وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ أَنَّهَا قَالَتْ لَهُ يَا ابْنَ أُخْتِى إِنَّمَا هِىَ عَشْرُ لَيَالٍ فَإِنْ تَخَلَّجَ فِى نَفْسِكَ شَىْءٌ فَدَعْهُ تَعْنِى أَكْلَ لَحْمِ الصَّيْدِ . قَالَ مَالِكٌ فِى الرَّجُلِ الْمُحْرِمِ يُصَادُ مِنْ أَجْلِهِ صَيْدٌ فَيُصْنَعُ لَهُ ذَلِكَ الصَّيْدُ فَيَأْكُلُ مِنْهُ وَهُوَ يَعْلَمُ أَنَّهُ مِنْ أَجْلِهِ صِيدَ فَإِنَّ عَلَيْهِ جَزَاءَ ذَلِكَ الصَّيْدِ كُلِّهِ . وَسُئِلَ مَالِكٌ عَنِ الرَّجُلِ يُضْطَرُّ إِلَى أَكْلِ الْمَيْتَةِ وَهُوَ مُحْرِمٌ أَيَصِيدُ الصَّيْدَ فَيَأْكُلُهُ أَمْ يَأْكُلُ الْمَيْتَةَ فَقَالَ بَلْ يَأْكُلُ الْمَيْتَةَ وَذَلِكَ أَنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى لَمْ يُرَخِّصْ لِلْمُحْرِمِ فِى أَكْلِ الصَّيْدِ وَلاَ فِى أَخْذِهِ فِى حَالٍ مِنَ الأَحْوَالِ وَقَدْ أَرْخَصَ فِى الْمَيْتَةِ عَلَى حَالِ الضَّرُورَةِ . قَالَ مَالِكٌ وَأَمَّا مَا قَتَلَ الْمُحْرِمُ أَوْ ذَبَحَ مِنَ الصَّيْدِ فَلاَ يَحِلُّ أَكْلُهُ لِحَلاَلٍ وَلاَ لِمُحْرِمٍ لأَنَّهُ لَيْسَ بِذَكِىٍّ كَانَ خَطَأً أَوْ عَمْدًا فَأَكْلُهُ لاَ يَحِلُّ وَقَدْ سَمِعْتُ ذَلِكَ مِنْ غَيْرِ وَاحِدٍ وَالَّذِى يَقْتُلُ الصَّيْدَ ثُمَّ يَأْكُلُهُ إِنَّمَا عَلَيْهِ كَفَّارَةٌ وَاحِدَةٌ مِثْلُ مَنْ قَتَلَهُ وَلَمْ يَأْكُلْ مِنْهُ .
أمر الصيد فى الحرم قال مالك كل شئ صِيدَ في الحرم أو أُرسِل عليه كلب فى الحرم فقُتِلَ ذلك الصيد فى الحِل فإنه لا يحل أكلُهُ و على من فعل ذلك جزاء الصيد فأما الى يُرسل كلبَه على الصيد فى الحِل فيطلبه حتى يصيده فى الحرم فإنه لا يؤكل و ليس عليه فى ذلك جزاء إلا أن يكون أرسله عليه و هو قريب من الحرم فإن أرسله قريباً من الحرم فعليه جزاؤه.
