حدثنا موسى قال حدثنا عبد العزيز قال حدثنا حصين عن سعد بن عبيدة عن أبي عبد الرحمن السلمي قال سمعت عليا رضي الله عنه يقول : بعثني النبي صلى الله عليه وسلم والزبير بن العوام وكلانا فارس فقال انطلقوا حتى تبلغوا روضة كذا وكذا وبها امرأة معها كتاب من حاطب إلى المشركين فأتونى بها فوافيناها تسير على بعير لها حيث وصف لنا النبي صلى الله عليه وسلم فقلنا الكتاب الذي معك قالت ما معي كتاب فبحثناها وبعيرها فقال صاحبي ما أرى فقلت ما كذب النبي صلى الله عليه وسلم والذي نفسي بيده لأجردنك أو لتخرجنه فأهوت بيدها إلى حجزتها وعليها إزار صوف فأخرجت فأتينا النبي صلى الله عليه وسلم فقال عمر خان الله ورسوله والمؤمنين دعني أضرب عنقه وقال ما حملك فقال ما بي إلا أن أكون مؤمنا بالله وأردت أن يكون لي عند القوم يد قال صدق يا عمر أو ليس قد شهد بدرا لعل الله أطلع إليهم فقال اعملوا ما شئتم فقد وجبت لكم الجنة فدمعت عينا عمر وقال الله ورسوله أعلم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164496, EM000438
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا عبد العزيز قال حدثنا حصين عن سعد بن عبيدة عن أبي عبد الرحمن السلمي قال سمعت عليا رضي الله عنه يقول : بعثني النبي صلى الله عليه وسلم والزبير بن العوام وكلانا فارس فقال انطلقوا حتى تبلغوا روضة كذا وكذا وبها امرأة معها كتاب من حاطب إلى المشركين فأتونى بها فوافيناها تسير على بعير لها حيث وصف لنا النبي صلى الله عليه وسلم فقلنا الكتاب الذي معك قالت ما معي كتاب فبحثناها وبعيرها فقال صاحبي ما أرى فقلت ما كذب النبي صلى الله عليه وسلم والذي نفسي بيده لأجردنك أو لتخرجنه فأهوت بيدها إلى حجزتها وعليها إزار صوف فأخرجت فأتينا النبي صلى الله عليه وسلم فقال عمر خان الله ورسوله والمؤمنين دعني أضرب عنقه وقال ما حملك فقال ما بي إلا أن أكون مؤمنا بالله وأردت أن يكون لي عند القوم يد قال صدق يا عمر أو ليس قد شهد بدرا لعل الله أطلع إليهم فقال اعملوا ما شئتم فقد وجبت لكم الجنة فدمعت عينا عمر وقال الله ورسوله أعلم
Tercemesi:
— Ebu Abdurrahman Es-Sülemî'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Hazreti Ali (Radiyallahu anh) 'in şöyle dediğini dinledim:
— Ben ve Zübeyr: İbnu'l-Avvam ikimiz de atlı olduğumuz halde, Peygamber (SallaliahüAleyhi ve Sefam),, bizi (Mekke'ye doğru) gönderip dedi ki:
— Gidin, tâ falan bahçeye ulaşıncaya kadar... Orada bir kadın vardır ki, kendisinde Hatıb İbni Ebi Belta'a tarafından Mekke müşriklerine yazılmış bir mektup var. (O mektupla Mekke'yi feth edeceğimizi müşriklere haber vermektedir.) Onu bana getirin.»
Ona, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) vasfettiği şekilde bir deve üzerinde giderken kavuştuk. O kadına dedik ki:
— Beraberindeki mektubu ver. O :
— Bende mektup yoktur, dedi. Biz, kadını ve devesini aradık, (bulamadık). Arkadaşım dedi ki:
— Bilemiyorum, (ne yapalım). Ben dedim ki:
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hata. etmemiştir^ Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, muhakkak surette (ey hanım), senin elbiselerini çıkaracağım, yahut mektubu çıkarırsın.
