حدثنا خالد بن مخلد البجلي قال حدثنا سليمان بن بلال قال أخبرني يحيى بن سعيد قال أخبرني محمد بن يحيى بن حبان عن داود بن أبى داود قال قال لي عبد الله بن سلام : ان سمعت بالدجال قد خرج وأنت على ودية تغرسها فلا تعجل أن تصلحها فإن للناس بعد ذلك عيشا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164661, EM000480
Hadis:
حدثنا خالد بن مخلد البجلي قال حدثنا سليمان بن بلال قال أخبرني يحيى بن سعيد قال أخبرني محمد بن يحيى بن حبان عن داود بن أبى داود قال قال لي عبد الله بن سلام : ان سمعت بالدجال قد خرج وأنت على ودية تغرسها فلا تعجل أن تصلحها فإن للناس بعد ذلك عيشا
Tercemesi:
— (114-s.) Abdullah îbni Selâm .şöyle demiştir:
«— Eğer (kıyamet alâmetlerinden olan) Deccal'm çıktığını işitirsen ve elinde de dikmekte olduğun bir hurin2 fidanı bulunuyorsa, onu ıslâh etmek için acele etme; çünkü bvjıda^a sonra insanlar için epeyce bir müddet yaşayış vardır.»[939]
Kıyametin kopmasına alâmet*sayılan Deccal'm gelişi zamanında, uzun yıllar sonra meyve verecek bir ağacı dikmekten vaz geçme olmayıp, onu alelacele dikmek de doğru dcğifdir. Daha uzun yıllar insanlar yaşıyacağı için, ağaçlan usulüne göre itina ile dikmek ve bütün hayırlı yatırımları ona göre yapmak gerekir. Hiç bir zaman acele edip, işleri noksan ve sakat bırakmamalıdır. Burada da işleri sağlam yapmaya ve çalışmanın lüzumuna işaret vardır.[940]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 480, /379
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Yusuf Abdullah b. Selam (Abdullah b. Selam b. el- Hâris)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Kıyamet, alametleri, Deccal
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا شيبان عن يحيى عن أبى جعفر عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ثلاث دعوات مستجابات دعوة المظلوم ودعوة المسافر ودعوة الوالد على ولده
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164665, EM000481
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا شيبان عن يحيى عن أبى جعفر عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ثلاث دعوات مستجابات دعوة المظلوم ودعوة المسافر ودعوة الوالد على ولده
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre, Peygamber (Saîlallahîi Aleyhi ve Selem) 'den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurmuştur:
«— Üç dua vardır ki, onlar kabul olunurlar: Mazlumun duası, misafirin (yolcunun) duası, babanın çoğuna duası...»[941]
Kitabın başında ve 32 sayıda geçen hadîs-İ şerifte, makbul olan duaların üçüncüsü «Ana-babanin çocuklarına duası» şeklinde varid olmuştur. Diğer manalarda fark yoktur. 32 sayılı hadîs-i şerife ve açıklamasına bakılsın.[942]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 481, /380
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Cafer el-Ensarî (Ebu Cafer)
3. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
4. Ebu Muaviye Şeyban b. Abdurrahman et-Temimi (Şeyban b. Abdurrahman)
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Dua, beddua, mazlumun bedduası
Dua, duası makbul kimseler
Dua, makbul-müstecap dualar
حدثنا بشر قال حدثنا عبد الله قال حدثنا داود بن قيس قال حدثنا عبيد الله بن مقسم قال سمعت جابر بن عبد الله يقول قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : اتقوا الظلم فإن الظلم ظلمات يوم القيامة واتقوا الشح فان الشح أهلك من كان قبلكم وحملهم على أن سفكوا دماءهم واستحلوا محارمهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164670, EM000483
Hadis:
حدثنا بشر قال حدثنا عبد الله قال حدثنا داود بن قيس قال حدثنا عبيد الله بن مقسم قال سمعت جابر بن عبد الله يقول قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : اتقوا الظلم فإن الظلم ظلمات يوم القيامة واتقوا الشح فان الشح أهلك من كان قبلكم وحملهم على أن سفكوا دماءهم واستحلوا محارمهم
Tercemesi:
— Cabir lbnir Abdullah'dan işitildiğine göre, diyordu ki : — Resûlüllah (Sallailahü Aleyhi ve Seltem) şöyle buyurdu:
— Zulümden sakınınız; çünkü zulüm kıyamet günü karanlıklardır, (felâketlere sebep olur). Bahillikten de sakınınız; çünkü kahillik sizden öncekileri helak etmiş ve onları, kanlarını akıtmaya götürmüş ve haram şeylerini helâl kabul etmişlerdir.»[945]
Zulüm, hududu aşmak ve başkalarına tecavüz etmektir. Başka bir deyimle, bir şeyi kendi yerine koymayıp başka yere koymaktır. İnsanlar ara-srnda yaygın olan mana İse, insanların birbirleri ırzına, mal ve canlarına tecavüz etmeleridir.