الحَكَم فى الصيد قال مالك قال الله تبارك و تعالى يا أيها الذين آمنوا لا تقتلوا الصيد و أنتم حُرم و من قتله منكم متعمِّداً فجزاء مثل ما قتل من النعم يحكم به ذوا عدلٍ منكم هدياً بالغ الكعبة أو كفارة طعام مساكين أو عدل ذلك صياماً ليذوق و بال أمره قال مالك فالذى يصيد الصيد و هو حلال ثم يقتله و هو محرم بمنزلة الذى يبتاعه و هو محرم ثم يقتله و قد نهى الله عن قتله فعليه جزاؤه والأمر عندنا أن من أصاب الصيد و هو محرم حُكِمَ عليه قال يحيى قال مالك أحسن ما سمعت فى الذى يقتل الصيد فيُحكَمُ عليه فيه أن يُقَوّم الصيد الذى أصاب فيُنظَر كم ثمنه من الطعام فيُطعِم كل مسكين مُداً أو يَصوم مكان كل مُدٍ يوماً و يُنظَرَ كم عدةُ المساكين فإن كانوا عشرةً صام عشرة أيامٍ و إن كانوا عشرين مسكيناً صام عشرين يوما عددهم ما كانوا و إن كانوا أكثر من ستين مسكينا قال مالك سمعت أنه يُحكَم على من قتل الصيد فى الحرم و هو حلال بمثل ما يُحكَم به على المحرم الذى يقتل الصيد فى الحرم و هو محرم.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36006, MU000790
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ أَنَّهَا قَالَتْ لَهُ يَا ابْنَ أُخْتِى إِنَّمَا هِىَ عَشْرُ لَيَالٍ فَإِنْ تَخَلَّجَ فِى نَفْسِكَ شَىْءٌ فَدَعْهُ تَعْنِى أَكْلَ لَحْمِ الصَّيْدِ . قَالَ مَالِكٌ فِى الرَّجُلِ الْمُحْرِمِ يُصَادُ مِنْ أَجْلِهِ صَيْدٌ فَيُصْنَعُ لَهُ ذَلِكَ الصَّيْدُ فَيَأْكُلُ مِنْهُ وَهُوَ يَعْلَمُ أَنَّهُ مِنْ أَجْلِهِ صِيدَ فَإِنَّ عَلَيْهِ جَزَاءَ ذَلِكَ الصَّيْدِ كُلِّهِ . وَسُئِلَ مَالِكٌ عَنِ الرَّجُلِ يُضْطَرُّ إِلَى أَكْلِ الْمَيْتَةِ وَهُوَ مُحْرِمٌ أَيَصِيدُ الصَّيْدَ فَيَأْكُلُهُ أَمْ يَأْكُلُ الْمَيْتَةَ فَقَالَ بَلْ يَأْكُلُ الْمَيْتَةَ وَذَلِكَ أَنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى لَمْ يُرَخِّصْ لِلْمُحْرِمِ فِى أَكْلِ الصَّيْدِ وَلاَ فِى أَخْذِهِ فِى حَالٍ مِنَ الأَحْوَالِ وَقَدْ أَرْخَصَ فِى الْمَيْتَةِ عَلَى حَالِ الضَّرُورَةِ . قَالَ مَالِكٌ وَأَمَّا مَا قَتَلَ الْمُحْرِمُ أَوْ ذَبَحَ مِنَ الصَّيْدِ فَلاَ يَحِلُّ أَكْلُهُ لِحَلاَلٍ وَلاَ لِمُحْرِمٍ لأَنَّهُ لَيْسَ بِذَكِىٍّ كَانَ خَطَأً أَوْ عَمْدًا فَأَكْلُهُ لاَ يَحِلُّ وَقَدْ سَمِعْتُ ذَلِكَ مِنْ غَيْرِ وَاحِدٍ وَالَّذِى يَقْتُلُ الصَّيْدَ ثُمَّ يَأْكُلُهُ إِنَّمَا عَلَيْهِ كَفَّارَةٌ وَاحِدَةٌ مِثْلُ مَنْ قَتَلَهُ وَلَمْ يَأْكُلْ مِنْهُ .
أمر الصيد فى الحرم قال مالك كل شئ صِيدَ في الحرم أو أُرسِل عليه كلب فى الحرم فقُتِلَ ذلك الصيد فى الحِل فإنه لا يحل أكلُهُ و على من فعل ذلك جزاء الصيد فأما الى يُرسل كلبَه على الصيد فى الحِل فيطلبه حتى يصيده فى الحرم فإنه لا يؤكل و ليس عليه فى ذلك جزاء إلا أن يكون أرسله عليه و هو قريب من الحرم فإن أرسله قريباً من الحرم فعليه جزاؤه.
