haline ve ihtiyaç durumlarına, ihiâs ölçülerine göre değişir. Her ne şekilde olursa olsun Allah'ı anmak ve ona şükrederek onu yüceltmek kulluk vazifesidir.[1232]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 636, /500
Senetler:
()
Konular:
Zikir, lafızları, şekli
Zikir, sayı ile yapılan zikirler
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن الجريري عن أبي عبد الله العنزي عن عبد الله بن الصامت عن أبي ذر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أحب الكلام إلى الله سبحان الله لا شريك له له الملك وله الحمد وهو على كل شيء قدير ولا حول ولا قوة الا بالله سبحان الله وبحمده
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164911, EM000638
Hadis:
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن الجريري عن أبي عبد الله العنزي عن عبد الله بن الصامت عن أبي ذر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أحب الكلام إلى الله سبحان الله لا شريك له له الملك وله الحمد وهو على كل شيء قدير ولا حول ولا قوة الا بالله سبحان الله وبحمده
Tercemesi:
— Ebû Zer, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
«— Allah'a en sevgili söz: Allah'ı noksanlıklardan tenzih ederim, onun ortağı yoktur. Bütün mülk onundur, hamd da ona mahsustur. O* her şeye kadirdir. Kudret ve kuvvet sahibi ancak Allah'dir. Allah'a hamd eder olduğum halde onu noksanlıklardan tenzih ederim, kelimeleridir.»[1235]
Müslim 'İn yine E b u Zer yolu ile tahriç ettiği hadîs-i şerif şöyle :
«—Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e, sözlerin en faziletlisi hangisidir? diye sorulduğunda şöyle buyurmuşlardır:
«— Allah'ın, melekleri için yahut kulları için seçtiği SÜBHANELLAHİ VE BİHAMDİHİ = Allah'a hamdeder olduğum halde onu tenzih ederim, sözüdür.»
Bu hadîs-i şerif B u h â rî 'nİn rivayetinden bir cüz olabileceği gibi, ayrıca müstgkil bir hadîs de sayılabilir. Başka bir hâdise üzerine varid olması muhtemeldir. Şüphe yok ki, Allah'ı bütün noksan sıfatlardan tenzih edip, ona ortalc koşmamak ve ona hamdİ eksik etmemek manalarını taşıyan ke-lânvşözierjn., en. faziletlisidir. Bunda Allah'ın azametini tanımak ve onun kudret ve emirlerine boyun eğmek hikmeti vardır. Kula düşen İlk vazife, bu sözlerin delâlet ettiği manaya iman etmek olup, kendi gcziyetini kabullenmektir» İşte Allah'ın kemal sıfatlarla varlığını yüceltmek yanında, Allah'ın sayısız nimetlerinden dolayı ona hamd ederek kulluk vazifesini yerine getirmek, faziletin en büyüğüdür.[1236]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 638, /501
Senetler:
()
Konular:
Zikir, mahlukatın Allah'ı zikretmesi
حدثنا الصلت بن محمد قال حدثنا مهدي بن ميمون عن الجريري عن جبر بن حبيب عن أم كلثوم ابنة أبي بكر عن عائشة رضي الله عنها قالت : دخل علي النبي صلى الله عليه وسلم وأنا أصلي وله حاجة فأبطأت عليه قال يا عائشة عليك بجمل الدعاء وجوامعه فلما انصرفت قلت يا رسول الله وما جمل الدعاء وجوامعه قال قولي اللهم اني أسألك من الخير كله عاجله وآجله ما علمت منه وما لم أعلم وأعوذ بك من الشر كله عاجله وآجله ما علمت منه وما لم أعلم وأسألك الجنة وما قرب إليها من قول أو عمل وأعوذ بك من النار وما قرب إليها من قول أو عمل وأسألك مما سألك به محمد وأعوذ بك مما تعوذ منه محمد وما قضيت لي من قضاء فاجعل عاقبته رشدا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164912, EM000639
Hadis:
حدثنا الصلت بن محمد قال حدثنا مهدي بن ميمون عن الجريري عن جبر بن حبيب عن أم كلثوم ابنة أبي بكر عن عائشة رضي الله عنها قالت : دخل علي النبي صلى الله عليه وسلم وأنا أصلي وله حاجة فأبطأت عليه قال يا عائشة عليك بجمل الدعاء وجوامعه فلما انصرفت قلت يا رسول الله وما جمل الدعاء وجوامعه قال قولي اللهم اني أسألك من الخير كله عاجله وآجله ما علمت منه وما لم أعلم وأعوذ بك من الشر كله عاجله وآجله ما علمت منه وما لم أعلم وأسألك الجنة وما قرب إليها من قول أو عمل وأعوذ بك من النار وما قرب إليها من قول أو عمل وأسألك مما سألك به محمد وأعوذ بك مما تعوذ منه محمد وما قضيت لي من قضاء فاجعل عاقبته رشدا
Tercemesi:
— Hz. Âişe'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Ben namaz kılarken, Peygamber (Sailallahü Aleyhi ve Sellem) yanıma geldi, görülecek bir işi vardı. Ben, ona karşı gecikmiş oldum. O şöyle buyurdu:
«— Ya Aişe! Duanın özlü ve şümullüsünü yap.»
