Açıklama: Atıyye; Hz. Peygamber’den (sav) sonra fey gelirlerinden senelik olarak kişilere dağıtılan mallardır. Kavram, ilk olarak Hz. ömer (ra) döneminde kullanılmıştır. İslam tarihinin ilerleyen asırlarında bu uygulamadan vaz geçilmiş; Emevi ve Abbasiler döneminde askerlere verilen maaşlar için de bu kavram kullanılır olmuştur. Bu kapsamda bahsedilen zekatlandırma, fey gelirlerinden yapılan dağıtım bedelleridir. (Bkz. DİA, “Atâ” maddesi.)
"Bariz eksiklik", o günkü ölçülere göre bir veya iki dâniklik eksikliktir. Fakat bir ya da iki habbelik eksiklik, önemsiz düzeydeki eksiklik olarak kabul edilmiştir.
Yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı üzere ortak malların zekatıyla ilgili olarak her bir ortağın payının ayrı ayrı muhasebesinin yapılması konusu, ihtilaflıdır. Ancak İmam Malik; Hz. Ali, Ömer b. Abdülaziz, Medineli yedi imam ve Yahya b. Said el-Ensârî gibi müçtehitlerin dğerlendirmesini esas almış ve ilgili hadisle söz konusu içtihadı pekiştirmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35464, MU000587
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَنَّهُ قَالَ أَوَّلُ مَنْ أَخَذَ مِنَ الأَعْطِيَةِ الزَّكَاةَ مُعَاوِيَةُ بْنُ أَبِى سُفْيَانَ . قَالَ مَالِكٌ : السُّنَّةُ الَّتِى لاَ اخْتِلاَفَ فِيهَا عِنْدَنَا أَنَّ الزَّكَاةَ تَجِبُ فِى عِشْرِينَ دِينَارًا عَيْنًا كَمَا تَجِبُ فِى مِائَتَىْ دِرْهَمٍ . قَالَ مَالِكٌ لَيْسَ فِى عِشْرِينَ دِينَارًا نَاقِصَةً بَيِّنَةَ النُّقْصَانِ زَكَاةٌ ، فَإِنْ زَادَتْ حَتَّى تَبْلُغَ بِزِيَادَتِهَا عِشْرِينَ دِينَارًا وَازِنَةً فَفِيهَا الزَّكَاةُ ، وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ عِشْرِينَ دِينَارًا عَيْنًا الزَّكَاةُ ، وَلَيْسَ فِى مِائَتَىْ دِرْهَمٍ نَاقِصَةً بَيِّنَةَ النُّقْصَانِ زَكَاةٌ ، فَإِنْ زَادَتْ حَتَّى تَبْلُغَ بِزِيَادَتِهَا مِائَتَىْ دِرْهَمٍ وَافِيةً فَفِيهَا الزَّكَاةُ ، فَإِنْ كَانَتْ تَجُوزُ بِجَوَازِ الْوَازِنَةِ رَأَيْتُ فِيهَا الزَّكَاةَ دَنَانِيرَ كَانَتْ أَوْ دَرَاهِمَ . قَالَ مَالِكٌ فِى رَجُلٍ كَانَتْ عِنْدَهُ سِتُّونَ وَمِائَةُ دِرْهَمٍ وَازِنَةً وَصَرْفُ الدَّرَاهِمِ بِبَلَدِهِ ثَمَانِيَةُ دَرَاهِمَ بِدِينَارٍ أَنَّهَا لاَ تَجِبُ فِيهَا الزَّكَاةُ ، وَإِنَّمَا تَجِبُ الزَّكَاةُ فِى عِشْرِينَ دِينَارًا عَيْنًا أَوْ مِائَتَىْ دِرْهَمٍ . قَالَ مَالِكٌ فِى رَجُلٍ كَانَتْ لَهُ خَمْسَةُ دَنَانِيرَ مِنْ فَائِدَةٍ أَوْ غَيْرِهَا ، فَتَجَرَ فِيهَا فَلَمْ يَأْتِ الْحَوْلُ حَتَّى بَلَغَتْ مَا تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ أَنَّهُ يُزَكِّيهَا وَإِنْ لَمْ تَتِمَّ إِلاَّ قَبْلَ أَنْ يَحُولَ عَلَيْهَا الْحَوْلُ بِيَوْمٍ وَاحِدٍ ، أَوْ بَعْدَ مَا يَحُولُ عَلَيْهَا الْحَوْلُ بِيَوْمٍ وَاحِدٍ ، ثُمَّ لاَ زَكَاةَ فِيهَا حَتَّى يَحُولَ عَلَيْهَا الْحَوْلُ مِنْ يَوْمَ زُكِّيَتْ . وَقَالَ مَالِكٌ فِى رَجُلٍ كَانَتْ لَهُ عَشَرَةُ دَنَانِيرَ فَتَجَرَ فِيهَا فَحَالَ عَلَيْهَا الْحَوْلُ وَقَدْ بَلَغَتْ عِشْرِينَ دِينَارًا : أَنَّهُ يُزَكِّيهَا مَكَانَهَا وَلاَ يَنْتَظِرُ بِهَا أَنْ يَحُولَ عَلَيْهَا الْحَوْلُ مِنْ يَوْمَ بَلَغَتْ مَا تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ ، لأَنَّ الْحَوْلَ قَدْ حَالَ عَلَيْهَا ، وَهِىَ عِنْدَهُ عِشْرُونَ ثُمَّ لاَ زَكَاةَ فِيهَا حَتَّى يَحُولَ عَلَيْهَا الْحَوْلُ مِنْ يَوْمَ زُكِّيَتْ . قَالَ مَالِكٌ الأَمْرُ الْمُجْتَمَعُ عَلَيْهِ عِنْدَنَا فِى إِجَارَةِ الْعَبِيدِ وَخَرَاجِهِمْ وَكِرَاءِ الْمَسَاكِينِ وَكِتَابَةِ الْمُكَاتَبِ أَنَّهُ لاَ تَجِبُ فِى شَىْءٍ مِنْ ذَلِكَ الزَّكَاةُ ، قَلَّ ذَلِكَ أَوْ كَثُرَ حَتَّى يَحُولَ عَلَيْهِ الْحَوْلُ مِنْ يَوْمِ يَقْبِضُهُ صَاحِبُهُ . وَقَالَ مَالِكٌ فِى الذَّهَبِ وَالْوَرِقِ يَكُونُ بَيْنَ الشُّرَكَاءِ إِنَّ مَنْ بَلَغَتْ حِصَّتُهُ مِنْهُمْ عِشْرِينَ دِينَارًا عَيْنًا أَوْ مِائَتَىْ دِرْهَمٍ فَعَلَيْهِ فِيهَا الزَّكَاةُ ، وَمَنْ نَقَصَتْ حِصَّتُهُ عَمَّا تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ فَلاَ زَكَاةَ عَلَيْهِ ، وَإِنْ بَلَغَتْ حِصَصُهُمْ جَمِيعًا مَا تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ ، وَكَانَ بَعْضُهُمْ فِى ذَلِكَ أَفْضَلَ نَصِيبًا مِنْ بَعْضٍ أُخِذَ مِنْ كُلِّ إِنْسَانٍ مِنْهُمْ بِقَدْرِ حِصَّتِهِ إِذَا كَانَ فِى حِصَّةِ كُلِّ إِنْسَانٍ مِنْهُمْ مَا تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ ، وَذَلِكَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ لَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ أَوَاقٍ مِنَ الْوَرِقِ صَدَقَةٌ . قَالَ مَالِكٌ وَهَذَا أَحَبُّ مَا سَمِعْتُ إِلَىَّ فِى ذَلِكَ . قَالَ مَالِكٌ وَإِذَا كَانَتْ لِرَجُلٍ ذَهَبٌ أَوْ وَرِقٌ مُتَفَرِّقَةٌ بِأَيْدِى أُنَاسٍ شَتَّى فَإِنَّهُ يَنْبَغِى لَهُ أَنْ يُحْصِيَهَا جَمِيعًا ثُمَّ يُخْرِجَ مَا وَجَبَ عَلَيْهِ مِنْ زَكَاتِهَا كُلِّهَا . قَالَ مَالِكٌ وَمَنْ أَفَادَ ذَهَبًا أَوْ وَرِقًا إِنَّهُ لاَ زَكَاةَ عَلَيْهِ فِيهَا حَتَّى يَحُولَ عَلَيْهَا الْحَوْلُ مِنْ يَوْمَ أَفَادَهَا .
Tercemesi:
Bana İmam Malik’in rivayet ettiğine göre, (Ebu Bekir Muhammed) b. Şihab (ez-Zührî) şöyle demiştir:
“Atiyyelerden ilk kez zekat alan kişi, Muaviye b. Ebu Süfyan’dır.”
İmam Malik dedi ki:
“Bizde (Medineliler olarak) ihtilafsız bir şekilde kabul gören uygulamaya göre yirmi dinar altında ve iki yüz dirhem gümüşte zekat vaciptir.”
İmam Malik dedi ki:
“Sayı olarak yirmiyi bulan ancak ağırlık bakımından bariz bir şekilde eksik [bu sayının altında] olan dinarlarda zekat yoktur. Fakat ağırlıkları fazla olur ve bu sebeple [sayıca olmasa da] ağılıkları bakımından yirmiyi bulurlarsa o dinarlarda zekat vardır. [Dolayısıyla bu değerlendirmeye uygun bir şekilde] yirminin altına düşen dinarlarda zekat yoktur.
Sayısı iki yüz olan ancak ağırlık bakımından bariz bir şekilde eksik [bu sayının altında] olan dirhemlerde zekat yoktur. Fakat ağırlıkları fazla olur ve bu sebeple [sayıca olmasa da] ağılıkları bakımından tam olarak iki yüzü bulurlarsa o dirhemlerde zekat vardır. Binaenaleyh ağırlıkları bakımından söz konusu nisabı geçiyorsa dinar ya da dirhem olsun, o mallarda zekat olduğunu düşünüyorum.
İmam Malik dedi ki:
“Ağırlıkları bakımından 160 dirhemi olan bir kişinin kendi memleketinde sekiz dirhem, bir dinara bozduruluyorsa o kişinin bu dirhemlerine zekat düşmez. Zira zekat, yirmi dinar altın veya iki yüz dirhem gümüşte gerekmektedir.”
İmam Malik dedi ki:
“Ticaret dışı ya da diğer yollarla sahip olduğu beş dinarı olan bir kişi, bu parası ile ticaret yapar ve yıl dolmadan bir gün önce veya bir gün sonra da olsa söz konusu para, zekat nisabına ulaşırsa o paranın tamamının zekatını öder. Sonrasında ise zekatını ödediği günün üzerinden bir yıl geçmedikçe o paraya tekrar zekat düşmez.”
İmam Malik dedi ki:
“On dinarı olan kişi, bu parası ile ticaret yapar ve yirmi dinara ulaşmışken üzerinden bir yıl geçerse o paranın tamamının zekatını öder. Nisaba ulaştığı günden itibaren üzerinden ayrıca bir yıl geçmesini beklemez. Çünkü [bilahare gerçekleşen potansiyel kârıyla birlikte] yirmi dinar olarak o paranın üzerinden bir yıl geçmiştir. Sonrasında ise zekatını ödediği günün üzerinden bir yıl geçmedikçe o paraya tekrar zekat düşmez.”
İmam Malik dedi ki:
“[Medineliler olarak] bizdeki ittifaklı uygulamaya göre -az olsun, çok olsun- sahipleri tarafından kabzedildiği günden itibaren üzerinden bir yıl geçmedikçe kölelerin kira bedellerinde, kazançlarında, meskenlerin kira gelirlerinde, mükâteb kölelerin sözleşme bedellerinde zekat yoktur.”
