Bize Züheyr b. Harb, ona Yahya b. Saîd; (T)
Bize Ebu Bekir b. Nafi, ona Ğunder, onlara da Şube hadisi bu isnad ile rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayetin tam metni için M007031 numaralı hadise bakınız.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13421, M007032
Hadis:
وَحَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ ح
وَحَدَّثَنِى أَبُو بَكْرِ بْنُ نَافِعٍ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ كِلاَهُمَا عَنْ شُعْبَةَ بِهَذَا الإِسْنَادِ.
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb, ona Yahya b. Saîd; (T)
Bize Ebu Bekir b. Nafi, ona Ğunder, onlara da Şube hadisi bu isnad ile rivayet etmiştir.
Açıklama:
Rivayetin tam metni için M007031 numaralı hadise bakınız.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7032, /1145
Senetler:
()
Konular:
Münafık, yaptıkları şeyler (Resulullah zamanında)
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَدِىٍّ - وَهُوَ ابْنُ ثَابِتٍ - قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ يَزِيدَ يُحَدِّثُ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم خَرَجَ إِلَى أُحُدٍ فَرَجَعَ نَاسٌ مِمَّنْ كَانَ مَعَهُ فَكَانَ أَصْحَابُ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِيهِمْ فِرْقَتَيْنِ قَالَ بَعْضُهُمْ نَقْتُلُهُمْ. وَقَالَ بَعْضُهُمْ لاَ. فَنَزَلَتْ "(فَمَا لَكُمْ فِى الْمُنَافِقِينَ فِئَتَيْنِ)"
Bize Ubeyydullah b. Muaz el-Anberî, ona babası, ona Şube, ona Adî b. Sabit, ona Abdullah b. Yezid, ona da Zeyd b. Sabit (ra) şöyle demiştir: Nebi (sav) Uhud Savaşına çıktığı zaman, onunla çıkanlardan bazı kimseler (savaşmadan) geri döndü. Nebi'nin (sav) ashabı (onlar hakkında) iki gruba ayrıldı. Bir grup; onlarla savaşırız dedi. Bir diğer grup; hayır onlarla savaşmayız dedi. Bunun üzerine; "Allah kendilerini kazandıkları yüzünden baş aşağı yıkıvermişken münafıklar hakkında ne diye iki gruba ayrıldınız" (Nisa, 4/88) ayeti indi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13419, M007031
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَدِىٍّ - وَهُوَ ابْنُ ثَابِتٍ - قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ يَزِيدَ يُحَدِّثُ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم خَرَجَ إِلَى أُحُدٍ فَرَجَعَ نَاسٌ مِمَّنْ كَانَ مَعَهُ فَكَانَ أَصْحَابُ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِيهِمْ فِرْقَتَيْنِ قَالَ بَعْضُهُمْ نَقْتُلُهُمْ. وَقَالَ بَعْضُهُمْ لاَ. فَنَزَلَتْ "(فَمَا لَكُمْ فِى الْمُنَافِقِينَ فِئَتَيْنِ)"
Tercemesi:
Bize Ubeyydullah b. Muaz el-Anberî, ona babası, ona Şube, ona Adî b. Sabit, ona Abdullah b. Yezid, ona da Zeyd b. Sabit (ra) şöyle demiştir: Nebi (sav) Uhud Savaşına çıktığı zaman, onunla çıkanlardan bazı kimseler (savaşmadan) geri döndü. Nebi'nin (sav) ashabı (onlar hakkında) iki gruba ayrıldı. Bir grup; onlarla savaşırız dedi. Bir diğer grup; hayır onlarla savaşmayız dedi. Bunun üzerine; "Allah kendilerini kazandıkları yüzünden baş aşağı yıkıvermişken münafıklar hakkında ne diye iki gruba ayrıldınız" (Nisa, 4/88) ayeti indi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7031, /1145
Senetler:
()
Konular:
Kur'an, Nüzul sebebleri
Münafık, Nifak / Münafık
Münafık, yaptıkları şeyler (Resulullah zamanında)
