حدثنا مسدد قال حدثنا عبد الواحد قال حدثنا ليث عن طاوس عن بن عباس أظنه رفعه شك ليث قال : في بن آدم ستون وثلاثمائة سلامى أو عظم أو مفصل على كل واحد في كل يوم صدقة كل كلمة طيبة صدقة وعون الرجل أخاه صدقة والشربة من الماء يسقيها صدقة وإماطة الأذى عن الطريق صدقة
Açıklama: Burada râvî, sözü söyleyenin "küçük kemik, kemik, eklem" kelimelerinden hangisini söylediğine dair şüphe etmektedir. Fakat burada hangi kelimenin kullanıldığını tespit etmenin pratikte bir önemi yoktur. Zira amaç, insan bedenini oluşturan parçaların sayısı hakkında tıbbî/ilmî bir bilgi vermek değildir. Bilakis amaç, büyük bir rakam kullanarak bedeni oluşturan parçaların çokluğuna dikkat çekmek ve her bir parçanın karşılığının çeşitli sadakalarla ödenmesi gerektiğine vurgu yapmaktır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164451, EM000422
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا عبد الواحد قال حدثنا ليث عن طاوس عن بن عباس أظنه رفعه شك ليث قال : في بن آدم ستون وثلاثمائة سلامى أو عظم أو مفصل على كل واحد في كل يوم صدقة كل كلمة طيبة صدقة وعون الرجل أخاه صدقة والشربة من الماء يسقيها صدقة وإماطة الأذى عن الطريق صدقة
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona Abdülvahid, ona Leys, ona Tâvus, ona İbn Abbâs nakletti. (Leys, 'Zannediyorum İbn Abbâs bu sözü Hz. Peygamber'e İsnad etti' diyerek şüphe etmiştir): “İnsanoğlunda üç yüz altmış küçük kemik -yahut kemik ya da eklem- vardır. Bunlardan her biri için her gün bir sadaka vermek gerekir. Her güzel söz sadakadır. Kişinin Müslüman kardeşine yardım etmesi sadakadır. İçirdiği bir miktar su sadakadır. Sıkıntı veren şeyi yoldan kaldırıp atmak sadakadır.”
Açıklama:
Burada râvî, sözü söyleyenin "küçük kemik, kemik, eklem" kelimelerinden hangisini söylediğine dair şüphe etmektedir. Fakat burada hangi kelimenin kullanıldığını tespit etmenin pratikte bir önemi yoktur. Zira amaç, insan bedenini oluşturan parçaların sayısı hakkında tıbbî/ilmî bir bilgi vermek değildir. Bilakis amaç, büyük bir rakam kullanarak bedeni oluşturan parçaların çokluğuna dikkat çekmek ve her bir parçanın karşılığının çeşitli sadakalarla ödenmesi gerektiğine vurgu yapmaktır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 422, /341
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Leys b. Ebu Süleym el-Kuraşi (Leys b. Eymen b. Züneym)
4. Ebu Bişr Abdülvahid b. Ziyad el-Abdî (Abdülvahid b. Ziyad)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
İnsan, yaratılış özellikleri
Sadaka, güzel söz söylemek, dinlemek
Şiddet, Eziyet, eziyet etmekten kaçınmak, eziyeti ortadan kaldırmak
Yardım, Yardımlaşma, yol konusunda
Yardımseverlik, muhtaç kimselerin ihtiyacını gidermek
Yardımseverlik, yol sorana rehberlik etmek
حدثنا مخلد بن مالك قال حدثنا عبد الرحمن بن مغراء قال حدثنا مفضل بن مبشر عن سالم بن عبد الله عن أبيه كان عمر يقول لبنيه : إذا اصبحتم فتبددوا ولا تجتمعوا في دار واحدة فإني أخاف عليكم ان تقاطعوا أو يكون بينكم شر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164427, EM000415
Hadis:
حدثنا مخلد بن مالك قال حدثنا عبد الرحمن بن مغراء قال حدثنا مفضل بن مبشر عن سالم بن عبد الله عن أبيه كان عمر يقول لبنيه : إذا اصبحتم فتبددوا ولا تجتمعوا في دار واحدة فإني أخاف عليكم ان تقاطعوا أو يكون بينكم شر
Tercemesi:
Saİjm/JlMii ÂbâuUakİâiı^o'da faâWsındaîı.rivayet-.ettiğine göre, "Hazrefr Ömer oğullarına şöyle buyururdu:
