Öneri Formu
Hadis Id, No:
36088, MU000872
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى بَكْرٍ أَنَّ مَوْلاَةً لِعَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ يُقَالُ لَهَا رُقَيَّةُ أَخْبَرَتْهُ أَنَّهَا خَرَجَتْ مَعَ عَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ إِلَى مَكَّةَ قَالَتْ فَدَخَلَتْ عَمْرَةُ مَكَّةَ يَوْمَ التَّرْوِيَةِ وَأَنَا مَعَهَا فَطَافَتْ بِالْبَيْتِ وَبَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ثُمَّ دَخَلَتْ صُفَّةَ الْمَسْجِدِ فَقَالَتْ أَمَعَكِ مِقَصَّانِ فَقُلْتُ لاَ . فَقَالَتْ فَالْتَمِسِيهِ لِى . فَالْتَمَسْتُهُ حَتَّى جِئْتُ بِهِ فَأَخَذَتْ مِنْ قُرُونِ رَأْسِهَا فَلَمَّا كَانَ يَوْمُ النَّحْرِ ذَبَحَتْ شَاةً .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Abdullah b. Ebu Bekr’in rivayet ettiğine göre Abdurrahman kızı Amre’nin Rukayye adındaki azatlı bir cariyesi kendisine şunu haber vermişti: Abdurrahman kızı Amre ile birlikte Mekke’ye gitmişti. (Amre’nin azatlısı) dedi ki: Amre, terviye (Zilhiccenin sekizinci) günü Mekke’ye vardım. Ben de onunla beraberdim. Beyt’i tavaf etti, Safa ile Merve arasında sa’y yaptı, sonra Mescidin avlusuna girerek yanında makas var mı? dedi. Ben: Hayır dedim. O halde bana bir makas bul, dedi. Ben de makas arayıp buldum, onu getirdim, makasla örgülerinin uçlarından bir miktar kesti. Nahr (kurban bayramı birinci) günü gelince de bir koyun kesti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 872, 1/140
Senetler:
()
Konular:
Hac, İhramdan çıkmak
Hac, ihramdan kurbanla çıkmak
Hac, Sa'y etmek
Hac, traş olma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36108, MU000892
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ اللَّهُمَّ ارْحَمِ الْمُحَلِّقِينَ. قَالُوا وَالْمُقَصِّرِينَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ اللَّهُمَّ ارْحَمِ الْمُحَلِّقِينَ. قَالُوا وَالْمُقَصِّرِينَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ وَالْمُقَصِّرِينَ .
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Mâlik, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer’in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav): “Allah’ım, saçlarını tıraş edenlere rahmet buyur” dedi. Ashab: Kısaltanlara da (rahmet buyurması için dua et), ey Allah’ın Rasulü, dediler. O: “Allah’ım, saçlarını tıraş edenlere rahmet buyur” dedi. Onlar: Kısaltanlara da (rahmet buyurmasını dile), ey Allah’ın Rasulü, dediler. Bu sefer O: “Kısaltanlara da” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 892, 1/144
Senetler:
()
Konular:
Hac, İhramdan çıkmak
Hac, traş olma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36090, MU000874
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يَقُولُ الْمَرْأَةُ الْمُحْرِمَةُ إِذَا حَلَّتْ لَمْ تَمْتَشِطْ حَتَّى تَأْخُذَ مِنْ قُرُونِ رَأْسِهَا وَإِنْ كَانَ لَهَا هَدْىٌ لَمْ تَأْخُذْ مِنْ شَعْرِهَا شَيْئًا حَتَّى تَنْحَرَ هَدْيَهَا . وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ أَنَّهُ سَمِعَ بَعْضَ أَهْلِ الْعِلْمِ يَقُولُ لاَ يَشْتَرِكُ الرَّجُلُ وَامْرَأَتُهُ فِى بَدَنَةٍ وَاحِدَةٍ لِيُهْدِ كُلُّ وَاحِدٍ بَدَنَةً بَدَنَةً . وَسُئِلَ مَالِكٌ عَمَّنْ بُعِثَ مَعَهُ بِهَدْىٍ يَنْحَرُهُ فِى حَجٍّ وَهُوَ مُهِلٌّ بِعُمْرَةٍ هَلْ يَنْحَرُهُ إِذَا حَلَّ أَمْ يُؤَخِّرُهُ حَتَّى يَنْحَرَهُ فِى الْحَجِّ وَيُحِلُّ هُوَ مِنْ عُمْرَتِهِ فَقَالَ بَلْ يُؤَخِّرُهُ حَتَّى يَنْحَرَهُ فِى الْحَجِّ وَيُحِلُّ هُوَ مِنْ عُمْرَتِهِ . قَالَ مَالِكٌ وَالَّذِى يُحْكَمُ عَلَيْهِ بِالْهَدْىِ فِى قَتْلِ الصَّيْدِ أَوْ يَجِبُ عَلَيْهِ هَدْىٌ فِى غَيْرِ ذَلِكَ فَإِنَّ هَدْيَهُ لاَ يَكُونُ إِلاَّ بِمَكَّةَ كَمَا قَالَ اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى هَدْيًا بَالِغَ الْكَعْبَةِ وَأَمَّا مَا عُدِلَ بِهِ الْهَدْىُ مِنَ الصِّيَامِ أَوِ الصَّدَقَةِ فَإِنَّ ذَلِكَ يَكُونُ بِغَيْرِ مَكَّةَ حَيْثُ أَحَبَّ صَاحِبُهُ أَنْ يَفْعَلَهُ فَعَلَهُ .
Tercemesi:
Bana Yahya b. Yahya, ona Malik (b. Enes), ona da Nâfi'in (mevla Abdullah b. Ömer) rivayet ettiğine göre Abdullah b. Ömer (r. anhümâ) şöyle derdi:
"İhramlı olan kadın, ihramdan çıktığı zaman başındaki saçları kesip kısaltmadıkça taranamaz. Beraberinde getirdiği hedy kurbanı olduğunda ise kurbanı kesilmedikçe saçlarını kesip kısaltamaz."
Bana Yahya b. Yahya, ona da Malik (b. Enes), bazı ilim ehlinin şöyle dediğini duyduğunu rivayet etmiştir:
"Koca, karısı ile aynı hedy devesine ortak olamaz. Her biri ayrı ayrı bir hedy devesi kurban etmelidir."
Malik'e (b. Enes), beraberinde hacda kurban olarak kesmesi için hedy kurbanı gönderilen ve umre ihramına giren kişinin, bu hedy kurbanını umre ihramından çıkınca mı keseceği yoksa kesimi erteleyerek hacda kesip umre ihramından öyle mi çıkacağı soruldu. Şöyle cevap verdi: "Bilakis, kesimi erteler; hacda hedy kurbanını keser ve öylece umre ihramından çıkar."
Malik (b. Enes) şöyle demiştir: "Av hayvanını öldürmesi sebebiyle hedy kurbanı kesmesine hüküm verilen ya da başka bir sebeple hedy kurbanı kesmesi gereken kişinin hedy kurbanı sadece Mekke'de kesilmelidir. Nitekim Allah tebâreke ve teâlâ; 'Kabe'ye ulaşacak bir kurban' (Maide 5/95) buyurmaktadır. Fakat hedy kurbanına denk sayılan oruç ya da sadaka, Mekke dışında ilgilinin, bunları yerine getirmek isteyebileceği herhangi bir yerde olabilir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 874, 1/141
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
Konular:
Hac, İhramdan çıkmak
Hac, traş olma
Kurban, hedy kurbanı ve etlerinin yenmesi
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ أَنَّهُ بَلَغَهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ عَرَفَةُ كُلُّهَا مَوْقِفٌ وَارْتَفِعُوا عَنْ بَطْنِ عُرَنَةَ وَالْمُزْدَلِفَةُ كُلُّهَا مَوْقِفٌ وَارْتَفِعُوا عَنْ بَطْنِ مُحَسِّرٍ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36092, MU000876
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ أَنَّهُ بَلَغَهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ عَرَفَةُ كُلُّهَا مَوْقِفٌ وَارْتَفِعُوا عَنْ بَطْنِ عُرَنَةَ وَالْمُزْدَلِفَةُ كُلُّهَا مَوْقِفٌ وَارْتَفِعُوا عَنْ بَطْنِ مُحَسِّرٍ .
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Mâlik’in rivayet ettiğine göre kendisine Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğu haberi ulaşmıştır: “Arafat’ın her tarafı vakfe yapılacak yerdir. Fakat Urene vadisinin iç tarafının yukarısında durunuz. Müzdelife’nin tamamı vakfe yapılacak yerdir. Ama Muhassir’in iç tarafının yukarısında durunuz.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 876, 1/141
Senetler:
()
Konular:
Hac, Arafat
Hac, Müzdelifede vakfe ve telbiye
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36089, MU000873
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ صَدَقَةَ بْنِ يَسَارٍ الْمَكِّىِّ أَنَّ رَجُلاً مِنْ أَهْلِ الْيَمَنِ جَاءَ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ وَقَدْ ضَفَرَ رَأْسَهُ فَقَالَ يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ إِنِّى قَدِمْتُ بِعُمْرَةٍ مُفْرَدَةٍ . فَقَالَ لَهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ لَوْ كُنْتُ مَعَكَ أَوْ سَأَلْتَنِى لأَمَرْتُكَ أَنْ تَقْرِنَ . فَقَالَ الْيَمَانِىُّ قَدْ كَانَ ذَلِكَ . فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ خُذْ مَا تَطَايَرَ مِنْ رَأْسِكَ وَأَهْدِ . فَقَالَتِ امْرَأَةٌ مِنْ أَهْلِ الْعِرَاقِ مَا هَدْيُهُ يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ فَقَالَ هَدْيُهُ . فَقَالَتْ لَهُ مَا هَدْيُهُ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ لَوْ لَمْ أَجِدْ إِلاَّ أَنْ أَذْبَحَ شَاةً لَكَانَ أَحَبَّ إِلَىَّ مِنْ أَنْ أَصُومَ .
Tercemesi:
Bana Yahya (b. Yahya), ona Malik (b. Enes), ona da Sadaka b. Yesâr rivayet etmiştir:
Yemen ahalisinden bir adam, Abdullah b. Ömer'e (r. anhümâ) geldi. Saçlarını örmüştü. Dedi ki; "Ey Ebu Abdurrahman! Şüphesiz ben, hac ihramıyla birleştirmeden tek başına önce umre yapmak için geldim." Abdullah b. Ömer (r. anhümâ) dedi ki; "Seninle birlikte olsaydım ya da bana sorsaydın sana, kıran haccını yapmanı tavsiye ederdim." Yemenli adam; "Oldu bir kere." diye karşılık verdi. Buna karşın Abdullah b. Ömer (r. anhümâ); "O halde başındaki o uzun saçlarını kes ve bir hedy kurbanı gönder." dedi. Bunun üzerine Irak ahalisinden bir kadın; "Ey Ebu Abdurrahman! onun göndereceği hedy nedir?" diye sordu. Abdullah b. Ömer (r. anhümâ); "Ona uygun bir hedy kurbanıdır." dedi. Kadın tekrar; "Onun göndereceği hedy nedir?" diye sorunca da şöyle dedi: "Küçükbaş bir hayvan kurban etmekten başka bir yol bulamasam bile kurban kesmem, benim için oruç tutmaktan daha uygundur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 873, 1/140
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Sadaka b. Yesar el-Cezerî (Sadaka b. Yesar)
Konular:
Hac, Hacc-ı kıran
Hac, traş olma
Kurban, deve, koyun, keçi vs.