Bunun üzerine kadın, giydiği yün şalvarının kemerine eliyle abanarak mektubu çıkardı. Biz de Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e döndük. Hazreti Ömer şöyle dedi: (Bu adam = Hatıb îbni Ebi Balta'a).
— Allah'a ve onun Peygamberine ve müminlere hıyanet etmiştir, (bu münafıktır), bırak beni, boynunu vurayım.
Peygamber, Hatıb'a sordu:
«— Bu işi yapmaya seni sevk eden ne?» Adam dedi ki:
— Bende nifak yok, ben ancak Allah'a imân eden bir kimseyim. Mekke'deki akrabalarım yanında taraftarım olsun, kasdmda bulundum. Peygamber;
«— Doğru söylemiştir ey Ömer! Bu adam Bedir savaşında bulunmadı mı? Allah o savaşta bulunanların haline muttali olması gereği Ue olur ki şöyle buyurur: İstediğinizi yapın, size Cennet vacib olmuştur.»
Bunun üzerine Hazreti Ömer'in gözleri yaşardı ve:
— Allah ve Resulü daha iyi bilir, dedi.[858]
Peygamber (Sallaîlahü Aleyhi ve Sell&m) hicretin sekizinci yılında Mekke'yi fethetmeye karar verip savaş hazırlıklarına girişince, harekâtın gayet gizli cereyan etmesini ve Kureyş'in bundan haberdar olmamasını temin için tedbirler almıştı. Bu hususta Allah'a dua etmişti. İşte bu esnada ashabdan Hâttb Ibni Ebi Belta'a, Mekke'de bulunan Müslüman akrabası müşriklerden zarar görmesinler diye müşriklere bir taviz olarak savaş hazırlığını bildiren bir mektup yazdı ve S a re adındaki bir kadınla Mekke'ye göndermeye koyuldu.
Nihayet mektup ele geçirilip Hz. Peygamberin huzuruna getirilince, Hazreti Ömer:
«— Ya Resûlâllah! İzin ver, şu münafıkın boynunu vurayım!» demişse de, Bedir savaşında bulunmasına hürmet olarak bu kabahatini Peygamber bağışlamıştı. Bu hâdise üzerine şu âyet-i kerîme nazil oldu :
*— Ey imân edenler! Düşmanlarımı ve düşmanlarımızı dostlar edinmeyin. Siz, onlara (mektupla bağlılık ve) sevgi yo llu yorsun uz; halbuki onlar, Kur'ân'dan sise geleni inkâr ettiler. Kabbiniz olan Allah'a imân ediyorsunuz diye, sizi ve Peygamberi (Mekke'den) çıkarıyorlardı. Eğer sizler benim yolumda ve rızam uğrunda cihad için (Mekke'den Medine'ye) çıktı-mzsa, (düşmanlarımı ve düşmanlarınızı dost edinmeyin). Siz sevgi göstererek onlara sır veriyorsunuz; halbuki ben, sizin gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da hep bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, artık hak yolun ortasında sapıtmıştır.»
Bu âyet-i kerîme, H â 11 b 'in iman ehlinden olduğunu böylece ispat etmiştir.
