حدثنا خالد بن مخلد البجلي قال حدثنا سليمان بن بلال قال أخبرني يحيى بن سعيد قال أخبرني محمد بن يحيى بن حبان عن داود بن أبى داود قال قال لي عبد الله بن سلام : ان سمعت بالدجال قد خرج وأنت على ودية تغرسها فلا تعجل أن تصلحها فإن للناس بعد ذلك عيشا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164661, EM000480
Hadis:
حدثنا خالد بن مخلد البجلي قال حدثنا سليمان بن بلال قال أخبرني يحيى بن سعيد قال أخبرني محمد بن يحيى بن حبان عن داود بن أبى داود قال قال لي عبد الله بن سلام : ان سمعت بالدجال قد خرج وأنت على ودية تغرسها فلا تعجل أن تصلحها فإن للناس بعد ذلك عيشا
Tercemesi:
— (114-s.) Abdullah îbni Selâm .şöyle demiştir:
«— Eğer (kıyamet alâmetlerinden olan) Deccal'm çıktığını işitirsen ve elinde de dikmekte olduğun bir hurin2 fidanı bulunuyorsa, onu ıslâh etmek için acele etme; çünkü bvjıda^a sonra insanlar için epeyce bir müddet yaşayış vardır.»[939]
Kıyametin kopmasına alâmet*sayılan Deccal'm gelişi zamanında, uzun yıllar sonra meyve verecek bir ağacı dikmekten vaz geçme olmayıp, onu alelacele dikmek de doğru dcğifdir. Daha uzun yıllar insanlar yaşıyacağı için, ağaçlan usulüne göre itina ile dikmek ve bütün hayırlı yatırımları ona göre yapmak gerekir. Hiç bir zaman acele edip, işleri noksan ve sakat bırakmamalıdır. Burada da işleri sağlam yapmaya ve çalışmanın lüzumuna işaret vardır.[940]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 480, /379
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Yusuf Abdullah b. Selam (Abdullah b. Selam b. el- Hâris)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Kıyamet, alametleri, Deccal
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا شيبان عن يحيى عن أبى جعفر عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ثلاث دعوات مستجابات دعوة المظلوم ودعوة المسافر ودعوة الوالد على ولده
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164665, EM000481
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا شيبان عن يحيى عن أبى جعفر عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ثلاث دعوات مستجابات دعوة المظلوم ودعوة المسافر ودعوة الوالد على ولده
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre, Peygamber (Saîlallahîi Aleyhi ve Selem) 'den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurmuştur:
«— Üç dua vardır ki, onlar kabul olunurlar: Mazlumun duası, misafirin (yolcunun) duası, babanın çoğuna duası...»[941]
Kitabın başında ve 32 sayıda geçen hadîs-İ şerifte, makbul olan duaların üçüncüsü «Ana-babanin çocuklarına duası» şeklinde varid olmuştur. Diğer manalarda fark yoktur. 32 sayılı hadîs-i şerife ve açıklamasına bakılsın.[942]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 481, /380
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Cafer el-Ensarî (Ebu Cafer)
3. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
4. Ebu Muaviye Şeyban b. Abdurrahman et-Temimi (Şeyban b. Abdurrahman)
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Dua, beddua, mazlumun bedduası
Dua, duası makbul kimseler
Dua, makbul-müstecap dualar
حدثنا بشر قال حدثنا عبد الله قال حدثنا داود بن قيس قال حدثنا عبيد الله بن مقسم قال سمعت جابر بن عبد الله يقول قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : اتقوا الظلم فإن الظلم ظلمات يوم القيامة واتقوا الشح فان الشح أهلك من كان قبلكم وحملهم على أن سفكوا دماءهم واستحلوا محارمهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164670, EM000483
Hadis:
حدثنا بشر قال حدثنا عبد الله قال حدثنا داود بن قيس قال حدثنا عبيد الله بن مقسم قال سمعت جابر بن عبد الله يقول قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : اتقوا الظلم فإن الظلم ظلمات يوم القيامة واتقوا الشح فان الشح أهلك من كان قبلكم وحملهم على أن سفكوا دماءهم واستحلوا محارمهم
Tercemesi:
— Cabir lbnir Abdullah'dan işitildiğine göre, diyordu ki : — Resûlüllah (Sallailahü Aleyhi ve Seltem) şöyle buyurdu:
— Zulümden sakınınız; çünkü zulüm kıyamet günü karanlıklardır, (felâketlere sebep olur). Bahillikten de sakınınız; çünkü kahillik sizden öncekileri helak etmiş ve onları, kanlarını akıtmaya götürmüş ve haram şeylerini helâl kabul etmişlerdir.»[945]
Zulüm, hududu aşmak ve başkalarına tecavüz etmektir. Başka bir deyimle, bir şeyi kendi yerine koymayıp başka yere koymaktır. İnsanlar ara-srnda yaygın olan mana İse, insanların birbirleri ırzına, mal ve canlarına tecavüz etmeleridir.