Başkasının ırzına, matına ve canına saldırmak haram olduğu için bunun gönahı feüyüktör. Böyle günahları isleyenler hidayet nurundan mahrum olurlar ve kıyamet günü karanlıklar İçinde kalırlar. Kendilerini aydınlıca ve kurtuluşa çıkaracak bir imkân bulamazlar. Yahut çeşitli engel ve azab şekilleri İle karşılaşırlar. Böyle korkunç felâketlere düşmemek İçin zulümden kaçınmak selâmet yoludur. Zulmön en büyüöü Allah'a ortak koşmak, şirke varmaktır. Birçok âyet-i kerîmelerde kâfirler, zalimler dîye vasıflanmışlardır. Biz'rm konumuz, müminler arasındaki tecavüzlerden doğan zulüm hareVet-Tendir.
Banîllİk de kaçınılması ve sakınılması gereken tehlikeli bir hastalıktır.
İnsan hırs sahibi olup, maddeye taparcasına bağlı olursa, yapmayacağı bir fenalık yoktuk Madde için adam öldürür, başkasının matını yer, ırza tecavüz eder, haramı helâl sayar. Dinden çıkmaya sebep teşkil eden en büyük felâket meydana gelir. Allah'dan başka koruyucusu olmayan bir kimseye zulmetmek, zulmün en çirkinidir. Bu durumda olan bir mazlumun duası, Allah tarafından hemen kabul edilir ve zalim dünyada cezasını çeker. Bundan daha çabuk dünyada ceza İnfaz edilmez.[946]
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
اتَّقُوا الظُّلْمَ فَإِنَّ الظُّلْمَ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 483, /381
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ubeydullah b. Miksem el-Kuraşi (Ubeydullah b. Miksem)
3. Ebu Süleyman Davud b. Kays el-Kuraşi (Davud b. Kays)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Bişr b. Muhammed es-Sahtiyani (Bişr b. Muhammed)
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
Hz. Peygamber, sosyolojik tespitleri
Kıyamet, ahvali
Toplumsal Düzen, sosyolojik tespitler
Zulüm / Zalim, zulmetmek
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن أبى التياح قال سمعت أنس بن مالك قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : يسروا ولا تعسروا وسكنوا ولا تنفروا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164640, EM000473
Hadis:
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن أبى التياح قال سمعت أنس بن مالك قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : يسروا ولا تعسروا وسكنوا ولا تنفروا
Tercemesi:
— Enes îbni Malik, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Se'lem)'in şöyle buyurduğunu anlatmıştır:
*— Kolaylaştırın iz, güçlük çıkarmayınız. Huzura kavuşturunuz, nefret ettirmeyiniz.»[926]
Söz ve nasihatleri kabul ettirmek, insanların kalblerini birleştirip birbirine ısındırmak için daima en koiay usulü uygulamak ve kolaylık çarelerini aramak gerekir. Kolaylık, ibadetlerin kabulüne ve İslerin benimsenmesine vesile olur. Güçlük çıkarmak ve müşkülâta sokmak, rrtsanlari îşletcfent soğutur ve ibadetlerden uzaklaştırır. Din ve dünya İşlerinin uygulanmasında, din emirlerine aykırı düşmeyecek şekilde, mevcut kısa ve kolay yollardan faydalanmak lâzım gelir. Bundan meşru hükümlerin değiştirilip yeni ve kolay hükümlerin saadetini temin için gönderilmiştir. Dinde mevcut kolaylıkları bilip, onlardan faydalanma bize tavsiye ediliyor.
