Giriş

Bize Kuteybe b. Said, ona Bişr b. Mufaddal, ona Abdullah b. Muhammed b. Akil, ona da Rubeyyi' bt. Muavviz b. Afrâ şöyle dedi: "Rasulullah (sav) (bir defasında) başını iki kez mesh etti. (Şöylesine) Meshe başının arka tarafından (öne doğru meshetmekle) başladı, sonra da önden arkaya doğru mesh etti. İki kulağının hem içini hem dışını meshetti." Tirmizî: Bu hadis hasendir. Abdullah b. Zeyd'in hadisi ise bundan daha sahih ve sened açısından daha iyidir. Bazı Kufeliler uygulamalarını bu hadise göre yapmışlardır. Onlardan biri de Vekî' b. Cerrâh'tır.


    Öneri Formu
9153 T000033 Tirmizi, Tahare, 25

Bize Kuteybe, ona Bekir b. Mudar, ona İbn Aclân, ona da Abdullah b. Muhammed b. Akil, er-Rubeyyi' bt. Muavviz b. Afrâ'nın Hz. Peygamber'i (sav) abdest alırken gördüğünü rivayet etti. Onun nakline göre Rasulullah (sav) başını meshetti yani başının ön ve arka kısmını, şakaklarıyla kulaklarını bir kez meshetti.” Tirmizî: Bu konuda Ali ve Talha b. Musarrif'in dedesinden de hadis rivayet edilmiştir. Tirmizî: er-Rubeyyi' (bt. Muavviz b. Afrâ) hadisi hasen-sahihtir. Hz. Peygamber’in (sav) başını bir kez meshettiği başka birçok yoldan rivayet edilmiştir. Sahabe ve tabiûn dönemindeki alimlerin uygulamaları da bu hadis doğrultusuna olmuştur. Cafer b. Muhammed, Süfyân es Sevrî, İbnü'l-Mübarek, Şâfiî, Ahmed ve İshâk başın bir kez meshedilmesi gerektiğini söylemişlerdir. Muhammed b. Mansur el-Mekkî şöyle bir nakilde bulunmuştur: Süfyân b. Uyeyne şöyle dedi: Cafer b. Muhammed’e başı meshetme konusunda “Bir kez mesh yeterli midir?” diye sordum bana “Evet, vallahi yeterlidir” dedi.


    Öneri Formu
9432 T000034 Tirmizi, Tahare, 26

Bize Ali b. Haşrem, ona Abdullah b. Vehb, ona Amr b. el-Hâris, ona Habbân b. Vâsi', ona babası (Vasi' b. Habbân), ona da Abdullah b. Zeyd, Rasulullah'ı (sav) abdest alırken gördüğünü ve başını ellerinde kalan sudan başka bir su ile (yani yeniden ıslattığı bir su ile) meshettiğini rivayet etti. Tirmizî: Bu hadis, hasen-sahihtir. İbn Lehîa bu hadisi Habbân b. Vasi' vasıtası ile babasından şöyle nakletti: Abdullah b. Zeyd’in nakline göre “Rasulullah (sav) abdest aldı ve başını, ellerinde kalan sudan başka bir su ile meshetti.” Amr b. el Haris’in Habbân’dan rivayeti daha sahihtir. Çünkü bu hadis Abdullah b. Zeyd ve başkalarından farklı tariklerle şu şekilde nakledilmiştir: “Rasulullah (sav) başını meshetmek için elini yeniden ıslattı.” Alimlerin çoğunluğunun uygulaması bu doğrultudadır ve onlar başın meshedilmesi için elin yeniden ıslatılması gerektiği görüşündedirler.


    Öneri Formu
9434 T000035 Tirmizi, Tahare, 27

Bize Hennnad (b. Serî), ona Veki , ona A’meş , ona da İbrahim (en-Nehaî), Hemmam b. Haris şöyle anlattığını rivayet etti: Cerir b. Abdullah küçük abdestini yaptı, sonra abdest aldı ve (bu esnada) mestleri üzerine mesh etti. Cerir'e, 'Sen böyle mi yapıyorsun? diye soruldu. O da, 'Böyle yapmama engel olan nedir ki? Ben Hz. Peygamber'i (sav) böyle yaparken gördüm' karşılığını verdi. [(Hadisin ravilerinden) İbrahim en-Nehaî, Cerir, Maide süresinin (abdest ayetinin) nüzulünden sonra Müslüman olduğu için, naklettiği (mestler üzerine mesh hakkındaki) bu hadisin hoşlarına gittiğini söylemiştir. Bu söz, yani 'hoşlarına giderdi' ifadesi, İbrahim’in sözüdür. Tirmizi şöyle demiştir: 'Bu konuda Ömer, Ali, Huzeyfe, Muğire, Bilal, Sa’d, Ebu Eyyub, Selman, Büreyde, Amr b. Ümeyye, Enes, Sehl b. Sa’d, Ya’la b. Mürre, Ubade b. es-Samit, Üsame b. Şerik, Ebu Ümame, Cabir, Üsame b. Zeyd ve İbn Ubade'den –kendisine İbn İmara - ve Übey b. Imara da denilir- (nakledilen) rivayetler vardır.' Ebu İsa (Tirmizî): 'Cerir’in bu hadisi, hasen-sahihtir' demiştir.]