Kurban, hedy kurbanı ve etlerinin yenmesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36112, MU000896
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ أَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَنَّ رَجُلاً أَتَى الْقَاسِمَ بْنَ مُحَمَّدٍ فَقَالَ إِنِّى أَفَضْتُ وَأَفَضْتُ مَعِى بِأَهْلِى ثُمَّ عَدَلْتُ إِلَى شِعْبٍ فَذَهَبْتُ لأَدْنُوَ مِنْ أَهْلِى فَقَالَتْ إِنِّى لَمْ أُقَصِّرْ مِنْ شَعَرِى بَعْدُ فَأَخَذْتُ مِنْ شَعَرِهَا بِأَسْنَانِى ثُمَّ وَقَعْتُ بِهَا فَضَحِكَ الْقَاسِمُ وَقَالَ مُرْهَا فَلْتَأْخُذْ مِنْ شَعَرِهَا بِالْجَلَمَيْنِ . قَالَ مَالِكٌ أَسْتَحِبُّ فِى مِثْلِ هَذَا أَنْ يُهْرِقَ دَمًا وَذَلِكَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ قَالَ مَنْ نَسِىَ مِنْ نُسُكِهِ شَيْئًا فَلْيُهْرِقْ دَمًا .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Rabia b. Ebu Abdurrahman’ın rivayet ettiğine göre bir adam el-Kâsım b. Muhammed’e gelerek: Ben ifada tavafımı yaptım. Benimle birlikte hanımım da tavaf etti, sonra bir dağ yoluna yöneldim, eşime yaklaşmak isteyince, ben henüz saçlarımı kısaltmadım, dedi. Bu sefer dişlerimle saçlarından biraz kopardım, sonra onunla beraber oldum, dedi. el-Kasım güldü ve: Ona saçlarından makasla bir miktar kesmesini söyle, dedi.
Mâlik dedi ki: Böyle birisi hakkında bir kan akıtmasını (kurban kesmesini) müstehab görürüm. Çünkü Abdullah b. Abbas şöyle demiştir: Hac ibadetlerinden bir şey unutan bir kimse bir akan akıtsın.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 896, 1/144
Senetler:
()
Konular:
Hac, hacta ceza gerektiren durumlar
Hac, traş olma
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الزُّبَيْرِ أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ اعْلَمُوا أَنَّ عَرَفَةَ كُلَّهَا مَوْقِفٌ إِلاَّ بَطْنَ عُرَنَةَ وَأَنَّ الْمُزْدَلِفَةَ كُلَّهَا مَوْقِفٌ إِلاَّ بَطْنَ مُحَسِّرٍ . قَالَ مَالِكٌ قَالَ اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى فَلاَ رَفَثَ وَلاَ فُسُوقَ وَلاَ جِدَالَ فِى الْحَجِّ قَالَ فَالرَّفَثُ إِصَابَةُ النِّسَاءِ وَاللَّهُ أَعْلَمُ قَالَ اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَائِكُمْ قَالَ وَالْفُسُوقُ الذَّبْحُ لِلأَنْصَابِ وَاللَّهُ أَعْلَمُ قَالَ اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى أَوْ فِسْقًا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللَّهِ بِهِ. قَالَ وَالْجِدَالُ فِى الْحَجِّ أَنَّ قُرَيْشًا كَانَتْ تَقِفُ عِنْدَ الْمَشْعَرِ الْحَرَامِ بِالْمُزْدَلِفَةِ بِقُزَحَ وَكَانَتِ الْعَرَبُ وَغَيْرُهُمْ يَقِفُونَ بِعَرَفَةَ فَكَانُوا يَتَجَادَلُونَ يَقُولُ هَؤُلاَءِ نَحْنُ أَصْوَبُ وَيَقُولُ هَؤُلاَءِ نَحْنُ أَصْوَبُ فَقَالَ اللَّهُ تَعَالَى وَ لِكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنْسَكًا هُمْ نَاسِكُوهُ فَلاَ يُنَازِعُنَّكَ فِى الأَمْرِ وَادْعُ إِلَى رَبِّكَ إِنَّكَ لَعَلَى هُدًى مُسْتَقِيمٍ فَهَذَا الْجِدَالُ فِيمَا نُرَى وَاللَّهُ أَعْلَمُ وَقَدْ سَمِعْتُ ذَلِكَ مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ .
وقوف الرجل و هو غير طاهرٍ ووقوفه على دابته سئل مالك هل يقف الرجل بعرفة أو بالمزدلفة أو يرمي الجمار أو يسعى بين الصفا والمروة و هو غير طاهر فقال كل أمر تصنعه الحائض من أمر الحج فالرجل يصنعه و هو غير طاهر ثم لا يكون عليه شئ فى ذلك و الفضل أن يكون الرجل فى ذلك كله طاهراً و لا ينبغي له أن يتعمد ذلك و سئل مالك عن الوقوف بعرفة للراكب أينزل أم يقف راكباً فقال بل يقف راكباً إلا أن يكون به أو بدابته علة فالله أعذر بالعذر.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36093, MU000877
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الزُّبَيْرِ أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ اعْلَمُوا أَنَّ عَرَفَةَ كُلَّهَا مَوْقِفٌ إِلاَّ بَطْنَ عُرَنَةَ وَأَنَّ الْمُزْدَلِفَةَ كُلَّهَا مَوْقِفٌ إِلاَّ بَطْنَ مُحَسِّرٍ . قَالَ مَالِكٌ قَالَ اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى فَلاَ رَفَثَ وَلاَ فُسُوقَ وَلاَ جِدَالَ فِى الْحَجِّ قَالَ فَالرَّفَثُ إِصَابَةُ النِّسَاءِ وَاللَّهُ أَعْلَمُ قَالَ اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَائِكُمْ قَالَ وَالْفُسُوقُ الذَّبْحُ لِلأَنْصَابِ وَاللَّهُ أَعْلَمُ قَالَ اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى أَوْ فِسْقًا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللَّهِ بِهِ. قَالَ وَالْجِدَالُ فِى الْحَجِّ أَنَّ قُرَيْشًا كَانَتْ تَقِفُ عِنْدَ الْمَشْعَرِ الْحَرَامِ بِالْمُزْدَلِفَةِ بِقُزَحَ وَكَانَتِ الْعَرَبُ وَغَيْرُهُمْ يَقِفُونَ بِعَرَفَةَ فَكَانُوا يَتَجَادَلُونَ يَقُولُ هَؤُلاَءِ نَحْنُ أَصْوَبُ وَيَقُولُ هَؤُلاَءِ نَحْنُ أَصْوَبُ فَقَالَ اللَّهُ تَعَالَى وَ لِكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنْسَكًا هُمْ نَاسِكُوهُ فَلاَ يُنَازِعُنَّكَ فِى الأَمْرِ وَادْعُ إِلَى رَبِّكَ إِنَّكَ لَعَلَى هُدًى مُسْتَقِيمٍ فَهَذَا الْجِدَالُ فِيمَا نُرَى وَاللَّهُ أَعْلَمُ وَقَدْ سَمِعْتُ ذَلِكَ مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ .
وقوف الرجل و هو غير طاهرٍ ووقوفه على دابته سئل مالك هل يقف الرجل بعرفة أو بالمزدلفة أو يرمي الجمار أو يسعى بين الصفا والمروة و هو غير طاهر فقال كل أمر تصنعه الحائض من أمر الحج فالرجل يصنعه و هو غير طاهر ثم لا يكون عليه شئ فى ذلك و الفضل أن يكون الرجل فى ذلك كله طاهراً و لا ينبغي له أن يتعمد ذلك و سئل مالك عن الوقوف بعرفة للراكب أينزل أم يقف راكباً فقال بل يقف راكباً إلا أن يكون به أو بدابته علة فالله أعذر بالعذر.
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Hişâm b. Urve’nin rivayet ettiğine göre Abdullah b. ez-Zübeyr şöyle derdi: Bilin ki, Urene vadisinin iç tarafı dışında Arafat’ın her yeri vakfe edilecek yerdir. Muhassir vadisinin iç tarafı dışında Müzdelife’nin tamamı vakfe yapılacak yerdir.
Mâlik dedi ki: Şanı mübarek ve yüce Allah: “Artık hacda refes (kadına yaklaşmak) de yoktur, günah işlemek, kavga etmek de yoktur” (Bakara, 2/197) buyurmaktadır.
(Mâlik) dedi ki: Refes kadınlara yaklaşmak demektir. Elbette Allah en iyi bilendir. Nitekim şanı yüce ve mübarek Allah: “Oruç gecesinde size refes (kadınlarınıza yaklaşmak) helâl kılındı” (Bakara, 2/187) buyurmaktadır. (Mâlik) dedi ki: Fusûk (günah işlemek), putlar için hayvan kesmektir. Allah elbette en iyi bilendir. Nitekim şanı mübarek ve yüce Allah: “Ve Allah’tan başkasının adına boğazlandığından dolayı fısk olanlar…” (En’âm, 6/145) buyurmaktadır.