Ben namazdan ayrılınca dedim ki:
— Ey Allah'ın Resulü! Duanın özlü ve şümullüsü hangisidir? O, şöyle buyurdu:
«— De ki: Allah'ım! Hayırların hepsini senden isterim, dünyadakini de âhirettekini de; onlardan bildiğimi de, bilmediğimi de... Bütün'kötülükten de sana sığınırım, dünyadakinden de, âhirettekinden de; bildiğimden ve bilmediğimden... Senden Cenneti ve ona yaklaştıracak söz veya amelden ibaret şeyi isterim. Cehennemden ve ona yaklaştıracak söz veya amelden ibaret şeylerden de sana sığınırım. Hz. Muhammed (Saliallahü Aleyhi ve Selem) senden neyi istedi ise, ben de senden isterim; ve Hz. Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hangi şeyden sığındı ise, ben de ondan sana sığınırım. Benim için kazadan ne takdir ettinse, onun sonucu sevab kıl.»[1237]
Bu hadîs-i şerif, bütün hayır ve saadet yollarını toplamakta, kötülük yollarını kapamakta ve akıbet selâmetine ermeği de ifade etmektedir. Çünkü bu dua İle hem insanın hayatına, hem de ölümünden sonraki saadetine ait şu hayırlar İstenmektedir:
1— Bilinen ve bilinmeyen dünya hayatı ile âhİret hayatına ait bütün hayırlar, İnsanoğlunun menfaatine ve huzuruna bağlı şeyler.
2— Dünyada ve âhirette insana zarar veren, bilinen ve bilinmeyen her çeşit kötülüklerden uzak kalmak.
3— Cennete yaklaştıracak söz ve hareketlerle Cennet'i istemek.
4— Cehennem den ve ona yaklaştıracak söz ve hareketlerden Allah'a sığınmak. Nihayet bunları daha da özleştirerek :
a— Peygamber (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) in Allahdan istediğini istemek, sığındığı şeylerden Allah'a sığınmak.
b— Kul için takdir edilmiş olan şeylerin akıbetinde selâmet dilemek. İşte bu dilekler, en kısa ifade ile en geniş ve en faydalı manaları taşıdıklarından Peygamber Efendimiz bu şekilde dua etmeyi Hz. Â i ş e validemize ve dolayısiyle bize tavsiye buyurmuşlardır.