İşlerde karışıklığa ve şüphelere sebebiyet vermeyip, huzur ve itminan sağlamak, yine başarı ve ülfet sebebi olur. Güçlük çıkarmak, huzursuzluğa ve itminansızlığa sebep olacak davranışlarda bulunmak, insanları soğutur ve dinden uzaklaştırır. Birleştirmek ve yapıcı olmak İçin, kolay yolları seçmek, güçlük çıkarmayıp teskin edici davranışlarda bulunmak gaye edinilmelidir.[927]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 473, /376
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ibadetlerde kolaylığı tercihi
İslam, kolaylık dinidir
Tebliğ, dine davet ve tebliğde metot
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
حدثنا قتيبة قال حدثنا جرير عن عطاء عن أبيه عن عبد الله بن عمرو قال : نزل ضيف في بنى إسرائيل وفي الدار كلبة لهم فقالوا يا كلبة لا تنبحى على ضيفنا فصحن الجراء في بطنها فذكروا لنبي لهم فقال إن مثل هذا كمثل أمة تكون بعدكم يغلب سفهاؤها علماءها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164647, EM000474
Hadis:
حدثنا قتيبة قال حدثنا جرير عن عطاء عن أبيه عن عبد الله بن عمرو قال : نزل ضيف في بنى إسرائيل وفي الدار كلبة لهم فقالوا يا كلبة لا تنبحى على ضيفنا فصحن الجراء في بطنها فذكروا لنبي لهم فقال إن مثل هذا كمثل أمة تكون بعدكم يغلب سفهاؤها علماءها
Tercemesi:
— (111-s.) Abdullah îbni Amr'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— İsrail oğullarına bir misafir konukladı; evde de onlann bir dişi köpeği vardı. (Ev sahipleri, köpeklerine) :
«— Ey köpek! Misafirimize havlama!» dediler, (o da havlamam, dedi). Bunun üzerine köpeğin karnında bulunan yavrular bağırdılar. İsrail oğulları bu hâdiseyi peygamberlerine anlattılar. Peygamber (onlara) dedi ki, bu hal, sizden sonra gelecek bir ümmetin hali gibidir; o ümmetin düşükleri, âlimlerine üstün gelecektir.[928]
İmam A lime d bu hadîsi merfu olarak biraz değişik lâfızlarla tahriç etmiştir. Küfüb-i Sifte'de mevcut değildir. Bir temsil ifade eden bu haberin «Teskîn = Huzur sağlamak» konusu ile ilgisi şundan :
Bİr milletin cahilleri ve küçükleri, maceraperest ve başıboşları, o milletin âlimlerine ve fazilet sahibi şahsiyetlerine baş kaldırır ve onların gidişatına aykırı davranışlarda bulunurlarsa, böyle bir toplumda huzur ve sükûnet olmaz, güven ve emniyet kalmaz. Köpeğin havlamama kararına, yavrularının karşı çilcıp havlamalar» ve huzursuzluk çıkarmaları gibi...