«Sabahleyin kalktığınız zaman (iş icabı) öteye beriye dağılıniz; bir evde toplanmayınız. Ç&ıkü ben, birbirinize darılmanızdan yahut aranızda bir fenalık çıkmasından korkarım.»[812]
Hz. öm'er' iRadfydilahuvmh) 'dan rivayet-edilen bo'hbber bize şunu öğretiyor:
Sabah öb'nta,Therk'ös bir'rş ve-vazife için evden ayrılıp çalışmalı ve möşgut blmölfdtr. Böyle çalışmaya ve'ise g'Srheyİp' de bîr arada 'bulunan gençler, ya aralarında münakcı'şü ederek birbirlerine köserler; yâ der < bir fenalık düşünürler. Müştereken bir fenalık İşleyebilirler. Bu gibi kötü ihtimalleri ortadan kaldırmak için Hz. Ömer Efendimizin tavsiyeleri ne güzel bir hareket yoludur. Hem zaman değerlendirilmiş olur; hefn.de fenalıklar önlenmiş olur.[813]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 415, /338
Senetler:
()
Konular:
Dargınlık, Küsmek, caiz olmaması, üç günden fazla
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Kardeşlik, insanlar arasında kardeşliğe teşvik,
Toplumsal Barış, Huzur ve Güven
Toplumsal Düzen, Cemaatten ayrılmak
Toplumsal Düzen, sosyolojik tespitler
Toplumsal Düzen, toplumsal düzenin muhafazası
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا سفيان عن أيوب عن عكرمة عن بن عباس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ليس لنا مثل السوء العائد في هبته كالكلب يرجع في قيئه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164430, EM000417
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا سفيان عن أيوب عن عكرمة عن بن عباس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ليس لنا مثل السوء العائد في هبته كالكلب يرجع في قيئه
Tercemesi:
îbni Abbas, Peygamber (Sallaiiahü A leyhi ve Seilem) 'den rivayet ettiğüıe göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«— Kötü hal ile vasıflanmak bize uygun düşmez: Hibesinden geri dönen, kusmuğuna dönen köpek gibidir.»[816]
Hİbe, bir karşılık olmaksızın, bir malı başkasına bağışlamaya denir. Hibe karşılıksız bir bağış olduğundan, başkasına yapılan bu bağışı geri almak tahrimen rrfekrûhtur;^çünkü bunda' hasislik vd'lslâm vakarına yakışmayan davranış vardır. Olgun insanlar buna tenezzül etmezler. Zaten yedi şey vardır ki, bunlar hibeden dönmeye ve yapılan bağışı geri almaya mani olurlar. Engel teşkil eden bu hususlar şunlardır:
1— Bir kimseye herhangi bir mal hibe edildikten sonra, hibe edilenin elinde kıymeti artmış olursa, bu mal geri alınamaz. Hibe edilen bir binaya ilâve yapılması, sıvanıp boyanması; veya hibe edilen kumaşın dikilip elbise haline getirilmesi gibi...
2— Hibe edilen mal teslim edildikten sonra taraflardan birinin vefat etmiş olması, o malın geri alınmasına engel teşkil eder.
3— Bir ivaz karşılığında yapılan hibeden de dönülmez. Meselâ; kendisini ölünceye kadar bakıp beslemek üzere akarını başkasına hibe eden, bu hibesinden dönemez.
Bir kimseye hibe edilen malın, hibe edilenin elinden çıkmış olması, hibeden dönmeye engel olur.
5— Zevci yy et hibeden dönmeye engel teşkil eder: Kocanın karısına ve karının kocasına yapmış oldukları hibeden dönmeleri caiz olmaz.
6— Bir kimsenin neseben mahremleri olan akrabalarına yapacağı hibeden dönmesi olamaz. Böyle bir yakınlık hibeden dönüşe engeldir. Amca oğluna yapılan hibeden dönülebilir; çünkü amca oğlu mahrem değ i İdi f, yalnız neseben akrabadır. Amca oğlu ile evlenmek caiz ve mubahtır, yani arada mahremiyet yoktur. Yine süt kardeşe veya kayın valideye yapılan hibelerden dönülebilir; çünkü bunlar neseben akraba değillerdir.