Birinci citdi tamamlarken biz de aynı duayı okuyor ve yüce Allah'dan bu dileklerimizin kabulünü niyaz ediyoruz.[1238]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 639, /502
Senetler:
()
Konular:
Dua, en üstünü
حدثنا علي قال حدثنا سفيان قال حدثنا محمد بن عبد الرحمن مولى آل طلحة قال سمعت كريبا أبا رشدين عن بن عباس عن جويرية بنت الحارث بن أبي ضرار : أن النبي صلى الله عليه وسلم خرج من عندها وكان اسمها برة فحول النبي صلى الله عليه وسلم اسمها فسماها جويرية فخرج وكره أن يدخل واسمها برة ثم رجع إليها بعد ما تعالى النهار وهي في مجلسها فقال ما زلت في مجلسك لقد قلت بعدك أربع كلمات ثلاث مرات لو وزنت بكلماتك وزنتهن سبحان الله وبحمده عدد خلقه ورضا نفسه وزنة عرشه ومداد أو مدد كلماته
قال محمد حدثنا علي قال حدثنا به سفيان غير مرة قال حدثنا محمد عن كريب عن بن عباس : ان النبي صلى الله عليه وسلم خرج من عند جويرية ولم يقل عند جويرية الا مرة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164920, EM000647
Hadis:
حدثنا علي قال حدثنا سفيان قال حدثنا محمد بن عبد الرحمن مولى آل طلحة قال سمعت كريبا أبا رشدين عن بن عباس عن جويرية بنت الحارث بن أبي ضرار : أن النبي صلى الله عليه وسلم خرج من عندها وكان اسمها برة فحول النبي صلى الله عليه وسلم اسمها فسماها جويرية فخرج وكره أن يدخل واسمها برة ثم رجع إليها بعد ما تعالى النهار وهي في مجلسها فقال ما زلت في مجلسك لقد قلت بعدك أربع كلمات ثلاث مرات لو وزنت بكلماتك وزنتهن سبحان الله وبحمده عدد خلقه ورضا نفسه وزنة عرشه ومداد أو مدد كلماته
قال محمد حدثنا علي قال حدثنا به سفيان غير مرة قال حدثنا محمد عن كريب عن بن عباس : ان النبي صلى الله عليه وسلم خرج من عند جويرية ولم يقل عند جويرية الا مرة
Tercemesi:
— İbnî Abbas, Peygamber (SaUslUshü Aleyhi ve SeUem)'\n zevcesi Cüveyriye binti'l-Haris ibni Ebî Dırar'dan rivayet ettiğine göre, Peygamber (Sallalkıhü Aleyhi ve Sellem). (sabah namazını kıldıktan sonra erkenden Cüveyriye'nin) evinden çıktı. — Cüveyriye'nin adı Berre idi, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onun ismini değiştirerek ona Cüveyriye adını vermişti. Berre'nin evinden çıkmıştır, denmesinden hoşlanmadığı için, (Hazreti Peygamber bu isim değişikliğini) yapmıştı—. Sonra, gün yükselince (kuşluk vakti olunca), Cüveyriye'nin yanma döndü. Cü-veyriye ise, aynı yerinde oturuyordu. Peygamber ona:
«— Yerinden ayrılmadın mı? dedi. Ben senden sonra üç defa dört söz söyledim ki, (bu zamana kadar söylediğin) senin sözlerinle onlar tarhlaydı, seninkilerine ağır basardı. Bunlar şu sözlerdir:
— Allah'a ha m d eder olduğum halde onu noksanlıklardan yaratıklarının sayısınca tenzih ve tashih ederim, zatının rızası miktarınca teşbih ederim. Arş'ınm ağırlığınca teşbih ederim, (tükenmez) kelimelerinin sayısınca yahut miktarınca tesbîh ederim...».[13]
Bu hodis-i şerifi, ravilerden Süfyan, ibni Abbas'a isnad ederek «Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Cüveyriye 'nin evinden çıktı» şeklinde birkaç defo rivayet etmiş, fakat Cüveyriye 'den bir defa nakletmiştir.[14]
Bu bölüm Peygamber e salât getirmekle ilgili hadîslere oit olduğu halde bu 647 ve bir sonraki hadîslerin bu konu ile İlgisi görülememektedir. Ancak büyük fazilet ve sevablan olduğu anlaşılan Allah'ı tesbîhe dair şu dört kelâmı Öğrenmiş bulunuyoruz :
1— Allah'a hamd ederek yaratıklarının adedince onu teşbih ederim,
2— Allah'ın zatını razı kılacak kadar onu tesbîh ederim,
3— Allah'ı, arş'ının ağırlığınca tesbîh ederim,
4— Allah'ı, tükenmez kelimeleri miktannca tesbîh ederim ve onu bütün noksanlıklardan tenzih ederim.[15]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 647, /507
Senetler:
1. Ümmül Müminin Cüveyriye bt. Haris (Cüveyriye bt. Haris b. Ebu Dırar b. Habib b. Âiz)
2. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
3. Ebu Rişdîn Küreyb b. Ebu Müslim el-Kuraşî (Küreyb b. Ebu Müslim)
4. Muhammed b. Abdurrahman el-Kuraşi (Muhammed b. Abdurrahman b. Ubeyd)
5. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
6. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
Zikir, lafızları, şekli
