حدثنا سليمان بن داود أبو الربيع قال حدثنا إسماعيل بن زكريا قال حدثنا أبو رجاء عن برد عن مكحول عن واثلة بن الأسقع عن أبى هريرة قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : أقل الضحك فإن كثرة الضحك تميت القلب
Açıklama: Gülmek, îmana aykırı düşen bir huy değildir. Zİra 1 b n i Ömer: «— Resûlüllah (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem)'in ashabı gülerlerdi. Böyle olmakla beraber kalblerindekİ îman, dağdan daha büyüktü.»
Buyurmuştur. Ancak daha önceki açıklamalarda belirtildiği gibi, fazla ve devamlı bir şekilde gülmeye alışmak insanın vakar ve şerefini izale eder, kalbin hassasiyetini gidererek âhireti unutturmaya, boşuna zaman geçirmeye sebep olur. Bu bakımdan Peygamber Efendimiz buyurdukları şekilde az gülmiye gayret etmek ve buna alışmıya çalışmak ve bunun yerine tebessümü çoğaltmak en güzel bir hareket tarzıdır.[503]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164064, EM000252
Hadis:
حدثنا سليمان بن داود أبو الربيع قال حدثنا إسماعيل بن زكريا قال حدثنا أبو رجاء عن برد عن مكحول عن واثلة بن الأسقع عن أبى هريرة قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : أقل الضحك فإن كثرة الضحك تميت القلب
Tercemesi:
Ebû Hüreyre'den naklen Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: «Gülmeyi azalt; çünkü çok gülmek kalbi Öldürür.»
Açıklama:
Gülmek, îmana aykırı düşen bir huy değildir. Zİra 1 b n i Ömer: «— Resûlüllah (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem)'in ashabı gülerlerdi. Böyle olmakla beraber kalblerindekİ îman, dağdan daha büyüktü.»
Buyurmuştur. Ancak daha önceki açıklamalarda belirtildiği gibi, fazla ve devamlı bir şekilde gülmeye alışmak insanın vakar ve şerefini izale eder, kalbin hassasiyetini gidererek âhireti unutturmaya, boşuna zaman geçirmeye sebep olur. Bu bakımdan Peygamber Efendimiz buyurdukları şekilde az gülmiye gayret etmek ve buna alışmıya çalışmak ve bunun yerine tebessümü çoğaltmak en güzel bir hareket tarzıdır.[503]
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 252, /232
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Eska' Vasile b. el-Eska el-Leysî (Vasile b. Eska' b. Abdüluzza b. Abdülyalil b. Naşib)
3. Mekhul b. Ebu Müslim eş-Şâmî (Mekhul b. Ebu Müslim Şehrab b. Şazel eş-Şamî)
4. Bürd b. Sinan eş-Şami (Bürd b. Sinan eş-Şami)
5. Muhriz b. Abdullah el-Cezeri (Muhriz b. Abdullah)
6. Ebu Ziyad İsmail b. Zekeriyya el-Hulkani (İsmail b. Zekeriyya b. Mürra)
7. Ebu Rabi' Süleyman b. Davud el-Atekî (Süleyman b. Davud)
Konular:
Adab, gülme adabı
حدثنا محمد بن بشار قال حدثنا أبو بكر الحنفي قال حدثنا عبد الحميد بن جعفر عن إبراهيم بن عبد الله عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا تكثروا الضحك فإن كثرة الضحك تميت القلب
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164065, EM000253
Hadis:
حدثنا محمد بن بشار قال حدثنا أبو بكر الحنفي قال حدثنا عبد الحميد بن جعفر عن إبراهيم بن عبد الله عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : لا تكثروا الضحك فإن كثرة الضحك تميت القلب
Tercemesi:
Ebû Hüreyre'den naklen Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:«Çok gülmeyiniz; çünkü çok gülmek kalbi öldürür.»