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَسْوَدُ بْنُ عَامِرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ بْنُ الْحَجَّاجِ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَبِى نَضْرَةَ عَنْ قَيْسٍ قَالَ قُلْتُ لِعَمَّارٍ أَرَأَيْتُمْ صَنِيعَكُمْ هَذَا الَّذِى صَنَعْتُمْ فِى أَمْرِ عَلِىٍّ أَرَأْيًا رَأَيْتُمُوهُ أَوْ شَيْئًا عَهِدَهُ إِلَيْكُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ مَا عَهِدَ إِلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم شَيْئًا لَمْ يَعْهَدْهُ إِلَى النَّاسِ كَافَّةً وَلَكِنْ حُذَيْفَةُ أَخْبَرَنِى عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"فِى أَصْحَابِى اثْنَا عَشَرَ مُنَافِقًا فِيهِمْ ثَمَانِيَةٌ لاَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى يَلِجَ الْجَمَلُ فِى سَمِّ الْخِيَاطِ ثَمَانِيَةٌ مِنْهُمْ تَكْفِيكَهُمُ الدُّبَيْلَةُ وَأَرْبَعَةٌ." لَمْ أَحْفَظْ مَا قَالَ شُعْبَةُ فِيهِمْ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13429, M007035
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَسْوَدُ بْنُ عَامِرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ بْنُ الْحَجَّاجِ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَبِى نَضْرَةَ عَنْ قَيْسٍ قَالَ قُلْتُ لِعَمَّارٍ أَرَأَيْتُمْ صَنِيعَكُمْ هَذَا الَّذِى صَنَعْتُمْ فِى أَمْرِ عَلِىٍّ أَرَأْيًا رَأَيْتُمُوهُ أَوْ شَيْئًا عَهِدَهُ إِلَيْكُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ مَا عَهِدَ إِلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم شَيْئًا لَمْ يَعْهَدْهُ إِلَى النَّاسِ كَافَّةً وَلَكِنْ حُذَيْفَةُ أَخْبَرَنِى عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"فِى أَصْحَابِى اثْنَا عَشَرَ مُنَافِقًا فِيهِمْ ثَمَانِيَةٌ لاَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى يَلِجَ الْجَمَلُ فِى سَمِّ الْخِيَاطِ ثَمَانِيَةٌ مِنْهُمْ تَكْفِيكَهُمُ الدُّبَيْلَةُ وَأَرْبَعَةٌ." لَمْ أَحْفَظْ مَا قَالَ شُعْبَةُ فِيهِمْ.
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Esved b. Amir, ona Şube b. el-Haccac, ona Katade, ona Ebu Nadre, ona Kays'ın şöyle dediğini rivayet etti: Ammar'a; Ali'nin durumu ile ilgili olarak bu yaptığınız işin mahiyeti hakkında ne dersin? O, sizin görüşünüzle tayin ettiğiniz bir iş miydi yoksa Rasulullah'ın (sav) size emrettiği bir husus muydu dedim. Ammar; Rasulullah (sav) bütün insanlara emredip söylemediği hiçbir şeyi bize (özel olarak) emredip söylemiş değildir. Fakat Huzeyfe'nin Nebi'den (sav) naklen bana haber verdiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu:
"Ashabım arasında on iki münafık vardır. Aralarında deve, iğne deliğinden geçmedikçe cennete girmeyecek sekiz kişi vardır. Onların sekizine senin adına ed-Dübeyle denilen ateşten bir kandil yeter. Eğer dördüne gelince…" Bunlar hakkında Şube'nin ne söylediğini belleyemedim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7035, /1146
Senetler:
()
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Münafık, Nifak / Münafık
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَمُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ - وَاللَّفْظُ لاِبْنِ الْمُثَنَّى - قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَبِى نَضْرَةَ عَنْ قَيْسِ بْنِ عُبَادٍ قَالَ قُلْنَا لِعَمَّارٍ أَرَأَيْتَ قِتَالَكُمْ أَرَأْيًا رَأَيْتُمُوهُ فَإِنَّ الرَّأْىَ يُخْطِئُ وَيُصِيبُ أَوْ عَهْدًا عَهِدَهُ إِلَيْكُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ مَا عَهِدَ إِلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم شَيْئًا لَمْ يَعْهَدْهُ إِلَى النَّاسِ كَافَّةً. وَقَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"إِنَّ فِى أُمَّتِى." قَالَ شُعْبَةُ وَأَحْسِبُهُ قَالَ حَدَّثَنِى حُذَيْفَةُ. وَقَالَ غُنْدَرٌ أُرَاهُ قَالَ:
"فِى أُمَّتِى اثْنَا عَشَرَ مُنَافِقًا لاَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلاَ يَجِدُونَ رِيحَهَا حَتَّى يَلِجَ الْجَمَلُ فِى سَمِّ الْخِيَاطِ ثَمَانِيَةٌ مِنْهُمْ تَكْفِيكَهُمُ الدُّبَيْلَةُ سِرَاجٌ مِنَ النَّارِ يَظْهَرُ فِى أَكْتَافِهِمْ حَتَّى يَنْجُمَ مِنْ صُدُورِهِمْ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13431, M007036
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَمُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ - وَاللَّفْظُ لاِبْنِ الْمُثَنَّى - قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَبِى نَضْرَةَ عَنْ قَيْسِ بْنِ عُبَادٍ قَالَ قُلْنَا لِعَمَّارٍ أَرَأَيْتَ قِتَالَكُمْ أَرَأْيًا رَأَيْتُمُوهُ فَإِنَّ الرَّأْىَ يُخْطِئُ وَيُصِيبُ أَوْ عَهْدًا عَهِدَهُ إِلَيْكُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ مَا عَهِدَ إِلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم شَيْئًا لَمْ يَعْهَدْهُ إِلَى النَّاسِ كَافَّةً. وَقَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"إِنَّ فِى أُمَّتِى." قَالَ شُعْبَةُ وَأَحْسِبُهُ قَالَ حَدَّثَنِى حُذَيْفَةُ. وَقَالَ غُنْدَرٌ أُرَاهُ قَالَ:
"فِى أُمَّتِى اثْنَا عَشَرَ مُنَافِقًا لاَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلاَ يَجِدُونَ رِيحَهَا حَتَّى يَلِجَ الْجَمَلُ فِى سَمِّ الْخِيَاطِ ثَمَانِيَةٌ مِنْهُمْ تَكْفِيكَهُمُ الدُّبَيْلَةُ سِرَاجٌ مِنَ النَّارِ يَظْهَرُ فِى أَكْتَافِهِمْ حَتَّى يَنْجُمَ مِنْ صُدُورِهِمْ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşâr, – lafız İbnü’l-Müsennâ’ya ait olmak üzere- o ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Katade, ona Ebu Nadre, ona da Kays b. Abbad'ın şöyle dediğini rivayet etti: Biz Ammar'a; sizin savaşmanız kendinize ait bir görüş müydü? Çünkü görüş hiç şüphesiz hata da edebilir, isabet de edebilir. Yoksa Rasulullah'ın (sav) size verdiği bir emir miydi? dedi. Ammar dedi ki: Rasulullah (sav) bütün insanlara vermediği bir emir ve ahdi bize vermemiştir. Ayrıca şunları söyledi: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Muhakkak ümmetim arasında…" Şube dedi ki: Zannederim (Ammar) bana Huzeyfe rivayet etti demiştir. Ğunder de kanaatimce şöyle demiştir dedi:
"Ümmetim arasında on iki münafık vardır. Deve, iğne deliğinden geçmedikçe bunlar cennete girmeyecek, kokusunu dahi almayacaklardır. Aralarından sekizine ise omuzlarında çıkacak ve göğüslerinden yükselecek ateşten bir kandil olan Dübeyle yetecektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7036, /1146
Senetler:
()
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Münafık, Nifak / Münafık
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13433, M007037
Hadis:
حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا أَبُو أَحْمَدَ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ جُمَيْعٍ حَدَّثَنَا أَبُو الطُّفَيْلِ قَالَ كَانَ بَيْنَ رَجُلٍ مِنْ أَهْلِ الْعَقَبَةِ وَبَيْنَ حُذَيْفَةَ بَعْضُ مَا يَكُونُ بَيْنَ النَّاسِ فَقَالَ أَنْشُدُكَ بِاللَّهِ كَمْ كَانَ أَصْحَابُ الْعَقَبَةِ قَالَ فَقَالَ لَهُ الْقَوْمُ أَخْبِرْهُ إِذْ سَأَلَكَ قَالَ كُنَّا نُخْبَرُ أَنَّهُمْ أَرْبَعَةَ عَشَرَ فَإِنْ كُنْتَ مِنْهُمْ فَقَدْ كَانَ الْقَوْمُ خَمْسَةَ عَشَرَ وَأَشْهَدُ بِاللَّهِ أَنَّ اثْنَىْ عَشَرَ مِنْهُمْ حَرْبٌ لِلَّهِ وَلِرَسُولِهِ فِى الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الأَشْهَادُ وَعَذَرَ ثَلاَثَةً قَالُوا مَا سَمِعْنَا مُنَادِىَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَلاَ عَلِمْنَا بِمَا أَرَادَ الْقَوْمُ. وَقَدْ كَانَ فِى حَرَّةٍ فَمَشَى فَقَالَ:
"إِنَّ الْمَاءَ قَلِيلٌ فَلاَ يَسْبِقُنِى إِلَيْهِ أَحَدٌ." فَوَجَدَ قَوْمًا قَدْ سَبَقُوهُ فَلَعَنَهُمْ يَوْمَئِذٍ.
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb, ona Ebu Ahmed el-Kûfî, ona Velid b. Cümey', ona da Ebu Tufeyl şöyle rivayet etti: Akabelilerden tir adamla Huzeyfe arasında, insanlar arasında olağan bazı şeyler vardı. O adam dedi ki: Allah aşkına söyle, Akabeliler kaç kişiydiler? Bunun üzerine cemâat Huzeyfe'ye; madem sordu, ona haber ver dediler. Huzeyfe şunu söyledi: Bize on dört oldukları haber verilirdi. Şayet sen de onlardansan, bu cemâat on beş kişi olur. Allah'a şehadet ederim ki, onlardan on ikisi hem dünya hayatında, hem de şahitler dikildiği gün Allah'a ve Rasulüne düşmandırlar. Üçünü mazur görmüştür. Cemaat; biz Rasulullah'ın (sav) tellalını işitmedik. Bu kavmin ne yapmak istediğini de bilmedik. Taşlık bir yerde idi. Yürüdü ve "gerçekten su azdır. Benden önce onun yanma kimse varamaz" buyurdu. Ama kendinden önce oraya varmış bir kavim buldu da o gün kendilerine lanet etti dediler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7037, /1146
Senetler:
()
Konular:
Biat, Akabe biatı
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا قُرَّةُ بْنُ خَالِدٍ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"مَنْ يَصْعَدُ الثَّنِيَّةَ ثَنِيَّةَ الْمُرَارِ فَإِنَّهُ يُحَطُّ عَنْهُ مَا حُطَّ عَنْ بَنِى إِسْرَائِيلَ." قَالَ فَكَانَ أَوَّلَ مَنْ صَعِدَهَا خَيْلُنَا خَيْلُ بَنِى الْخَزْرَجِ ثُمَّ تَتَامَّ النَّاسُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"وَكُلُّكُمْ مَغْفُورٌ لَهُ إِلاَّ صَاحِبَ الْجَمَلِ الأَحْمَرِ." فَأَتَيْنَاهُ فَقُلْنَا لَهُ تَعَالَ يَسْتَغْفِرْ لَكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ وَاللَّهِ لأَنْ أَجِدَ ضَالَّتِى أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْ أَنْ يَسْتَغْفِرَ لِى صَاحِبُكُمْ. قَالَ وَكَانَ رَجُلٌ يَنْشُدُ ضَالَّةً لَهُ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13436, M007038
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا قُرَّةُ بْنُ خَالِدٍ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"مَنْ يَصْعَدُ الثَّنِيَّةَ ثَنِيَّةَ الْمُرَارِ فَإِنَّهُ يُحَطُّ عَنْهُ مَا حُطَّ عَنْ بَنِى إِسْرَائِيلَ." قَالَ فَكَانَ أَوَّلَ مَنْ صَعِدَهَا خَيْلُنَا خَيْلُ بَنِى الْخَزْرَجِ ثُمَّ تَتَامَّ النَّاسُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"وَكُلُّكُمْ مَغْفُورٌ لَهُ إِلاَّ صَاحِبَ الْجَمَلِ الأَحْمَرِ." فَأَتَيْنَاهُ فَقُلْنَا لَهُ تَعَالَ يَسْتَغْفِرْ لَكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ وَاللَّهِ لأَنْ أَجِدَ ضَالَّتِى أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْ أَنْ يَسْتَغْفِرَ لِى صَاحِبُكُمْ. قَالَ وَكَانَ رَجُلٌ يَنْشُدُ ضَالَّةً لَهُ.