Ortak altın ve gümüşlerle ilgili olarak İmam Malik dedi ki:
“Ortaklardan, payı yirmi dinar altın veya iki yüz dirhem gümüş miktarına ulaşan kişi zekatla mükelleftir. Payı, ilgili zekat nisabından eksik olan kişiye ise zekat gerekmez. Ortakların toplu olarak payları ilgili zekat nisabına ulaşır ancak bazı ortakların payları, diğerlerinden daha fazla olursa –her birinin payının, ilgili zakat nisabını bulmuş olması kaydıyla- her bir ortaktan, kendi payına düşen miktar kadar zekat alınır. Çünkü Allah’ın Rasulü (sav) şöyle buyurmuştur: ‘Beş ukiyyeden az olan gümüşte zekat yoktur.” [Bununla ilgili olarak] İmam Malik dedi ki:
“Bu görüş, konuyla ilgili olarak duyduğum en beğendiğim görüştür.”
İmam Malik dedi ki:
“Farklı kişilerden altın ve gümüş alacağı olan kişinin, alacaklarının toplam dökümünü yapması; ardından da bunların tamamıyla ilgili olarak kendisine vacip olan zekatı ödemesi gerekir.”
İmam Malik dedi ki:
“[Miras, hibe, sadaka, kira gibi] ticaret dışı yollarla altın veya gümüşe sahip olan kişiye, eline geçtiği günden itibaren üzerinden bir yıl geçmedikçe söz konusu mallarla ilgili olarak zekat düşmez.”
Açıklama:
Atıyye; Hz. Peygamber’den (sav) sonra fey gelirlerinden senelik olarak kişilere dağıtılan mallardır. Kavram, ilk olarak Hz. ömer (ra) döneminde kullanılmıştır. İslam tarihinin ilerleyen asırlarında bu uygulamadan vaz geçilmiş; Emevi ve Abbasiler döneminde askerlere verilen maaşlar için de bu kavram kullanılır olmuştur. Bu kapsamda bahsedilen zekatlandırma, fey gelirlerinden yapılan dağıtım bedelleridir. (Bkz. DİA, “Atâ” maddesi.)
"Bariz eksiklik", o günkü ölçülere göre bir veya iki dâniklik eksikliktir. Fakat bir ya da iki habbelik eksiklik, önemsiz düzeydeki eksiklik olarak kabul edilmiştir.
Yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı üzere ortak malların zekatıyla ilgili olarak her bir ortağın payının ayrı ayrı muhasebesinin yapılması konusu, ihtilaflıdır. Ancak İmam Malik; Hz. Ali, Ömer b. Abdülaziz, Medineli yedi imam ve Yahya b. Said el-Ensârî gibi müçtehitlerin dğerlendirmesini esas almış ve ilgili hadisle söz konusu içtihadı pekiştirmiştir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Zekât 587, 1/82
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaviye b. Ebu Süfyan el-Ümevi (Muaviye b. Sahr b. Harb b. Ümeyye b. Abdü Şems)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
Konular:
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, malın üzerinden ne kadar yıl geçeceği
Zekat, mallarının nisabı
Zekat, zekata tabi olan mallar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35410, MU000533
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَنَّهُ قَالَ الْمَشْىُ خَلْفَ الْجَنَازَةِ مِنْ خَطَإِ السُّنَّةِ .
Tercemesi:
Bize Malik b. Enes, ona Malik (b. Enes), ona da İbn Şihab'ın (ez-Zührî) cenazenin arkasından yürümenin sünnete uygun olmadığını söylemiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Cenâiz 533, 1/75
Senetler:
1. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
Konular:
Cenaze, mevta taşınırken önünden gitmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35460, MU000583
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ أَنَّهُ بَلَغَهُ أَنَّ عُمَرَ بْنَ عَبْدِ الْعَزِيزِ كَتَبَ إِلَى عَامِلِهِ عَلَى دِمَشْقَ فِى الصَّدَقَةِ إِنَّمَا الصَّدَقَةُ فِى الْحَرْثِ وَالْعَيْنِ وَالْمَاشِيَةِ . قَالَ مَالِكٌ وَلاَ تَكُونُ الصَّدَقَةُ إِلاَّ فِى ثَلاَثَةِ أَشْيَاءَ فِى الْحَرْثِ وَالْعَيْنِ وَالْمَاشِيَةِ .
Tercemesi:
Bize (Yahya b. Yahya el-Leysî) Malik'ten şöyle nakletmiştir. Ona ulaştığına göre Halife Ömer b. Abdülaziz Dımeşk'teki valisine zekatın tarım ürünlerinden, nakdi paradan ve hayvanlardan alınacağını yazdı.