الحَكَم فى الصيد قال مالك قال الله تبارك و تعالى يا أيها الذين آمنوا لا تقتلوا الصيد و أنتم حُرم و من قتله منكم متعمِّداً فجزاء مثل ما قتل من النعم يحكم به ذوا عدلٍ منكم هدياً بالغ الكعبة أو كفارة طعام مساكين أو عدل ذلك صياماً ليذوق و بال أمره قال مالك فالذى يصيد الصيد و هو حلال ثم يقتله و هو محرم بمنزلة الذى يبتاعه و هو محرم ثم يقتله و قد نهى الله عن قتله فعليه جزاؤه والأمر عندنا أن من أصاب الصيد و هو محرم حُكِمَ عليه قال يحيى قال مالك أحسن ما سمعت فى الذى يقتل الصيد فيُحكَمُ عليه فيه أن يُقَوّم الصيد الذى أصاب فيُنظَر كم ثمنه من الطعام فيُطعِم كل مسكين مُداً أو يَصوم مكان كل مُدٍ يوماً و يُنظَرَ كم عدةُ المساكين فإن كانوا عشرةً صام عشرة أيامٍ و إن كانوا عشرين مسكيناً صام عشرين يوما عددهم ما كانوا و إن كانوا أكثر من ستين مسكينا قال مالك سمعت أنه يُحكَم على من قتل الصيد فى الحرم و هو حلال بمثل ما يُحكَم به على المحرم الذى يقتل الصيد فى الحرم و هو محرم.
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Hişâm b. Urve, ona babasının rivayet ettiğine göre, müminlerin annesi Âişe kendisine: Kız kardeşimin oğlu, hepsi topu topu on gecedir, eğer içinde bir rahatsızlık duyuyorsan, onu yeme – bununla av hayvanı etini kast ediyordu.-
Mâlik kendisi için bir av hayvanı avlanılıp, o av hayvanı kendisi için pişirilip, kendisi için avlanılmış olduğunu bilerek ondan yiyen kimsenin, o avın tamamının cezasını vereceğini söylemiştir.
Mâlik’e ihramlı olduğu halde meyte (leş yemeğe) mecbur kalan bir kişi, av hayvanını avlayıp ondan mı yesin yoksa leş mi yesin diye sorulması üzerine, şu cevabı vermiştir: Hayır, leş yesin çünkü şanı yüce ve mübarek Allah ihramlıya av hayvanını yemeye, onu yakalamaya hiçbir durumda ruhsat vermediği halde, zaruret halinde leşin yenileceğine ruhsat vermiştir.
Mâlik dedi ki: İhramlının bizzat öldürdüğü yahut kesilerek yenilen av hayvanını, ihramlı olmayana da ihramlı olana da yemek helal olmaz. Çünkü ister hata yoluyla, ister bilerek bu yapılmış olsun, o hayvan şeriata uygun kesilmemmiş olduğundan temiz değildir. Bu sebeple onu yemek helal olmaz. Ben bunu birden çok kişiden dinlemiş bulunuyorum. Av hayvanını öldürdükten sonra yiyen kimseye ise tıpkı onu öldürdüğü halde ondan yemeyen kimseye olduğu gibi sadece bir keffaret düşer.
Harem bölgesindeki av hayvanının durumu hakkında Mâlik dedi ki: Harem bölgesinde avlanılan yahut Harem bölgesi içerisinde üzerine köpek salınarak o av hayvanını Harem bölgesi dışında öldürmüş olsa dahi onu yemek helal olmaz. Bu işi yapanın da o avın cezasını ödemesi gerekir. Eğer köpeğini Harem bölgesi içerisinde av hayvanına salsa ve köpek o av hayvanını Harem bölgesi içerisinde avlayıncaya kadar peşinden gitse, bu av hayvanı yenilmez ama bundan dolayı köpeği salana bir ceza düşmez. Harem bölgesine yakın olduğu halde o köpeği avın üzerine salmış olması hali müstesnâ. Çünkü Harem bölgesine yakın yerde köpeğini ava salmışsa, ona o avın cezası icab eder.
Avlanmanın hükmü hakkında Mâlik dedi ki: Şanı yüce ve mübarek Allah: “Ey iman edenler, siz ihramda iken avı öldürmeyin. İçinizden kim onu bilerek öldürürse cezası: Sizden adalet sahibi iki kimsenin hükmü ile öldürdüğü hayvanın benzeri Kâbe’ye ulaştırılacak bir hayvan kurban etmektir. Yahut (o nispette) yoksullara yemek yedirmek şeklinde bir keffarettir. Yahut onun dengi oruç tutmaktır. Ta ki ettiğinin vebalini tatmış olsun” (Maide, 5/95) buyurmuştur.
Mâlik dedi ki: İhramsız olduğu halde av hayvanını avladıktan sonra ihramlı iken onu öldüren kimse, ihramlı iken onu satın alıp sonradan onu öldüren kimse ile aynı durumdadır. Hâlbuki yüce Allah (o durumda iken) av hayvanını öldürmeyi yasaklamıştır. Bu sebeple ona o av hayvanının cezası vacip olur. Bize göre durum şudur: İhramlı olarak av hayvanını öldüren bir kimse hakkında hüküm verilir.
Yahya dedi ki: Mâlik dedi ki: Av hayvanını öldürüp de bu hususta hakkında hüküm verilen kişi ile ilgili olarak işittiğim kanaatlerin en güzeli şudur: Avladığı av hayvanına kıymet biçilir ve onun aynı değerinde yiyecek buğday miktarı tespit edilir. Her bir yoksula bir mud yesin diye ikram edilir yahut da her bir mud yerine bir gün oruç tutar. Yoksulların sayısının kaç kişi olacağına bakılır. Eğer yiyecek bedeli on yoksula yetiyor ise, o da on gün oruç tutar. Bedel yirmi yoksula yetiyorsa, yirmi gün oruç tutar. Sayıları ne olursa olsun, isterse altmış yoksuldan fazlaya karşılık gelsin, hüküm budur.
Mâlik dedi ki: İşittiğime göre Harem bölgesi içerisinde, ihramsız olan bir kimsenin av hayvanını öldürmesi halinde, Harem bölgesi içerisinde ihramlı olarak av hayvanını öldüren ihramlı kişi hakkındaki hükmün aynısı ile hüküm verilir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 790, 1/127
Senetler:
()
Konular:
Hac, esnasında uyulacak kurallar
Hac, İhram, ihramlıyken yeyip içmek
Hac, ihrama girmek
Hac, ihramlı iken avlanma,
Hac, İhramlıya Yasak Olan Şeyler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36005, MU000789
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى بَكْرٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَامِرِ بْنِ رَبِيعَةَ قَالَ رَأَيْتُ عُثْمَانَ بْنَ عَفَّانَ بِالْعَرْجِ وَهُوَ مُحْرِمٌ فِى يَوْمٍ صَائِفٍ قَدْ غَطَّى وَجْهَهُ بِقَطِيفَةِ أُرْجُوَانٍ ثُمَّ أُتِىَ بِلَحْمِ صَيْدٍ فَقَالَ لأَصْحَابِهِ كُلُوا . فَقَالُوا أَوَلاَ تَأْكُلُ أَنْتَ فَقَالَ إِنِّى لَسْتُ كَهَيْئَتِكُمْ إِنَّمَا صِيدَ مِنْ أَجْلِى .
Tercemesi:
Bana Malik, ona Abdullah b. Bekr, ona Abdullah b. Âmir b. Rebî'a şöyle anlattı: Bir yaz günü Arc denilen mevkide Osman b. Affan'ı (ra) ihramlı olarak gördüm. Yüzünü erguvân kırmızısı bir kadife ile örtmüştü. Sonra ona av eti getirildi, ancak o arkadaşlarına 'siz yiyin' dedi. Onlar 'sen yemiyor musun?' diye sorunca, 'Benim durumum şizden farklı, çünkü bu et benim için avlandı' (Oysa ben ihramlıyım, yiyemem)'diye cevap verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 789, 1/127
Senetler:
()
Konular:
Hac, esnasında uyulacak kurallar
Hac, ihrama girmek
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ خَمْسٌ مِنَ الدَّوَابِّ مَنْ قَتَلَهُنَّ وَهُوَ مُحْرِمٌ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ الْعَقْرَبُ وَالْفَأْرَةُ وَالْغُرَابُ وَالْحِدَأَةُ وَالْكَلْبُ الْعَقُورُ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36008, MU000792
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ خَمْسٌ مِنَ الدَّوَابِّ مَنْ قَتَلَهُنَّ وَهُوَ مُحْرِمٌ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ الْعَقْرَبُ وَالْفَأْرَةُ وَالْغُرَابُ وَالْحِدَأَةُ وَالْكَلْبُ الْعَقُورُ
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Abdullah b. Dinar, ona Abdullah b. Ömer’in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “İhramlı olduğu halde beş hayvanın öldürülmesinden ötürü kişiye vebal yoktur: Akrep, fare, karga, çaylak ve saldırgan köpek.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 792, 1/128
Senetler:
()
Konular:
Hac, İhramlıyken öldürülebilecek hayvanlar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36011, MU000795
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ بْنِ الْحَارِثِ التَّيْمِىِّ عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْهُدَيْرِ أَنَّهُ رَأَى عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ يُقَرِّدُ بَعِيرًا لَهُ فِى طِينٍ بِالسُّقْيَا وَهُوَ مُحْرِمٌ . قَالَ مَالِكٌ وَأَنَا أَكْرَهُهُ .
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Mâlik, ona Yahya b. Saîd, ona Muhammed b. İbrahim b. el-Hâris et-Teymî, ona Rabia b. Abdullah b. el-Hudeyr’in rivayet ettiğine göre Ömer b. el-Hattâb’ı ihramlı olduğu halde es-Sukyâ denilen yerde devesinin kenelerini çamur ile temizlerken görmüştür.
Mâlik: Ben bunu hoş görmem, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 795, 1/129
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, mahlukata iyi davranmak
Hac, İhramlıya mübah olan şeyler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36015, MU000799
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى مَرْيَمَ . أَنَّهُ سَأَلَ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ عَنْ ظُفْرٍ لَهُ انْكَسَرَ وَهُوَ مُحْرِمٌ فَقَالَ سَعِيدٌ اقْطَعْهُ . وَسُئِلَ مَالِكٌ عَنِ الرَّجُلِ يَشْتَكِى أُذُنَهُ أَيَقْطُرُ فِى أُذُنِهِ مِنَ الْبَانِ الَّذِى لَمْ يُطَيَّبْ وَهُوَ مُحْرِمٌ فَقَالَ لاَ أَرَى بِذَلِكَ بَأْسًا وَلَوْ جَعَلَهُ فِى فِيهِ لَمْ أَرَ بِذَلِكَ بَأْسًا . قَالَ مَالِكٌ وَلاَ بَأْسَ أَنْ يَبُطَّ الْمُحْرِمُ خُرَاجَهُ وَيَفْقَأَ دُمَّلَهُ وَيَقْطَعَ عِرْقَهُ إِذَا احْتَاجَ إِلَى ذَلِكَ .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Muhammed b. Abdullah b. Ebu Meryem’in rivayet ettiğine göre Saîd b. el-Müseyyeb’e ihramlı iken kırılan tırnağına dair soru sormuş. Saîd: Onu kes, diye cevap vermiştir.
Mâlik’e kulağından rahatsız olan bir adam kulağına hoş koku katılmamış Ban (sorgun ağacı)dan yapılan damladan damlatabilir mi diye sorulması üzerine, Mâlik: Ben bir sakınca görmüyorum, hatta o damlayı ağzına koysa dahi bunun bir sakıncasının olacağı kanaatinde değilim.
Mâlik dedi ki: İhramlı bir kimsenin sivilcesini delmesinde, çıbanını patlatmasında, kökünü kesmesinde –buna ihtiyaç duyması halinde – bir sakınca yoktur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 799, 1/129
Senetler:
()
Konular:
Hac, İhramlıya mübah olan şeyler
Tedavi, ihramlının tedavisi
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ خَمْسٌ فَوَاسِقُ يُقْتَلْنَ فِى الْحَرَمِ الْفَأْرَةُ وَالْعَقْرَبُ وَالْغُرَابُ وَالْحِدَأَةُ وَالْكَلْبُ الْعَقُورُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36009, MU000793
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ خَمْسٌ فَوَاسِقُ يُقْتَلْنَ فِى الْحَرَمِ الْفَأْرَةُ وَالْعَقْرَبُ وَالْغُرَابُ وَالْحِدَأَةُ وَالْكَلْبُ الْعَقُورُ .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Hişâm b. Urve, o da babasından rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Beş fâsık Harem bölgesinde dahi öldürülürler: Fare, akrep, karga, çaylak ve saldırgan köpek."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 793, 1/128
Senetler:
()
Konular:
Hac, İhramlıyken öldürülebilecek hayvanlar
Şehirler, Harem bölgesinin konumu ve bununla ilgili hükümler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36019, MU000803
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّهُ قَالَ الْمُحْصَرُ بِمَرَضٍ لاَ يَحِلُّ حَتَّى يَطُوفَ بِالْبَيْتِ وَيَسْعَى بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ فَإِذَا اضْطُرَّ إِلَى لُبْسِ شَىْءٍ مِنَ الثِّيَابِ الَّتِى لاَ بُدَّ لَهُ مِنْهَا أَوِ الدَّوَاءِ صَنَعَ ذَلِكَ وَافْتَدَى .
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Mâlik, ona İbn Şihâb, ona Sâlim b. Abdullah, Abdullah b. Ömer’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Hastalık sebebiyle muhsar kalan (bir engelden ötürü Beyt’e ulaşıp tavaf yapamayan) bir kimse, Beyt’i tavaf edip Safa ile Merve arasında sa’y yapmadıkça ihramdan çıkamaz. Eğer kaçınılmaz olarak bir elbise giymek yahut bir ilaç almak mecburiyetinde kalırsa bunu yapar ve fidye verir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 803, 1/130
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
Konular:
Hac, İhramdan çıkmak
Hac, Safa ve Merve
Hac, Tavaf, Kabe'yi tavaf etmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35999, MU000783
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ أَنَّ عَطَاءَ بْنَ يَسَارٍ أَخْبَرَهُ عَنْ أَبِى قَتَادَةَ فِى الْحِمَارِ الْوَحْشِىِّ مِثْلَ حَدِيثِ أَبِى النَّضْرِ إِلاَّ أَنَّ فِى حَدِيثِ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ هَلْ مَعَكُمْ مِنْ لَحْمِهِ شَىْءٌ.
Tercemesi:
Zeyd b. Eslem'den: Ebu Katade'nin yaban eşeğiyle ilgili anlattıkları aynen burada da anlatılır. Ancak Hz. Peygamberin sözünde "... Yanınızda onun etinden var mı?" ilavesi vardır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 783, 1/126
Senetler:
()
Konular:
Yiyecekler, yaban eşeğinin eti
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ الأَنْصَارِىِّ أَنَّهُ قَالَ أَخْبَرَنِى مُحَمَّدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ الْحَارِثِ التَّيْمِىُّ عَنْ عِيسَى بْنِ طَلْحَةَ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ عُمَيْرِ بْنِ سَلَمَةَ الضَّمْرِىِّ عَنِ الْبَهْزِىِّ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَرَجَ يُرِيدُ مَكَّةَ وَهُوَ مُحْرِمٌ حَتَّى إِذَا كَانَ بِالرَّوْحَاءِ إِذَا حِمَارٌ وَحْشِىٌّ عَقِيرٌ فَذُكِرَ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ دَعُوهُ فَإِنَّهُ يُوشِكُ أَنْ يَأْتِىَ صَاحِبُهُ . فَجَاءَ الْبَهْزِىُّ وَهُوَ صَاحِبُهُ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ شَأْنَكُمْ بِهَذَا الْحِمَارِ . فَأَمَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَبَا بَكْرٍ فَقَسَمَهُ بَيْنَ الرِّفَاقِ ثُمَّ مَضَى حَتَّى إِذَا كَانَ بِالأَثَايَةِ بَيْنَ الرُّوَيْثَةِ وَالْعَرْجِ إِذَا ظَبْىٌ حَاقِفٌ فِى ظِلٍّ فِيهِ سَهْمٌ فَزَعَمَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَمَرَ رَجُلاً أَنْ يَقِفَ عِنْدَهُ لاَ يَرِيبُهُ أَحَدٌ مِنَ النَّاسِ حَتَّى يُجَاوِزَهُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36000, MU000784
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ الأَنْصَارِىِّ أَنَّهُ قَالَ أَخْبَرَنِى مُحَمَّدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ الْحَارِثِ التَّيْمِىُّ عَنْ عِيسَى بْنِ طَلْحَةَ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ عُمَيْرِ بْنِ سَلَمَةَ الضَّمْرِىِّ عَنِ الْبَهْزِىِّ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَرَجَ يُرِيدُ مَكَّةَ وَهُوَ مُحْرِمٌ حَتَّى إِذَا كَانَ بِالرَّوْحَاءِ إِذَا حِمَارٌ وَحْشِىٌّ عَقِيرٌ فَذُكِرَ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ دَعُوهُ فَإِنَّهُ يُوشِكُ أَنْ يَأْتِىَ صَاحِبُهُ . فَجَاءَ الْبَهْزِىُّ وَهُوَ صَاحِبُهُ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ شَأْنَكُمْ بِهَذَا الْحِمَارِ . فَأَمَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَبَا بَكْرٍ فَقَسَمَهُ بَيْنَ الرِّفَاقِ ثُمَّ مَضَى حَتَّى إِذَا كَانَ بِالأَثَايَةِ بَيْنَ الرُّوَيْثَةِ وَالْعَرْجِ إِذَا ظَبْىٌ حَاقِفٌ فِى ظِلٍّ فِيهِ سَهْمٌ فَزَعَمَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَمَرَ رَجُلاً أَنْ يَقِفَ عِنْدَهُ لاَ يَرِيبُهُ أَحَدٌ مِنَ النَّاسِ حَتَّى يُجَاوِزَهُ .
Tercemesi:
Behzî anlatıyor: Resûlullah (s.a.v.) Mekke'ye doğru yola çıktı, ihramlı idi. Revha'ya gelince birden yaralı bir yaban eşeği gördüler. Durumu Resûlullah'a (s.a.v.) haber verdiler. Peygamberimiz:
"Dokunmayın, nerede ise sahibi gelir!" buyurdu. Bu sırada Behzî geldi. Yaban eşeğinin sahibi o idi. Hz. Peygamber'e:"Ya Resûlullah! İstersen bu hayvanı size vereyim." dedi. Peygamberimiz, Ebû Bekr'e emir verdi, oradakiler arasında hayvanın etini taksim etti. Sonra yollarına devam ettiler. Ruveyse ile Arc arasındaki Üsabe'ye gelince bir de baktılar ki gölgede kafasını bacakları arasına koymuş, atılan ok vücudunda henüz saplı duran bir ceylan inliyor. Bunun üzerine Hz. Peygamber bir adama kafilenin arkası kesilinceye kadar yaralı hayvanı kimse rahatsız etmemesi için başında beklemesini emretti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 784, 1/126
Senetler:
()
Konular:
Haklar, Hayvan Hakları
Merhamet, hayvanlara
Yiyecekler, yaban eşeğinin eti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36016, MU000800
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ قَالَ كَانَ الْفَضْلُ بْنُ عَبَّاسٍ رَدِيفَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَجَاءَتْهُ امْرَأَةٌ مِنْ خَثْعَمَ تَسْتَفْتِيهِ فَجَعَلَ الْفَضْلُ يَنْظُرُ إِلَيْهَا وَتَنْظُرُ إِلَيْهِ فَجَعَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَصْرِفُ وَجْهَ الْفَضْلِ إِلَى الشِّقِّ الآخَرِ فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ فَرِيضَةَ اللَّهِ فِى الْحَجِّ أَدْرَكَتْ أَبِى شَيْخًا كَبِيرًا لاَ يَسْتَطِيعُ أَنْ يَثْبُتَ عَلَى الرَّاحِلَةِ أَفَأَحُجُّ عَنْهُ قَالَ نَعَمْ . وَذَلِكَ فِى حَجَّةِ الْوَدَاعِ .
Tercemesi:
Abdullah b. Abbas'tan: Fadl b. Abbas, Resûlullah'ın (s.a.v.) terkisinde idi. Bu sırada peygamberimize Has'am kabilesinden bir kadın gelerek birşey sormak istedi. Fadl'la kadın bakışmaya başladılar. Bunu gören peygamberimiz Fadl'ın başım öbür tarafa çevirdi. Kadın:
"Ya Resûlallah! Yaşlı babama hacca gitmek farz oldu, fakat o binek üzerinde duramaz. Yerine hacca ben gidebilir miyim?" diye sordu. Resûlullah (s.a.v.):
"Evet." buyurdu.
Bu olay, veda haccı sırasında cereyan etmişti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hac 800, 1/129
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Türâb Süleyman b. Yesar el-Hilâlî (Süleyman b. Yesar el-Hilâlî)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
Konular:
Hac, İhramlıya Yasak Olan Şeyler
Hac, kime farzdır?
Hac, Umre, vekâleten
Hac, yapamayacak kimseler