Tercemesi:
Bize Ubeyydullah b. Muâz el-Anberî, ona babası, ona Kurra b. Hâlid, ona Ebu’z-Zübeyr, ona da Câbir b. Abdullah’ın şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “O tepeye yani Murar tepesine kim çıkarsa, İsrail oğulları üzerinden kaldırılan(günah)ların bir benzeri onun da üzerinden kaldırılacaktır.” (Câbir) dedi ki: Derken oraya ilk çıkanlar bizim atlarımız, (yani) Hazrec oğullarının atları oldu. Daha sonra insanlar ardı arkasına tamamen geldi. Bu sefer Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kırmızı tüylü devenin sahibi müstesnâ, hepinizin günahları bağışlanmış oldu” buyurdu. O adamın yanına gittik ve ona: Gel de Rasulullah ( sav) senin için mağfiret dilesin, dedik. O: Vallahi, kaybettiğimi bulabilmeyi sizin arkadaşınızın bana mağfiret dilemesinden daha çok severim, dedi. (Câbir) dedi ki: O, kaybolan hayvanını arayan bir adamdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7038, /1146
Senetler:
()
Konular:
Münafık, Münafığın Alametleri
Münafık, Nifak / Münafık
وَحَدَّثَنَاهُ يَحْيَى بْنُ حَبِيبٍ الْحَارِثِىُّ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ حَدَّثَنَا قُرَّةُ حَدَّثَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"مَنْ يَصْعَدُ ثَنِيَّةَ الْمُرَارِ أَوِ الْمَرَارِ." بِمِثْلِ حَدِيثِ مُعَاذٍ
[قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "مَنْ يَصْعَدُ الثَّنِيَّةَ ثَنِيَّةَ الْمُرَارِ فَإِنَّهُ يُحَطُّ عَنْهُ مَا حُطَّ عَنْ بَنِى إِسْرَائِيلَ." قَالَ فَكَانَ أَوَّلَ مَنْ صَعِدَهَا خَيْلُنَا خَيْلُ بَنِى الْخَزْرَجِ ثُمَّ تَتَامَّ النَّاسُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "وَكُلُّكُمْ مَغْفُورٌ لَهُ إِلاَّ صَاحِبَ الْجَمَلِ الأَحْمَرِ." فَأَتَيْنَاهُ فَقُلْنَا لَهُ تَعَالَ يَسْتَغْفِرْ لَكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ وَاللَّهِ لأَنْ أَجِدَ ضَالَّتِى أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْ أَنْ يَسْتَغْفِرَ لِى صَاحِبُكُمْ. قَالَ وَكَانَ رَجُلٌ يَنْشُدُ ضَالَّةً لَهُ]
غَيْرَ أَنَّهُ قَالَ وَإِذَا هُوَ أَعْرَابِىٌّ جَاءَ يَنْشُدُ ضَالَّةً لَهُ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13438, M007039
Hadis:
وَحَدَّثَنَاهُ يَحْيَى بْنُ حَبِيبٍ الْحَارِثِىُّ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ حَدَّثَنَا قُرَّةُ حَدَّثَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"مَنْ يَصْعَدُ ثَنِيَّةَ الْمُرَارِ أَوِ الْمَرَارِ." بِمِثْلِ حَدِيثِ مُعَاذٍ
[قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "مَنْ يَصْعَدُ الثَّنِيَّةَ ثَنِيَّةَ الْمُرَارِ فَإِنَّهُ يُحَطُّ عَنْهُ مَا حُطَّ عَنْ بَنِى إِسْرَائِيلَ." قَالَ فَكَانَ أَوَّلَ مَنْ صَعِدَهَا خَيْلُنَا خَيْلُ بَنِى الْخَزْرَجِ ثُمَّ تَتَامَّ النَّاسُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "وَكُلُّكُمْ مَغْفُورٌ لَهُ إِلاَّ صَاحِبَ الْجَمَلِ الأَحْمَرِ." فَأَتَيْنَاهُ فَقُلْنَا لَهُ تَعَالَ يَسْتَغْفِرْ لَكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ وَاللَّهِ لأَنْ أَجِدَ ضَالَّتِى أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْ أَنْ يَسْتَغْفِرَ لِى صَاحِبُكُمْ. قَالَ وَكَانَ رَجُلٌ يَنْشُدُ ضَالَّةً لَهُ]
غَيْرَ أَنَّهُ قَالَ وَإِذَا هُوَ أَعْرَابِىٌّ جَاءَ يَنْشُدُ ضَالَّةً لَهُ.
Tercemesi:
Bize Yahya b. Habib el-Hârisî de, ona Halid b. el-Haris, ona Kurra, ona Ebu'z-Zübeyr, ona da Cabir b. Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav); "kim el-Murar yahut el-Mirar tepesine çıkarsa…" diye Muaz'ın hadisinin aynısını rivayet etti.
[Rasulullah (sav); "kim o tepeye, el-Murar tepesine çıkarsa, İsrail oğullarından kaldırılan yük gibi onun da üzerinden kaldırılır" buyurdu. (Muaz) dedi ki: O tepeye ilk çıkanlar bizim Hazrec oğullarının atlıları oldu. Daha sonra diğer insanların tamamı geldi. Rasulullah (sav); "o kırmızı tüylü devenin sahibi dışında hepinizin günahları bağışlandı" buyurdu. Biz o adamın yanına giderek ona: Gel, Rasulullah (sav) senin için mağfiret dilesin dedik. O; vallahi, kaybettiğimi bulmayı arkadaşınızın benim için mağfiret dilemesinden daha çok severim dedi. (Muaz) dedi ki: O, kaybetmiş olduğu bir hayvanını arayan bir adam idi.]
Şu kadar var ki o (Cabir) rivayetinde: Bir de ne görelim! Meğer o kişi kayıp bir hayvanını aramaya gelen bir bedeviymiş dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7039, /1146
Senetler:
()
Konular:
Dünya, dünyaya düşkünlük
Münafık, Nifak / Münafık
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13415, M007029
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِى عُمَرَ الْمَكِّىُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ أَبِى مَعْمَرٍ عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ قَالَ اجْتَمَعَ عِنْدَ الْبَيْتِ ثَلاَثَةُ نَفَرٍ قُرَشِيَّانِ وَثَقَفِىٌّ أَوْ ثَقَفِيَّانِ وَقُرَشِىٌّ قَلِيلٌ فِقْهُ قُلُوبِهِمْ كَثِيرٌ شَحْمُ بُطُونِهِمْ فَقَالَ أَحَدُهُمْ أَتَرَوْنَ اللَّهَ يَسْمَعُ مَا نَقُولُ وَقَالَ الآخَرُ يَسْمَعُ إِنْ جَهَرْنَا وَلاَ يَسْمَعُ إِنْ أَخْفَيْنَا وَقَالَ الآخَرُ إِنْ كَانَ يَسْمَعُ إِذَا جَهَرْنَا فَهُوَ يَسْمَعُ إِذَا أَخْفَيْنَا. فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ "(وَمَا كُنْتُمْ تَسْتَتِرُونَ أَنْ يَشْهَدَ عَلَيْكُمْ سَمْعُكُمْ وَلاَ أَبْصَارُكُمْ وَلاَ جُلُودُكُمْ)" الآيَةَ.