İmam Malik de, zekat sadece tarım ürünü, nakdi para ve hayvandan alınabilir, demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Zekât 583, 1/82
Senetler:
()
Konular:
Zekat, zekata tabi olan mallar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35461, MU000584
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عُقْبَةَ مَوْلَى الزُّبَيْرِ أَنَّهُ سَأَلَ الْقَاسِمَ بْنَ مُحَمَّدٍ عَنْ مُكَاتَبٍ لَهُ قَاطَعَهُ بِمَالٍ عَظِيمٍ هَلْ عَلَيْهِ فِيهِ زَكَاةٌ فَقَالَ الْقَاسِمُ إِنَّ أَبَا بَكْرٍ الصِّدِّيقَ لَمْ يَكُنْ يَأْخُذُ مِنْ مَالٍ زَكَاةً حَتَّى يَحُولَ عَلَيْهِ الْحَوْلُ . قَالَ الْقَاسِمُ بْنُ مُحَمَّدٍ وَكَانَ أَبُو بَكْرٍ إِذَا أَعْطَى النَّاسَ أَعْطِيَاتِهِمْ يَسْأَلُ الرَّجُلَ هَلْ عِنْدَكَ مِنْ مَالٍ وَجَبَتْ عَلَيْكَ فِيهِ الزَّكَاةُ فَإِذَا قَالَ نَعَمْ ، أَخَذَ مِنْ عَطَائِهِ زَكَاةَ ذَلِكَ الْمَالِ ، وَإِنْ قَالَ لاَ ، أَسْلَمَ إِلَيْهِ عَطَاءَهُ وَلَمْ يَأْخُذْ مِنْهُ شَيْئًا .
Tercemesi:
Bana Yahya (b. Yahya el-Leysî), ona Malik (b. Enes), ona da Zübeyr'in azatlı kölesi Muhammed b. Ukbe şöyle nakletmiştir. Kasım b. Muhammed'e (b. Ebu Bekir) büyük bir mal ödeme karşılığında kölenin hürriyetine kavuşmak için efendisiyle yaptığı anlaşma olan mükâtebede kölenin zekat ödemesinin gerekli olup-olmadığını sordum. Kasım, Hz. Ebu Bekir'in malın üzerinden bir yıl geçmeden zekat almadığını söyledi ve şöyle devam etti. Hz. Ebu Bekir, insanlara maaş ödeyeceği zaman zekat düşen malı olup olmadığını sorardı. O kişi evet derse, ödeyeceği miktardan malının zekatını keserdi. Kişi hayır derse, hiçbir şey almadan maaşını öderdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Zekât 584, 1/82
Senetler:
()
Konular:
Zekat, malın üzerinden ne kadar yıl geçeceği
Zekat, zekata tabi olan mallar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35463, MU000586
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يَقُولُ : لاَ تَجِبُ فِى مَالٍ زَكَاةٌ حَتَّى يَحُولَ عَلَيْهِ الْحَوْلُ .
Tercemesi:
Bize (Yahya), Malik'ten, ona da Nafi, Abdullah b. Ömer'in şöyle dediğini nakletmiştir: Bir malın üzerinden bir yıl geçmedikçe zekat gerekmez.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Zekât 586, 1/82
Senetler:
()
Konular:
Zekat, malın üzerinden ne kadar yıl geçeceği
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ أَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ غَيْرِ وَاحِدٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَطَعَ لِبِلاَلِ بْنِ الْحَارِثِ الْمُزَنِىِّ مَعَادِنَ الْقَبَلِيَّةِ وَهِىَ مِنْ نَاحِيَةِ الْفُرْعِ فَتِلْكَ الْمَعَادِنُ لاَ يُؤْخَذُ مِنْهَا إِلَى الْيَوْمِ إِلاَّ الزَّكَاةُ . قال مالِكٌ أَرى واللهُ أعْلمُ أن لا يؤْخَذ من المَعادِنِ مما يَخرُجُ منها شئٌ حتى يَبْلُغَ ما يَخرجُ منها قدرَ عشرين ديناراً عيناً أو مِائَتَىْ دِرهمٍ فإذا بَلغَ ذلِكَ فَفيه الزكاةُ مكانَه وما زاد على ذلك أُخِذَ بِحِسابِ ذلك ما دام في المعدنِ نيلٌ فإذا انقطَعَ عِرقُهُ ثُم جاء بعد ذلك نيلٌ فهو مثلُ الأولِ يُبتَدَأُ فيه الزكاةُ كما أُبتُدِئتْ في الأولِ قال مالِكٌ والمَعدَنُ بِمَنْزِلةِ الزَرعِ يُؤْخَذُ منه مثل ما يؤخَذُ من الزرعِ يؤخَذُ منه إذا خَرج من المَعدَنِ من يومِهِ ذلك ولا يُنْتَظَرُ بِه الحَوْلُ كما يُؤْخَذُ من الزرعِ إذا حُصِدَ العُشْرُ و لا يُنتَظَرُ أن يَحُولَ عليه الحولُ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35465, MU000588
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ أَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ غَيْرِ وَاحِدٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَطَعَ لِبِلاَلِ بْنِ الْحَارِثِ الْمُزَنِىِّ مَعَادِنَ الْقَبَلِيَّةِ وَهِىَ مِنْ نَاحِيَةِ الْفُرْعِ فَتِلْكَ الْمَعَادِنُ لاَ يُؤْخَذُ مِنْهَا إِلَى الْيَوْمِ إِلاَّ الزَّكَاةُ . قال مالِكٌ أَرى واللهُ أعْلمُ أن لا يؤْخَذ من المَعادِنِ مما يَخرُجُ منها شئٌ حتى يَبْلُغَ ما يَخرجُ منها قدرَ عشرين ديناراً عيناً أو مِائَتَىْ دِرهمٍ فإذا بَلغَ ذلِكَ فَفيه الزكاةُ مكانَه وما زاد على ذلك أُخِذَ بِحِسابِ ذلك ما دام في المعدنِ نيلٌ فإذا انقطَعَ عِرقُهُ ثُم جاء بعد ذلك نيلٌ فهو مثلُ الأولِ يُبتَدَأُ فيه الزكاةُ كما أُبتُدِئتْ في الأولِ قال مالِكٌ والمَعدَنُ بِمَنْزِلةِ الزَرعِ يُؤْخَذُ منه مثل ما يؤخَذُ من الزرعِ يؤخَذُ منه إذا خَرج من المَعدَنِ من يومِهِ ذلك ولا يُنْتَظَرُ بِه الحَوْلُ كما يُؤْخَذُ من الزرعِ إذا حُصِدَ العُشْرُ و لا يُنتَظَرُ أن يَحُولَ عليه الحولُ.
Tercemesi:
Bize Yahya (b. Yahya), ona Malik (b. Enes), ona Rebia b. Ebu Abdurrahman, ona da birisi şöyle nakletmiştir: Hz. Peygamber (sav), Bilal b. Haris'e, Fur' nahiyesindeki Kabeliyye madeninin işletmesini vermişti. Bu madenlerden bugüne kadar zekat alınmaz.
Malik şöyle demiştir: Allah en doğrusunu bilir ama bu konudaki görüşüm, madenden çıkarılan yirmi dinar (altın) veya iki yüz dirhem (gümüş) miktarına ulaşıncaya kadar zekatı verilmez. Bu miktarlara ulaşırsa zamanı geldiğinde zekatı verilir. Bundan fazlası ise maden çıkmaya devam ettikçe hesap edilir ve zekatı alınır. Bir ara madenin çıktığı damar kesilir ve çıkarılamaz daha sonra tekrar çıkmaya başlarsa zekatı başlangıçtaki gibi yeniden hesap edilip zekatı alınır.
Malik şöyle devam etmiştir: Madenler ziraat ürünleri konumundadır. Madenlerden ziraat ürünlerin hasat edildiğinde bir yıl beklemeden hemen onda bir zekat alındığı gibi maden çıktığı gün bir yıl beklemeksizin hemen zekatı alınır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Zekât 588, 1/83
Senetler:
()
Konular:
Doğal kaynaklar, yeraltı kaynaklarının kullanımı
Zekat, zekata tabi olan mallar
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ وَعَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ فِى الرِّكَازِ الْخُمُسُ. قال مالك الأمرُ الذي لا إختلافَ فيه عندنا و الذي سمعتُ أهلَ العلمِ يقولون أن الرِكازَ إنما هو دِفْنٌ يوجَدُ من دِفْنِ الجاهليةِ ما لم يُطلَبْ بِمالٍ و لم يُتَكَلف فيه نفقةٌ ولا كبيرُ عملٍ ولا مؤُنَةٍ فأما ما طُلِبَ بِمالٍ و تُكُلِفَ فيه كبيرُ عملٍ فأُصيبَ مرةً وأُخطِئَ مرةً فليسَ برِكازٍ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35466, MU000589
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ وَعَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ فِى الرِّكَازِ الْخُمُسُ. قال مالك الأمرُ الذي لا إختلافَ فيه عندنا و الذي سمعتُ أهلَ العلمِ يقولون أن الرِكازَ إنما هو دِفْنٌ يوجَدُ من دِفْنِ الجاهليةِ ما لم يُطلَبْ بِمالٍ و لم يُتَكَلف فيه نفقةٌ ولا كبيرُ عملٍ ولا مؤُنَةٍ فأما ما طُلِبَ بِمالٍ و تُكُلِفَ فيه كبيرُ عملٍ فأُصيبَ مرةً وأُخطِئَ مرةً فليسَ برِكازٍ .
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Mâlik, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. el-Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav): “Definelerin zekâtı beşte birdir” buyurdu.
Mâlik dedi ki: Bize göre, hakkında görüş ayrılığı bulunmayan ve benim ilim ehlinin söylediklerini işittiğim hüküm şudur: Rikaz (define) bir mal harcanmadığı ve bunun için masrafa da girilmeyip çokça çalışılmadığı külfet sebebi olmayan cahiliye döneminden kalma bulunan definelerdir. Ama mal harcanarak ve çokça emek ve külfete katlanarak, kimi zaman elde edilen, kimi zaman da bulunamayan şeyler ise rikaz (define) sayılmaz.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Zekât 589, 1/84
Senetler:
()
Konular:
Define, gömü, Akarda bulunan define
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, zekata tabi olan mallar
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم كَانَتْ تَلِى بَنَاتِ أَخِيهَا يَتَامَى فِى حَجْرِهَا لَهُنَّ الْحَلْىُ فَلاَ تُخْرِجُ مِنْ حُلِيِّهِنَّ الزَّكَاةَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35467, MU000590
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم كَانَتْ تَلِى بَنَاتِ أَخِيهَا يَتَامَى فِى حَجْرِهَا لَهُنَّ الْحَلْىُ فَلاَ تُخْرِجُ مِنْ حُلِيِّهِنَّ الزَّكَاةَ .
Tercemesi:
Bana Yahya (b. Yahya el-Leysî), ona Malik (b. Enes), ona Abdurrahman b. Kasım, ona da babası (Kasım b. Muhammed) şöyle nakletmiştir. Hz. Peygamber'in eşi Hz. Aişe, kardeşinin yetim kızlarına velilik yapardı. Kızların süs için taktıkları mücevherlerinin zekatlarını vermezdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Zekât 590, 1/84
Senetler:
()
Konular:
Yetim,
Zekat, yetim malından zekat verilir mi?
Zekat, zinet eşyalarından
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35469, MU000592
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ أَنَّهُ بَلَغَهُ أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ قَالَ اتَّجِرُوا فِى أَمْوَالِ الْيَتَامَى لاَ تَأْكُلُهَا الزَّكَاةُ .
Tercemesi:
Bana Yahya (b. Yahya), ona da Malik (b. Enes) kendisine ulaşan bir isnadla, Ömer b. Hattab'ın (ra) şöyle dediğini rivayet etti:
"Yetimlerin mallarını ticarette işletin ki zekat[ları verildiğinde] onları yiyip tüketmesin."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Zekât 592, 1/84
Senetler:
()
Konular:
Yetim, Yetim malı
Yetim, yetimlik / yetimler
Zekat, yetim malından zekat verilir mi?