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 253, /232
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu İshak İbrahim b. Abdullah el-Haşimi (İbrahim b. Abdullah b. Huneyn)
3. Ebu Fadl Abdülhamid b. Cafer el-Ensârî (Abdülhamid b. Cafer b. Abdullah b. Hakem b. Rafi' b. Sinan)
4. Ebu Bekir Abdulkebir b. Abdulmecid el-Basri (Abdulkebir b. Abdulmecid b. Ubeydullah)
5. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Adab, gülme adabı
حدثنا عاصم بن على قال حدثنا بن أبى ذئب عن عبد الله بن السائب عن أبيه عن جده قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يعنى يقول : لا يأخذ أحدكم متاع صاحبه لاعبا ولا جادا فإذا أخذ أحدكم عصا صاحبه فليردها إليه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164053, EM000241
Hadis:
حدثنا عاصم بن على قال حدثنا بن أبى ذئب عن عبد الله بن السائب عن أبيه عن جده قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يعنى يقول : لا يأخذ أحدكم متاع صاحبه لاعبا ولا جادا فإذا أخذ أحدكم عصا صاحبه فليردها إليه
Tercemesi:
Abdullah ibni Sâib'in dedesi Yezid Ibni Saîd'den(Radiyatlahu anh) rivayet edildiğine göre, şöyle dedi:
ResûlüUah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim: «Sizden hiç biriniz, arkadaşının şyasını ne şakacıktan, ne de ciddî olarak almasın. Sizden biriniz, arkadaşının değneğini aldığı zaman, onu kendisine geri versin.»[480]
Bu hadîs-i şerîf Hendek savaşı sırasında şu hâdise üzerine varid olmuştur: Zeyd ibni Sabit, Medine etrafında düşman saldırısını önlemek için hendek kazılırken yorulmuş ve bir kenarda uyumuştu. Bu halde iken, Umare ibni Hazm gelip silâhını aldı. Böylece kendisine oyun yapmak istedi. Hz. Peygamber hâdiseye muttali olunca, Müslümanın korkutul-mamasını ve ne şakacıktan, ne de ciddî olarak eşyanın alınmamasını emrettiler.
Şakacıktan birinin eşyasını alarak onu kederlendirmek ve sonra eşyasını geri vermek suretiyle onu sevindirmek bir nevi eğlencedir. Müslüman kardeşi kederlendirmemek için böyle eğlenceleri Hz. Peygamber yasaklamıştır. Eşya sahibinin haberi olmaksızın eşyasını almak, ciddî bir harekettir. Bu harekette arkadaşına üzüntü vermek vardır. Sonra alınan malı geri vermekte şakacılık hareketi vardır ki, bu da boşuna bir sevinç verir. Onun için her iki hareket yasaklanmış oluyor.
Ciddiyetle almanın bir manâsı da, doğrudan doğruya hırsızlık maksadıyla eşyanın alınmasıdır. Hırsızlık da zaten haramdır.[481]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 241, /222
Senetler:
()
Konular:
Haklar, Mülkiyet Hakkı
Mülkiyet, izinsiz birinin malını kullanmak, ürününden, malından yemek
حدثنا محمد بن كثير قال أخبرنا سفيان عن الأعمش عن أبى عمرو الشيباني عن أبى مسعود الأنصاري قال جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال : إني أبدع بي فاحملنى قال لا أجد ولكن ائت فلانا فلعله أن يحملك فأتاه فحمله فأتى النبي صلى الله عليه وسلم فأخبره فقال من دل على خير فله مثل أجر فاعله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164054, EM000242
Hadis:
حدثنا محمد بن كثير قال أخبرنا سفيان عن الأعمش عن أبى عمرو الشيباني عن أبى مسعود الأنصاري قال جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال : إني أبدع بي فاحملنى قال لا أجد ولكن ائت فلانا فلعله أن يحملك فأتاه فحمله فأتى النبي صلى الله عليه وسلم فأخبره فقال من دل على خير فله مثل أجر فاعله
Tercemesi:
Ebû Mes'ud El-Ensarî (Radiyailahu anh) 'den, şöyle demiştir: Bir adam Peygamber (Sallalİahü Aleyhi ve Seltem) 'e gelip, dedi ki: «Bana bir hal oldu (yürüyemiyorum), beni bir hayvana yükle» (gideyim).
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seîlem)
«(Seni üzerine yükliyecek) Benim vasıtam yok; fakat falancaya git, olur ki o, seni bir vasıtaya yükler.» dedi.
Bunun üzerine adam, ona gitti ve kendisim vasıtaya bindirdi, (gideceği yere gönderdi). Sonra bu adam Peygamber (Sallaltahü Aleyhi ve Sellem)'e gelip hâdiseyi ona anlattı. Bunun üzerine Hazreti Peygamber:
«Bir hayırlı işe delâlet eden kimse için, o hayırlı işi işliyenin sevabı gibi mükâfat vardır.» buyurdu.[482]
Hadîs-i şeriften anlaşılıyor ki, bîr insan herhangi hayırlı bir işi bizzat karşılıyamaz da, o işi başarabilecek başkasını gösterirse ve böyle bir delâleti ile o hayırlı iş çözümlenmiş olursa, bizzat hayırlı İşi gören gibi, mükâfat alır, sevâb kazanır. Maksad hayırlı isin başarılması ve muhtaç durumda olanın işinin görülmesidir. Bu gibi hayırlı işlere vasıta ve aracı olanların, bilfiil iş görenler gibi ecirleri vardır. Fakat bir kimsenin irruânı varken, işi görmeyip de başkasına havale etmesi, doğru olmaz. Bunun sevabı muhakkak ki azdır.[483]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 242, /222
Senetler:
()
Konular:
Sünnet, Çığır açmak, sonrakilerin günahı/sevabı onun üzerinedir
حدثنا عبد الله بن عبد الوهاب قال حدثنا خالد بن الحارث قال حدثنا شعبة عن هشام بن زيد عن أنس : أن يهودية أتت النبي صلى الله عليه وسلم بشاة مسمومة فأكل منها فجيء بها فقيل ألا نقتلها قال لا قال فما زلت أعرفها في لهوات رسول الله صلى الله عليه وسلم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164055, EM000243
Hadis:
حدثنا عبد الله بن عبد الوهاب قال حدثنا خالد بن الحارث قال حدثنا شعبة عن هشام بن زيد عن أنس : أن يهودية أتت النبي صلى الله عليه وسلم بشاة مسمومة فأكل منها فجيء بها فقيل ألا نقتلها قال لا قال فما زلت أعرفها في لهوات رسول الله صلى الله عليه وسلم
Tercemesi:
Enes (Radiyallahu anh) 'den rivayet edildiğine göre:
Bir Yahudi kadın, Peygamber (SallatlahüAleyhiveSellem)'e zehirlenmiş (ve pişirilmiş) bir koyun getirdi. Peygamber ondan yedi. Sonra kadın yakalanıp getirilince:
«Bunu öldürelim mi?» diye Peygambere soruldu.
Peygamber (Sallallahii Aleyhi ve Sellem):
«Hayır!» dedi.
Enes demiştir ki:
«O zehirli etin tesirini halâ Resûlüllah (Sallallahü Aleyh! ve Selem) in küçük dilinde görür dururum.»[484]
Hakim, Müsledrek'inde Ebu Sa'îd El-Hudrî 'den bu hâdiseyi şöyle anlatmaktadır:
Hayber'de bir Yahudi kadını. Peygamber (Salltülahü Aleyhi ve Sellem)* pişirilmiş bir koyun kediye etti. Bundan yemek için ashab ellerini uzatınca. Peygamber onlara :
«Ellerinizi çekin, zira bu koyunun azalarından biri bana haber veriyor ki, koyun zehirlenmiştir.»
Bunun üzerine kadın çağırtılıp kendisine soruldu :
«— Bu yemeğini zehirledin mi?»
Kadın:
«— Evet, dedi. İstedim ki, eğer yalancı Peygambersen, insanları kurtarayım. Eğer sadık Peygambersen, Allah sana zehirli olduğunu bildirecektir.»