فأتى النبي صلى الله عليه وسلم رجل فقال يا رسول الله أي الدعاء أفضل قال سل الله العفو والعافية في الدنيا والآخرة ثم أتاه الغد فقال يا نبي الله أي الدعاء أفضل قال سل الله العفو والعافية في الدنيا والآخرة فإذا أعطيت العافية في الدنيا والآخرة فقد أفلحت
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164910, EM000637
Hadis:
فأتى النبي صلى الله عليه وسلم رجل فقال يا رسول الله أي الدعاء أفضل قال سل الله العفو والعافية في الدنيا والآخرة ثم أتاه الغد فقال يا نبي الله أي الدعاء أفضل قال سل الله العفو والعافية في الدنيا والآخرة فإذا أعطيت العافية في الدنيا والآخرة فقد أفلحت
Tercemesi:
— Peygamber (Salkllahü Aleyhi ve Sellem) 'e bir adam gelip dedi ki:
— Ey Allah'ın Resulü, hangi duâ daha faziletlidir? Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
«— AUah'dan dünya ve âhirette af ve afiyet dile.» Sonra ertesi gün Peygambere gelip:
— Ey Allah'ın Peygamberi, hangi duâ daha faziletlidir? dedi. Hz. Peygamber:
«— AUah'dan dünya ve âhirette af ve afiyet dile. Sana dünya ve. âhirette afiyet verildiği zaman muhakkak kurtulmuşsundur.»[1233]
Allah dan afiyet İstemekte her faydalı şeyi kazanmak ve her zararı kaldırmak manası bulunduğundan diğer dualardan daha faziletlidir. Söz kısa olup, manası geniştir. Böyle olunca, dünya ve âhirette müminin gayesi olan zararlardan kurtuluş ve iyiliklere eriş, müminin dileği haline geliyor. Dilek Allah tarafından kabul edilince de gaye gerçekleşmiş oluyor, yani ebedî kurtuluşa eriliyor. Günahlar bağışlanmış ve cezalar kaldırılmış oluyor ki, en yüksek maksad ve gaye budur.[1234]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 637, /500
Senetler:
()
Konular:
Dua, Dua ve sağlık
Sağlık, sağlık nimettir
حدثنا يحيى بن سليمان قال حدثني بن وهب قال أخبرني عمرو بن الحارث عن دراج أن أبا الهيثم حدثه عن أبي سعيد الخدري عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أيما رجل مسلم لم يكن عنده صدقة فليقل في دعائه اللهم صل على محمد عبدك ورسولك وصل على المؤمنين والمؤمنات والمسلمين والمسلمات فإنها له زكاة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164913, EM000640
Hadis:
حدثنا يحيى بن سليمان قال حدثني بن وهب قال أخبرني عمرو بن الحارث عن دراج أن أبا الهيثم حدثه عن أبي سعيد الخدري عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أيما رجل مسلم لم يكن عنده صدقة فليقل في دعائه اللهم صل على محمد عبدك ورسولك وصل على المؤمنين والمؤمنات والمسلمين والمسلمات فإنها له زكاة
Tercemesi:
— Ebû Saîd El-Hudrî, Peygamber (SaMlahü Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
«Hangi müslüman kişinin, yanında (verecek) bir sadaka yoksa, duasında şöyle desin:
— Allah'ım! Kulun ve Resulün Muhammed'e rahmet et. Mümin erkeklere, mümin kadınlara ve müslüman erkeklere, müslüman kadınlara da rahmet et. Zira bu dua, dua eden için bir zekâttır, (sadakadır).»[1]
Hak Sübhanehu ve Teolâ Hazretleri önce, Peygambeı (Salîallahü Aleyhi ve Sellem) evinde iken ona müminlerin nasıl hürmet edeceklerini şu âyet-i kerîme ile göstermiş, yaşayışta ve cemiyette uygulanacak olan gerekli ahlâkı öğreterek Peygambere hürmetin vücubunu da beyan buyurmuştur:
«— Ey iman edenler! Yemek vaktini gözetmeksizin, size izin verilip de, davetli olduğunuz vakitten başka zamanlarda, Peygamberin evlerine girmeyin; fakat çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yediğinizde de hemen (yanından) dağıhn. Söz söylemek ve sohbet etmek içiw de izinsiz girmeyin; çünkü bu, Peygambere eziyet vejriyor.,.» (Ahzab Sûresi, âyet: 53)
Daha'sonra Peygamberin şan ve şerefinin melekler yanında ve İnsanlar arasında nasıl yüceltildiğini ve müminlere düşen görevin ne olduğunu yine Ahzab sûresinin şu 56. âyet-î kerîmesi ile bildirerek bizi mükellef tutuyor:
«— Gerçekten Allah ve melekleri, Peygambere salât ederler, (onun şan ve şerefini yüceltirler). Ey iman edenler! Siz de ona salât edin: (Al-lahümme Salli ala Muhammed) deyin; ve selâm söyleyin (ona : Esselâmu Aleyk, deyin ve gönülden emirlerine boyun eğip teslim olunuz).»
Evvelâ Salâtın mânasını öğrenelim : Salât; Dua, mağfiret, rahmet, bereket, tesbîh, övme ve nihayet fıkıh anlamında da bildiğimiz İbadet şekillerinden biri olan namaz demektir.
Buna göre, Allah'ın Peygambere Salât etmesi, onun şan ve şerefini melekler yanında yüceltmesi ve onu övmesi anlamına gelir.
Meleklerle insanların salât getirmesi ise, Peygamber için Allah'dan mağfiret dilemeleri ve ona dua edip kulların, onun emirlerine boyun eğmeleri mânasını taşır. O halde Allah Tealâ bize, Peygamber'e tam bir hürmet göstermeyi, onun şan ve şerefini yüceltip ona dua etmesi, emirlerine boyun eğip de gereğini yapmayı bize emrediyor. Burada Peygamber'e Salât ve Selâm getirmekle emrolunduğumuza göre, mükellefiyetimiz nedir?
Söylenmesi vacİb olan Salât, «Allahümme Sallı Aİâ Muhammedİn» miktarı söylemektir. Bundan fazlasını söylemek sünnettir. İşte insanlar arasında ve cemiyet İçinde, daha doğrusu Peygamberin evinde kendisine gösterilecek edeb dışında müminlere âüşeh, en az bu miktardan İbaret sözleri söyleyerek Peygamber'e hürmet göstermek, onun şeref ve şanını açıklamak ve Allah'dan rahmet dilemektir.
Allah Tealâ'nın müminlere «Salât»ı emretmesi, farzı veya vacibi ifade ettiğinde âlimlerin birbirinden ayrı görüşleri vardır:
İmam Şafiî ve buna bağlı bir kısım âlimlere göre, her namazda teşehhüde oturup Salât getirmek farzdır. Salât getirmeksizin kılınan namazın iadesi farzdır. Bunun İçin son oturuşta muhakkak Salâvat okumak icab eder.
Hanefî âlimlerinin bir kısmına göre, ömürde bir defa Salât getirmek vaciptir. Bundan fazlasını getirmek sünnettir ve fazileti vardır. Namazlarda da son oturuşta Salâvatın okunması farz değil, sünnettir. Ayrıca Hz. Peygamber her anıldıkça ona salât getirmenin vacib olduğunu ilerî sürenler olduğu gibi, sünnet olduğunu da iddia edenler vardır. Bununla beraber bir meclisle birkaç defa anılınca, bir defa Salât getirmekle vücub eda edilmiş olur. İhtiyat olarak kabul edilen, Peygamber her anıldıkça ona Salât getirmenin vacîb bulunduğu görüşüdür.
Salât, Peygambere tahsis edilmiş bir kelâm olduğundan Peygamberlerden başkası hakkında kullanılamaz. «Allahümme Salli Alâ falânin» şeklinde söylenemez. Ancak Peygamberin beraberinde olarak başkaları için de söylenebilir
«Allahümme Salli Alâ Muhammed'in ve Alihİ ve Sahbihi.» gibi...
Burada Peygamberin aile topluluğu ve ashab-ı kiram, Hz. Peygamberin yanında anılarak üzerine Salât getirilmiş oluyor ki, bu şekilde söylemek caizdir.
Kamus sahibi Fîyruzabadî, «Es-Silâtü ve'l-Büşer Fi's-Salâti Alâ Hayri'l-Beşer» adlı eserinin 114. sayfasında diyor ki, Peygamber üzerine getirilmesi gerek «Salât ü Selâm»'ı remiz ve İşaretle göstererek yazmak uygun değildir. Bunu ancak cahillerle tembeller yapar. Meselâ : (S.A.S.) şeklinde yazmak doğru değildir. Gereken yerde, (Saîîallahü Aleyhi ve Sellem) diye yazmalıdır. Biz de baştan itibaren bu şeklî tercih etmiş bulunuyoruz.
Yine Fiyrû za b a d î aynı kitapta. Peygamber (SoİIallahü Aleyhi ve Sellem) üzerine «Salât» getirmenin faziletine dair yüz yirmi üç adet hadîs-i şerîf göstermekte ve böylece Salât getirmenin önemini belirterek buna dair hükmü kuvvetlendirmektedir. Burada İmam Buharî, birkaç hadîs-i şerîf getirmek suretiyle maksadı beyan etmiş ve bununla yetinmiştir. Bunları arka arkaya aşağıda göreceğiz.
Şu yerlerde ve zamanlarda Peygamber üzerine Salât ve Selâm getirmek müstahab olup, diğer vakitlerde getirilen salâvatlardan fazileti daha çoktur:
1— Hadîs-i şerîf okunduğu zaman, Hz. Peygamber anıldığı veya ismi işitildiği zaman.
2— Namazların son oturuşunda ve vitirde Kunut dualarında.
3— Mescide ve eve girildiği zaman.
4— Müezzin ezan okurken ona icabet edildikten sonra.
5— Duaya başlarken, duanın ortasında ve sonunda, Allahdan bir dilekte bulunacak olan kimse önce Salât ve Selâm getirmeli, sonra da duasını onunla bitirmelidir.
I b n i Ata şöyle demiştir : Dua için erkân var, kanatlar, sebepler ve vakitler var. Eğer duo erkâna uygun düşerse kuvvetlenir, kanatlarına uygun düşerse göğe uçar, yakıtlarına uygun düşerse kurtulur vo sebeplerine uygun düşerse muvaffak olur. Duanın rükünleri (erkânı) şunlar : Kalbin huzurlu olması, insanın hassas bulunması, vakarını koruması ve Allah'tan korkar olması. Kalbi Allah'a bağlayarak diğer sebeplerden ilgiyi kesmesi.
Duanın kanatları : Sadakattir, dosdoğru olmaktır. Duonm vakitleri de seher vakitleridir. Duanın vasıtaları ise, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) özerine Salât getirmektir.
6— Hacda Safa ile Merve arasında.
7— Zikir ve virde oturulduğu zaman.
8— Haceri Esved'in karşısında durulduğu zaman.
9— Kur'an okuma zamanında.
10— Bİr meclisten kalkıldığı zaman.
11— Kulaklar çınladığı zaman.
12— Söylenecek söz unutulduğu zaman.
13— Sabahleyin ve akşamleyin.
14— Abdest arasında.
15— Aksırıldığı zaman.
16— Namaz için ikamet getirildiği zaman.
17— Çarşıya ve sefere çıkıldığı zaman, seferden dönüldüğü zaman.
18— Mümin kardeşle karşılaşıp musafaha yapıldığı zaman.
19— Gece uykudan kalkınca.
20— Mübarek gün ve gecelerde ve bilhassa cuma gecesi ve cuma gününde çok çok salât getirmenin fazileti büyüktür.
Salâtın Keyfiyeti: Ashab-ı Kiram, Peygamber (SaUaİlahü Aleyhi ve Sellem) Efendimize sormuşlar : Ya Resûlallah! Biz sana nasıl Salât getirelim? Bu sorunun cevabı olarak rivayet edilen ve lâfızları birbirinden az çok farklı bulunan epeyce hadîsler vardır. Biz burada Hz. Ali (Radiyallahu cnh) 'dan nakledilen ve namazların son oturuşlarında okuna-gelmekte olan salâvatları yazmakla Hz. Peygamber üzerine Salât getirmenin keyfiyetini bildirmiş oluyoruz. Bundan başka Ashab-ı Kiramdan ve daha sonraki sayılı âlimlerden bize kadar gelen çeşitli ve sayılamayacak kadar fazla Salâvat şekilleri vardır. Bunların da okunmasında sevab ve fazilet vardır. Bunlar müstakil kitablardan bulunup okunabilir. Hz. A I i 'nin Peygamber Efendimizden rivayet ettiği Salât şu :
«— Allahümme SalU Alâ Muhammedin ve Alâ Ali Muhammet!. Ke-ma Salleyte Alâ tbrahîme ve ala Ali Ibrahîmc. Inneke Hamîdün Mecîd.
Allahümme tarik ala Muhammedin ve alâ Ali Muhammed. Kemft ba-rekte alâ Îbrahîme ve alâ Ali İbrahim. Inneke Hamîdün Mecid. e= Allah'ım! ibrahim'in ve ATinin (ailesinin) şan ve şerefini yücelttiğin gibi, Muham-med'in ve Al'inin şan ve şerefini yücelt. Muhakkak ki sen, hamd edilmi-ye lâyıksın, yücesin.
Allah'ım! ibrahim'e ve onun Al'ine bereket verdiğin gibi, Muham-med'e ve onun Al'ine bereket ver. Muhakkak İd sen, hamd edilmiye lâyıksın, yücesin.»
Hak Tealâ ihlâsla salâvat getirip de Peygamber (SaliaUahü Aleytâvt Scltem)"\r\ sefa a tın a erenler topluluğuna bizleri de İlhak buyursun.[2]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 640, /503
Senetler:
()
Konular:
Salavat, Dua, Hz. Peygamber'e
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا سلمة بن وردان قال سمعت أنسا ومالك بن أوس بن الحدثان : أن النبي صلى الله عليه وسلم خرج يتبرز فلم يجد أحدا يتبعه فخرج عمر فاتبعه بفخارة أو مطهرة فوجده ساجدا في مسرب فتنحى فجلس وراءه حتى رفع النبي صلى الله عليه وسلم رأسه فقال أحسنت يا عمر حين وجدتني ساجدا فتنحيت عني ان جبريل جاءني فقال من صلى عليك واحدة صلى الله عليه وسلم عشرا ورفع له عشر درجات
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164915, EM000642
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا سلمة بن وردان قال سمعت أنسا ومالك بن أوس بن الحدثان : أن النبي صلى الله عليه وسلم خرج يتبرز فلم يجد أحدا يتبعه فخرج عمر فاتبعه بفخارة أو مطهرة فوجده ساجدا في مسرب فتنحى فجلس وراءه حتى رفع النبي صلى الله عليه وسلم رأسه فقال أحسنت يا عمر حين وجدتني ساجدا فتنحيت عني ان جبريل جاءني فقال من صلى عليك واحدة صلى الله عليه وسلم عشرا ورفع له عشر درجات
Tercemesi:
— Enes'den ve Malik ibni Evs ibni'l-Hedesan'dan isitildiğine göre, Peygamber (Saltallahü Aleyhi ve Sellem) haceti için çıkıp (sahraya doğru) açıldı. Kendisini izliyecek kimseyi bulamadı. Sonra Hazreti Ömer bir desti veya ibrik ile onu takip etti de, onu bir su havuzu yanında secdeye kapanmış buldu. Bunun üzerine Hazreti Ömer geri çekilip arka tarafında oturdu. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selleml secdeden başım kaldırınca şöyle buyurdu:
«— Ey Ömer, güzel hareket ettin; beni secdede bulduğunda benden uzaklaştın. Gerçekten bana Cibril gelip şöyle dedi: Sana kim bir defa salât getirirse, Allah ona on rahmet eder ve onun için on derece yükseltir.»
Bu hadîs-i şerifte de Hz. Peygambere «Salât» getirmenin fazileti ile «Salat» getirmenin kazanacağı sevab belirtilmekte ve Salât'a teşvik edilmektedir.
(Bu hadîsi İmam Ahmed tahriç etmiştir. Fadlu'Ilah : C. II, s. 99, dip not.).[5]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 642, /505
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
Sahabe, Hz. peygamber'e hizmeti
Salavat, Dua, Hz. Peygamber'e
حدثنا محمد بن العلاء قال حدثنا إسحاق بن سليمان عن سعيد بن عبد الرحمن مولى سعيد بن العاص قال حدثنا حنظلة بن علي عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من قال اللهم صل على محمد وعلى آل محمد كما صليت على إبراهيم وآل إبراهيم وبارك على محمد وعلى آل محمد كما باركت على إبراهيم وآل إبراهيم وترحم على محمد وعلى آل محمد كما ترحمت على إبراهيم وآل إبراهيم شهدت له يوم القيامة بالشهادة وشفعت له
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164914, EM000641
Hadis:
حدثنا محمد بن العلاء قال حدثنا إسحاق بن سليمان عن سعيد بن عبد الرحمن مولى سعيد بن العاص قال حدثنا حنظلة بن علي عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من قال اللهم صل على محمد وعلى آل محمد كما صليت على إبراهيم وآل إبراهيم وبارك على محمد وعلى آل محمد كما باركت على إبراهيم وآل إبراهيم وترحم على محمد وعلى آل محمد كما ترحمت على إبراهيم وآل إبراهيم شهدت له يوم القيامة بالشهادة وشفعت له
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'fen rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: «— Kim derse ki;
— Allah'ım! ibrahim'in ve onun ATinin şan ve şerefini yücelttiğin gibi, Muhnmmed'in ve onun Al'inin de şan ve şerefini yücelt, ibrahim'e ve onun Al'ine verdiğin bereket gibi, Muhammed'e ve onun Al'ine de bereket ver. ibrahim'e ve onun Al'ine ettiğin merhamet gibi, Muhammed'e ve onun Al'ine de merhamet et.