Hâtıb, daha önce hicretin alttncı yılında Hz. Peygamber tarafından İskenderiye'deki Rum Meliki Mukavkıs'e elçi gönderilmişti. M u k a v -k ı s'in takdim ettiği Mariye-i Kıptıyye İle diğer hediyeleri Hz. Peygambere getirmişti. Hicretin 30. yılında altmış beş yaşında olduğu haİ-de vefat etti ve cenazesi Hz. Osman tarafından kılındı. Allah ondan razı olsun. Netice olarak, herhangi bir tevile saparak bir kimseye «Münafık» diye hitab etmek doğru değildir, hatalıdır.[859]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 438, /350
Senetler:
()
Konular:
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
İhanet, İhanetin cezası
Muhbir, Ajan, muhbirlik, ajanlık yapma
Siyer, Bedir harbine katılan sahabiler
Yazı, Yazışma, Hz. Peygamber döneminde yazışma,
حدثنا أبو حفص بن على قال حدثنا أبو عاصم قال حدثنا عمرو بن وهب الطائفي قال حدثنا غطيف بن أبى سفيان أن نافع بن عاصم أخبره أنه سمع عبد الله بن عمرو قال لابن أخ له خرج من الوهط أيعمل عمالك قال : لا أدري قال أما لو كنت ثقفيا لعلمت ما يعمل عمالك ثم التفت إلينا فقال ان الرجل إذا عمل مع عماله في داره وقال أبو عاصم مرة في ماله كان عاملا من عمال الله عز وجل
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164526, EM000448
Hadis:
حدثنا أبو حفص بن على قال حدثنا أبو عاصم قال حدثنا عمرو بن وهب الطائفي قال حدثنا غطيف بن أبى سفيان أن نافع بن عاصم أخبره أنه سمع عبد الله بن عمرو قال لابن أخ له خرج من الوهط أيعمل عمالك قال : لا أدري قال أما لو كنت ثقفيا لعلمت ما يعمل عمالك ثم التفت إلينا فقال ان الرجل إذا عمل مع عماله في داره وقال أبو عاصم مرة في ماله كان عاملا من عمال الله عز وجل
Tercemesi:
Abdullah ibni Amr'in, (Tâifde)Veht mevkiinden çıkıp gelen kendi kardeşine şöyle dediği işitilmiştir :
«îşçilerin çalışıyor mu? O, bilmiyorum, dedi. Abdullah ibni Amr:
— Eğer Sakıf kabilesinden olaydın, işçilerinin ne yaptığını bilirdin, dedi. Sonra Abdullah ibni Amr bize döndü ve şöyle dedi:
— însan kendi yerinde (Ebu Asım da bir defasında: Malında, dedi) işçileriyle beraber çalıştığı zaman, Azîz ve Celîl olan Allah'ın işçilerinden bir işçi olur, Allah'ın rızasını kazanır.»[876]
Burada hadîs, Hazretİ Peygambere kadar yökseltilmiyorsa da kendisinden rivayet edilen zat ashab-ı kiramdan en çok hadîs rivayeti İle meşhur bulunan Abdullah İbni Amr 'dır.
A b d u I I a h 'in künyesi Ebu Muhammed olup, Kureyş'lİdır ve babası Amr Ibnİ'l-As 'dan önce İslâm'ı kabul etmiştir. Hazreti Peygamberin mübarek ağızlarından işittiğini yazmak özere Peygamberden izin istemiş ve kendisine izin verildikten sonra pek çok hadîs-İ şerîf yazmıştır. Ebu Hüreyre hazretleri, Abdullah ibni Amr'-in kendisinden daha fazla hadîs ezberlediğini itiraf etmiş ve bunun sebebini de, hadîsleri yazmış olmasına bağlamıştır.
Abdullah, Şam fethine babası Üe katılmış ve Yermük seferinde de babasının (Amr ibni'l-As'ın) sancaktarlığını yapmıştır. Sıffîn vak'asma yine babası ile katılmışsa da, Hz. Alî 'ye karşı silâh kullanmamıştı. 63 hicret yılında vefat etmiştir. Vefat yeri ihtilaflıdır. Mısır, Mekke ve Taif olarak gösterilir. Burada gecen hâdise Taifle ilgili olduğu için Taifte ölmüş olması İhtimali daha kuvvetlidir. Zira «Veht» denilen yer, Taif civarındadır ki, Taif baö ve bahçeleriyle, akar sufariyfe ön salmış havası gayet mutedil bîr yerdir. Sakîf kabilesi de bu bölgenin yerlilerini teşkil eder. Bahçe ve ziraat işleriyle meşgul oldukları için, Abdullah îbni Amr kardeşine:
«— Eğer Sakîf kabilesinden olaydın, işçilerinin ne yaptığını bilirdin, fonlarla çalışır, durumlarına vakıf olurdun)» demiştir. Bundan anlaşılıyor ki, Sakîf kabilesi işçileriyle beraber çalışan gayretli kimselerdi.
Hadîs-i şerîfîn ruhunu teşkil eden :
«— İnsan işçileriyle beraber kendi arazisinde veya malmcfa çaKşttğı zaman, Allah'ın işçilerinden bîr işçi olur...» sözünde şu hikmetler vardır:
1— Patron-işçi münasebetlerinde beraberlik ve işte ortaklık husule gelmekle İşte eşitlik olur.
2— İşçileriyle işi başında bulunan kimsenin is randımanı yöksek olur.
3— İş sonucu elde edilecek mamullerde kalite üstünlüğü bulunur.
4— Patron ve işçi arasındaki yakınlıktan sevgi ve kardeşlik bağları kuvvetlenmiş olur ve topyekûn çalışma husule gelir.
İşte bu faydalarından dolayıdır ki, işçisi ile çalışan kimse, Allah'ın işçilerinden biri gibi olur. Allah'ın rızası yolunda çalışmış bulunur ve bundan da sevab kazanır.[877]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 448, /359
Senetler:
()
Konular:
Kazanç, Emeği ile geçinmek
حدثنا عبد الرحمن بن المبارك قال حدثنا حماد بن زيد عن سلم العلوي عن أنس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم قل ما يواجه الرجل بشيء يكرهه فدخل عليه يوما رجل وعليه أثر صفرة فلما قام قال لأصحابه لو غير أو نزع هذه الصفرة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164493, EM000437
Hadis:
حدثنا عبد الرحمن بن المبارك قال حدثنا حماد بن زيد عن سلم العلوي عن أنس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم قل ما يواجه الرجل بشيء يكرهه فدخل عليه يوما رجل وعليه أثر صفرة فلما قام قال لأصحابه لو غير أو نزع هذه الصفرة
Tercemesi:
— Enes'deiTrivayet edildiğine göre» şöyle demiştir: — Peygamber (Saltaliahü Aleyhi ve Seltem), insanda hoşlanmadıkları bir şeyi görünce onu karşılarına almazlardı, (ona hitap ederek mahcup bırakmazlardı). Bir gün bir adam Peygamberin yanına girdi, üzerinde za-feran sanlığı izi vardı. Adam kalkınca, (işine gidince) Peygamber ashabına şöyle dedi:
«— Keski bu sarılığı ve kokusunu gidereydi, yahut izini çıkara ydi.»[856]
Peygamber Efendimiz, huzurlarına gelen adamın özerinde bulunan zaferan lekesiyle kokusundan hoşlanmadıkları halde ona, yüzüne karşı git, temizlendikten sonra gel, dememişler; ancak adam ayrıldıktan sonra haÜnden hoşlanmadıklarını ifade buyurmuşlardır. Bununla beraber, E bu D a v u d 'un rivayetinde, adamo :
«— Git, temizlendikten sonra gel.»
Şeklinde tesbit edilmiştir. Böyle olunca, yüze karşı söyleyişleri nadir olan hallerden biri sayılır.[857]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 437, /350
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, hataları düzeltmesi
Hz. Peygamber, hoşlanmadığı şeye karşı tavrı
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Süslenme, sarı renk elbise, saçı sakalı sarıya boyamak
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن عبد الله بن دينار عن عبد الله بن عمر أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : أيما رجل قال لأخيه كافر فقد باء بها أحدهما
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164500, EM000439
Hadis:
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن عبد الله بن دينار عن عبد الله بن عمر أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : أيما رجل قال لأخيه كافر فقد باء بها أحدهما
Tercemesi:
— Abdullah İbni Ömer'den; Resûlüllah (SaUallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
«— Hangi adam, kardeşine kâfir derse, bu söz ikisinden lirini küfre götürmüştür.»[860]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 439, /353
Senetler:
()
Konular:
Hakaret, müslümanı kafirlikle itham etmek ve ona hakaret etmek
حدثنا سعيد بن داود قال حدثنا مالك أن نافعا حدثه أن عبد الله بن عمر أخبره : أن رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا قال للآخر كافر فقد كفر أحدهما إن كان الذي قال له كافرا فقد صدق وإن لم يكن كما قال له فقد باء الذي قال له بالكفر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164503, EM000440
Hadis:
حدثنا سعيد بن داود قال حدثنا مالك أن نافعا حدثه أن عبد الله بن عمر أخبره : أن رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا قال للآخر كافر فقد كفر أحدهما إن كان الذي قال له كافرا فقد صدق وإن لم يكن كما قال له فقد باء الذي قال له بالكفر
Tercemesi:
— Resûlüllah (SaUallahü Aleyhi ve Sellem) 'in şöyle buyurduğunu Abdullah îbni Ömer haber vermiştir:
«— Bir kimse diğerine, kâfir dediği zaman, bu ikisinden biri kâfir olur : Eğer dediği kimse kâfir ise, adam doğru söylemiştir; yok eğer ona dediği gibi değilse, ona söylediği küfür sözü kendine döner, (söyleyen kâfir olur).»[861]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 440, /353
Senetler:
()
Konular:
Hakaret, müslümanı kafirlikle itham etmek ve ona hakaret etmek
حدثنا عبد الله بن سعيد قال حدثنا سعيد بن منصور قال حدثنا إسماعيل بن زكريا عن عمرو بن قيس الملائي عن المنهال عن سعيد بن جبير عن بن عباس : في قوله عز وجل وما أنفقتم من شيء فهو يخلفه وهو خير الرازقين قال في غير اسراف ولا تقتير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164511, EM000443
Hadis:
حدثنا عبد الله بن سعيد قال حدثنا سعيد بن منصور قال حدثنا إسماعيل بن زكريا عن عمرو بن قيس الملائي عن المنهال عن سعيد بن جبير عن بن عباس : في قوله عز وجل وما أنفقتم من شيء فهو يخلفه وهو خير الرازقين قال في غير اسراف ولا تقتير
Tercemesi:
— (103-s.) îbni Abbas, Aziz ve Yüce olan Allah'ın: «— Her neyi hayra harcarsanız, Allah onun arkasından karşılığını (mükâfatını) verir; O rızık verenlerin en hayırlısıdır.» âyet-i kerîmesin-deki harcamayı, israf etmeksizin ve büsbütün kıcmaksızm diye tefsir etmiştir. (Sebe'e Sûresi, Âyet: 39)[866]
Yemede ve giymede, ev ihtiyaçlarında ve bütün harcamalarda ihtiyaç miktarını aşmayacak şekilde malı ve parayı kullanmak mubahfsr. Zaruret ve İhtiyaç miktarından fazla olarak lükse, tezyinata ve gösterişe kaçmak israftır. Böyle harcamalar yasak kısmına girerler.
Hayır yollarına yapılan harcamalar ne kadar fazla olursa olsun, israf sayılmaz; ancak kenefi ihtiyacını karşılayacak kadar mal ayırmak ve bulundurmak İcab eder, başkasına ihtiyaç duyulmasın diye...
Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
«— Elini boynuna bağlı kılma (cimir olma) ve büsbütün de onu açıp israf etme ki, sonra kınanmış olursun, eli boş açıkta kalırsın.» (İsra Sûresi, Âyet: 22)[867]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 443, /356
Senetler:
()
Konular:
İnfak, Tasadduk, infak kültürü
Kur'an, Ayet Yorumu
Sadaka, malın tamamının sadaka olarak verilmesi
حدثنا عارم قال حدثنا هشيم قال حدثنا حصين عن عكرمة عن بن عباس المبذرين قال : المبذرين في غير حق
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164515, EM000445
Hadis:
حدثنا عارم قال حدثنا هشيم قال حدثنا حصين عن عكرمة عن بن عباس المبذرين قال : المبذرين في غير حق
Tercemesi:
— (105-s.) tbni Abbas'dan rivayet edildiğine göre:
«— Saçıp savunanlardan murad, hak olmayan yere harcama yapanlardır, dedi.»[870]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 445, /357
Senetler:
()
Konular:
İsraf, İsraf etmek
حدثنا قبيصة قال حدثنا سفيان عن سلمة عن مسلم البطين عن أبى العبيدين قال : سألت عبد الله عن المبذرين قال الذين ينفقون في غير حق
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164514, EM000444
Hadis:
حدثنا قبيصة قال حدثنا سفيان عن سلمة عن مسلم البطين عن أبى العبيدين قال : سألت عبد الله عن المبذرين قال الذين ينفقون في غير حق
Tercemesi:
— (104-s.) Ubey'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«— Abdullah'a (İbni Mes'ud'a) saçıp savuranlardan sordum. Şöyle cevap verdi :
— Hak olmayan (meşru bulunmayan) yere harcayanlardır.»[868]
Allah'ın haram, ve yasak kıldığı yerlere yapılan bütün harcamalar meşru olmadığı için, bu gibi yerlere sarf edilen paralar ve yapılan yatırımlar İsrafın en kötüsüdür. Çünkü hem haram şeyler ihya edilerek takviye edilmiş olur, hem de mal elden çıkararak asıl ihtiyaçlar yüz üstü kalmış olur. Ferdlerdeki israf hastalığı cemiyete sirayet eder ve sefahat baş göstererek iktisadî çöküntü meydana gelir.[869]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 444, /357
Senetler:
()
Konular:
İsraf, İsraf etmek
حدثنا عبد الله بن يوسف قال حدثنا الليث قال حدثنا بن عجلان عن زيد بن أسلم عن أبيه قال كان عمر يقول على المنبر : يا أيها الناس أصلحوا عليكم مثاويكم وأخيفوا هذه الجنان قبل أن تخيفكم فإنه لن يبدو لكم مسلموها وإنا والله ما سالمناهن منذ عاديناهن
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164518, EM000446
Hadis:
حدثنا عبد الله بن يوسف قال حدثنا الليث قال حدثنا بن عجلان عن زيد بن أسلم عن أبيه قال كان عمر يقول على المنبر : يا أيها الناس أصلحوا عليكم مثاويكم وأخيفوا هذه الجنان قبل أن تخيفكم فإنه لن يبدو لكم مسلموها وإنا والله ما سالمناهن منذ عاديناهن
Tercemesi:
— (106-s.) Hazret! Ömer'in minberde şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
«— Sizi barındıran evlerinizi düzgün yapınız ve şu (zararlı) yılanları korkutunuz, (onlarla mücadele ediniz, evlerinize girebilecek bir kapı bulmasınlar). Bu hareketiniz onların sizi korkutmasından (ve size zarar vermesinden) önce olsun. Bu yılanların size selâmet vereni asla ortada yoktur. Allah'a yemin olsun ki, biz onlara düşmanlık edeliden beri onlarla arayı düzeltmiş değiliz. (Öteden beri onların insanlara düşmanlığı mevcuttur, zararları devamlı, olacaktır).»[871]