Sonra Hazreti Peygamber :
«Besmele çekerek yiyiniz.» dedi.
Biz de yedik. Hiç birimize zarar vermedi.
Bir rivayete göre de, Bişr ibni'l-Berrâ, Hazreti Peygamberle zehirli etten yiyerek onun tesiri ile öldü. Bunun vefatına sebep olan Yahudi kadın da kısas cezası ile öldürüldü.
Bir rivayete göre de, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), zaman zaman bu zehİrin tesirini kendilerinde hissederlerdi. Bunun tesiri İle de, ayrıca sehadet mertebesine nail olmuşlardır.
Hadîs-i şeriften şu hükümler çıkmaktadır:
1— Müslüman olmıyan bir kimseden (Ehl-i kitabdan} hediye kabul etmek caizdir. Ehl-i kitabın kendi dinleri uyarınca kesmiş oldukları hayvanların etini yemekte beis yoktur.
2— Bir kusur veya günâh işliyenin kusurunu bağışlamak bir fazilettir. Ancak başkasının ölümüne sebebiyet veren bir cinayet olursa, maktulün veresesinin talebi ile kısas yapmak icab eder.[485]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 243, /223
Senetler:
()
Konular:
Dostluk, farklı toplulukların Hz. Peygamber'le dostlukları
Hastalık, Hz. Peygamber, hastalığı
Hz. Peygamber, affediciliği
Suikast, Hz. Peygamber, zehirli yemek verilmesi
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني عبد العزيز بن أبى سلمة عن هلال بن أبى هلال عن عطاء بن يسار عن عبد الله بن عمرو قال : إن هذه الآية التي في القرآن يا أيها النبي إنا أرسلناك شاهدا ومبشرا ونذيرا في التوراة نحوه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164059, EM000247
Hadis:
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني عبد العزيز بن أبى سلمة عن هلال بن أبى هلال عن عطاء بن يسار عن عبد الله بن عمرو قال : إن هذه الآية التي في القرآن يا أيها النبي إنا أرسلناك شاهدا ومبشرا ونذيرا في التوراة نحوه
Tercemesi:
Abdullah İbni Amr'dan (Radiyailahu anh) rivayet edildiğine göre, şöyle dedi:
Kur'ân'da olan şu:
«Ey Pey ganiler! Seni ümmetine bir imam, bfl* müjdeci ve bir korkutucu gönderdik (Ahzab: 45).» âyetin benzeri Tevrat'da vardır.[492]
Bundan önceki 246 No.'lu hadîs-i şerife bakınız.[493]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 247, /228
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, Tevrat ve İncildeki vasıfları
Kur'an, Ayet Yorumu
حدثنا إسحاق بن العلاء قال حدثنا عمرو بن الحارث قال حدثني عبد الله بن سالم الأشعري عن محمد هو بن الوليد الزبيدي عن بن جابر وهو يحيى بن جابر عن عبد الرحمن بن جبير بن نفير حدثه أن أباه حدثه أنه سمع معاوية يقول سمعت من النبي صلى الله عليه وسلم كلاما نفعنى الله به سمعته يقول أو قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : إنك إذا اتبعت الريبة في الناس أفسدتهم فإني لا أتبع الريبة فيهم فأفسدهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164060, EM000248
Hadis:
حدثنا إسحاق بن العلاء قال حدثنا عمرو بن الحارث قال حدثني عبد الله بن سالم الأشعري عن محمد هو بن الوليد الزبيدي عن بن جابر وهو يحيى بن جابر عن عبد الرحمن بن جبير بن نفير حدثه أن أباه حدثه أنه سمع معاوية يقول سمعت من النبي صلى الله عليه وسلم كلاما نفعنى الله به سمعته يقول أو قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : إنك إذا اتبعت الريبة في الناس أفسدتهم فإني لا أتبع الريبة فيهم فأفسدهم
Tercemesi:
Muaviye (Radiyailahu anh) 'nin şöyle dediği işitilmiştir: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den bir söz işittim ki, Allah onunla bana fayda ihsan etmiştir. (Ravi diyor ki) Muaviye'yi dinledim,
şöyle diyordu :
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'i dinledim :
«İnsanlardaki ayıpları araştırırsan, onları ifsad edersin.» buyuruyordu:
Ben, insanların ayıplarım araştırmıyorum ki, onları bozmuş olmayayım.[494]
Allah Tealâ kullarıma örtünmeyi emretmiş, ayıp yerlerini açmayı yasaklamıştır. İnsanlardan meydana gelen kötü iş ve hareketler de bir nevi ayıp olan ve açılması yasaklanan azalar gibidir. Bu gibi kusurları araştırmamak, derinleştırmemek ve görmemek bîr vazifedir. Kötülük ve kusurların teşhir edilmesi, herkese İlân edilmesi insanların ahlâkı üzerinde kötü izler bırakır, alışkanlık meydana getirir, utanma hislerini körletİr. Bu hallere sebebiyet vermek, insanları bozmak ve hallerini İfsad etmek olur. Böyle vahim bir neticeye varmamak İçin kusur ve ayıplar örtüimeli, araştırma yapılmamalıdır. Mümkünse kusur ve ayıpların giderilmesine, güze! ve tatlı bir nasihat yolu ile çalışmalıdır. Ayıp ve kusurları görmemezlİkten gelmek, affetmek ve bağışlamak olduğundan, hadîs-i şerîf bu bölümde zikredilmiştir.
Bu hadîs-i şeriften alınacak hükümler:[495]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 248, /228
Senetler:
()
Konular:
Kardeşlik, mümin kardeşler birbirlerinin kusurunu örterler
Müslüman, ayıbını araştırmamak
حدثنا محمد بن عبيد الله قال حدثنا حاتم عن معاوية بن أبى مزرد عن أبيه قال سمعت أبا هريرة يقول : سمع أذناى هاتان وبصر عيناي هاتان رسول الله صلى الله عليه وسلم أخذ بيديه جميعا بكفى الحسن أو الحسين صلوات الله عليهما وقدميه على قدم رسول الله صلى الله عليه وسلم ورسول الله صلى الله عليه وسلم يقول ارقه قال فرقى الغلام حتى وضع قدميه على صدر رسول الله صلى الله عليه وسلم ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم افتح فاك ثم قبله ثم قال اللهم أحبه فإني أحبه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164061, EM000249
Hadis:
حدثنا محمد بن عبيد الله قال حدثنا حاتم عن معاوية بن أبى مزرد عن أبيه قال سمعت أبا هريرة يقول : سمع أذناى هاتان وبصر عيناي هاتان رسول الله صلى الله عليه وسلم أخذ بيديه جميعا بكفى الحسن أو الحسين صلوات الله عليهما وقدميه على قدم رسول الله صلى الله عليه وسلم ورسول الله صلى الله عليه وسلم يقول ارقه قال فرقى الغلام حتى وضع قدميه على صدر رسول الله صلى الله عليه وسلم ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم افتح فاك ثم قبله ثم قال اللهم أحبه فإني أحبه
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (Radiyallahu anh) 'nin şöyle dediği işitilmiştir : Şu iki kulağım duydu ve şu iki gözüm gördü, Resûlüllah (SallaUahü Aleyhi ve Settem) , her iki eliyle Hasan'm yahut Hüseyin'in iki avucundan tuttu. — Allah'ın rahmetleri üzerlerine olsun — Onun ayağı Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in (mübarek) ayağı üzerindeydi. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle diyordu:
«Çık!»
Çocuk ayaklarını Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in göğsüne koyuncaya kadar çıktı. Sonra Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Ağzını aç!» dedi.
Sonra çocuğu Öptü ve ondan sonra dedi ki:
«Allah'ım, bunu sev, çünkü ben bunu seviyorum.»[496]
1— Çocuklarla lâtife etmek ve onlara sevgi ve merhamet göstermek, Peygamber imiz tarafından bizzat uygulanan ve bize örnek olan güzel ahlâklardandır.