7— Hibe edilen bir malın helak olması da, hibeden dönmeye engel olur. Meselâ; hibe edilen bir mal, hibe edilenin elinde yansa, kaybolsa veya herhangi bir şekilde mahvolsa, bu malın kıymeti geri alınamaz.
işte bu yedi halin dışında hibe edilen bir mal geri alınabilirse de, Hanefî mezhebine göre tahrimen mekruhtur. Hz. Peygamber Efendimizin buyurdukları gibi :
«— Hibesinden dönen, kusmuğuna dönen kelp gibidir.» Bu ağır itham karşısında mecburiyet halleri olmadıkça, hibeden dönülmemelidir.[817]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 417, /338
Senetler:
()
Konular:
Bağış, bağıştan vazgeçmek
Bağış, verilen bağışı geri almak
Hitabet, sembolik anlatım
Hz. Peygamber, sembolik, temsili anlatımı
Hz. Peygamber, üslubu, edebi sanatlar,
حدثنا هشام بن عمار قال حدثنا رديح بن عطية قال حدثنا إبراهيم بن أبى عبلة عن أم الدرداء : أن رجلا أتاها فقال إن رجلا نال منك عند عبد الملك فقالت أن نؤبن بما ليس فينا فطالما زكينا بما ليس فينا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164444, EM000420
Hadis:
حدثنا هشام بن عمار قال حدثنا رديح بن عطية قال حدثنا إبراهيم بن أبى عبلة عن أم الدرداء : أن رجلا أتاها فقال إن رجلا نال منك عند عبد الملك فقالت أن نؤبن بما ليس فينا فطالما زكينا بما ليس فينا
Tercemesi:
— (99-s.> ÜmrmVd-Derdâ'dan rivayet edildiğine göre, bir adam kendisine gelip şöyle dedi:
— Bir adam, Abdülmelik'in yanında sana dil uzatmıştır. Ümmü'd -Derdâ şöyle cevab verdi:
«— Bizde olmayan bir şeyle ayıplanmamız mı, bizde olmayan şeyle ne kadar övüldük...»[822]
Ömmö'd-Derda, ashabı kiramın hanımlarından olup, takva ve fazileti ile şöhret bulmuştur. Kocası Ebu'd-Derda 'dan daha önce, Hz. O s m a n 'm hilâfeti zamanında Şam'da vefat etmiştir. İsmi Hayre 'dir. Ümmü'd-Derda E! Kübra diye-maruftur. Peygamberimizden ve kocasından hadîsler ezberlemiş ve kendisinden de, tabiîn'den Meymûn ibni Mihran, Safvarr ibni Abdullah ve Zeyd ibni Eşlem gibi şahsiyetler rivayet etmişlerdir.
Ümmü'd-Derda hazretlerini ayıplayan ve onu küçük düşüren adamın sözlerine, Ümmü'd-Derda 'nın önem vermeyip geçmesi ve herhangi kötü bir mukabelede bulunmayışı, derecesinin büyüklüğüne ve olgunluğuna delâlet eder. Bu sabrının mükâfatını Cenab-ı Hak verecektir.[823]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 420, /340
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ümmü Derda es-Suğra Hüceyme bt. Huyeyy el-Evsâbiyye (Hüceyme bt. Huyeyy)
2. İbrahim b. Ebu Able el-Ukaylî (İbrahim b. Şimr b. Yakzan)
3. Rudeyh b. Atıyye el-Kuraşî (Rudeyh b. Atıyye)
4. Hişam b. Ammar es-Sülemî (Hişam b. Ammar es-Sülemî)
Konular:
Gıybet, gıybet etmek, dedi kodu yapmak
Koğuculuk, koğuculuk yapmak
Müslüman, müslümana sövmek, hakaret etmek
حدثنا محمد بن أمية قال حدثنا عيسى بن موسى عن عبد الله بن كيسان عن عكرمة عن بن عباس قال : استب رجلان على عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم فسب أحدهما والآخر ساكت والنبي صلى الله عليه وسلم جالس ثم رد الآخر فنهض النبي صلى الله عليه وسلم فقيل نهضت قال نهضت الملائكة فنهضت معهم ان هذا ما كان ساكتا ردت الملائكة على الذي سبه فلما رد نهضت الملائكة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164441, EM000419
Hadis:
حدثنا محمد بن أمية قال حدثنا عيسى بن موسى عن عبد الله بن كيسان عن عكرمة عن بن عباس قال : استب رجلان على عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم فسب أحدهما والآخر ساكت والنبي صلى الله عليه وسلم جالس ثم رد الآخر فنهض النبي صلى الله عليه وسلم فقيل نهضت قال نهضت الملائكة فنهضت معهم ان هذا ما كان ساكتا ردت الملائكة على الذي سبه فلما رد نهضت الملائكة
