حدثنا بن أبى الأسود قال حدثنا عبد الملك بن عمرو قال حدثنا سحامة بن عبد الرحمن الأصم قال سمعت أنس بن مالك يقول : كان النبي صلى الله عليه وسلم رحيما وكان لا يأتيه أحد إلا وعده وأنجز له إن كان عنده وأقيمت الصلاة وجاءه أعرابى فأخذ بثوبه فقال إنما بقى من حاجتي يسيرة وأخاف أنساها فقام معه حتى فرغ من حاجته ثم اقبل فصلى
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164091, EM000278
Hadis:
حدثنا بن أبى الأسود قال حدثنا عبد الملك بن عمرو قال حدثنا سحامة بن عبد الرحمن الأصم قال سمعت أنس بن مالك يقول : كان النبي صلى الله عليه وسلم رحيما وكان لا يأتيه أحد إلا وعده وأنجز له إن كان عنده وأقيمت الصلاة وجاءه أعرابى فأخذ بثوبه فقال إنما بقى من حاجتي يسيرة وأخاف أنساها فقام معه حتى فرغ من حاجته ثم اقبل فصلى
Tercemesi:
Enes îbni Malik (RadiyaHahu cmh) 'in şöyle dediği işitilmiştir: «— Peygamber (Sallalkhü Aleyhi ve Sellem) merhametli idi. Kendine her kim gelirse, ona va'dda bulunur ve eğer (istenen şey) yanında bulunursa onu yerine getirirdi. Namaz için ikâmet getirildi. Peygamber'e bir Bedevî gelip elbisesinden tutarak:
"Görülecek işimden az bir şey kaldı. Korkuyorum onu (namazdan sonra) unuturum," dedi. Bunun üzerine Peygamber, işini görüp bitirinceye kadar onunla ayakta durdu. Sonra döndü namaz kıldı.»[554]
Hz. Peygamber sulh ve sükûn zamanlarında bütün insanlara şefkatli ve merhametli oldukları gibi, hayvanlara karşı da merhametli idiler. Savaş halinde ise düşmana karşı şiddetli ve cesur idiler. Bu itibarla kendilerinden bir şey istemek veya bir ihtiyaçlarını temin etmek üzere ona baş vuranların işini, eğer o anda mevcutsa ve görülme İmkânı varsa, hemen dileği yerine getirirlerdi ve şayet o anda mevcut bulunmaz veya görülme imkânı olmazsa, va'd etmek suretiyle yine işlerini görürlerdi. Hz. Peygamber'İn bu hareketlerinde hem cömertlik, hem de merhamet vasıflarının üstün mertebesini görüyoruz.
Dİğer taraftan görgüsü az bir Bedevi'nin, namaza durulma anında Hz. Peygamberi, şahsî bir işi İçin meşgul edip namaz arasına girmeleri karşısında, Hz. Peygamber ona kızmamış ve bu durumda dahi onun dileğini güzel bir şekilde yerine getirmiştir. Bu hareketlerinde de bize şu dersi vermektedirler :
İnsanları anlayış ve durumlarına göre iyi idare etmeli, görülecek işlerini ertelemeden bir an önce yerine getirmelidir.[555]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 278, /248
Senetler:
()
Konular:
Bedevi, bedevilik
Hz. Peygamber, affediciliği
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
حدثنا على بن عبد الله قال حدثنا الفضيل بن سليمان النميري عن صالح بن خوات بن جبير عن محمد بن يحيى بن حبان عن أبى صالح عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : إن الرجل ليدرك بحسن خلقه درجة القائم بالليل
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164097, EM000284
Hadis:
حدثنا على بن عبد الله قال حدثنا الفضيل بن سليمان النميري عن صالح بن خوات بن جبير عن محمد بن يحيى بن حبان عن أبى صالح عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : إن الرجل ليدرك بحسن خلقه درجة القائم بالليل
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (Radiyallahu anh), Resûlüllah (Saliallahü Aleyhi veSellem)'m şöyle buyurduğunu anlattı:
«— İnsan, güzel ahlâkı ile, geceyi ibadetle geçirenin derecesine ula-9«[565]