Bu hadîs-i şerif, gelecekte vuku bulacak hadiseleri açıklamakla beraber, böyle bir huzursuzluğa sebebiyet verecek faktörlerin giderilme çarelerine de baş vurulmasına İşaret etmektedir.[929]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 474, /377
Senetler:
()
Konular:
Ehl-i kitap, Yahudi tasvirleri, Kur'an, Rasulullah ve Sahabenin
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru
حدثنا صدقة أخبرنا بن علية عن الجريري عن أبى نضرة قال رجل منا يقال له جابر أو جويبر : طلبت حاجة إلى عمر في خلافته فانتهيت إلى المدينة ليلا فغدوت عليه وقد أعطيت فطنة ولسانا أو قال منطقا فأخذت في الدنيا فصغرتها فتركتها لا تسوى شيئا وإلى جنبه رجل أبيض الشعر أبيض الثياب فقال لما فرغت كل قولك كان مقاربا إلا وقوعك في الدنيا وهل تدرى ما الدنيا إن الدنيا فيها بلاغنا أو قال زادنا إلى الآخرة وفيها أعمالنا التي نجزى بها في الآخرة قال فأخذ في الدنيا رجل هو أعلم بها منى فقلت يا أمير المؤمنين من هذا الرجل الذي إلى جنبك قال سيد المسلمين أبى بن كعب
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164651, EM000476
Hadis:
حدثنا صدقة أخبرنا بن علية عن الجريري عن أبى نضرة قال رجل منا يقال له جابر أو جويبر : طلبت حاجة إلى عمر في خلافته فانتهيت إلى المدينة ليلا فغدوت عليه وقد أعطيت فطنة ولسانا أو قال منطقا فأخذت في الدنيا فصغرتها فتركتها لا تسوى شيئا وإلى جنبه رجل أبيض الشعر أبيض الثياب فقال لما فرغت كل قولك كان مقاربا إلا وقوعك في الدنيا وهل تدرى ما الدنيا إن الدنيا فيها بلاغنا أو قال زادنا إلى الآخرة وفيها أعمالنا التي نجزى بها في الآخرة قال فأخذ في الدنيا رجل هو أعلم بها منى فقلت يا أمير المؤمنين من هذا الرجل الذي إلى جنبك قال سيد المسلمين أبى بن كعب
Tercemesi:
— (112-s.) Ebû Nadre'den rivayet edilmiştir:
— Bizden Cabir veya Cüveybir adında bir adam şöyle anlattı:
— Hazreti Ömer'in hilâfetinde bir işi ona iletmek istedim ve gece Medine'ye ulaştım. Sabahleyin halifeye gittim. Gerçekten bana bir anlayış ve bir lisan —yahut demişti ki, mantık— verilmişti. Bu halimle dünya mevzuunda konuşmaya başladım da onu küçülttüm. Onu hiç bir şeye eşit olmaz hale getirdim. Hazreti Ömer'in yanında, beyaz saçlı ve beyaz elbiseli bir adam vardı. Ben sözümü bitirince bu adam şöyle dedi: .
— Bütün söylediklerin uygun olmuştur; ancak dünya hakkındaki kötülemen uygun olmamıştır.1 Sen dünyanın ne olduğunu biliyor musun? Dünya öyle bir yerdir ki, orada bizim âhirete götüreceğimiz tedarükü-müz —yahud demiştir ki, azıkımız— vardır. Yine orada, âhirette mükâfatlan dır ıhacağımız amellerimiz vardır.
(Cabir) dedi ki:
— Dünya hakkında benden daha bilgili olan bir adam konuşmaya başladı. Ben:
— Ey müminlerin Emîri! Bu yanındaki adam kimdir? dedim. (Hazreti Ömer) dedi ki:
— Bu, müslümanlann efendisi Übeyy İbni Kâ'b'dir.[931]
Dünya, İnsanların âhiret yurduna geçişlerini sağlayan bir konaklama yeridir. İnsanlar ebedî bir yolculuğa çıkacakları İçin, bu muvakkat konuklama yerinde yolculuk hazırlıklarında bulunmak zorundadırlar. Âhiret için manevî azık ve tedarikini temin edenler, bu ebedî yolculukta sık'nt'ya dpş-mezler. insanlar âhiret saadetine dünyadaki gözel amelleri sayesinde kavuşurlar. Dünya böyle bîr saadete vesile olması bakımından büyük kıymet taşır, insan taşıdığı iyi niyetlerle, salih amellerle sevab kazanır. Kazanılan bu mükâfatların elde ediliş yeri dünyadır. Bu bakımdan dünya küçümsenemez Fakat gerçek vazifeler unutulur da dünya ebedî bir karargâh olarak kabul edilirse, âhiret için hiç bir hazırlık ve azık edİnilmezse, böyle kimselerin dünyası fe'âket sebebi olur. Buna sebebiyet verenler de insanlar olur; dünya yine dünyadır. Tabiî manzarasını değişmiş olmaz, insanlar ve onların inançları değişir.
Hadîs-i şerifin «Sertlik ve Kabalık» mevzuu ile İlgili olarak getirilmiş olması, C a b i r 'in dünyayı fazla ve şiddetle tahkir etmiş olması yüzündendir.
Ubeyy, Medine'I i ashabdan olup, Neccar kabİlesindendir. Künyesi Ebu'l-Münzir ve Ebu't-Tufeyl 'dir. İkinci «Akabe» biatında bulunanlardan bîridir. Akabe, Mekke ile Mina arasında bir yerin adı olup, Mekke'den iki mil mesafededir, Mina'ya yakındır. Peygamber Efendimiz Medine'ye hicret etmeden birkaç yıl önce Medîne'li ashabla burada buluşmuş, birer yıl aralıkla Akabe'de iki sözleşme yapmışlardı; peygamberi koruyacaklarına ve İslâm dinine bağlı kalacaklarına söz vermişler, Peygam-ber'e biat etmişlerdi. Birinci «Akabe Biati»nda bulunanlar on iki kişi ve «İkinci Akabe Biatr»nda bulunanlar, ikisi kadın olmak üzere yetmiş kişi idi. İşte Ubeyy bu yetmiş kişi arasında bulunanlardan birisiydi.
Übeyy, Bedir savaşında ve ondan sonraki bütün savaşlarda bulunmuş ve Hz. Peygamber'in vahy kâtipliğini yapmıştır. Sayılı hafızların başında gelenlerdendi. «Seyyidü'l-Kurra» diye adlanmıştı. Hz. Ömer ona, Sey-yidü'l-Müslimîn = Müslümanların efendisi adını vermişti. Ashab-ı kiramın fakîhlerinden biri olduğundan, Hz. Ömer kendisinden istişare eder ve faydalanırdı.
Übeyy ibnİ Kâb'ın ölüm tarihinde ayrı iki görüş vardır. Bir kısım tarihçiler Hz. Ömer zamanında ve hicretin 22. yılında ve.diğer bir kısım tarihçiler ise, Hz. Osman'ın hilâfeti devrinde hicretin 30. yılında vefat ettiğini kayd ediyorlar. Kendisinden hadîs-i şerifler rivayet edilmiş ve peygamberimizin methiyelerine nail olmuş büyük bir şahsiyetti. Allah ondan razı olsun.[932]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 476, /377
Senetler:
()
Konular:
Dünya, dünya hayatı
حدثنا علي قال حدثنا مروان قال حدثنا قنان بن عبد الله النهمى قال حدثنا عبد الرحمن بن عوسجة عن البراء بن عازب قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : الأشرة شر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164656, EM000477
Hadis:
حدثنا علي قال حدثنا مروان قال حدثنا قنان بن عبد الله النهمى قال حدثنا عبد الرحمن بن عوسجة عن البراء بن عازب قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : الأشرة شر
Tercemesi:
— Berâ îbni Âzib demiştir ki, Resûlüllah (Sallaltahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
— Nimeti tepmek kötülüktür.»[933]
Nimetİ küçümsemek ve büyüklük taslayarak onu tepmek her toplumda makbul görülmeyen kötü bir harekettir. Bu harekette sertlik ve kabalık bulunması hasebiyle, kaba ve sert davranışlar bölümünde sayılan hadîs-i şerifler arasında getirilmiştir. Nimete şükretmek ve onu büyük görmek, nimetin devamına ve onu inkâr ve istihkar etmek zevaline sebeptir.[934]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 477, /378
Senetler:
()
Konular:
Müslüman, Şükretmek - Nankörlük
Nankörlük, Allah'ın nimetine karşı