Tercemesi:
İbni Abfe^cl^n rivayet edildiğime gÖres şöyle, deapiştir :
— Resûlüllah (SaUatlahü Aleyhi ve SeÛemyin zamanında iki adam ara-sınçla sövme bldıj. Btınlardan biri sövdü, diğeri sustu; Peygamber (Sallallahü Âleyhkpe Se2tem); de oturuyordu. Sonra diğeri (sövülen adam) aynı sözü geri çevirdi (sövene iade etti). Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kalktı (meclisten gitti), Hazreti Peygamber'e, niçin kalktın? diye 3orul,d«. Peygamber şöyle buyurdu :
«— Melekler kalktı, ten de onlarla beraber kalktım. Bu sövülen, sükût ettiği müddet, melekler tuna sövene, sözünü geri çeviriyorlardı. Ne zaman ki bu adam, şovenin sözünü geri çevirdi, melekler kalktı (gitti).»[820]
Sibab : Bir kimseyi ayıplamaya, ırzına tecavüz etmeye ve kötü söylemeye denir. Bir Müslümanın din kardeşine böyle tecavüzde bulunması ona zulmetmektir, onu incitmektir. Bir kimseyi incitmek ise yasaktır. Böyle bir harekete muhatab olan, aynı sözü geri çevirmek hakkına sahiptir; bununla beraber susar ve mukabele etmezse daha büyüklük göstermiş olur ve derecesi yükselir. Sustuğu müddet melekler onun yardımcısı olur; fakat mukabele edince melekler aradan çıkar, yardımcı olmazlar. Cenabı Hak şöyle buyuruyor:
«KötUlUğün cezası, ona denk bir kötülüktür; fakat kim bağışlar ve (kendisi ile hasmı arasını) düzeltirse, onun mükâfatı Allah'a aittir. Elbette Mı»h halimleri sevmeze» (Şûra Sûresi, Âyet: 40)
Âyet-i kerîmeden de anlaşılıyor ki, bir fenalığa ancak misli ile mukabele edilir. Bununla beraber kim mukabele etmez ve bağışlarsa, hasmı İle arasını düzeltirse, Allah katında İiüyük sevaba nail olur. Birinci hareket avam tabakasının hareketi ve İkincisi de seçkinlerin hareketi olur.
Ebu Davud bu hadîs-İ şerifi daha geniş olarak ve Hz. E b u Bekir üzerine cereyan etmiş bir vak'a olarak tesbit etmiştir.[821]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 419, /340
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Ebu Mücahid Abdullah b. Keysân el-Mervezî (Abdullah b. Keysan)
4. Ebu Ahmed İsa b. Musa et-Teymî (İsa b. Musa)
5. Muhammed b. Ümeyye el-Kuraşî (Muhammed b. Ümeyye b. Adem b. Müslim)
Konular:
Hz. Peygamber, meleklerle sohbeti
Melek, Cin, Şeytan
Müslüman, müslümana sövmek, hakaret etmek
حدثنا إبراهيم بن موسى قال حدثنا إسماعيل بن جعفر قال حدثنا العلاء بن عبد الرحمن عن أبيه عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : المستبان ما قالا فعلى البادىء ما لم يعتد المظلوم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164455, EM000423
Hadis:
حدثنا إبراهيم بن موسى قال حدثنا إسماعيل بن جعفر قال حدثنا العلاء بن عبد الرحمن عن أبيه عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : المستبان ما قالا فعلى البادىء ما لم يعتد المظلوم
Tercemesi:
Ebû Hüreyre, Peygamber (Saîlaliahü Aleyhi ve Se/temj'deıı rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu :
«— Sövüşen iki kimsenin söyledikleri sözün günahı, sövülen (mazlum) hududu aşmadıkça, ilk söze başlayan üzerinedir.[828]
İlci kişi arasuida meydana gelen s-öş/üşmeden doğacak olan söze başlayan üzerine vaki olur; sövülen kimse, sövene fazlasiyle iade etmediği ve yalnız kendine söyleneni geri çevirdiği takdirde... Şayer ikinci şahıs ziyade ederse, günahta ortak olurlar, her ikisi de aynı günahı işlemiş olurlar; fakat İkinci şahıs affeder ve bağışlar, susarsa bunun ayrıca sevabı olur, Allah Tealâ mükâfatını verir.[829]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 423, /342