Yılan öldürme konusunda merfu olarak Ebu Davud şu hadîs-i şerifi tespit etmiştir:
«— Biz yılanlarla savasah beri aramızda anlaşma olmamıştır. Onlardan korkarak herhangi birisi öldurmeyip terk eden bizim yolumuzda gidenlerden değildir.»[872]
İnsanlarla yılanlar arasında savaş ezelden beri mevcut olan tabiî bir haldir. Düşmanlık devamlı olduğu için onlara güvenmek ve emin olmak yoktur; mücadele ederek onları öldürmek ve zararlarından korunmak icab eder. Bu mücadeleyi yapmayan veya yılandan korkarak onu ke'ndr haline bırakan, Hz. Peygamber'in takip ettiği yolu terk etmiş sayılır. Bu ifadeden zararlarının büyüklüğü anlaşılmaktadır. Yılanların çoğalması, insanların zehirlenmelerine ve ölümlerine sebep teşkil edeceğinden buna meydan bırakılmamalıdır. İşte bu mücadelenin başında da evleri düzgün yapmak geliyor. Yılanların ve haşaratın evlere girememeleri için hiç bir delik ve gedik bırakmamayı ve binaları düzgün yapmayı Hz. Peygamber Efendimiz emretmektedirler, ilk korunma çaresine baş vurulduktan sonra meydana çıkacak yılanların öldürülmesi suretiyle de onların zararından kurtulma yolunu göstermişlerdir.[873]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 446, /358
Senetler:
()
Konular:
Hayvanlar, Yılanları öldürmek
Hayvanlar, zararı
حدثنا عبد الله بن موسى عن إسرائيل عن أبى إسحاق عن حارثة بن مضرب عن خباب قال : إن الرجل ليؤجر في كل شيء ، إلا البناء
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164523, EM000447
Hadis:
حدثنا عبد الله بن موسى عن إسرائيل عن أبى إسحاق عن حارثة بن مضرب عن خباب قال : إن الرجل ليؤجر في كل شيء ، إلا البناء
Tercemesi:
— Habbab'dan, şöyle dediği rivayet edilmiştir :
«— İnsana her yaptığı şeyden mükâfat (sevab) verilir; ancak binadan dolayı verilmez.»[874]
Ebu Davud, Enes İbni Malik'ten merfu'an naklettiği ha-dîs-i şerîfte Hz. Peygamber şöyle buyuruyor:
«— Her yapılan bina sahibine bir vebaldir; ancak muhtaç olduğu müstesnadır.»
İhtiyaç kadar bina inşaatı yapılmalıdır.
Bu hadîs-i şeriflerin -taşıdığı büyük hikmetler bugün bir mucize olarak önümüzde müşahade edilmektedir. Bilhassa büyük şehirlerde ellerine çeşitli yollarla büyük imkânlar geçirenlerin ihtiyaçlarından kat kat üstün lüks ve konforu ölçülemeyecek şekilde milyonlar değerinde daire ve apartmanları işgal etmeleri, iktisadî düzenin bozulmasına, sınıf farklarının doğmasına amil olmaktadır. Yeryüzündeki çekişmeler ve düşmanlıklar hep bu anlayış ve uygulamalardan ileri gelmektedir. İslâm'ın ruhuna ve ahlâkına dönmedikçe önü alınamayacak büyük felâketler daima mukadderdir. Komünizmin gelişme istîdatı gösterdiği bölgeler, bu maddî farkların en ziyade çoğaldığı memleketlerdir; saten maddenin hâkim olmaya başladığv yerlerde de maneviyat ve ahlâk azalmış ve mahkûm olmuş olur. Mâriâ maddeye hakimiyetini yitirince, madde maneviyatı esareti altına alır. Böylece sırf maddeciliğin hâkim olduğv diktai rejim ve idareler kurulur; dünya zindana dönüp âhiret hüsran olur.