    Öneri Formu
10228 T000093 Tirmizi, Tahare, 70

Şehr b. Havşeb’in şöyle anlattığı rivayet edilmiştir: Cerir b. Abdullah’ı abdest alırken ve (bu esnada) mestleri üzerine mesh ederken gördüm. Bu konuyu kendisine sorduğumda bana: 'Ben Rasulullah’ı (sav) abdest alırken ve (bu esnada) mestleri üzerine mesh ederken gördüm.' cevabını verdi. Bunun üzerine ben: 'Mâide suresinin inmesinden önce mi, yoksa sonra mı?' diye sordum. O da: 'Ben, Mâide süresinin inmesinden sonra Müslüman oldum.' karşılığını verdi. Bize Kuteybe (b. Said ), ona Halid b. Ziyad et-Tirmizî, ona Mukatil b. Hayyan, ona da Şehr b. Havşeb, Cerir’den bu şekilde rivayet etmiştir. [Tirmizî şöyle demiştir: Bakıyye bu hadisi İbrahim b. Ethem, ona Mukatil b. Hayyan, ona Şehr b. Havşeb, ona da Cerir isnadıyla rivayet etmiştir. Bu hadis, (ihtiva ettiği) konuya açıklık getiren (müfessir) bir hadistir. Çünkü mest üzerine meshi inkar edenler, bu kanaatlerini 'Rasulullah’ın (sav) mestleri üzerine mesh vermesi uygulamasının Mâide suresinin indirilmesinden önce olduğu' yorumuna dayandırırlar. Cerir ise hadisinde, Hz. Peygamber’n (sav) mestleri üzerine mesh verdiğini, Mâide suresinin inmesinden sonra gördüğünü ifade etmektedir.]


    Öneri Formu
10229 T000094 Tirmizi, Tahare, 70

Bize Kuteybe (b. Said), ona Ebu Avane, ona Said b. Mesruk, ona İbrahim et-Teymî, ona Amr b. Meymun, ona da Ebu Abdullah el-Cedelî, Huzeyme b. Sabit’in şöyle anlattığını rivayet etmiştir: Rasulullah'a (sav) mest üzerine meshin süresi soruldu. O da (sav): "Yolcu için üç gün üç gece, yolcu olmayan (yaşadığı yerde bulunan) kimse için ise, bir gün bir gecedir" buyurdu. [Yahya b. Maîn’in, Huzeyme b. Sabit’in mesh hakkındaki bu hadisini sahih kabul ettiği nakledilmiştir. (Senedde adı geçen) Abdullah el Cedelî’nin ismi, Abd b. Abd’dir. Abdurrahman b. Abd olduğunu söyleyenler de vardır. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bu konuda Ali, Ebu Bekre, Ebu Hüreyre, Saffan b. Assâl, Avf b. Mâlik, İbn Ömer ve Cerir’den nakledilen hadisler de vardır.]


    Öneri Formu
10230 T000095 Tirmizi, Tahare, 71

Bize Hennâd, ona Abde, ona Muhammed b. İshak, ona Muhammed b. Cafer b. ez-Zübeyr, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Ömer, ona da İbn Ömer şöyle anlatmış: "“Hz. Peygamber’e, ehlî ve yabanî hayvanların dolaştığı çölde bulunan suyun durumu soruldu. Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Su iki kule (fıçı) miktarına ulaşırsa, pislik tutmaz." Abde, Muhammed b. İshâk’ın şöyle söylediğini aktarıyor: Kulle, büyük su küplerine ve su içilen değişik kaplara denir. Ebû İsa şöyle dedi: Bu, Şâfiî, Ahmed ve İshâk’ın da görüşleridir, onlar olup şöyle derler: "Su, iki kulle miktarı olursa tadı, rengi ve kokusu değişmediği sürece o suyu hiçbir şey necis yapmaz. Bu miktar yaklaşık olarak beş kırba (tulum) kadardır."


Açıklama: Kulle, Araplar arasında marûf ve ortalama 200 litre alan küp şeklinde bir kaptır. İki kule de ortalama 400 litre demektir. Bu rivâyette suya necasetin bulaşması hâli değil, yırtıcı hayvanların içtiği suların artığı sorulmaktadır. Zira hadîste, ehlî ve yabanî hayvanların dolaştığı çöldeki sudan söz edilmektedir. Bu rivâyeti delil kabul eden Şâfiîler’e göre; iki kulle miktarındaki su, çok su hükmündedir, dolayısıyla rengi, kokusu veya tadı bozulmadıkça temizdir. Suyun miktarı daha az olduğu takdirde, rengi, tadı ve kokusu değişmese de pis sayılır. Hanefîler ise durgun sular konusunda büyük havuz diye bir ölçüyü esas alırlar. Büyük havuzdan maksat da, bir tarafı dalgalandığında bu dalgaların karşı tarafa ulaşmayacak derecede geniş olan havuzdur. Bu havuzun tanımı konusunda farklı görüşler olmakla birlikte, sathı 7x7 metre olmak üzere yaklaşık 50 m2’lik bir alana sahip olan havuz tanımı daha çok kabul görür. Derinliği konusunda da bir karış, bir arşın, su avuçlandığında dibi görünmeyecek kadar olan havuz diye farklı şeyler söylenmiştir. Akan su konusunda ise ihtilaf yoktur; su az veya çok olsa da, rengi, tadı veya kokusu değişmemişse akan su temiz sayılır. Suyun temiz olup olmadığı konusunda teknik imkânların bulunmadığı yerlerde insanın kanâatini, yegâne belirleyici unsur olarak kabul etmekten başka çare yoktur.

    Öneri Formu
9960 T000067 Tirmizi, Tahare, 50


    Öneri Formu
10423 T000130 Tirmizi, Tahare, 97


    Öneri Formu
10425 T000132 Tirmizi, Tahare, 99


    Öneri Formu
10424 T000131 Tirmizi, Tahare, 98