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Alâ Abdurrahman b. Yakub el-Cühenî (Abdurrahman b. Yakub)
3. Alâ b. Abdurrahman el-Hırakî (Alâ b. Abdurrahman b. Yakub)
4. Ebu İshak İsmail b. Cafer el-Ensarî (İsmail b. Cafer b. Ebu Kesir)
5. İbrahim b. Musa et-Temîmî (İbrahim b. Musa b. Yezid b. Zâzân)
Konular:
Müslüman, müslümana sövmek, hakaret etmek
حدثنا أحمد بن عيسى قال حدثنا بن وهب قال أخبرني عمرو بن الحارث عن يزيد بن أبى حبيب عن سنان بن سعد عن أنس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : المستبان ما قالا فعلى البادىء حتى يعتدى المظلوم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164460, EM000424
Hadis:
حدثنا أحمد بن عيسى قال حدثنا بن وهب قال أخبرني عمرو بن الحارث عن يزيد بن أبى حبيب عن سنان بن سعد عن أنس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : المستبان ما قالا فعلى البادىء حتى يعتدى المظلوم
Tercemesi:
— Enes, Hazreti Peygamber (Sallaİlahü Aleyhi ve Sellemyden rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
— Sövüşen iki kimsenin söyledikleri sözün günahı, mdttlunv durumdaki sövülen tecavüz edinceye kadar, ilk söze başlayan üzerinedir.»[830]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 424, /342
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Sa'd b. Sinan el-Kindi (Sa'd b. Sinan)
3. İbn Ebu Habib Yezid b. Kays el-Ezdî (Yezid b. Süveyd)
4. Amr b. Haris el-Ensarî (Amr b. Haris b. Yakub)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Ahmed b. Ebu Musa el-Mısri (Ahmed b. İsa b. Hassan)
Konular:
Müslüman, müslümana sövmek, hakaret etmek
حدثنا عمرو بن خالد قال حدثنا بكر عن بن عجلان أن وهب بن كيسان أخبره وكان وهب أدرك عبد الله بن عمر : أن بن عمر رأى راعيا وغنما في مكان نشح ورأى مكانا أمثل منه فقال له ويحك يا راعى حولها فإني سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول كل راع مسؤول عن رعيته
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164428, EM000416
Hadis:
حدثنا عمرو بن خالد قال حدثنا بكر عن بن عجلان أن وهب بن كيسان أخبره وكان وهب أدرك عبد الله بن عمر : أن بن عمر رأى راعيا وغنما في مكان نشح ورأى مكانا أمثل منه فقال له ويحك يا راعى حولها فإني سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول كل راع مسؤول عن رعيته
Tercemesi:
— Abdullah îbni Ömer'in; haltına ;kavuşaa Veh£ ibm . dan rivayet edilmiştir ki:
— Abdullah İbni Ömer, suyu- az bir yerde bir çobanla bir miktar koyun gördü; bir de bu yerden daha (suyu bol olma bakımından) güzel bir yer gördü. Bunda**.dolayı çobana şöyle dedi
—Vay yazik sâna, ey çoban! Koyunları çevir (şu suyu bol taraftı).Zira ben ResÜlullah (Salhlktkü-Aleyhi Sellerhyin ' şöyle 'buyurduğunu İşittim:
«—Her çoban, sürüsünden sorumludur.» [814]
Yamlış yolda bulunan veya'çaresiz bir halde görülen bir kardeşin danışması olmasa bile, onun haline va!<ıf olanın ikdz'eaTp/önû'ydr-djmda. bulunması.gerejcir. İşte. l;b-.n i Ömer/, çobanın şu ihjiyücı içinde bulunduğunu görmesi üzerine; rŞng daha elverişli, ve.;$uyu .bpl^bıCtskd; bir yer göstererek delâlette bulunmuş ve çobanın sorumluluğunu da hatırlatmıştır. Müslümanlar daima',iİÖğYu ve iyi yoları btrbırİe'nne gösterip delâlette büfunrnalidırka'r. Ö'anışrtıa drniaİcsızın da bu yapılmalıdır.[815]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 416, /338
Senetler:
()
Konular:
Sorumluluk bilinci, Devlet başkanının, aile reisinin vs.