Böyle vahim durumlara düşmemek için, Müslümanlaradüsen vazife mana ve maneviyat hakimiyeti kurma yolunda çalışmaktır. Camilerin bite sade bir şekilde yapılmasını, tezyinattan kaçınılmasını ve ihtiyaçları karşılayabilecek şekilde inşa edilmelerini dinimiz bize emrediyor. Binalarda yarışma-mayı, birbirinden yüksele apartmanlar kuryimamasinı ve böylece komşunun ışığına ve rüzgârına engel verilmemesini tavsiye ediyor. Yalnız kendi menfaatini ve yaşayışını düşünenlerin çoğaldığı beldeler, her türlü fenalığa kapılarını açmış bulunurlar. Bugün memleketimizde zarurî ihtiyacın dışında gösterişle tezyinata kaçarak çift çift minareler, kubbeler ye işlemeler, çeşitli boyaVr ve renklerle înşâ tedilen camilerin maddî değerleri milyarları aşarken, İslâm kültürüne ve,ahlâkî kalkınmaya, ilim v^ fikir adaniı yetiştirmeye gayret sarfedilmeyîşi, yatırım yapılmayışı ve bu ihtiyacın duyulmaması en büyük kayıbımızdır. Bu hal de maddenin manaya hakimiyetidir. Millete ve dine hizmet aşkı ile çırpınan nice fakir ve muhtaç talebeler vardır ki, kendilerine bir yardımcı bulamıyorlar, kendilerini yükseltecek imkânlara Taslamıyorlar. Her zengin kendi imkânlarına göre İlkokuldan itibaren İhtisasına kadar üç beş fakir ve dirayetli çocuğun eğitimini üzerine almış bulunsa, en büyük hizmeti işlemiş olacağından, en büyük âhiret sevabını da kazanmış olur. Yeterki niyet islâm'a ve mîllete hizmet olsun; İslâm ahlâkını gerçekleştirme gayesini taşısın.
H a b b a b kimdir? :
Ebu Abdullah künyesi ile tanınan H a b ba b'm babası Erett1-dir. Habbab ibni Erett diye şöhret bulmuştur. Cahİliyyet devrinde esir edilerek Mekke'de satılmış ve Om mü En m ar adındaki bir kadın tarafından satın alınarak azad edîlmfşti. Kılıç İmal eden ünlü bİr usta idi. Huza'a kabilesinden olduğu söylenir. İlk İslâm'ı kabul eden altı kişinin altıncısı olmuştb. İslâm dinine girdiğini ilk açıklayan Habbab olmuştur. Mekke de müşrikler tarafından çok acıklı bir şekilde azab edilenler arasında bulunuyordu. Bir gün Hz. Ömer, Habbab'a sordu:
«— Allah yolunda nasıl bîr güçlükle karşılaştın?»
O şöyle cevap verdi:
«— Ey mühimlerin Emîri! Benîm için ateş yakıldı. Oyleki bu yatölüh ateşi vücudumdaki yağlar söndürmüştü.»
Allah yolunda ilk hicret eden Müslümanlardan (Müstaz'afîn'den) dır.
Bedir savaşında ve ondan sonraki diğer bütün savaşlarda bulunmuş; ve sonra Küfeye geçerek orada 63 yaşında olduğu halde hicretin 37. yılında vefat etmiştir. Rivayete göre hastalığı çok şiddetli olmuştu. Bu tzdı-rabını ifade için şöyle demişti :
«— Eğer Resûlüllcıh (SaUallahü Aleyhi ve Sellem) bize, ölümü istemeyi yasaklamıyaydı, ben Ölümü isteyecektim.»
Hazreti A I i (Radiyalîahu anh) Sıffîn savaşından dönüşünde kabrine uğramış ve şöyle demişti :
— Allah Habbab'a rahmet etsin! Gönlü ile Müslüman oldu, istiyerek hicret etti, mü carı İd olarak yaşads ve muhtelif belâlarla karşılaştı. Elbette Aİİah onun mükâfaîtn: zayi etmİyecektir. .
Peygamber Efendimizden hadîsler rivayet etti. Kendisinden de Ebu U m a m e, kendi oğlu Abdullah, Ebu Ma'mer, Kaysibni Ebu Haz,i m ve Mesrûk gibi zevat rivayet etmişlerdir. Allah ondan ve butun ashabdan razı olsun.[875]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 447, /358
Senetler:
()
Konular:
Bina Yapmakta Hayır Olmadığı