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا حنش بن الحارث عن أبيه قال : كان الرجل منا تنتج فرسه فينحرها فيقول أنا أعيش حتى أركب هذا فجاءنا كتاب عمر أن اصلحوا ما رزقكم الله فإن في الأمر تنفسا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164657, EM000478
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا حنش بن الحارث عن أبيه قال : كان الرجل منا تنتج فرسه فينحرها فيقول أنا أعيش حتى أركب هذا فجاءنا كتاب عمر أن اصلحوا ما رزقكم الله فإن في الأمر تنفسا
Tercemesi:
— (113-s.) Haris İbni Lakît şöyle anlatmıştır :
— Bizden (şöyle bir zaman geçmişti ki,) adamın atı doğururdu da, onu boğazlardı. Sonra şöyle derdi:
— Buna binecek kadar yaşar mıyım? Bu hususta bize Hz. Ömer'in mektubu geldi ki, Allah'ın size verdiği rızkı ıslâh ediniz; çünkü kıyametin gelişi geniş zamana bağlıdır.[935]
Anlaşılıyor ki, bazı devirlerde hemen kıyamet kopacakmış gibi, işlerini ayarlayanlar olmuştur. Bir hayvan kâfi geür diye İkincisini beslemeye lüzum göstermemişlerdi. Allah'ın ihsan ettiği nimetleri değerlendirememişlerdi. Bu yanlış görüşü düzeltmek için, Hz. Ömer me'ctupİanyle ikazda bulunmuşlar ve kıyamet için daha geniş vakit bulunduğunu ve Allah'ın vermiş olduğu nimetleri ıslâh edip, değerlendirmek gerektiğini bildirmişlerdi. Nitekim bundan sonra gelecek olan hadîs-i şerif, yarın için çalışmanın ne kadar lüzumlu olduğunu açıkça İfade etmektedir.[936]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 478, /379
Senetler:
()
Konular:
Dünya, dünya hayatı
Hayvanlar, hayvanlara şefkat, merhamet gösterme
Kültürel Hayat, yazışmalar, sahabelerin vs.
حدثنا أبو الوليد قال حدثنا حماد بن سلمة عن هشام بن زيد بن أنس بن مالك عن أنس بن مالك عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ان قامت الساعة وفي يد أحدكم فسيلة فان استطاع أن لا تقوم حتى يغرسها فليغرسها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164658, EM000479
Hadis:
حدثنا أبو الوليد قال حدثنا حماد بن سلمة عن هشام بن زيد بن أنس بن مالك عن أنس بن مالك عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ان قامت الساعة وفي يد أحدكم فسيلة فان استطاع أن لا تقوم حتى يغرسها فليغرسها
Tercemesi:
— Enes İbni Malik, Peygamber (Sallallahü. Aleyhi veSellem)''den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«— Kıyamet kopar da sizden birinizin elinde bir hurma fidanı bulunur su, eğer helakten önce onu dikmeğe güç yetirebilecekse, onu diksin.»[937]
Peygamber Efendimiz çalışmaya teşvik ettikleri bu hadîs-i şeriflerinde hurma ağacını misa! olarak göstermişlerdir. Hurma, meyve veren ve meyve vermesi içîn de uzun yıllara muhtaç olan bir ağaçtır. Bunda iki hikmet vardır : Yatırımların semeresi uzun yılfara bağlı olsa büe, insanlığa faydalı olacak İşlere girişmek ve sonradan gelecek nesillere eser bırakmak lâzımdır. En müşkül şartlar altında bile bu gayeyi bırakmamak ve faydalı işler için çalışmak, İslâm'ın emrettiği bir vazifedir.