Dinin emirleri, iman ve itikad, ibadetler, muamelât, ceza ve edebler diye kısımlara ayrılır. Bütün bu kısımlara ait hükümleri tafsilâtı ile öğrenip de onları uygulayan kimse, salih bir âlim olur ve buna fakîh denir. Böyle kimselerin ahlâkı, Peygamber ahlâkına yakın olacağı için fazilet ve dereceleri yüksek olur. Bilgisi noksan olarak gece boyunca ibadetle meşgul olanların faziletini kazanırlar.[566]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 284, /252
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
İbadet, Gece ibadeti
Seçki, Güzel ahlak
حدثنا حجاج بن منهال قال حدثنا حماد بن سلمة عن محمد زياد قال سمعت أبا هريرة يقول سمعت أبا القاسم يقول : خيركم إسلاما أحاسنكم أخلاقا إذا فقهوا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164098, EM000285
Hadis:
حدثنا حجاج بن منهال قال حدثنا حماد بن سلمة عن محمد زياد قال سمعت أبا هريرة يقول سمعت أبا القاسم يقول : خيركم إسلاما أحاسنكم أخلاقا إذا فقهوا
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (Radiyallahu anh)'nin şöyle dediği işitilmiştir:
— Ebu'l-Kasım (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in şöyle buyurduğunu işittim:
«— İslâm bakımından sizin en hayırlınız, bilgili oldukları takdirde, ahlâk yönünden en güzel olanlarınızdır.»[567]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 285, /254
Senetler:
()
Konular:
Bilgi, dinde fakih olmak
Hayırlı, en hayırlınız
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني موسى بن على عن أبيه عن عبد الله بن عمرو قال : أربع خلال إذا أعطيتهن فلا يضرك ما عزل عنك من الدنيا حسن خليقة وعفاف طعمة وصدق حديث وحفظ أمانة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164101, EM000288
Hadis:
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني موسى بن على عن أبيه عن عبد الله بن عمرو قال : أربع خلال إذا أعطيتهن فلا يضرك ما عزل عنك من الدنيا حسن خليقة وعفاف طعمة وصدق حديث وحفظ أمانة
Tercemesi:
Abdullah ibni Amr 'Radiyallahu anh) 'dan rivayet edildiğine göre, şöyle dedi:
«— Dört haslet vardır ki, sana bunlar verildiği zaman, dünyadan (sahip olmadığın,) senden ayrılan şeyler, sana zarar vermez:
1— Güzel ahlâk,
2— Harama götürmiyen helâl lokma,
3— (Yalan karışmıyan) doğru söz,
4— Emaneti korumak (ve gözetmek).»[572]
1— Güzel ahlâkın manevî değeri hakkında yukarda geçen hadîs-İ şe-rîfler münasebetiyle açıkfamada bulunulmuştu.
2— İnsanın hayatını devam ettirebilecek ve vazifelerini yerine getirebilecek kadar lokmaya ve geçim imkânlarına sahip olması, onun yaşama hakkıdır ve bunları kazanmak için çalışmak zorundadır. Meşru yollardan kazanılan bu geçim vasıtaları, insanı azgınlığa veya büsbütün cimriliğe sevketmez de vasat bir hayat yolunu tutar ve haramlardan sakınırsa, bu en güzel hasletlerden biri olur. Fazlasına, azgınlığa ve günaha götüren imkânların bulunmayışı insana zarar vermez, fayda kazandırır.
3— Doğru söz söylemek, yalandan sakınmak yine güzel huylardan biridir. İnsanı bu hareket selâmete ve kurtuluşa çıkarır. Bu haslete sahip bulunan, diğer bazı hasletlerden mahrum da olsa, zararı mühim olmaz.
4— Emaneti korumak ve gözetmek. Her hak sahibine hakkını vermek ve her şeyi yerli yerine koymak, emaneti gözetmektir. Bu geniş manaya göre, emaneti İki kısma ayırabiliriz :
a— Allah'ın emaneti ki, onun emirlerini gözeterek icablannı yerine getirmek demektir. Bunu yerine getirmİyen Allah'ın emaneti olan yüce dine ihanet etmiş olur. Allah'ın, emaneti olan ve bu dini kabul edib tahriften ve taarruzdan korumak ve onu üstün kılmak için çalışmak, yaymak ve uygulamak, bu emaneti gözetmek olur.
b— İnsanların emaneti : Herkesi ehliyet ve kabiliyetlerine göre görevlendirmek, insanlara ait hakları yerine getirmek ve emanet bırakılan mal ve söz gibi şeyleri koruyup zarar vermeden muhafaza etmek, İnsanlar arasında gözetilmesi icab eden emanet işlemleridir. Bunları en güzel şekilde ifa eden kimse, büyük haslete, malik demektir. Ona başka şeylerin noksanlığından zarar gelse, büyük haslete malik demektir. Ona başka şeylerin noksanlığından zarar gelmez. İnsanın bütün azalan da, kendisine tevdi edilen emanetlerdir. Bunların hepsini yerli yerinde, hayır işlerinde ve helâl yollarda kullanmak sorumluluğu altındadır. Azalarını meşru ve mubah yol-lardc kullanmayanlar da emanete hİyanet etmiş olurlar. Bu «emanetlerin hakkını verenler de kurtulurlar.[573]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 288, /255
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Dürüstlük, özde ve sözde samimi olmak
Müslüman, Eman vermek/Emanete riayet
Seçki, Güzel ahlak
Teşvik edilenler, İffetli olmak
حدثنا يحيى بن بكير قال حدثنا الليث عن بن عجلان عن القعقاع عن أبى صالح عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ليس الغنى عن كثرة العرض ولكن الغنى غنى النفس
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164089, EM000276
Hadis:
حدثنا يحيى بن بكير قال حدثنا الليث عن بن عجلان عن القعقاع عن أبى صالح عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ليس الغنى عن كثرة العرض ولكن الغنى غنى النفس
Tercemesi:
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, İbn Aclân, ona Ka'kâ, ona Ebu Salih, ona da ilk ravi Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Zenginlik, malın çok olmasından ibaret değildir. Gerçek zenginlik gönül zenginliğidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 276, /247
Senetler:
()
Konular:
Dünya, Mülk, Hz. Peygamberin mala-mülke karşı tavrı
Dünya, Zenginlik
Kültür, Hırs, daha fazlasına sahip olma hırsı, gereğinden fazla yemek,
Mal, mal - mülk hırsı
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن بن شهاب عن عروة عن عائشة رضي الله عنها : انها قالت ما خير رسول الله صلى الله عليه وسلم بين أمرين إلا اختار أيسرهما ما لم يكن إثما فإذا كان إثما كان أبعد الناس منه وما انتقم رسول الله صلى الله عليه وسلم لنفسه إلا أن تنتهك حرمة الله تعالى فينتقم لله عز وجل بها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164087, EM000274
Hadis:
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن بن شهاب عن عروة عن عائشة رضي الله عنها : انها قالت ما خير رسول الله صلى الله عليه وسلم بين أمرين إلا اختار أيسرهما ما لم يكن إثما فإذا كان إثما كان أبعد الناس منه وما انتقم رسول الله صلى الله عليه وسلم لنفسه إلا أن تنتهك حرمة الله تعالى فينتقم لله عز وجل بها
Tercemesi:
— Hazreti Âişe (Radiyatlahü anha) 'den rivayet edildiğine göre o, şöyle buyurdu:
Resûlüllah (Sallatlahü Aleyhi ve Sellem), muhayyer kılındığı iki iş arasında, günah olmadıkça, bu iki işten en kolay olanını seçerdi. Kolay olan iş günah olduğu zaman da, ondan insanların en çok uzak kalanı olurdu. Allah Tealâ'nın emir ve yasakları çiğnenmedikçe de, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kendi nefsi için intikam almış değildir. Ancak Allah (Azze ve Celle) 'nin emir ve yasakları çiğnendiği zaman intikam alır.»[546]
Allah Tealâ'nın emir ve yasaklan açıktır; emirlerini İşlemekte kullar için sevab vardır. Yasaklarını işlemekte ise, günah ve azab vardır. İşlenmelerinde günah bulunmadığı zaman, iki işten hangisi daha kolay ve külfetsiz ise, onu seçerek uygulamak Peygamber Efendimizin takip ettikleri yoldur. Bu da:
«Kolaylaştırmız, güçlük çıkarmayınız.» emirlerinin tatbikî şekilde ifadesidir.
Bir de Hz. Peygamber, şahıslarına karşı edilen hürmetsizlik veya edebe aykırı bir işten dolayı hiç kimseye ceza vermiş ve intikam almış değildir. Ancak Allah'ın emirleri ve hükümleri çiğnendiği zaman, Allah'ın ve İnsanların hakkını koruyup yerine getirmek için ceza vermişlerdir. Bulunulan iş ve mevki1 ne olursa olsun, bu esasa uygun hareket edilirse, gerçe': adalet temin edilmiş olur. Beşeriyet huzur ve sükûn bulur.[547]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 274, /245
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ibadetlerde kolaylığı tercihi
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد وسليمان بن المغيرة عن ثابت عن أنس قال : خدمت النبي صلى الله عليه وسلم عشر سنين فما قال لي اف قط وما قال لي لشيء لم افعله ألا كنت فعلته ولا لشيء فعلته لم فعلته
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164090, EM000277
Hadis:
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد وسليمان بن المغيرة عن ثابت عن أنس قال : خدمت النبي صلى الله عليه وسلم عشر سنين فما قال لي اف قط وما قال لي لشيء لم افعله ألا كنت فعلته ولا لشيء فعلته لم فعلته
Tercemesi:
Enes (Radiyallahu anh) 'den rivayet edildiğine göre, şöyle dedi:
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e on yıl hizmet ettim, ba- jbir zaman «Öf» dem&di; ve yapmadığım bir iş için de bana: Onu olaydın? demediği gibi, yaptığım bir iş için de: Bunu niçin demedi.»[552]
Enes ibni Malik'in zekâ ve dirayet üstünlüğü, Resûlül-$a J&arşı hata ve kusur işlemekten kendisini korumaya kâfi idi. Fakat insanlık icabı, tenkide mahal bırakacak söz ve hareketlerin asla kendisinden sadır olamıyacağı iddiasında da bulunulamaz. Gerçek şudur ki, Hz. Peygamber, kemal üzere kendilerini idare etmişler ve ondan sadır olan ufak tefek kusurları bağışlamışlar ve böylece bulundukları hale rıza göstererek Allah'ın emirlerine İcabet etmişlerdir. Bir işin yapılmasını istemek ve yapılmadığına hoşlanmayarak öfkelenmek gına değildir, bir nevi ihtiyaçtır. İşte Peygamber Efendimiz bu türlü ihtiyaçtan da müstağni bulunduğunu, Enes in rivayeti ile bize ispat etmişlerdir. Ayrıca bunda güzel ahlâkın ve insanları İyi idare etmenin her örneği mevcuttur.[553]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 277, /247
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, hizmetçileri, köleleri
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Sahabe, Hz. peygamber'e hizmeti
حدثنا محمد بن كثير قال أخبرنا سفيان عن زبيد عن مرة عن عبد الله قال : ان الله تعالى قسم بينكم أخلاقكم كما قسم بينكم أرزاقكم وان الله تعالى يعطي المال من أحب ومن لا يحب ولا يعطي الإيمان إلا من يحب فمن ضن بالمال أن ينفقه وخاف العدو أن يجاهده وهاب الليل أن يكابده فليكثر من قول لا إله إلا الله وسبحان الله والحمد لله والله أكبر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164088, EM000275
Hadis:
حدثنا محمد بن كثير قال أخبرنا سفيان عن زبيد عن مرة عن عبد الله قال : ان الله تعالى قسم بينكم أخلاقكم كما قسم بينكم أرزاقكم وان الله تعالى يعطي المال من أحب ومن لا يحب ولا يعطي الإيمان إلا من يحب فمن ضن بالمال أن ينفقه وخاف العدو أن يجاهده وهاب الليل أن يكابده فليكثر من قول لا إله إلا الله وسبحان الله والحمد لله والله أكبر
Tercemesi:
Abdullah (Radiyallahuanh)'dan rivayet edildiğine göre, şöyle dedi:
«Allah Tealâ, aranızda rızıkları böldüğü gibi, ahlâklarınızı da aranızda bölmüştür, (ahlâklarınız birbirinizinkinden farklıdır). Yine Allah Tealâ, malı, sevdiğine ve sevmediğine verir. Fakat îmanı ancak sevdiğine verir. Kim malı harcamakta cimrilik ederse, düşmanla mücahededen kor-karsa ve gecenin uykusuzluk gibi, kendisine meşakkat vermesinden kor-karsa:Lâ İlahe İllallah, SübhanaUah, Elhamdü Lillah, Allahu Ekber,
sözünü çok söylesin. (Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur, Allah bütün noksanlıklardan münezzehtir. Her türlü hamd ve övgü Allah'a mahsustur, Allah her şeyden yücedir.)»[548]
Malı harcamakta cimri olmak, düşmanla mücahededen korkmak ve gece rneşakkatından sakınmak iyi hasletler değildir. Bu vasıflara sahip olanlar kınanır ve makbul kimseler sayılmazlar, bir nevi za'f ve manevî hastalık İçinde sayılırlar. Bu hallerini terk edemiyenler için bir deva olarak şu teşbihler gösterilmiştir ki, bunlara ihlâsla devam ederlerse bu çirkin huylardan kurtulabilirler:
Lâ İlahe İllallah : Allah'dan başka ibadet edilecek hiç bir İlâh yoktur. Ancak Allah'a ibadet edilir ve ondan yardım istenir. Dünyada ve âhirette sığınlacak yegâne varlık O'dur, akıbet dönüşte O'nadır. Bu manâyı düşünüp canlandırmak ve Allah'ın azametini hatırlamak, insana tevekkül bahşeder, güven verir.
Sübhanellah : Allah, noksan sıfatlardan beri ve yücedir. Hep kemal sıfatları ile vasıflanmıştır. Eşi ve benzeri yoktur. Her şey onun kudret ve iradesiyle meydana gelir. Öldürür ve diriltir, mülk ve tasarrufunda ortağı yoktur. Bu mânaya teslimiyet gösterenden korku zail olur.
Elhamdü LİUâh : Her türlü nimet ve erzakı yaratıklara ihsan eden AllaEı Tealâ'ya, bu tÜKenmez ikramına karşılık şükürde bulunmak bir vecibedir. İşte her mükeleften çıkacak olan türlü türlü nimetler karşılığında!:! övgü, hamd ve şükürler ancak Allah'a mahsustur. Malı ve mülkü veren do odur, alan da. Bu nimetlere karşı şükür yalnız dille karşılanamaz. İbadet etmekle ve var olan maldan hayır yollarına ve fakirlere harcamakla ifa edilir, Bu sorumluluğu düşünenden de cimrilik ve meşakkaHere tahammülsüzlük kalkar.
Allahu Ekber: Allah her şeyden büyüktür. Hİç bir varlık onun dengi olamaz. Hududu ve nihayeti yoktur. Onun azameti karşısında her şey küçüktür ve yokluğa mahkûmdur. Bu teşbihe ihlâs ve anlayışla devam etme!;, İnsandan kibir ve gururu, benlik ve azameti yok eder.
Metinde adı geçen bu teşbihlerin tavsiye edilmesi, mevcut hastalıkların giderilmesi içindir. Yoksa, iyi hasletlere malik bulunmayanlar, yalnz lâfız olarak bu teşbihleri vird edinsinler ve böylece selâmet bulsunlar demek değildir.[549]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 275, /246
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Tevhid, İslam inancı
Zikir, mahlukatın Allah'ı zikretmesi
حدثنا قبيصة قال حدثنا سفيان عن بن المنكدر عن جابر قال : ما سئل النبي صلى الله عليه وسلم شيئا فقال لا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164092, EM000279
Hadis:
حدثنا قبيصة قال حدثنا سفيان عن بن المنكدر عن جابر قال : ما سئل النبي صلى الله عليه وسلم شيئا فقال لا
Tercemesi:
Cabir (Radiyallahu anhyden rivayet edildiğine göre, şöyle dedi;
«— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den istenmiş de, "Hayır!" demiştir, vakî değil.»[556]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 279, /249
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
حدثنا صدقة قال أخبرنا يزيد بن هارون عن محمد بن إسحاق عن داود بن حصين عن عكرمة عن بن عباس قال : سئل النبي صلى الله عليه وسلم أي الأديان أحب إلى الله عز وجل قال الحنيفية السمحة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164100, EM000287
Hadis:
حدثنا صدقة قال أخبرنا يزيد بن هارون عن محمد بن إسحاق عن داود بن حصين عن عكرمة عن بن عباس قال : سئل النبي صلى الله عليه وسلم أي الأديان أحب إلى الله عز وجل قال الحنيفية السمحة
Tercemesi:
îbni Abbas (Radiyalîahu anh)'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki:
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seilem) 'den, Allah (Azze ve Celle) katında dinlerin hangisi daha sevgilidir? diye soruldu.
— Kolay olan dosdoğru Hazreti İbrahim'den gelme = Hanîf dindir.»[570]
Hanîf in lügat manası, meyleden demektir. Hz. İbrahim'e Hanîf denmesi, zamanında putlara tapan insanların yolundan ayrılarak imana ve tevhid dinine meyletmesİndendîr. Bunun için Hz. ibrahim 'in dinine «Hanîf» dini denir ki, son peygamber Hz. Muhammed ve ona bağlı olanlar bu dinin inancı üzeredirler. Tevhîd bakımından arada fark yoktur. Nitekim Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerîmde şöyle buyuruyor:
1— «İyilik eden bir kinı
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 287, /255
Senetler:
()
Konular:
Din, din eksikliği
Din, din kolaylıktır
Hz. peygamber, haniflerle diyalogu
Müslüman, Hoşgörü, müsamaha