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ebu Ömer el-Mekkî, ona Süfyan, ona Mansur, ona Mücahid, ona Ebu Mamer, ona da İbn Mesud şöyle rivayet etti: Kâbe'nin yanında üç kişi toplandı. İkisi Kureyşli, birisi Sakifli yahut ikisi Sakifli, birisi Kureyşli idi. Kalblerinin anlayışı az, karınlarının yağı çoktu. Bunlardan biri; Allah'ın bizim konuştuğumuzu işittiğini zanneder misiniz dedi. Diğeri; aşikar konuşursak işitir. Gizli konuşursak işitmez, cevabını verdi. Öteki; aşikâre konuştuğumuz zaman işitirse, gizli konuştuğumuzda da işitir dedi. Bunun üzerine Allah (ac); "kulaklarınızın, gözlerinizin ve ciltlerinizin aleyhinize şehadet edeceğinden korunduklarınızı da ilâh" ayetini indirdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7029, /1145
Senetler:
()
Konular:
Kur'an, Nüzul sebebleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13440, M007040
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ حَدَّثَنَا أَبُو النَّضْرِ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ - وَهُوَ ابْنُ الْمُغِيرَةِ - عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ:
"كَانَ مِنَّا رَجُلٌ مِنْ بَنِى النَّجَّارِ قَدْ قَرَأَ الْبَقَرَةَ وَآلَ عِمْرَانَ وَكَانَ يَكْتُبُ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَانْطَلَقَ هَارِبًا حَتَّى لَحِقَ بِأَهْلِ الْكِتَابِ - قَالَ - فَرَفَعُوهُ قَالُوا هَذَا قَدْ كَانَ يَكْتُبُ لِمُحَمَّدٍ فَأُعْجِبُوا بِهِ فَمَا لَبِثَ أَنْ قَصَمَ اللَّهُ عُنُقَهُ فِيهِمْ فَحَفَرُوا لَهُ فَوَارَوْهُ فَأَصْبَحَتِ الأَرْضُ قَدْ نَبَذَتْهُ عَلَى وَجْهِهَا ثُمَّ عَادُوا فَحَفَرُوا لَهُ فَوَارَوْهُ فَأَصْبَحَتِ الأَرْضُ قَدْ نَبَذَتْهُ عَلَى وَجْهِهَا ثُمَّ عَادُوا فَحَفَرُوا لَهُ فَوَارَوْهُ فَأَصْبَحَتِ الأَرْضُ قَدْ نَبَذَتْهُ عَلَى وَجْهِهَا فَتَرَكُوهُ مَنْبُوذًا."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Râfi', ona Ebu Nadr, ona Süleyman (bu zat İbn Muğîra'dır.), ona Sabit, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etti: Bizden (yani) Benî Neccâr'dan bir adam vardı ki, Bakara ile Âl-i İmrân Sûrelerini okumuştu. Peygamber'e (sav) katiplik yapıyordu. Derken kaçarak savuştu gitti. Ve ehl-i kitaba katıldı. Onlar kendisini kaldırdılar: Bu adam Muhammed'e katiplik yapıyordu dediler. Ve onu beğendiler. Fakat çok geçemeden aralarında Allah onun boynunu helak etti. Kendisine bir hendek kazarak, onu içine gömdüler. Ama yer onu yüzüne atmış olarak sabahladı. Sonra döndüler, ona tekrar bir çukur kazarak gömdüler. Yer yine onu yüzüne atmış olarak sabahladı. Sonra döndüler ona tekrar bir çukur kazarak gömdüler. Fakat yer yine onu yüzüne atmış olarak sabahladı. Nihayet onu atılmış olarak bıraktılar."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7040, /1147
Senetler:
()
Konular:
İrtidad
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı