6725 Kayıt Bulundu.
Bize Amr b. Avn; (T) Bize Müsedded, ona Hüşeym, ona Davud b. Amr, ona Abdullah b. Ebu Zekeriyya, ona Ebu Derdâ, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Sizler kıyamet gününde isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel koyunuz." [Ebû Davud, İbn Ebu Zekeriyya'nın Ebu ed-Derdâ'yı görmediğini söylemektedir.]
Açıklama: Abdullah b. Ebu Zekeriyya ile Ebu'd-Derdâ arasında inkıta' vardır.
Bize Rabî' b. Nâfi', ona Yezid b. el-Mikdam b. Şurayh, ona babası, ona dedesi Şureyh, babası Hani'nin şöyle anlattığını rivayet etti: Şureyh'in babası Hani, kavmiyle birlikte Rasulullah'a (sav) gelince, Hz. Peygamber kavminin ona Ebu'l-Hakem künyesini verdiğini işitti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) onu çağırarak şöyle buyurdu: "Gerçek şu ki hakem Allah'tır. Hüküm O'nundur. Sana niçin Ebu'l-Hakem künyesini verdiler?" O da kavmimden iki taraf bir konuda anlaşmazlığa düştüğünde bana gelir, ben de aralarında hüküm veririm. Her iki taraf da memnun olur cevabını verdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav), "bu yaptığın iş ne kadar güzel! dedikten sonra, senin erkek çocuğun var mı?" diye sorar. O da benim Şüreyh, Müslim ve Abdullah isimli üç oğlum var der. Rasulullah (sav) "onların en büyüğü hangisi?" diye sorar. O da Şüreyh cevabını verir. Bunun üzerine Rasulullah sen "Ebu Şüreyh'sin" buyurur. [Ebû Davud, Şüreyh'in zinciri kıran ve Tüster şehrine girenlerden olduğunu söylemektedir. Ayrıca Ebu Davud, Şüreyh'in Tüster şehrine gizli bir yoldan girerek, Tüster'in kapısını kırdığını ifade etmektedir.]
Açıklama: Hadis kitaplarında "sirb" kelimesi geçmektedir. Sirb, sürü, filo demektir. Ve hadisin bağlamına hiç uymamaktadır. Kelimeyi "sereb" okursak "gizli yol" anlamanı gelmekte ve hadisin bağlamına uygun düşmektedir. Onun için tercümeyi bu doğrultuda yapmayı uygun bulduk. Tüster (Şuşter) İran'ın Huzistan eyaletine bağlı bir şehirdir. Rıza Kurtuluş, "Şüşter" Diyanet İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2010), 39: 276-277
Bize Amr b. Avn; (T) Bize Müsedded, ona Hüşeym, ona Davud b. Amr, ona Abdullah b. Ebu Zekeriyya, ona Ebu Derdâ, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Sizler kıyamet gününde isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel koyunuz." [Ebû Davud, İbn Ebu Zekeriyya'nın Ebu ed-Derdâ'yı görmediğini söylemektedir.]
Açıklama: Abdullah b. Ebu Zekeriyya ile Ebu'd-Derdâ arasında inkıta' vardır.
Bize Mahammed b. Mütevekkil el-Askalanî, ona Abdurrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletti: "Kim Allah’a ve Ahiret gününe inanıyorsa misafirine ikramda bulunsun, kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa komşusuna eziyet etmesin, kim Allah'a ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sussun."
Açıklama: Misafire ikram ifadesiyle, ev sahibinin misafirine karşı güler yüzlü olması ve kıymetli olduğunu kendisine ima eden ikramda bulunması kastedilmektedir. Hayır söylemek, kişiye doğru ve yararına olan şeylerin söylenmesidir. Ayrıca eylemle imanın ilişkilendirilmesinden, imanın bu fiillere bağlı olduğu sonucu çıkarılmamalıdır. Vurgulu beyan teşvik olarak anlaşılmalı, ya da kamil imanın gerekleri olarak değerlendirilmelidir.
Bize Ahmed b. Hafs, ona babası, ona İbrahim b. Tahman, ona Haccac, ona Katade, ona Yezid b. Abdullah, ona da Iyaz b. Himar'ın rivayet ettiğine göre Allah Rasulü (sav) şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki Allah bana şöyle vahyetti: Tevazu sahibi olunuz da ki hiç kimse kimsenin hakkına tecavüz etmesin ve kimse kimseye karşı büyüklük taslamasın."
Bize Harun b. Abdullah, ona Hişam b. Said et-Talkânî, ona Muhammed b. Muhacir el-Ensârî, ona Akîl b. Şebîb, ona Ebu Vehb el-Cüşemî –Ebu Vehb sahabidir- Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Peygamberlerin isimlerini verin. Allah'a en sevimli isimler, Abdullah ve Abdurrahman'dır. Haris ve Hemmam en doğru isimlerdir. Harb ve Mürre isimlerin en çirkinlerindendir."
Bize Ahmed b. Hanbel ve Müsedded, o ikiaine Yahya, ona Ubeydullah, ona Nafi', ona İbn Ömer şöyle rivayet etti: "Rasulullah (sav), Âsiye'nin ismini değiştirdi ve ona Cemile ismini verdi."
Bize Müsedded, ona Bişr b. Mufaddal, ona Beşir b. Meymun, ona amcası Üsame b. Ahderi'nin şöyle anlattığını rivayet etti: Rasulullah'a (sav) gelen bir topluluk içerisinde ismi Esram olan bir adam vardı. Rasulullah (sav) ona, "adın ne?" diye sordu. Adam da adının Esram olduğunu söyledi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "senin adın Zür'a olsun" buyurdu.
BizeAhmed b. Hanbel, ona el-Mu'temir, ona er-Rükeyn, ona babası, Semüra'nın şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah (sav) kölelerimize şu dört isimden birini vermemizi yasakladı: Eflah, Yesâr, Nâfiâ, Rebâh."
Bize Müsedded ve Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, o ikisine Süfyan, ona Eyyüb es-Sahtiyânî, ona Muhammed b. Sirin, ona Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti. "Benim ismimi verin, künyemi vermeyin." [Ebû Davud, bu hadisi Ebu Hureyre'den aynı şekilde Ebu Salih'in de rivayet ettiğini söylemektedir. Ebu Süfyan'ın Cabir'den rivayeti; Salim b. Ebu'l- Ca'd'ın Cabir'den; Süleyman el-Yeşkürî ve İbnü'l Münkedir'in Cabir'den rivayetleri de bu şekildedir. Enes b. Malik'in rivayeti de aynı şekildedir.]