— Ben kıyamet günü onun şehitliğine şahit olurum ve ona şefaatçi kılınırım.»[3]
Bu duadaki teşbih, kıymette değil, salâhn aslındadır. Hz. I b r a h İ m 'e Allah tarafından ikram edilen «Salât» gibi, âhir zaman Peygamberi özerine de olsun dendiği zaman, bundan Hz. İbrahim (Ateyhissclâm) 'tn daha şerefli ve faziletli olması gerekmez. Nitekim Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerîm'de Peygamber Efendimize hitaben :
«Biz Nuh'a vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik.» Buyurmaktadır. Burada da vahyin esasında bir benzetiş vardır; yoksa Hazret! Nuh (Aleyhisselâm) 'in fazilet ve şerefinde değil... Fazilete gelince, Hz. MuhammedYA leyhissâlatü vesselam) bütün peygamberlerin ve yaratıkların en fa-ziletlİsİ ve en şereflisidir.
Bir de Hz. İbrahim (Aleyhissalâtü diğer peygamberler içerisinde zikri en çok geçen ve müstesna bir mevkii olan, aynı zamanda âhir zaman Peygamberinin ceddi bulunan bîr peygamberdir. Bu bakımlardan diğer peygamberler içinden seçilerek buna teşbih yapılmış oluyor.
(Bu hadîs Kütüb-i Sitte'de mevcut değildir. Bunu Ibnİ Cerîr Et-Taberî, Tehzîb'inde tahriç etmiştir. Fadlu'llah : C II, s. 99, dip not.)[4]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 641, /504
Senetler:
()
Konular:
Salavat, Dua, Hz. Peygamber'e
Şefaat, Hz. Peygamber'in
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا يونس بن أبي إسحاق عن بريد بن أبي مريم سمعت أنس بن مالك عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من صلى علي واحدة صلى الله عليه وسلم عشرا وحط عنه عشر خطيئات
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164916, EM000643
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا يونس بن أبي إسحاق عن بريد بن أبي مريم سمعت أنس بن مالك عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من صلى علي واحدة صلى الله عليه وسلم عشرا وحط عنه عشر خطيئات
Tercemesi:
— Enes ibni Malik'den işitildiğine göre, Peygamber Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Benim üzerime kim bir "Salât" getirirse, Allah ona on rahmet eder ve ondan on günah düşürür.»
Bu hodîs-i şerif de, bundan önceki üç hadîs gibi, Kütüb-i Sitte'de mevcut değildir. Bunu da İmam Ahmed ve Ebu Nuaym tah-riç etmişlerdir. (Fadlu'llah = C II, s. 100, dip not.).[6]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 643, /505
Senetler:
()
Konular:
Salavat, Dua, Hz. Peygamber'e
حدثنا إبراهيم بن موسى قال حدثنا إسماعيل بن جعفر قال أخبرني العلاء عن أبيه عن أبي هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : من صلى علي واحدة صلى الله عليه عشرا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164918, EM000645
Hadis:
حدثنا إبراهيم بن موسى قال حدثنا إسماعيل بن جعفر قال أخبرني العلاء عن أبيه عن أبي هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : من صلى علي واحدة صلى الله عليه عشرا
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah (Satlallahü Aleyhi ve Stllem) şöyle buyurmuştur:
«— Kim bana bir defa salât getirirse, Allah ona on rahmet eder.»[9]
Bu hadîs-i şerif, 642 ve 643 sayılı hadîslerin ifade ettikleri mânanın bir kısmını ihtiva etmekte ve Salâtın faziletini bildirip bizi ona teşvik eylemektedir.[10]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 645, /506
Senetler:
()
Konular:
Salavat, Dua, Hz. Peygamber'e