İkİncİ hikmet İse; ağaç yetiştirmenin önemine ve hususiyle meyveciliğe, boğ-bahçe edinmeye işaret edilmektedir^ Orman ve ağaçların ne kadar bü> yük kıymet taşıdığı, asrımızda bütün devletlerce takdir edilmiş bir husustur.
Netice olara!; denebilir ki, işlerin sonuçlar: ağır ve geç meydana gelecek bile ofsa, işe ve çalışmaya tt>$vî!c vardır. Bu niyetle çalışılırsa, memleket mamur olur; bundan gelecek r.f sfller de faydalanır. Bizler, öncekilerin çalışmalarından faydalandığımız gibi…[938]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 479, /379
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Hişam b. Zeyd el-Ensari (Hişam b. Zeyd b. Enes b. Malik)
3. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
4. Ebu Velid Hişam b. Abdülmelik el-Bahilî (Hişam b. Abdülmelik)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru
حدثنا إسماعيل بن أبى أويس قال حدثني بن أبى الزناد عن موسى بن عقبة عن أبى الزبير عن جابر أنه : سمع النبي صلى الله عليه وسلم على المنبر نظر نحو اليمن فقال اللهم أقبل بقلوبهم ونظر نحو العراق فقال مثل ذلك ونظر نحو كل أفق فقال مثل ذلك وقال اللهم ارزقنا من تراث الأرض وبارك لنا في مدنا وصاعنا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164668, EM000482
Hadis:
حدثنا إسماعيل بن أبى أويس قال حدثني بن أبى الزناد عن موسى بن عقبة عن أبى الزبير عن جابر أنه : سمع النبي صلى الله عليه وسلم على المنبر نظر نحو اليمن فقال اللهم أقبل بقلوبهم ونظر نحو العراق فقال مثل ذلك ونظر نحو كل أفق فقال مثل ذلك وقال اللهم ارزقنا من تراث الأرض وبارك لنا في مدنا وصاعنا
Tercemesi:
— Cabir, Peygamber (SaHaîlahii Aleyhi ve SeUem) 'in minberde şöyle söylediğini işitmiştir:
— Peygamber Yemen tarafına bakıp:
«— Allah'ım! Kalblerini (hakka) yönelt!» dedi. Irak tarafına baktı ve bunun aynını söyledi. Bütün ufuk tarafına baktı, yine böyle söyledi. Sonra:
«— Ey Allah'ım! Bize arzın servetinden rızık ver, ölçeğimizde ve kilemizde bize bereket ver.» dedi.[943]
Rızk : Allah Tealâ'nın İnsan ve hayvanlara gönderip de bunların yemiş olduğu şeyenztk denir. Yenen şeyler bazan helâl, bazan 6a haram olur. Bunun İçin haram da nzık sayılır. Ancak insanlar, harama mübaşeret ettikleri takdirde bu kesiblerinin cezasını çekerler, sorumlu olurlar. Herkes dünyada rızkı ne ise ona kavuşur ve kimse onun rızkına engel olamaz. Allah Tealâ yaratmış olduğu bütün canlıların rızkını verir. İster yerin derinliklerinde, ister deniz diplerinde olsunlar, muhakkak nzıklanna kavuşup nasib-lerinİ alırlar. Cenab-ı Hak, Hud sûresinin 8. âyet-i kerîmesinde şöyle buyuruyor :
«— Yeryüzünde ne kadar canlı varsa, hepsinin rızkı Allah Tealâ üzerinedir.»
Nice mHyon ve milyarlara sahip olanlar, bu varlıklarının pek cüz'İ bir kjsmmiyiyebilmişler, sonradan gelenler daha bol vedaha kolay onlardan m'metfenmişlerdir. Çalışmak ve-kazanmak başka şeydir, rızık olarak istîfa-delenmek başka şeydir. Önemli olan Allah'ın meşru kıldığı yollardan kazanıp İsraf ve kısıntı yapmaksızın fa ya" a lan m ak ve dirie, hayır İşlerine harcamaktır.[944]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 482, /380
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, hitabeleri