Başkasının ırzına, matına ve canına saldırmak haram olduğu için bunun gönahı feüyüktör. Böyle günahları isleyenler hidayet nurundan mahrum olurlar ve kıyamet günü karanlıklar İçinde kalırlar. Kendilerini aydınlıca ve kurtuluşa çıkaracak bir imkân bulamazlar. Yahut çeşitli engel ve azab şekilleri İle karşılaşırlar. Böyle korkunç felâketlere düşmemek İçin zulümden kaçınmak selâmet yoludur. Zulmön en büyüöü Allah'a ortak koşmak, şirke varmaktır. Birçok âyet-i kerîmelerde kâfirler, zalimler dîye vasıflanmışlardır. Biz'rm konumuz, müminler arasındaki tecavüzlerden doğan zulüm hareVet-Tendir.
Banîllİk de kaçınılması ve sakınılması gereken tehlikeli bir hastalıktır.
İnsan hırs sahibi olup, maddeye taparcasına bağlı olursa, yapmayacağı bir fenalık yoktuk Madde için adam öldürür, başkasının matını yer, ırza tecavüz eder, haramı helâl sayar. Dinden çıkmaya sebep teşkil eden en büyük felâket meydana gelir. Allah'dan başka koruyucusu olmayan bir kimseye zulmetmek, zulmün en çirkinidir. Bu durumda olan bir mazlumun duası, Allah tarafından hemen kabul edilir ve zalim dünyada cezasını çeker. Bundan daha çabuk dünyada ceza İnfaz edilmez.[946]
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
اتَّقُوا الظُّلْمَ فَإِنَّ الظُّلْمَ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 483, /381
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ubeydullah b. Miksem el-Kuraşi (Ubeydullah b. Miksem)
3. Ebu Süleyman Davud b. Kays el-Kuraşi (Davud b. Kays)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Bişr b. Muhammed es-Sahtiyani (Bişr b. Muhammed)
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
Hz. Peygamber, sosyolojik tespitleri
Kıyamet, ahvali
Toplumsal Düzen, sosyolojik tespitler
Zulüm / Zalim, zulmetmek
حدثنا إسماعيل بن أبى أويس قال حدثني بن أبى الزناد عن موسى بن عقبة عن أبى الزبير عن جابر أنه : سمع النبي صلى الله عليه وسلم على المنبر نظر نحو اليمن فقال اللهم أقبل بقلوبهم ونظر نحو العراق فقال مثل ذلك ونظر نحو كل أفق فقال مثل ذلك وقال اللهم ارزقنا من تراث الأرض وبارك لنا في مدنا وصاعنا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164668, EM000482
Hadis:
حدثنا إسماعيل بن أبى أويس قال حدثني بن أبى الزناد عن موسى بن عقبة عن أبى الزبير عن جابر أنه : سمع النبي صلى الله عليه وسلم على المنبر نظر نحو اليمن فقال اللهم أقبل بقلوبهم ونظر نحو العراق فقال مثل ذلك ونظر نحو كل أفق فقال مثل ذلك وقال اللهم ارزقنا من تراث الأرض وبارك لنا في مدنا وصاعنا
Tercemesi:
— Cabir, Peygamber (SaHaîlahii Aleyhi ve SeUem) 'in minberde şöyle söylediğini işitmiştir:
— Peygamber Yemen tarafına bakıp:
«— Allah'ım! Kalblerini (hakka) yönelt!» dedi. Irak tarafına baktı ve bunun aynını söyledi. Bütün ufuk tarafına baktı, yine böyle söyledi. Sonra:
«— Ey Allah'ım! Bize arzın servetinden rızık ver, ölçeğimizde ve kilemizde bize bereket ver.» dedi.[943]
Rızk : Allah Tealâ'nın İnsan ve hayvanlara gönderip de bunların yemiş olduğu şeyenztk denir. Yenen şeyler bazan helâl, bazan 6a haram olur. Bunun İçin haram da nzık sayılır. Ancak insanlar, harama mübaşeret ettikleri takdirde bu kesiblerinin cezasını çekerler, sorumlu olurlar. Herkes dünyada rızkı ne ise ona kavuşur ve kimse onun rızkına engel olamaz. Allah Tealâ yaratmış olduğu bütün canlıların rızkını verir. İster yerin derinliklerinde, ister deniz diplerinde olsunlar, muhakkak nzıklanna kavuşup nasib-lerinİ alırlar. Cenab-ı Hak, Hud sûresinin 8. âyet-i kerîmesinde şöyle buyuruyor :