Yönetici, sorumlulukları
حدثنا أحمد بن الحجاج قال حدثنا حاتم بن إسماعيل قال حدثنا أبو الأسباط الحارثى واسمه بشر بن رافع عن يحيى بن أبى كثير عن أبى سلمة عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : المؤمن غر كريم والفاجر خب لئيم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164435, EM000418
Hadis:
حدثنا أحمد بن الحجاج قال حدثنا حاتم بن إسماعيل قال حدثنا أبو الأسباط الحارثى واسمه بشر بن رافع عن يحيى بن أبى كثير عن أبى سلمة عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : المؤمن غر كريم والفاجر خب لئيم
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre demiştir ki:
— Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Mümin sal iyi kimsedir; münafık (kâfir) ise, hilekâr kötü kimsedir.»[818]
Gerçek mümin dünya menfaatine önem vermediği ve hırs peşinde olmadığı için tecrübesi az olur ve herkesi de kendi gibi; zannederek hareket eder. Bunun için saf ve hilesiz hareket.eder. Bunun neticesi olarak da daima aldanır.'- Daho.-ziyade âhirete taallûk eden işlerde ve Allah'ın rızası gözetilmesi jcab eden yerlerde ihtiyatlı ve sağlam hareket eder. Halbuki samimiyeti olmayan,.Allahdan korkmayan kötü ruhlu nsanlar dünya menfaatine kıymet verirler ve .karşılarındaki saf müminleri iki yüzlülükleri ije, çeşitli yalan ve fitnelerle aklatırlar, kendi hasis gayelerine hizmet.ettirirler.
Ğırr, iki yüzlü Qtmayqn, hilesi bulunmayan, saf kimseye denir. İşte mümin böyle olur.
Habb, hHekâr>- dubaracı, oynak kimseye denir. Bu vasıf da münafık, facir ve kâfirlerin vasfıdır.[819]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 418, /339
Senetler:
()
Konular:
Müslüman, Mü'min-Kafir farkı, ölüm ve hayata bakışta
Müslüman, mü'minin kişiliği
Müslüman, vasıfları
حدثنا شهاب بن عباد قال حدثنا إبراهيم بن حميد الرؤاسي عن إسماعيل عن قيس قال قال عبد الله : إذا قال الرجل لصاحبه أنت عدوى فقد خرج أحدهما من الإسلام أو بريء من صاحبه قال قيس وأخبرني بعد أبو جحيفة أن عبد الله قال إلا من تاب
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164447, EM000421
Hadis:
حدثنا شهاب بن عباد قال حدثنا إبراهيم بن حميد الرؤاسي عن إسماعيل عن قيس قال قال عبد الله : إذا قال الرجل لصاحبه أنت عدوى فقد خرج أحدهما من الإسلام أو بريء من صاحبه قال قيس وأخبرني بعد أبو جحيفة أن عبد الله قال إلا من تاب
Tercemesi:
Kays'dan rivayet edildiğine göre, Kay s demiştir ki:
— Abdullah (İbni Med'ud) şöyle buyurdu:
— Bir adam arkadaşına, sen benim düşmanimsm, dediği zaman;(bı lardan biri İslâm'dan çıkmıştır; yahut arkadaşından beri kalmıştır. Kays demiştir ki:
— Bundan sonra Ebu Cuheyfe, Abdullah'ın şöyle dediğini bana haber verdi:
— (Bu dargınlardan) tevbe eden müstesnadır, (o kurtulmuştur).[824]
Bİr kimseye düşmanımsın demek, çok ağır bir ithamdır. Bir Müslümana düşman ancak kâfirler olur. Böyle bir niyyetle söylendiği zaman, eğer mu-hatab olan kâfir durumunda değilse, söyleyen kâfir olur; yani küfür işlemiş kadar günahkâr olur. Bunların kurtuluşu ancak tevbe etmeleriyle mümkündür.[825]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 421, /341
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
Konular:
Hitabet, sözler, uygun olan-olmayan
Müslüman, müslümana sövmek, hakaret etmek