2— Daha önceki hadîs-i şeriflerde geçtiği gibi, çocukları öpmek, iyi bir harekettir, çünkü bunda şefkat ve merhamet işareti vardır.
3— Çocuklara, iyi ve hayırlı olmaları için duâ etmek, büyükler İçin takıp edilecek bir yol olmalıdır.[497]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 249, /229
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Muaviye b. Ebu Müzerrid el-Medeni (Muaviye b. Abdurrahman b. Yesar)
4. Ebu İsmail Hatim b. İsmail el-Harisî (Hatim b. İsmail b. Muhammed)
5. Ebu Sabit Muhammed b. Ubeydullah el-Kuraşî (Muhammed b. Ubeydullah b. Muhammed b. Zeyd)
Konular:
Ehl-i beyt, Hz. Hasan
Ehl-i beyt, Hz. Hüseyin
Hz. Peygamber, çocuk sevgisi
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, torunlarına sevgisi ve düşkünlüğü
Saygı ve muhabbet, el öpmek, çocukları öpmek vs.
Tedavi, Rukye, tedavi şekilleri
حدثني على بن عبد الله قال حدثنا سفيان عن إسماعيل عن قيس قال سمعت جريرا يقول : ما رآني رسول الله صلى الله عليه وسلم منذ أسلمت إلا تبسم في وجهي وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم يدخل من هذا الباب رجل من خير ذي يمن على وجهه مسحة ملك فدخل جرير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164062, EM000250
Hadis:
حدثني على بن عبد الله قال حدثنا سفيان عن إسماعيل عن قيس قال سمعت جريرا يقول : ما رآني رسول الله صلى الله عليه وسلم منذ أسلمت إلا تبسم في وجهي وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم يدخل من هذا الباب رجل من خير ذي يمن على وجهه مسحة ملك فدخل جرير
Tercemesi:
Kays'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki:
Cerîr'in şöyle dediğini işittim:
Ben müslüman olalıberi, Resûlüllah (Sailallahü Aleyhi ve Sellem), beni her gördükçe, yüzüme karşı tebessüm buyurmuşlardır; ve ResûlüIIah (Salîaîlahü Aleyhi ve Selle/n) şöyle demiştir:
«Bu kapıdan, Yemenlilerden hayırlı bir adam içeri girecektir, yüzünde de melek siması vardır.»
(Bu sözün) arkasından Cerîr içeriye girdi.[498]
Sevinçten yüzün hoş bir duruma geçmesiyle dişlerin görünebilecek kadar gözükmesine «Tebessüm» denir. Bu makbul olan bir harekettir. Müslüman, mümin kardeşi İle karşılaşınca ona selâm verip tebessüm etmesi lâzımdır. Burada iki şey öğrenmiş oluyoruz. Biri, tebessüm etmenin mubah ve iyi bir hareket oluşudur. Diğeri de Cerîr (Radiyaîîahuanh)'m Hazreti Yusuf gibi melek sima oluşudur. Aşağıda kendisinden yeteri kadar bilgi verilecektir.
Tebessümden başka, sesle veya kahkaha ile gülmek vardır ki, bu makbul değildir, insanın vakar ve şerefini giderir ve insanı normal durumundan çıkarır.
Cerîr kimdir? :
Babasının adı Abdullah olup, künyesi E b u A m r 'dır ve Becîle kabilesinin ileri gelenlerindendir. Hz. Peygamberin hicretlerinden 40 gün önce, huzura gelerek İslâm'ı kabul etmiştir. Kavminin reislerinden olduğu için Hz. Peygamber onun hakkında :
«Size bir kavmin büyüğü geldiği zaman, ona ikram ediniz.»
Buyurmuştur. Çok güzel bir simaya sahip olduğundan Hz. Ömer de bunun hakkında :
«— Cerîr, bu ümmetin Yûsuf'udur.» buyurdular.