(Mâlik) dedi ki: Hacda cidâl (kavga etmek) ise şu demektir: Kureyşliler Müzdelife’de Kuzah (tepesi) yakınında Meş’ar-i Haram’da vakfe yaparlardı. Araplar ve onların dışındakiler ise Arafat’ta vakfe yaparlardı. Bundan dolayı birbirleriyle tartışarak, şunlar: Biz daha doğruyuz derler, diğerleri ise hayır biz daha doğruyuz derlerdi. Şanı yüce Allah da: “Her ümmet için bir ibadet yolu tayin ettik ki ona göre ibadet etsinler, o halde bu hususta seninle asla çekişmesinler (cidâl etmesinler) ve sen Rabbine çağır, muhakkak sen hakka götüren dosdoğru yol üzeresin” (Hac, 22/67) buyurmaktadır. İşte bizim kanaatimize göre (Bakara, 2/197’de sözü edilen) cidâl’in (kavga etmenin) manası budur. Allah elbette en iyi bilendir. Hem ben bu açıklamayı ilim ehlinden dinlemişimdir.
Bir kimsenin taharetsiz olarak vakfe yapması ve bineği üzerinde vakfe yapması ile ilgili olarak Mâlik’e: Bir adam taharetsiz olduğu halde Arafat’ta ya da Müzdelife’de vakfe yapsa yahut cemrelere taş atsa, ya da Safa ile Merve arasında sa’y yapsa (durumu ne olur), diye sorulunca, o şu cevabı verdi: Ay hali olan bir kadının hac işlerinden yaptığı her bir şeyi erkek de taharetsiz olarak yapabilir daha sonra da bundan dolayı ona bir şey düşmez. Ama fazilet, erkeğin bütün bu durumlarda taharetli olmasıdır. Bunu (taharetsiz olarak) kasten yapmaması gerekir.
Yine Mâlik’e, binek üzerinde olan, Arafat’ta vakfe yaparken bineğinden iner mi, yoksa bineği üstünde olduğu halde mi vakfe yapar, diye sorulması üzerine, o: Hayır, bineği üzerinde vakfe yapar. Kendisinin yahut da bineğinin bir rahatsızlığı olması hali müstesnâ. Çünkü yüce Allah mazeret sebebiyle herkesten daha çok mazur görür, mazereti kabul eder, demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 877, 1/141
Senetler:
0. Maktu' (Maktu')
1. Ebu Bekir Abdullah b. Zübeyr el-Esedî (Abdullah b. Zübeyr b. Avvam)
2. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
Konular:
Fısk, Fasık, Allah'ın emrini açıktan ihlal etmek
Hac, Arafat
Hac, Müzdelifede vakfe ve telbiye
Tartışma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36109, MU000893
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ كَانَ يَدْخُلُ مَكَّةَ لَيْلاً وَهُوَ مُعْتَمِرٌ فَيَطُوفُ بِالْبَيْتِ وَبَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ وَيُؤَخِّرُ الْحِلاَقَ حَتَّى يُصْبِحَ . قَالَ وَلَكِنَّهُ لاَ يَعُودُ إِلَى الْبَيْتِ فَيَطُوفُ بِهِ حَتَّى يَحْلِقَ رَأْسَهُ . قَالَ وَرُبَّمَا دَخَلَ الْمَسْجِدَ فَأَوْتَرَ فِيهِ وَلاَ يَقْرَبُ الْبَيْتَ . قَالَ مَالِكٌ التَّفَثُ حِلاَقُ الشَّعَرِ وَلُبْسُ الثِّيَابِ وَمَا يَتْبَعُ ذَلِكَ . قَالَ يَحْيَى سُئِلَ مَالِكٌ عَنْ رَجُلٍ نَسِىَ الْحِلاَقَ بِمِنًى فِى الْحَجِّ هَلْ لَهُ رُخْصَةٌ فِى أَنْ يَحْلِقَ بِمَكَّةَ قَالَ ذَلِكَ وَاسِعٌ وَالْحِلاَقُ بِمِنًى أَحَبُّ إِلَىَّ . قَالَ مَالِكٌ الأَمْرُ الَّذِى لاَ اخْتِلاَفَ فِيهِ عِنْدَنَا أَنَّ أَحَدًا لاَ يَحْلِقُ رَأْسَهُ وَلاَ يَأْخُذُ مِنْ شَعَرِهِ حَتَّى يَنْحَرَ هَدْيًا إِنْ كَانَ مَعَهُ وَلاَ يَحِلُّ مِنْ شَىْءٍ حَرُمَ عَلَيْهِ حَتَّى يَحِلَّ بِمِنًى يَوْمَ النَّحْرِ وَذَلِكَ أَنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى قَالَ وَلاَ تَحْلِقُوا رُءُوسَكُمْ حَتَّى يَبْلُغَ الْهَدْىُ مَحِلَّهُ
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Abdurrahman b. el-Kâsım’ın, babasından rivayet ettiğine göre umre yaparken geceleyin Mekke’ye girer, Beyt’i tavaf eder, Safa ile Merve arasında sa’y yapar, tıraş olmayı da sabah oluncaya kadar geciktirirdi. (Devamla) dedi ki: Fakat o, başını tıraş etmeden tekrar Beyt’e dönüp tavaf yapmazdı. Bazı hallerde mescide girer, vitir namazı kılar, fakat Beyt’i tavaf etmezdi.
Mâlik dedi ki: Tefes (ihramlının üzerindeki kir), saçların tıraş edilmesi, elbise giymek ve buna bağlı olan diğer hususlardır.
Yahya dedi ki: Mâlik’e, hac sırasında Minâ’da tıraş olmayı unutan kimse için Mekke’de tıraş olmasına ruhsat var mı? diye soruldu. Mâlik: Bu hususta genişlik vardır, bununla birlikte Minâ’da tıraş olmasını daha çok severim, demiştir.
Mâlik dedi ki: Bize göre hakkında görüş ayrılığı bulunmayan husus şudur: Hiçbir kimse, eğer beraberinde varsa, kurbanını kesmedikçe ne başını tıraş edebilir ne de saçını kısaltabilir. Nahr (kurban bayramı birinci) günü Minâ’da ihramdan çıkıncaya kadar (ihramdan ötürü) kendisine haram olmuş hiçbir şey ona helal olmaz. Çünkü şanı mübarek ve yüce Allah: “Kurban yerine (Minâ’ya) varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin” (Bakara, 2/196) buyurmaktadır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 893, 1/144
Senetler:
()
Konular:
Hac, İhramdan çıkmak
Hac, ihramdan kurbanla çıkmak
Hac, traş olma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36111, MU000895
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ إِذَا حَلَقَ فِى حَجٍّ أَوْ عُمْرَةٍ أَخَذَ مِنْ لِحْيَتِهِ وَشَارِبِهِ .
Tercemesi:
Nafî'den: Abdullah b. Ömer hac veya umrede tıraş olduğu zaman, sakalından ve bıyıklarından da kısaltırdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 895, 1/144
Senetler:
()
Konular:
Hac, traş olma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36110, MU000894
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ إِذَا أَفْطَرَ مِنْ رَمَضَانَ وَهُوَ يُرِيدُ الْحَجَّ لَمْ يَأْخُذْ مِنْ رَأْسِهِ وَلاَ مِنْ لِحْيَتِهِ شَيْئًا حَتَّى يَحُجَّ . قَالَ مَالِكٌ لَيْسَ ذَلِكَ عَلَى النَّاسِ .
Tercemesi:
Nafî'den: Abdullah b. Ömer, Ramazan'da orucunu açtığı zaman o sene hacca da gitmeyi isterse, hac yapıncaya kadar saçından sakalından hiç bir şey kesmezdi.
İmam Malik der ki: İbn Ömer'in bu hareketi diğer insanlar için bir ölçü olmaz.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 894, 1/144
Senetler:
()
Konular:
Hac, traş olma