«— Yeryüzünde ne kadar canlı varsa, hepsinin rızkı Allah Tealâ üzerinedir.»
Nice mHyon ve milyarlara sahip olanlar, bu varlıklarının pek cüz'İ bir kjsmmiyiyebilmişler, sonradan gelenler daha bol vedaha kolay onlardan m'metfenmişlerdir. Çalışmak ve-kazanmak başka şeydir, rızık olarak istîfa-delenmek başka şeydir. Önemli olan Allah'ın meşru kıldığı yollardan kazanıp İsraf ve kısıntı yapmaksızın fa ya" a lan m ak ve dirie, hayır İşlerine harcamaktır.[944]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 482, /380
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, hitabeleri
حدثنا حاتم قال حدثنا الحسن بن جعفر قال حدثنا المنكدر بن محمد بن المنكدر عن أبيه عن جابر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : يكون في آخر أمتى مسخ وقذف وخسف ويبدأ بأهل المظالم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164673, EM000484
Hadis:
حدثنا حاتم قال حدثنا الحسن بن جعفر قال حدثنا المنكدر بن محمد بن المنكدر عن أبيه عن جابر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : يكون في آخر أمتى مسخ وقذف وخسف ويبدأ بأهل المظالم
Tercemesi:
— Cabir demiştir ki:
— Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Selkm) şöyle buyurdu:
— Ümmetimin sonunda çirkin şekil alma, atma ve yere batma alacaktır. (Bu felâketlerin uygulanmasına) Önce «uhnedenlerle başlanacaktır.»[947]
Peygamber en son ümmet olarak gelecekler arasında çirkin şekillere bürünmeler, atılmalar ve yere geçmeler olacaktır. Bu felâketler ilk önce zulmeden zalimlerin başına gelecektir. -
Çirkin şekil almalar, kıyafet değişiklikleri İle olabileceği gibi,,ilâhî nurun yüzlerden silinmesi ile de olur. Atma ve atılmalar çeşitli sifonlarla vuku bulabilir ve trafik kaaafarı da olabilir. Yere batıp göçmeler ise, zelzele ve seylâb musibetleri sayılabilir. Zulüm günahı başta gelen günah olduğu için, bu korkunç felâketler önce zalimin başına gelecektir.[948]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 484, /381
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru
Kıyamet, sıkıntıları
Mesh, maymun ve domuz suretine vd. tebdil
Zulüm / Zalim, zulmetmek
حدثنا أحمد بن يونس قال حدثنا عبد العزيز بن الماجشون قال أخبرني عبد الله بن دينار عن بن عمر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : الظلم ظلمات يوم القيامة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164676, EM000485
Hadis:
حدثنا أحمد بن يونس قال حدثنا عبد العزيز بن الماجشون قال أخبرني عبد الله بن دينار عن بن عمر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : الظلم ظلمات يوم القيامة
Tercemesi:
— îbni Ömer'den, Peygamber (Sallaîlahü Aleyhi ve Selîem) 'den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu :
«— Zulüm, kıyamet günü karanlıklardır.»[949]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 485, /382
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, ahvali
Zulüm / Zalim, zulmetmek
حدثنا مسدد وإسحاق قالا حدثنا معاذ قال حدثني أبى عن قتادة عن أبى المتوكل الناجي عن أبى سعيد عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : إذا خلص المؤمنون من النار حبسوا بقنطرة بين الجنة والنار فيتقاصون مظالم بينهم في الدنيا حتى إذا نقوا وهذبوا أذن لهم بدخول الجنة فوالذى نفس محمد بيده لأحدهم بمنزله أدل منه في الدنيا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164677, EM000486
Hadis:
حدثنا مسدد وإسحاق قالا حدثنا معاذ قال حدثني أبى عن قتادة عن أبى المتوكل الناجي عن أبى سعيد عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : إذا خلص المؤمنون من النار حبسوا بقنطرة بين الجنة والنار فيتقاصون مظالم بينهم في الدنيا حتى إذا نقوا وهذبوا أذن لهم بدخول الجنة فوالذى نفس محمد بيده لأحدهم بمنزله أدل منه في الدنيا
Tercemesi:
— Ebû Saîd, Resûlüllah (SailallohÜ Aleyhi ve Sellem) 'den rivayet ettiğine göre, Hazret! Peygamber şöyle buyurdu :
— Müminler ateşten kurtuldukları zaman, Cennet'le Cehennem arasındaki bir köprüde tutuklanırlar da, dünyada aralarında geçen zulümlerden Ötürü birbirlerinden hak alırlar, (aralarında kısasîaşırlar). Ne zaman ki, (günahlarından ödeşerek) temizlenir ve pâklaşırlarsa, ceunet'e girmelerine izin verilir. Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Allah'a yemin ederim! Onlardan her biri, Cennet'deki yerinde, dünyadaki yerinden daha selâmettedir.»[950]
Zalim ile mazlum, dünyada helâllaşrnadan âMrete göçerlerse, dünyada geçen haksızlıkların hesabına,,fca^yşgcaklardır. Orada mazlumun hakjq zp-limden alınacak ve aralarında ödeşme yapılarak gerçek adalet tecelli edecektir. Birbirlerine karşı hakların ödenmesi ve kalberden kinin silinmesi keyfiyeti özerinde çeşitli görüşler varsa da, kesinlik ifade etmediklerinden keyfiyeti Allah Tealâ'nın ilmine bırakmak en doğrusudur.
Bu hadîs-i şerîften de anlaşılıyor ki, zulüm büyük bir haksızlıktır ve onun hesabı verilmeksizin Cennet'e girmek olamaz.[951]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 486, /382
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, ahvali
Zulüm / Zalim, zulmetmek
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى عن بن عجلان عن سعيد بن أبى سعيد المقبري عن أبيه عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إياكم والظلم فإن الظلم ظلمات يوم القيامة وإياكم والفحش فإن الله لا يحب الفاحش المتفحش وإياكم والشح فإنه دعا من كان قبلكم فقطعوا أرحامهم ودعاهم فاستحلوا محارمهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164680, EM000487
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى عن بن عجلان عن سعيد بن أبى سعيد المقبري عن أبيه عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إياكم والظلم فإن الظلم ظلمات يوم القيامة وإياكم والفحش فإن الله لا يحب الفاحش المتفحش وإياكم والشح فإنه دعا من كان قبلكم فقطعوا أرحامهم ودعاهم فاستحلوا محارمهم
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«— Zulümden sakınınız; çünkü zulüm, kıyamet günü karanlıklardır. Kötü şeylerden de sakınınız; çünkü Allah kötü söyleyeni ve kötülüğe teşvik edeni sevmez. Bahillikten de sakınınız; çünkü o, sizden öncekileri sürükledi de akrabalık bağlarını kestiler ve onları, haram olan şeylerini helâl kabul etmeye götürdü.»[952]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 487, /383
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Aclân el-Kuraşî (Muhammed b. Aclân)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
Hz. Peygamber, sosyolojik tespitleri
Kıyamet, ahvali
Kötülük
Toplumsal Düzen, sosyolojik tespitler
Zulüm / Zalim, zulmetmek
حدثنا عبد الله بن مسلمة قال حدثنا داود بن قيس عن عبيد الله بن مقسم عن جابر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إياكم والظلم فإن الظلم ظلمات يوم القيامة واتقوا الشح فإنه أهلك من كان قبلكم وحملهم على أن سفكوا دماءهم واستحلوا محارمهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164682, EM000488
Hadis:
حدثنا عبد الله بن مسلمة قال حدثنا داود بن قيس عن عبيد الله بن مقسم عن جابر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إياكم والظلم فإن الظلم ظلمات يوم القيامة واتقوا الشح فإنه أهلك من كان قبلكم وحملهم على أن سفكوا دماءهم واستحلوا محارمهم
Tercemesi:
— Câbir, PeygambeT (Sallalkıhü Aleyhi ve Üeilem) 'den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«— Zulümden sakınınız; çünkü zulüm, kıyamet günü karanlıklardır, (felâketlere sebeptir). Bahillikten de sakınınız; çünkü o, sizden öncekileri helak etmiştir ve onları, kanlarını akıtmaya, haramlarını helâl kabul etmeye götürmüştür.»[953]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 488, /383
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ubeydullah b. Miksem el-Kuraşi (Ubeydullah b. Miksem)
3. Ebu Süleyman Davud b. Kays el-Kuraşi (Davud b. Kays)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
Hz. Peygamber, sosyolojik tespitleri
Kıyamet, ahvali
Toplumsal Düzen, sosyolojik tespitler
Zulüm / Zalim, zulmetmek
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد عن عاصم عن أبى الضحى قال اجتمع مسروق وشتير بن شكل في المسجد فتقوض إليهما حلق المسجد فقال مسروق لا أرى هؤلاء يجتمعون إلينا إلا ليستمعوا منا خيرا فإما أن تحدث عن عبد الله فأصدقك أنا وإما أن أحدث عن عبد الله فتصدقنى فقال حدث يا أبا عائشة قال هل سمعت عبد الله يقول : العينان يزنيان واليدان يزنيان والرجلان يزنيان والفرج يصدق ذلك أو يكذبه فقال نعم قال وأنا سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أجمع لحلال وحرام وأمر ونهى من هذه الآية إن الله يأمر بالعدل والإحسان وإيتاء ذي القربى قال نعم قال وأنا قد سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أسرع فرجا من قوله ومن يتق الله يجعل له مخرجا قال نعم قال وأنا قد سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أشد تفويضا من قوله يا عبادي الذين أسرفوا على أنفسهم لا تقنطوا من رحمة الله قال نعم قال وأنا سمعته
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164685, EM000489
Hadis:
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد عن عاصم عن أبى الضحى قال اجتمع مسروق وشتير بن شكل في المسجد فتقوض إليهما حلق المسجد فقال مسروق لا أرى هؤلاء يجتمعون إلينا إلا ليستمعوا منا خيرا فإما أن تحدث عن عبد الله فأصدقك أنا وإما أن أحدث عن عبد الله فتصدقنى فقال حدث يا أبا عائشة قال هل سمعت عبد الله يقول : العينان يزنيان واليدان يزنيان والرجلان يزنيان والفرج يصدق ذلك أو يكذبه فقال نعم قال وأنا سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أجمع لحلال وحرام وأمر ونهى من هذه الآية إن الله يأمر بالعدل والإحسان وإيتاء ذي القربى قال نعم قال وأنا قد سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أسرع فرجا من قوله ومن يتق الله يجعل له مخرجا قال نعم قال وأنا قد سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أشد تفويضا من قوله يا عبادي الذين أسرفوا على أنفسهم لا تقنطوا من رحمة الله قال نعم قال وأنا سمعته
Tercemesi:
— (115-s.) Ebu'd-Duha şöyle anlatmıştır:
— Mesrûk ile Şuteyr îbni Şekil Mescid'de birleştiler. Mescidin çevrelerinde bulunanlar,,dağılıp &u ikisi etrafında toplandılar. Mesrûk dedi ki:
— Görüyorum, fşü etrafımızda toplananlar ;bizden hayırlı söz dinlemek istiyorlar; ya sen Abdullah'dan hadîs rivayet' et de beri seni tasdik edeyim, ya ben Abdullah'dan rivayet edeyim de sen beni tasdik et. Şuteyr İbni Şekil:
— Sen anlat, ey'Ebû Âişe (Mesrûk)! dedi. Mesrûk:
— Abdullah'ın : «Gözler zina eder, eller zina eder, ayaklar zina ederler; fere, ya bu hareketi tasdik eder, ya tekzîb eder.» dediğini işittin mi? dedi. Şuteyr: .
— Evet, dedi. Mesrûk, ben de ondan işittim, dedi. Mesrûk:
— Abdullah'ın: «Kur'ân'da helâl ile haramı, emirle yasağı bir arada tophyan şu — Gerçekten Allah adaletle, ihsanla ve yakınlara vermekle emreder = âyetinden daha toplu bir âyet yoktur.» dediğini işittin mi? dedi.
Şuteyr :
— Evet, dedi. Mesrûk, ben de ondan işittim, dedi. Mesrûk:
— Abdullah'ın şöyle dediğini işittin mi : «Kur'ân'da = AUah'dan korkan kimse için, Allah çıkış ve kurtuluş yolu yaratır — sözünden daha çaouK ieranıiK veren Kurtıaug âyeti yoktur.» £uıeyr:
— Evet, dedi. Mesrûk, ben de ondan işittim, dedi. Mesrûk:
— Abüuiıan'ın şöyıe dediğini işittin mı.': «= fcy nensıerıne kargı, (günah işlemekle) üactai ağmış Kullarım! Alian'ın raumeıınaen umıdı *ea-meyinız = âyetinden dana çolt teveKKÜl iiaae eaer Dır ayet
yoktur.» Şuteyr:
— Evet, üedi. Mesrûk, ben de ondan işittim, dedi.[954]
Gözler bakmakla, eller dokunmakla ve ayaklar kötülüğe yürümekle haram işlerler, zina ederler. Bunlar zinanın başlangıcı sayılırlar, zinayı hazırlayan sebepler olurlar. Fenalığı hazırlayıcı olan bu vasıtalara ya, ti len (fercın) iştîrai olur, ya da Allah Korkusundan fi lî tecavüz olmaz. Allah korkusu ile geri çetcilen kimse, küçük günah işlemiş olur ve tevbe ile mağfireti umulur. Fakat Allah korkusu ile sakınma olmazsa, hem zinayı hazırlayıcı sebepler, hem de fiil büyük günah, kebîre olurlar. Fiilden aciz kalıp da, yani imkân bulamayıp da hazırlayıcı sebeplerle yetinen ve zevKİenen yine büyÜK günah İşlemiş sayılır.
Nahl sûresi 90. âyet-i kerîmenin delâlet ettiği mana, kısa ve özlü olarak helâl ile haramı, emirle yasağı ihtiva etmektedir. Çünkü adalet, başkasına tecavüz etmemek, haramdan sakınmak ve helâl şeyleri, kendi yerlerine koymaktır. İhsan da, bir şeyi güzel yapmak, onu yerli yerine koymak demektir. O halde adalet ve ihsan ile emretmek, helâl şeyleri emretmek ve haram olan şeyleri yasaklamak olur.
Dünya ve âhiret kederlerinden kurtulmaya vesile olan hal, takva halidir. Takva sahibi kimse, ihlâs sahibi olup, Allah'ın emirlerine bağlı kalan ve yasaklarından sakınandır. Böyle kimseyi Allah, hem dünyada, hem de âhİ-rette korur ve kurtarır. Talâk sûresinin 2. âyet-i kerimesi bunu ifade etmektedir.
Beşerî imkânları kullandıktan sonra işleri Allah'a bırakmak ve Allah -dan ümid kesmemek hususunda kullara en ziyade tevekkülü müjdeleyici âyet-İ kerîme, Zümer sûresinin metinde geçen 53. âyetidir.
Metin, taşıdığı mana itibariyle haksızlık ve zulümle ilgili bulunduğundan «Zulüm» bölümünde zikredilmiştir.[955]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 489, /384
Senetler:
()
Konular:
Kur'an, Ayet Yorumu
Zina, zina çeşitleri