Hz. Ömer, hilâfeti zamanında dağınık bir halde bulunan Bectle kabilesini bir araya getirerek başlarına Cerîr'i geçirmişti. İrak fethinde ve Kadisiye savaşlarında büyük yararlıklar göstermiştir. Sonra KOfe'de ikâmet etti. Sonra Hz. A I i onu elçi olarak Hz. M u a v İ y e 'ye gönderdi. Daha sonra her iki fırkadan ayrılarak Karkısiyada İkâmet etmiş ve hicretin 51 veya 54. yılında burada vefat etti. Allah ondan razı olsun.[499]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 250, /230
Senetler:
()
Konular:
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Sahabe, Hz. Peygamberin, sahabenin vs. sahabelerle ilgili değerlendirmeleri
Şehirler, Yemen
حدثنا أحمد بن عيسى قال حدثنا عبد الله بن وهب قال أخبرنا عمرو بن الحارث أن أبا النضر حدثه عن سليمان بن يسار عن عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم قالت : ما رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم ضاحكا قط حتى أرى منه لهواته إنما كان يتبسم صلى الله عليه وسلم قالت وكان إذا رأى غيما أو ريحا عرف في وجهه فقالت يا رسول الله إن الناس إذا رأوا الغيم فرحوا رجاء أن يكون فيه المطر وأراك إذا رأيته عرفت في وجهك الكراهة فقال يا عائشة ما يؤمنى أن يكون فيه عذاب عذب قوم بالريح وقد رأى قوم العذاب فقالوا هذا عارض ممطرنا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164063, EM000251
Hadis:
حدثنا أحمد بن عيسى قال حدثنا عبد الله بن وهب قال أخبرنا عمرو بن الحارث أن أبا النضر حدثه عن سليمان بن يسار عن عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم قالت : ما رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم ضاحكا قط حتى أرى منه لهواته إنما كان يتبسم صلى الله عليه وسلم قالت وكان إذا رأى غيما أو ريحا عرف في وجهه فقالت يا رسول الله إن الناس إذا رأوا الغيم فرحوا رجاء أن يكون فيه المطر وأراك إذا رأيته عرفت في وجهك الكراهة فقال يا عائشة ما يؤمنى أن يكون فيه عذاب عذب قوم بالريح وقد رأى قوم العذاب فقالوا هذا عارض ممطرنا
Tercemesi:
Hz. Peygamber'in (sav) eşi Hz. Aişe şöyle demiştir :«Hz. Peygamber (sav)'i şimdiye dek hiç küçük dili görünecek kadar gülerken görmedim. O sadece tebessüm ederek gülerdi. Hz. Peygamber (sav) bir bulut veya bir rüzgar gördüğünde (hoşnutsuzluğu/telaşı) yüzünden anlaşılırdı. Hz. Aişe, "Ey Allah'ın Rasülü! İnsanlar bulutu gördüklerinde, yağmur getireceğini umarak sevinirler. Ben bulutu gördüğünde senin yüzünde bir tedirginlik fark ediyorum" dedi. Bunu üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Ey Aişe! O bulutta bir azabın olmadığından nasıl emin olabilirim? Kavimlerden birinin azabı rüzgar ile olmuştu. O kavim azabı gördüklerinde "Bu bize yağmur yağdıracak buluttur" (Ahkâf, 46/24) demişlerdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 251, /231
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Türâb Süleyman b. Yesar el-Hilâlî (Süleyman b. Yesar el-Hilâlî)
3. Ebu Nadr Salim b. Ebu Ümeyye el-Kuraşî (Salim b. Ebu Ümeyye)
4. Amr b. Haris el-Ensarî (Amr b. Haris b. Yakub)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Ahmed b. Ebu Musa el-Mısri (Ahmed b. İsa b. Hassan)
Konular:
Adab, gülme adabı
Doğa Tasavvuru, Tabiat hadiseleri karşısında gösterilen tavır
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Helak, helak olma sebepleri
Hz. Peygamber, beşer olarak
Sünnet, yeni sünnetler/gelenekler ortaya koymak